REKLAMI GEÇ

ANALAR AĞLAMASIN!

ANALAR AĞLAMASIN!

“Analar Ağlamasın”. Bu sözü her siyasetçimiz, bir şehit ailesini ziyaret ettiğinde ya da siyasi bir toplantının basına açık bölümünde sık sık söyler. Doğu ve Güneydoğu illerimizden, büyükşehirlerimizdeki bombaların patlamasından hemen sonra şehitlerimizin olduğu açıklanınca “Hesabı sorulacak” denir; yüreklerdeki acı birazcık hafifleyince de “analar ağlamasın” denir. Oysa iki hafta önce 8 ana ağlarken, önceki gün de 10 ana karalar bağladı. Kimisi 3 ay sonra terhis…

/ DENİZLİHABER / 3 Eylül 2012 Pazartesi, 13:24

“Analar Ağlamasın”. Bu sözü her siyasetçimiz, bir şehit ailesini ziyaret ettiğinde ya da siyasi bir toplantının basına açık bölümünde sık sık söyler.

Doğu ve Güneydoğu illerimizden, büyükşehirlerimizdeki bombaların patlamasından hemen sonra şehitlerimizin olduğu açıklanınca “Hesabı sorulacak” denir; yüreklerdeki acı birazcık hafifleyince de “analar ağlamasın” denir. Oysa iki hafta önce 8 ana ağlarken, önceki gün de 10 ana karalar bağladı.

Kimisi 3 ay sonra terhis olacaktı, kimisi mübarek Ramazan Bayramı’nda “şehit olacağı kalbine doğmuş gibi” izinde ailesi ile helalleşmişti. Ama hepsi de bu vatanın bağrına birer ateş parçası gibi düştüler. Hele hele açılım sürecini takip eden Habur kucaklaşmasından bu yana, şirretleşen terör artık yol kesmeye, sınırları kontrol etmeye, milletvekili kaçırmaya kadar pek çok konuda nefes aldırmaz oldu.

Siyasi uzantılar, teröristlerle “kucaklaşarak” sanki onları tebrik etti. Ve hiçbir şey olmamış gibi, Ankara’ya giderek, bu milletin vergilerinden maaşlarını tıkır tıkır almaya devam ettiler. Olan yine fakir fukara, garibanların çocuklarına oldu. Şehit düşen yine Anadolu genci oldu. Yine Türk Milleti’nin gerçek anaları karalar bağladı..

Ve… Yine kuru bir “Kanları yerde kalmayacak” kabilinden siyasi konuşmalar… Üç gün sonra biz unuturuz, şehit aileleri ise icra köşelerinde kıvranır durur. Sahiplenen bile olmaz…

Üstelik, bunca iç ve dış meselemiz dururken; millet hızla -sanal olarak- büyüyen ülkemizin ekonomik değerlerinden gerçek refah hakkını alamazken, Onlar; eyalet sisteminin temelini atmak için büyükşehir meselesi için kafa yoruyorlar. Bölünen oyların bütünleştirilmesi, kan kaybeden partilerinin oylarını artırabilmek için olmadık yöntemleri uyguluyorlar. İnsanların gözlerinin içine bakarak yalan söylüyorlar. Bir taziye yazısı ile günü geçiştirip, bildiklerini okumaya devam ediyorlar.

Milliyetçi Hareket Partisi, bugünleri görmüşcesine Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’ten bu yana “Türkiye’de Kürt-Türk ayırımı olmaz. Yoktur böyle bir sorun. Asırlardır kız alıp verdiğimiz kardeşlerimizle ne meselemiz olabilir? Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran iki halkın arasını açmak istiyorlar. Ama terör sorunu vardır ve bunun kökü kazınmalıdır” diyordu..

MHP’li yöneticiler başta olmak üzere, muhalefet “Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır” demesine rağmen, ısrarla açılımı destekleyenler, “Hayır Kürt sorunu vardır” diyenler, artık onlarca gencecik vatan evladını toprağa verdikten sonra “Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır” demeye başladılar. Ve bunu, bir yıl önce inkar edenler, şimdilerde televizyonlarda pişkin pişkin birinci ağızdan söylemeye başladılar.

Ne değişti? Dün yok diyorlardı. Bugün ne değişti de, ağızlarından çıkan sözler ülkücülerin dediklerini söylemeye başladı? Değişen tek şey, Vatan evlatlarının birer birer değil de, toplu olarak mezara girmesi oldu.

Artık Türk Milleti uyanmalı.

Kimler tarafından körüklendiği gün gibi ortada olan terör meselesinin halledilmesi, vatan topraklarının misak-ı milli sınırları içersinde savunulması ve olası saldırıların bertaraf edilmesi için tavır takınmalıdır. Üzerindeki ölü toprağının atılması şart olmuştur.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı