REKLAMI GEÇ

BİR MİLLET UYANIYOR

Bu başlık, geçtiğimiz günlerde bir sinema kanalında izlediğim, 1960’lı yıllarda çekilmiş siyah beyaz bir Türk filminin adı. Kurtuluş Savaşı destanını anlatan ve o yılların ünlü Türk aktörlerinin oynadığı nefis bir film. Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu, dağılmakta olan ve ihtilaf devletleri tarafından kuşatılan bir cihan imparatorluğunun külleri üzerinden, her yüzyılda bir büyük önder çıkaran Türk milletinin, M. Kemal Atatürk önderliğinde ve ne şartlarda bir kurtuluş, istiklal…

/ DENİZLİHABER / 30 Ekim 2012 Salı, 18:25

Bu başlık, geçtiğimiz günlerde bir sinema kanalında izlediğim, 1960’lı yıllarda çekilmiş siyah beyaz bir Türk filminin adı. Kurtuluş Savaşı destanını anlatan ve o yılların ünlü Türk aktörlerinin oynadığı nefis bir film.

Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu, dağılmakta olan ve ihtilaf devletleri tarafından kuşatılan bir cihan imparatorluğunun külleri üzerinden, her yüzyılda bir büyük önder çıkaran Türk milletinin, M. Kemal Atatürk önderliğinde ve ne şartlarda bir kurtuluş, istiklal mücadelesi verdiğini anlatan güzel bir film.

Bu filmi seyrettikten sonra, etkisi üzerimde hala devam ederken, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını büyük coşku içinde kutladık. Öyle ki, aylardır tartışılan –izinsiz- yürüyüş ve mitingler, iktidar partisinin genelgelerine ve tüm engellemelerine rağmen her ilde büyük coşku içinde yapıldı. Ve –bazıları tarafından- denildiği gibi, hiçbir kötü olay meydana gelmeden Cumhuriyete layık bir şekilde gerçekleştirildi.

Tabiri caizse; İktidar partisinin –alıştıra alıştıra- milli bayram kutlamalarını kısıtlaması, bu Cumhuriyet Bayramı’nda ters tepti. Resmi kutlamalar, izinsiz olduğu ileri sürülen milyonların katıldığı yürüyüşler karşısında cılız kaldı.

İşin garip tarafı, milletin vergileri ve kesintileri ile yayın yapan TRT dahil olmak üzere,-meşhur- ulusal kanalların hiç birisi bu kutlamaları veremedi.

Sadece üç kanal verebildi. (Haber saatlerinde 20 saniyede geçiştirilenleri saymıyorum)
Haber ajansları ise, “bu tür etkinliklerde mutlaka olay çıkar” mantığı içinde hareket ettikleri için, büyük kalabalıkların engellere rağmen “kutlamalardan zerre ödün vermemelerini” haber geçmek yerine, Ankara polisinin –nasıl çıktığı belli olmayan- küçük bir olay karşısında kullandığı biber gazı ve tazyikli su kullanma karelerini geçtiler.

Onu da, panzerlere karşı elinde flama ile mücadele eden, yıkıldığı halde ayağa kalkarak direnişini sürdüren bir kadının durumunu bile es geçtiler. Yabancı basın bile, bizim basınımızdan daha insaflı haberler yaptı.

İllerimizde otobüslerin çeşitli sudan bahanelerle Ankara’ya gitmesi engellenirken, gidemeyen vatandaşlarımız şehir merkezinde düzenlenen etkinliklere büyük ilgi gösterdiler. Edirne’den Kars’a, İzmir’den Iğdır’a kadar Türkiye’nin bütün illerinde aynı tablo vardı. 7’de 70’e bütün kesimler yollara düştüler.

Denizli’de son yılların en büyük yürüyüşü yapıldı. Sokaklara sığmayan halkımız hep bir ağızdan sloganlar atarak, hem iktidara uyarı verdiler, hem de Cumhuriyete sahip çıktılar. Yürüyüş sırasındaki coşku ise hiçbir şey ile tarif edilemez.

Minik yavrularını bile alarak gelen anneler vardı, 70’lik ihtiyarlarımız, genç kızlarımız vardı.

Kısacası, sağ duyunun galip geldiği Cumhuriyet kutlamaları, Türk Milletinin şanına yakışır bir konumda gerçekleştirildi… Bu kutlamalara, bir okulumuzun Atatürk posterini asmaması, Bayrağımızı dalgalandırmaması bile gölge düşüremedi.

Yasak bile dense; Türk Milleti mesaj vereceği zamanı çok iyi biliyor.

Bara göre; 2002 seçimlerinde kısır çekişmelerin yaşandığı ortamda; siyasi partilerimize “durun” diyerek, AKP’ye pirim veren bu Millet, yıllar sonra da “Açılım, Terör ve Suriye politikalarından” memnun olmayınca, bu kez de mahalli seçimler öncesinde iktidar partisine “ikaz” verdi.

Ama iktidara yakın kesimler, hala verilen bu mesajı alamamış gözüküyorlar. Hala, Cumhuriyet kutlamalarına katılan milyonlarca insanı “izinsiz yürüyüş yaptılar” diye eleştiriyorlar. Neredeyse terörist yerine koyacaklar.

Atalarımızın güzel bir sözü vardır; “İğneyi kendine, Çuvaldızı başkasına batır” diye. Bu söz, “aklını başına al. Bir milletin genleri ile kimse oynayamaz.” Anlamına gelmektedir.

Türk milletinin yüzde 70 kısmının yürüdüğü coşkulu Cumhuriyet kutlamalarında, insanları suçlamak yerine; hataları kabul etmek en doğru yoldur.

Fakat biz,olayları çabuk unutan, İslam dininin engin hoşgörü ve affedici kuvvetinin sabır ile birleşmesi sonucu ulvi duyguları hep ön planda tutarak, iyimser bir tablo çizen, kin gütmeyen bir milletiz. Bundan dolayı, ne baştakiler, ne de onlara oy verenler bu gelişmelerden ders almayacaklardır. Yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz..

Türk siyasetine uzunca süre damgasını vuran Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel ne demişti?
“Yürümekle yollar aşınmaz”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı