ÖDÜL BEKLİYORUZ

Geçtiğimiz gün bir arkadaşın yanında oturuyorum. 40 yıllık esnaflarımızdan bir tanesi, hal hatır sorarken; öylesine patladı ki, sormayın.!

Arkadaşım. “Bu devirde en güzel şey, maaşlı çalışmak. İş sahibi olmak demek, devlete çalışmak demek. Kazanmak değil, devlet adına çalışmak demek. Onun için esnaflıktan bıktım. Devlete ver ver, bitmiyor. Cezalandırmak dersen, cabası. Ancak, 40 yıldır vergimi, sigortamı zor da olsa hiç aksatmadan yatırdım. Bir gün olsun ödüllendirmek kimsenin aklına gelmedi. Bende esnaflığı bırakmaya karar verdim” diyor.

Şöyle bir düşünüyorum. Gerçekten vergisini, sigortasını zorlanarak bile ödeyen, devlete borcunu zamanında ödeyen insanlara “bir plaket” vermek kimsenin aklına gelmiyor mu acaba?

Yılın gelir vergisi rekortmenlerine ödül verilen bir ülkede, yükümlülüklerini yerine getiren  esnaflarımıza neden ödül verilip de, gönülleri alınmaz şaşıyorum.

Ekonomik krizin kapıya dayandığı, suni büyümenin herkes tarafından bilindiği, esnaf ve sanatkarların adeta cambazlık yaparak ticaret yapmaya çabaladığı bir ortamda gerçekten insanların psikolojik destek aradıkları bir dönemde, küçük bir plaketin motive edeceğini düşünüyorum.

Bunu niçin biz yıllardır düşünmedik, akıl edemedik bilemiyorum.

———————

DUYARSIZ OLMUŞUZ

İstasyon caddesinde cep otoparklar paralı olunca, insanlar artık eskisi gibi araçlarını park etmiyorlar. Sonunda esnaflar rahat bir nefes aldı.

Denizli halkının ben bu kadar duyarsız olduğunu bilmiyordum. Ekonomi alanında kendini kanıtlamış illerin arasında bulunan Denizli, meğer ne kadar da küçük düşünüyormuş. 3 TL. vermemek için milyarlık araçlarını yol kenarlarına park eden insanlar, ne hikmetse otoparkları görmüyorlar.

Hele, o cenazenin olduğu günler. Ulu Cami önü; hemen yanı başında iki otopark olmasına rağmen, kaldırımlara park eden araçlardan geçilmiyor.  Keşke yetkililer de, bizim kadar trafik konusunda duyarlı olsalar da, masa başında verilen kararlar yerine, cenazenin olduğu günlerde ulu cami önünü görseler ve kararlarını ona göre verseler, ne kadar güzel olacak…

Aslında milletvekili Nihat Zeybekci’ye bu konuda katılmamak mümkün değil. Zeybekci aslında eksik bile söylemiş. Keşke, “Camları kırın” yerine başka şeylerde söyleseydi.

Para ile her şeyi yapabileceklerini sanan, trafik kurallarını hiçe sayarak, U dönüşü yapan, cep telefonu ile seyir halinde iken konuşan, trafik polisleri ile tartışan, kısacası trafiği bütün hallerde ihlal ederek, “Cezası neyse kes” diye efelenen insanlara karşı da iki söz etseydi.

Öyle değil mi Nihat Zeybekci,? Kaldırımlara araçlarını park ederek engelli vatandaşlarımıza  zorluk çıkartanların yanında, trafikte kural ihlali yaparak, insanları engelli potansiyeline sokan trafik canavarları için de dağarcığınızda iki kelam vardır sanıyorum.

İyi de, yolları, kaldırımları genişletmek adına daraltan, araçların aynalarının birbirine sürterek geçtikleri bir yol durumuna sokan suçlular kim? Onun içinde iki sözün var mı Zeybekci?

——————————————

BELEDİYE ETÜD MERKEZLERİ

Geçtiğimiz günlerde Belediye Etüt merkezleri ile ilgili bir yazı yazmıştım. O yazıda, bu merkezlerin güzelliklerinden ve bu yılki uygulama ile nasıl bozulduğunu ele almıştım.

Denizli Belediyesi Kültür Müdürü sayın Hüdaverdi Otaklı, geçtiğimiz günlerde konunun üzerine eğildiklerini ve bahsedilen aksaklıkların giderildiğini, vatandaşların artık çocuklarını gönül rahatlığı içinde etüd merkezlerine getirebileceğini anlattı.

Özellikle ikinci yarıdan itibaren Etüd Merkezlerinin eski güzelliğine kavuşacağını da dile getirdi. Bu duyarlılığından dolayı Belediye Başkanı Osman Zolan ve Kültür müdürü Otaklı’ya Denizli halkı adına teşekkür ediyorum.