ÇİFTE STANDART BUNA DENİR!

Son zamanlarda Türkiye’de gariplikler yaşanmaya başladı. Bir yandan Gezi Parkı’na yönelik tek tük de olsa eylemler sürerken; kendi içindeki karışıklıkları görmeyen AKP hükümeti ve AKP yandaşları, ne hikmetse Mısır darbesine, Suriye’nin işgal edilmesine odaklandılar.

Türkiye Gezi olayları, Açılım olayları, PKK’nın polis gücünü kurması, Diyarbakır başta olmak üzere Güney Doğu Anadolu illerindeki bölücülerin yaptıkları, Apo’nun hükümete ültümaton üstüne ültümotan vermesi ve isteklerinin anında yerine gelmesi gibi olaylar iktidar ve yandaş medya tarafından es geçilerek, günün 24 saati Mısır ve Arap ülkelerindeki olayların gündeme getirilmesi karşısında Türk Millet’i şaşkınlık yaşıyor.

Oysa, çevremizdeki ülkeler içersinde Türklere yönelik, Türkiye’ye yönelik vahim olaylar gelişirken, bunlara kayıtsız kalınması insanlarımızda “Bu hükümet kime sahip çıkıyor, Ülke bölünme noktasına geldi, hala arap baharı düşleniyor? Oysa yakında Türkiye Sonbaharı yaşayacağız” şeklinde şaşlıklarını dile getiriyorlar.
Gerçekten de Türkiye genelinde meydana gelen olaylar tarafsız medya gurupları tarafından dile getirilirken, TRT dahil diğer medya organlarında hiç yer almaması halkımızı üzüyor. Üstelik, ülkemizdeki olayları unutan yandaş medya “Mısır ve Suriye” için açık oturumlar düzenliyor. Amaç, halkı bu yönde etkilemek…

Tahminen 25 milyon Türk kullanıcının bulunduğu sosyal medyada, Sanal ortamlarda halkımız tarafından paylaşılan bütün konuların “rahatsızlık” üzerine olması, insanlarımızı da tedirgin ediyor.
Sanal medya olarak tabir edilen Tweetter ve Facebook’da yer alan birkaç yazıyı (paylaşımı) buraya örnek olarak almak istiyorum.

Bir Face kullanıcısı,
“Yazmiyim, söylemiyim diyorum ama, insanın aklı, mantığına denk düşüp bu yandaşların yaptığını onaylayıp sindiremiyor. Biraz tarih bilseniz bugünlerde yaşananlar hakkında düşünceleriniz farklı olurdu sanıyorum; yada öyle umut ediyorum. Mısırda yaşananları tabiî ki de onaylayıp tastiklemiyorum. Tabiki de katliamdır amma velakin bugüne kadar TÜRK toplumunu hep arkasından vuran toplum bugün savunulan Araplardır. Mısırda katliam var doğrudur, üzücüdür ama asıl üzücü olan Mısırdaki olaylara sesini çıkaran yandaşların ve kendisini TÜRK diye nitelendiren ve MÜSLÜMAN olduklarını düşünen insanların dünya üzerinde son günlerde KATLEDİLEN YÜZLERCE HATTA BİNLERCE TÜRK’E TEPKİ GÖSTERMEYİP SESİNİ ÇIKARMAMASIDIR!!! YAZIKTIR!!! Önce MÜSLÜMANLIĞI ÖĞRENİN, SONRA BİRAZ TARİH KARIŞTIRIN sonra tekrar düşünün!!! Arapların başına gelenler laiklikten, akıldan ve mantıktan uzak toplumlar olarak yönetildiklerindendir!! “ diyerek yapılanların yanlış olduğunu yazıyor.

Bir başka Face kullanıcısı ise,
”Karabağ’da Türkler katledilirken, Rabiatül Adeviye Meydanı’nda gösteri yapan Mısırlı gördünüz mü siz, hiç ?
Kerkük’de Türkmen katliamı yapılırken, Gazze’de sokaklara dökülen Filistinli gördünüz mü siz, hiç ?
Ya da, Doğu Türkistan’da Türkler katledilirken ”Müslüman Kardeşler” örgütü (?) neredeydi ??
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyan 1 tane Arap ülkesi gösterebilir misiniz ?
Yapılanlara tepki göstermek, duruş sergilemek ayrı bir şey, Şuursuzlaşarak ve soysuzlaşarak başka milletlerin sevdasına düşmek ayrı bir şey.

İslam Şuuru, Müslüman Kardeşliği ve ya Ümmetçilik, söz konusu Türk olunca, neden ‘O’ kardeşlerinizin aklına gelmiyor?” diyerek, hem hükümetin, hem de Türk toplumunda AKP’ye destek verenlerinin yanlış yolda olduklarını ima ediyor.

Gerçekten de Kerkük olayları, Karabağ olayları yaşanırken hiçbir Arap ülkesinden ve Filistinli kardeşlerimiz(!)den tepki gelmedi. Mymbar katliamını kınayan tek Arap ülkesi olmadı. Hal böyle iken, AKP hükümetinin varsa yoksa Mısır ve Suriye olaylarını yandaş medya vasıtası ile gündeme getirmesi, İsrail üzerinden siyaset yapılması halkımızın arasında “gündem değiştirme” olarak değerlendiriliyor.

Hal böyle iken, son ekonomik gelişmeler ile birlikte ekonominin hızla çöküntüye doğru gitmesi, insanların siyasi ortamda kime güveneceklerini bilmemesi gibi korkulan etkenler de insanlarımızın -siyasi olarak- sağlıklı düşünmelerini engelliyor.

Yine Facebook kullanıcıları;
“Ülkemizde o kadar aç ve yoksul insan varken, AKP iktidarının ve bazı yardım kuruluşlarının Somali, Kenya gibi ülkelere yardım etmesi de neyin nesi?” diyerek, bu tür yardımlarla Hz. Peygamberin yardım ve sadaka konusundaki “En yakınından, en sona kadar uzanan yardım halkası” olarak isimlendirebileceğimiz bir Hadis-i Şerifin çiğnendiğini, göstermelik yardımların dinimizle hiçbir ilgisinin olamayacağını belirtiyorlar.
Kısacası, sanal medya ortamında paylaşılan hikayeler öylesine karamsar bir durum arzediyor ki, buna çifte standart dememenin abes olacağını düşünüyorum.
Bana göre, bu kadar karamsar olan insanlarımızın yüreklerine su serpecek olayların yaşanması ve yapılması gerekmektedir. Aksi taktirde bu karamsarlık ve korkular Türkiye’nin tamamını saracağı benziyor..
Allah sonumuzu hayır eylesin….