ŞU BİZİM MİLLİ EĞİTİM
Geçtiğimiz günlerde bir kitapçı arkadaşın dükkanında öğretmenlerimiz, bazı öğrenci velileri ile birlikte oturup, sohbet ederken; söz döndü dolaştı eğitim ve öğretime dayandı. Aslında hiç kimse 4+4+4 sistemini olumsuz yönde değerlendirmiyor. Aksine, herkes, çalışan ailelerin çocuklarının erken yaşlarda okula başlamasının, dini, imanı gençlerin öğrenmesinin yaşadığımız çağda mutlak önem arz ettiğini söylüyor. Özellikle seçmeli ders olarak okutulan Peygamberimiz (S.A.V.)in hayatı, Kur’an-ı Kerim, Arapça derslerinin, Kürtçe gibi…
/ DENİZLİHABER / 3 Ekim 2012 Çarşamba, 15:31
Geçtiğimiz günlerde bir kitapçı arkadaşın dükkanında öğretmenlerimiz, bazı öğrenci velileri ile birlikte oturup, sohbet ederken; söz döndü dolaştı eğitim ve öğretime dayandı.
Aslında hiç kimse 4+4+4 sistemini olumsuz yönde değerlendirmiyor. Aksine, herkes, çalışan ailelerin çocuklarının erken yaşlarda okula başlamasının, dini, imanı gençlerin öğrenmesinin yaşadığımız çağda mutlak önem arz ettiğini söylüyor. Özellikle seçmeli ders olarak okutulan Peygamberimiz (S.A.V.)in hayatı, Kur’an-ı Kerim, Arapça derslerinin, Kürtçe gibi bazı kesimlerin ısrarla üzerine durdukları –ayrıkçı- derslerden çok çok fazla seçilmesinin halkımızın ne yönde tavır koyduğunu da gözler önüne sermesi açısından önemli gözüküyor.
İnsanın dinini, imanını, tarihi öğrenmesi kadar doğal bir şey olamaz. Bir zamanlar, “Bu kadar imam hatip mi yetiştireceğiz” diyerek, İmam Hatip Liselerinin -siyasi olarak- kapatılması, din dersi ve ahlak derslerinin normal orta dereceli okullarda bugünkü kadar ilgi görmemesi yüzünden –bana göre- bir nesil, ailelerinin verdiği dini eğitim ve terbiye ile olabileceği kadar olmuştur. Ve dini bilgi boşluğu yüzünden çocuklarımız, psikolojik olarak bozulmaya doğru gitmişlerdir.
Şimdi ise, din derslerinin olması ve özellikle ailelerin bunu tercih etmeleri ile çocuklarımız artık madden ve manen dolu bir şekilde okullarından mezun olacaklardır. Türk Milleti’nin yıllardır hasretini çektiği “Milli Eğitim” bu değil mi?
Ancak….
AKP’nin okullara bedava kitap dağıtması ile birlikte; siyasetin en son girmesi gereken okullarımız, iktidar partisinin arka bahçesi olmuş durumda. AKP iktidarından önce, hiçbir siyasi partinin iktidara geldiğinde Başbakan olan genel başkanlarının ders kitaplarına önsöz yazdığını, tam sayfa resimlerinin basıldığını görmedim. Görsem bile, bütün ders kitaplarında olmazdı.
Her ders yılı başında ağır eğitim giderlerinden bunalan halkımız, iktidar tarafından ders kitaplarının dağıtılmasına “biraz nefes alırız” kabilinden ses çıkarmadı. (Hoş, ekonomik kriz yüzünden ses çıkaracak gücümüz de kalmamıştı.) Ve, gelinen noktada ders kitaplarının hepsi, -zaman zaman eğitimci sendikalarının tepkilerini görüyoruz- iktidar partisinin propaganda aracı oldular.
İşte, yukarıda yazdığım olaylardan sonra gelelim sohbetimize..
Öğretmenlerimiz 9. ve 10. sınıflar için ders kitapları almaya gelmişlerdi. Kitap satışı yapan firma ile anlaşacaklar ve öğrencilerine daha ucuz kitap alabilmek için ısrarcı olacaklardı. Öyle yardımcı ders kitabı falan değil. Bizzat ders kitaplarının ta kendisi için araştırma yapıyordu öğretmenler.
Bir öğretmenimize “Milli Eğitim ders kitaplarını veriyor. Bunlar ne iş?” dedim
Öğretmen arkadaşım, “Sorma. Bakanlık, okullara başbakanın çarşaf çarşaf resimleri olan çerez cinsi kitaplar dağıttı. Amaç kendilerinin propagandası. Bu kitaplar eğitim öğretim yılı boyunca okutulamayacak kadar kısıtlı konulara yer veriyor. Çocuklar bu kitaplardan hiçbir şey öğrenemez. Biz de derslerin dolu dolu geçmisini, öğrencilerimize bir şeyler öğretebilmek için “yardımcı Ders Kitapları” adı altında, gerçek ders kitaplarını alıyoruz ki, başarılar artsın. İlk yıllarda çok güzel olan kitaplar, son yıllarda hem içerik olarak müfredattan ayrıldı, hem de velileri resmen geçtiğimiz yıllar içersinde olduğu gibi külfet getiren bir konuma geldi. Artık, hükümetin verdiği ders kitapları gerçekten bir işe yaramıyor” dedi.
Ancak, öğretmenlerimiz bu anlattıklarına şaşırmadım. Çünkü ulusal gazetelerde, televizyonlarımızda kitapların durumunu gözler önüne seren açıklamaları, Ders Müfredatının azaldığını, çocukların hiçbir şey öğrenmeden okuldan mezun olduklarını hep duyduk, duyuyoruz. Sendikalarımızın haykırışlarını görüyoruz.
“Çerez” niyetine verilen kitapların hiçbir işe yaramayacağını bile bile dağıtmak, elbette bu ders kitaplarına istinaden “yardımcı ders kitapları” adı altında ders kitaplarını basan ve bunları –en düşük 25 Tl.- fahiş fiyatla satmaları oldukça düşündürücüdür.
Dağıtılan kitaplardan ders veremeyen ve öğrencilerini dolu dolu mezun etmek isteyen öğretmenlerimizin, eski usul yine kitap almaya başlayan velilerin çaresizliklerini, ders kitaplarının iktidar tarafından ayan beyan propaganda aracı olarak kullanıldığını görmek beni üzüyor.
Eğitim ve öğretimde hep üst sıralarda olan ilimizin, basamak basamak aşağılara düşmesinin altında yatan gerçeklerden bir tanesinin bu olduğunu düşünüyorum.
Sizler ne dersiniz?