REKLAMI GEÇ

ALIŞTIK… ALIŞTIK..

Bilmeyenleriniz varsa, ben bir daha söyleyeyim. Artık Türkiye’de her an, her saat başı bir olayın olabileceğine, milletin hassasiyet gösterdiği konularda tepki alınca, gündemi değiştirme alışkanlıklarının başlamasına alıştık. Alışmayanlar varsa, artık bunu kanıksasınlar. Çünkü başka ülkemiz olmadığı gibi, başka alternatiflerin olmaması da muhtemel. Daha önceki yazılarım da belki yüz defa dile getirdim. Belki daha fazla bir şekilde anlatım tarzımın dışına çıkarak anlattım. Ülkemiz artık eski…

/ DENİZLİHABER / 4 Kasım 2009 Çarşamba, 16:17

Bilmeyenleriniz varsa, ben bir daha söyleyeyim.
Artık Türkiye’de her an, her saat başı bir olayın olabileceğine, milletin hassasiyet gösterdiği konularda tepki alınca, gündemi değiştirme alışkanlıklarının başlamasına alıştık. Alışmayanlar varsa, artık bunu kanıksasınlar. Çünkü başka ülkemiz olmadığı gibi, başka alternatiflerin olmaması da muhtemel.

Daha önceki yazılarım da belki yüz defa dile getirdim. Belki daha fazla bir şekilde anlatım tarzımın dışına çıkarak anlattım. Ülkemiz artık eski Türkiye değil. Artık eski mazoyikler zincirinin yaşandığı, hoşgörü edebiyatının dem vurula vurula anlatıldığı bir ülke değil.

Artık Türkiye, tek partili siyasi dönemden, ihtilaller ile sürekli kesilen çoklu demokrasiden tek partili demokrasiye geçiş yollarının arandığı bir ülke oluyor…
Efendim bunu biraz daha açayım isterseniz;
Türkiye,

* Dün, Ekonomik kiriz, ister yerel olsun (!) ister global, iki yıldır “Geliyorum” diye bağırırken; “Kriz elhamdülillah teğet geçti” diyerek, Türk insanını ve Anadolu aslanlarını adeta alaya alan bir siyasi partinin işbaşında olduğu bir ülke oldu.

* Siyasi partinin kısaltılmışını bile polemik konusu yapan sığ düşünceli insanların, seçim meydanlarında “Açız” diye bağıran Türk köylüsüne “Ananı da al git” diyebilecek kadar pişkin olduğu bir ülke oldu.

* Dün, “AB’ye hayır” sloganlarını atarak Avrupa’ya “gavur” diye küfür edenlerin, iktidara gelince “AB’ye girmek şart oldu” diyerek çark edenlerin yönettiği bir ülke oldu.

* Dün, Siyasi etik gereği, seçim meydanlarında veya siyaset kürsülerinde liderlerin birbirlerine söylediklerin sözlerin “Demokrasi aşığı” hazmedici ve tahammül gücü kuvvetli olan (!) diğer siyasi partinin lideri tarafından mahkemeye taşınan, diğer bir deyişle, işbaşına gelen siyasi partinin liderinin; kendisinin söylediklerinin etik ve ahlaklı, diğerlerinin söylediklerinin ahlaksızlık olarak ele alınarak mahkemeye taşındığı bir ülke oldu..

* Dün, Seçim dönemlerinde diğer siyasi partileri alabildiğine kötülemenin mübah sayıldığı, halkın arasına girip siyaset yaptıklarında, Din İman, Kitap ne varsa sayıp dökenlerin, işbaşına geldiklerinde hepsini birden unutup, Ya Rabbi şükür! diyenlerin alternatifinin olmadığı bir ülke oldu.

* Dün, “İki Devlet, Bir Millet” diyerek Azarbeycan’ı kucağımıza alan, ama Ermeni, Yahudi ve Kürt açılımı ile bölünmenin eşiğine gelmiş, kardeş devletin bayrağının bile stadyumlara alınmadığı bir ülke oldu..

* Dün, “Kahrolsun PKK ve uzantıları” diyerek, şehidlerimize methiyeler düzen insanların, aradan geçen iki yıllık bir zaman süresinde şehidlerimizi, gazilerimizi, Türk insanının vatan bayrak hassasiyatını unutarak, Dağdan inenlerin kahramanlar gibi karşılandığı bir ülke oldu.

Evet. Bu örnekleri uzatmak ve ardı ardına sıralamak epey zaman alır ve uzunca bir yer kaplar. Onun için bilmeyenler için ulusal basınımızda ve televizyonlarımızda sıkça söylenen bu alışkanlıklarımızdan bazılarını sıralayarak hatırlatmak istedim.

Aslında bu hatırlatmaları hepimiz biliyoruz.
Hatta, ekonomik zorlukların baş göstermesi, devlet dairelerinde iş yaptırmak isteyip de yaptıramayanların “Bin bir bela” okudukları siyasi partiye, yemin billah oy vermeyeceklerini belirten, velev ki seçim dönemlerinde oy verecek olan aynı insanların “alternatifleri yok. Yine vereceğim” diyerek, hem kendileri ile hem de ettikleri yeminleri ile çelişen seçmenlerin bulunduğu bir ülke oldu.
Yani kısaca, bunları duya duya alıştık biz, alıştık…

Onun için ben de diyorum ki;
Sizde alışın… Alışın…
Biz nelere alışmadık ki, bunlara alışmayacağız…
Alışmakla beyinler aşınmaz, düşünceler yıpranmaz..
Aksine zihinler yorulmadığı gibi, düşünme melekelerimiz de fazla yıpranmaz..
Saygılar sunuyorum…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı