DENİZLİ, DANSÖZ NABİ’LERİ DE GÖRDÜ

Önceki gün, Denizli’de tarihi bir gün yaşadık. Tarihi diyorum; çünkü her seçim döneminde siyasi partilerimizin mutlaka “kontenjan” adayı sokuşturdukları ilimizde önce hayıflanan, itiraz edip, “istemezük” diyen partililer, sonrasında ise “Eh, napalım, genel merkez göndermiş” diyerek sandıkta yinede oy verirlerdi. Ve seçilebilecek yerden konulan kontenjan adayları bir daha ilimize uğramazlardı bile.. Ama onların hiçbirisine görkemli karşılama yapılmadı. Hepsi de sessizce geldiler, sessizce gittiler.

Ancak, Önceki gün ilimiz CHP teşkilatı ve partililer, bütün tahminleri, bütün düşünceleri ters yüz edercesine mağdur konumundaki Erzincan eski Savcısı İlhan Cihaner’i öylesine bağrına bastı ki, sanıyorum Cihaner bile böyle bir karşılamaya ve böylesine benimsemeye şaşırmıştır. Nitekim, az konuşması da yorgunluğunun yanında, şaşırmasının işaretidir.

Ve, Ak Parti kurmayları gerçekten bu kez karşılarında ciddi rakipleri buldular. 2002 seçimlerinden bu yana burunlarından kıl aldırmayan, insanın gözlerinin içine baka baka, dün kara dediklerine bugün ak diyecek kadar kendilerinden emin olan Ak Parti adayları, ne yazık ki bu kez suskunlar. (Henüz seçim atmosferine girmediklerinden midir bilmem) Sadece ve sadece dost meclislerinde “Ergenekon sanığı birisini getirip koydular. Partililer bile onu istemiyor” diyerek kara probaganda yapıyorlar. Ama halk meclislerine geldiklerinde ise sesleri çıkmıyor. İlk örneğini TV8’deki oturumda gördük.

Lakin, Adnan Keskin iki gündür bombalıyor. “Zübük, Cücük” sözcükleri “Haramiler iktidarı” “Bir kibirli” gibi sert üslupları gündeme getiren ve gün geçtikçe sertleşen Keskin’in bu açıklamalarına, şu ana kadar bir AKP’li çıkıp ta cevap vermedi. Bu tür durumlarda, cevap vermemek; seviyenin yüksekliğini göstermez. Aksine karşı durumdaki insanların boş olduğuna işarettir.

İşte, insanlara böylesine çeşitli düşüncelere sevkeden İlhan Cihaner’in ilimizden aday gösterilmesi ve ardından CHP’liler tarafından benimsenmesi, ilimizde bir ilk yaşattı.

Alt yapı, üst yapı derken; akrobatlara dönen Denizli halkı, Torba Yasa ile birlikte ortaya çıkan “benim memurum” zihniyeti ile büyük sürgünlere muhatab olacak olan memur, borcunu ödeyebilmek için traktörünü bile satışa çıkaran çiftçi, Yem fiyatlarının yüksek oluşu, buna karşılık süt başta olmak üzere hayvansal ürünlerin para etmeyişi karşısında yoksullaşan Köylü, sanırım 12 Haziran seçimlerinde “Başkanlık” meselesine hazırlanan Ak Parti iktidarına dur diyecek gibi geliyor.
Zira ilkleri yaşayan ilimizden Cihaner konusunda böylesine sıcak karşılamayı yapan insanlar, oy kullanmak için coşku içinde olmaları ve CHP önünde “4 yetmez, 5 isteriz” slagonlarını atmaları sanırım Ak Parti açısından iyi işaret değil. Bu, CHP’nin bu kez kenetlendiğini gösteriyor. Ancak, İlhan Cihaner’in cemaatci kesimlerle sürtüşmesi yüzünden; Erzincan ve Erzurum kadar cemaatçı olan ilimizin de, CHP’ye karşı derinden bir yıpratma kampanyasının oluşmasını unutmamak gerekir. Bu durum, CHP’nin beklentilerini ter yüz edebilir.

Tabi ki bunu yazarken, Ak Parti kanadının ne düşündüğünü bilemiyorum. Seçimlere büyük maddi finansman ile hazırlandıklarını bildiğimiz Nihat Zeybekci ve ekibinin CHP’nin bu çıkışlarına ani bir fren koyacaklarını sanıyorum. Elbette seçim çalışmalarında alternatif üreteceklerdir. Ama bu kez işlerinin zor olduğunu belirtmek isterim.
MHP kanadı şu ana kadar istenilen seviyede bir çalışma yapmadı. Belki aday listelerinin kesinleşmemesinden kaynaklanıyor olabilir. Eğer, CHP kadar akılca ve tecrübe dolu seçim çalışması yapabilirlerse; iki muhalefet partisinin arasında Ak Parti sıkışacaktır. Bu da oy getirisinin artmasına vesile olacaktır.

Kısaca, Denizli Dansöz Nabi’leride gördü. İthal adayların arasında Denizlili olan Hasan Korkmazcan gibi vekillerin ilimiz adına suskunluklarını da biliyor. Bu açıdan bakıldığında; İlhan Cihaner isminin benimsenmesi, kabullenilmesi hiç yadırganmamalı.

Adnan Keskin’in dediği gibi;” Nüfuz cüzdanında kimliği başka olan insanların, yüreklerine bakmalıdır. Eğer yüreklerinde Türkiye, Cumhuriyet diyorsa, gerisi boştur”
Bakalım önümüzdeki günler neler getirecek.