OKULLARI İKİ KATINA ÇIKARDIK!!!
Bu başlığı, sanırım bugüne kadar AKP’li vekillerin ağzından, Milli Eğitim Bakanı ve sayın Başbakan’ın ağzından yüzlerce kez duymuşsunuzdur. Hatta sayın Başbakan, Milli Eğitim Bakanı ve vekiller bunu anlatırken de, kendi ceplerinden üç kuruş koymuş gibi anlatırlar. Köylü Mehmet Ağa’da aslı var sanır, sandığa gittiğinde AKP’ye oy verir.. Evet, doğrudur. Okulları AKP’li Milli Eğitim Bakanı yaptırmıştır! Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himmetleriyle yaptırılmıştır! Milletvekillerimiz buna…
/ DENİZLİHABER / 28 Kasım 2012 Çarşamba, 15:15
Bu başlığı, sanırım bugüne kadar AKP’li vekillerin ağzından, Milli Eğitim Bakanı ve sayın Başbakan’ın ağzından yüzlerce kez duymuşsunuzdur. Hatta sayın Başbakan, Milli Eğitim Bakanı ve vekiller bunu anlatırken de, kendi ceplerinden üç kuruş koymuş gibi anlatırlar. Köylü Mehmet Ağa’da aslı var sanır, sandığa gittiğinde AKP’ye oy verir..
Evet, doğrudur. Okulları AKP’li Milli Eğitim Bakanı yaptırmıştır! Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himmetleriyle yaptırılmıştır! Milletvekillerimiz buna aracı olmuştur.!
Buraya kadar her şey güzel. Mükemmel değil mi? Davul hayırsever iş adamında, Tokmak AKP’lilerde.
Benim bildiğim; hayırsever iş adamlarımız her yıl protokol imzalar, zamanı geldiğinde okullarını yaptırırlar ve bunu da vergilerinden düşerler. Bu AKP öncesinde de böyleydi. Şimdiki dönem de böyle. Ama, AKP öncesindeki hükümetler, hayırseverlerin bir şekilde imdadına yetişirlerdi. Katkıları olurdu. Ama AKP’lilerin hiçbir katkıları olmuyor. Onlar, sadece yapılanları kullanıyorlar.
Çünkü…
AKP öncesinde de ben okula katkı parası, spor parası, yakıt parası veriyordum. Değişen ne? AKP iktidarının eline malzeme vermeden başka ne yapıldı acaba? AKP’den torpilli, puanı 20 olan öğretmenlerin merkezde kalması, 80 puanlı başarılı öğretmenlerin ilçelere ve köylere tayin edilmesi mi başarı?
Milli Eğitim’in parasız olduğunu, ders kitaplarını bile hükümetin vereceğini ilan eden, vatandaşın ağzına bir parmak bal çaldıktan sonra okullarımızdaki “aynı tas, aynı hamam” uygulamalar devam ettikten sonra, okulları 4 misliye çıkarsan ne olur?
Üstelik, şimdi okullarımızda şiddet sorunu da ortaya çıktı.
Hatırlar mısınız bilmem.
Eskiden “Öğretmenin vurduğu yerde gül biter” diyen Halkımız çocuklarının öğretmenler tarafından yeri geldiğinde dövülmesine fetva vermiş. Çünkü, sabahtan akşama kadar okulda olan çocuklar, o yaşlarda elbette yanlışlık yapabilir. Eğitimin ana teması nedir? Çocukları o yaşlarda hayata hazırlamak değil midir?
Şimdi ise, eğitim öğretim sisteminde –sanki çok iyi eğitim veriliyormuş gibi- sınıfta kalma kaldırıldı. Öğrenciler derslerle meşgul olması gerekirken, -nasıl olsa sınıfta kalmayacağım- diye dersleri de askıya almış durumda. Üstelik, ailelerin, çocuklarının konumlarını bildikleri halde, öğretmenlerin en küçük bir azarlama veya dayak olayında hemen şikayetçi olmaları, eğitim sistemindeki sorunlar yüzünden boğulan öğretmenlerimizin elini kolunu bağlıyor.
Ve, okulun içinde, dışarıda öğrencilerini sürekli gözetim altında tutan eğitimcilerimiz, son yıllarda bunu yapmamaya başladılar.
Çünkü öğrenciler sınıfta kalmıyor, taşkınlık yaptıklarında aileler şikayetçi oluyor. Ve ortalık toz duman bir şekilde; kız çeteleri, erkek çeteleri kuruyorlar. Kızlar, zayıf ve arkalarında kimsenin olmadığını bildikleri kız öğrencilerin harçlıklarını alıyorlar. Göz dağı veriyorlar. Sürekli sorun yaratıyorlar. Üstelik, okul dışındaki tinerci, kötü alışkanlıkları olan insanlarla kurdukları iletişim sayesinde okullarını artık sadece evden kurtulma aracı olarak görüyorlar.
Anlayacağınız; okullarımızı 4 katına çıkarsak da, içini eğitim ve öğretim ile dolduramadıktan sonra, eğitimin asıl amacı olan geleceğimiz gençleri hazırlayamadıktan, kötü alışkanlıklardan, olumsuzluklardan arındıramadıktan sonra neye yarar?
Ben, önceki yıllardaki gibi yine okula para verdikten, bütçem açık vermeye devam ettikten sonra okullar 10 misli çoğalsa ne yazar?
Kısaca… Eğitim ve öğretimin içi boş bir şekilde günü kurtarıyorsa; okulların taş duvarlar olarak artması neyi değiştirir?
Al külah, ver külah oldu her şey vesselam…