REKLAMI GEÇ

Anadolu’da Kadınlar Neden Erkeklerin Arkasından Yürür?

Türkler, orta Asya’dan bu yana, yüzyıllardır gelenek ve kültürlerini, İslamiyet ile tanıştıktan sonra çok küçük değişiklikler ile, özünü değiştirmeden sürdürmüşlerdir. Bazen de, islamiyetin ince çizgisindeki İslam kültürünü saf ve temiz bir şekilde gelecek nesillere aktarma gayreti içinde olmuşlardır. Bazen de, toplum olarak yaşadıkları olayların büyümesini önlemek, toplum düzeni ve ahlakını korumak için kültürlerine ters düşmeyen, geleneklerini zedelemeyen çok hoş düşünceleri nesilden nesile aktarmışlardır. Ancak,…

/ DENİZLİHABER / 1 Şubat 2013 Cuma, 14:47

Türkler, orta Asya’dan bu yana, yüzyıllardır gelenek ve kültürlerini, İslamiyet ile tanıştıktan sonra çok küçük değişiklikler ile, özünü değiştirmeden sürdürmüşlerdir. Bazen de, islamiyetin ince çizgisindeki İslam kültürünü saf ve temiz bir şekilde gelecek nesillere aktarma gayreti içinde olmuşlardır.

Bazen de, toplum olarak yaşadıkları olayların büyümesini önlemek, toplum düzeni ve ahlakını korumak için kültürlerine ters düşmeyen, geleneklerini zedelemeyen çok hoş düşünceleri nesilden nesile aktarmışlardır.
Ancak, aşağıda örneğini verdiğim çok güzel bir düşüncenin ve anlayışın, sonraki nesillerde nasıl da cehalet içinde başka anlamlar yüklenen olaylara dönüştüğünü görüyoruz.

İslam dininin saf ve temiz sosyal, ekonomik ve ahlakı boyutlarını, aile yapısını ibadetlerin içersinde katılaştıran, Şeriatı “korku dağı” olarak toplumlara kabul ettirmeye çabalayan -din dışı- bazı hareketler; cahilce –kendilerine mal ettikleri- cemaat veya tarikat yaşantısı içinde kullananlar topluma kötü örnek olmuşlardır.

Oysa, Türklerin “kağan” diyerek onurlandırdıkları, Osmanlılarda ise “valide Sultan” ismiyle değer verdikleri; İslam dinin de ise “Cennet anaların ayakları altındadır” hadisi şerifine mazhar olan kadınların, içinde bulunduğumuz yüzyılda nasılda aşağılandıklarını, bir arkadaşımın sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı yazı ile sizinle paylaşmak istedim.

“Olayın sebeplerini daha iyi anlatabilmek için, önce yüz yıllık tarihimizi hatırlatmam gerekiyor.

İşte o yazı;

Savaşlar dönemi!

1911 yılında başlayan Balkan savaşlarıyla beraber, Anadolu insanı hep savaşlara koşmak zorunda kaldı. On yıl civarında süren bu savaşlar yüzünden Anadolu köylerinde neredeyse erkek kalmadı.

Birinci Dünya Savaşı, Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı gibi yüz binlerce erkeğin, gidip bir daha dönemediği bu süreç bitince, Anadolu’da dul kadınlar ve yetim çocuklar kaldı. 10-11 yaşındaki erkeklerin, 17-18 yaşındaki kızlarla evlendirilmek zorunda kaldığı dönemlerden bahsediyorum.

Herhangi bir sebepten dolayı savaşa gidemeyen veya savaş sonrası savaş gazisi olarak köyüne dönebilen az sayıda erkek dışında, köy – kasaba halkının çok büyük bir kısmı, dul kadın veya yetim çocuklardan oluşuyordu.

Böylesi bir zarafet!

İşte böylesi bir ortamda yaşayan babalar, evlatları yanlarına gelince, diğer yetim çocukların içi acımasın diye, kendi evlatlarını yanlarında uzaklaştırırmış. Baba hasretiyle yanan yetim çocuklar, babalarını hatırlayıp üzülmesinler diye, başkalarının yanında kendi evlatlarını sevmeye utanırmış babalar. Böylesi ince, böylesi zarif bir düşünceyle, babalar evlatlarına mesafe koymuş.

Hanımlarıyla sokakta gezmek zorunda kaldıklarında, “kocasını kaybetmiş dul kadınlar bizi yan yana – elele görürseler yaraları deşilir” düşüncesiyle, yan yana yürümemeye çalışırlarmış. Anadolu’da erkeklerin hanımlarını birkaç adım geriden yürütme gelenekleri, böylesine bir zarif düşünceyle oluşmuş.”

Cehaletin, nasıl korkunç bir bataklık olduğunu görüyoruz burada.
Başka yetim çocukların içi acımasın diye ortaya konulan tavır, cehalet yüzünden, öz evladını, yetim psikolojisi ile ilgisiz ve sevgisiz büyütme tavrına dönüştürülmüştür.

Dul kadınların, savaştan dönmeyen kocalarını hatırlayıp yaraları acımasın diye gösterilen nezaket, kendi hanımını dışlayan bir tavra dönüştürülmüş.

Ah Cehalet! Sen nasıl bir belasın ki, böylesi bir zarafeti şiddete dönüştürüyorsun?”
Yorum sizin..

Yorumlar

peral kurt   -  Bağlantı 5 Şubat 2013, 20:05

o zaman erkeklerin önünden yürütselermiş kadınları. Çok iyi niyetli olduğnuzu düşünüyorum

necla nejla   -  Bağlantı 2 Şubat 2013, 09:41

Kadinin erkek arkasinda yürümesi şekilsel açidan feodal ve ataerkil yapının eseridir.O dönemde neden kadın önden yürümemiş de arkadan yürümüş? Bunlar bize islamiyetle birlikte gelen Arap kültürü özellikleridir , Türk kültüründe kadin ve ana erkeğin hep yanındadır. Demem o ki savaş öncesi kadınlar erkekle beraber yürüyordu da savaştan sonra mı arkaya düştü , bana mantıksız geldi açıkçası. ..

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı