REKLAMI GEÇ

Vah..Vah ki, Vahhh!!!

Hani atalarımız ne güzel söylemişler “Her doğru, her yerde söylenmez” diye. Ne güzel bir söz. Bu, insanların toplu olarak bulundukları mekanlarda veya insanların konumlarını etkileyecek durumlarda onlarda panik havası yaratmamak, sindiremeyecekleri şeyleri birden bire söylememek için söylenmiş bir söz. Bunun ötesinde, yerinde ve zamanında söylenen sözlerin makbul olacağının belirtilmesi gibi bir söz. Gerçekten, öyle insanlar var ki, “Söz Gümüşse, sükut altındır” düsturunu hiç bilmiyorlar…

/ DENİZLİHABER / 17 Ekim 2009 Cumartesi, 02:02

Hani atalarımız ne güzel söylemişler “Her doğru, her yerde söylenmez” diye.
Ne güzel bir söz. Bu, insanların toplu olarak bulundukları mekanlarda veya insanların konumlarını etkileyecek durumlarda onlarda panik havası yaratmamak, sindiremeyecekleri şeyleri birden bire söylememek için söylenmiş bir söz. Bunun ötesinde, yerinde ve zamanında söylenen sözlerin makbul olacağının belirtilmesi gibi bir söz.
Gerçekten, öyle insanlar var ki, “Söz Gümüşse, sükut altındır” düsturunu hiç bilmiyorlar gibi, patır patır konuşurlar. Konuştukça da batarlar. Aslında konuştukları gerçekten doğrudur ve ilgi çekicidir. Ama çok konuştuğu için, insanlar onu kale bile almazlar. (Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz, kabilinden düşünüyorlar sanırım)
İşte onun gibi; son zamanlarda ünlü siyasetçiler de gündemi değiştirmek için olur olmaz sözleri ulu orta sarfederek insanları huzursuz ediyorlar. Güya yardımcı olacaklar.
Son yıllarda bu durum AKP siyasetçileri tarafından çok yapılır oldu. AKP’nin önde gelenleri durdukları yerde ya gündemi değiştiriyorlar, ya da gündem yaratmaya çalışıyorlar. Ama bakın, kendilerini ilgilendiren Deniz Feneri yolsuzluğu başta olmak üzere olumsuz hiçbir etkeni konuşmuyorlar.
İşte, geçtiğimiz günlerde başkan Zeybekci’de öyle bir gaf yaptı ki, sormayın.
Bir zamanlar belediye başkanı iken Ali Aygören tarafından söylendiği iddia edilen “Yenişehir ve çevresinin depreme dayanıklı olmadığı, zemininin kaygan olduğu” iddiaları gibi insanları tedirgin ve huzursuz eden bir sözü de Başkan Zeybekci söylemiş. Başkan “Denizli sel felaketinin tehdidi altında” demiş..
Demiş diyorum, çünkü bu sözün basına yansıması için söylenmiş bir söz olduğuna inanmıyorum. Olsa olsa, bu konuşma sohbet sırasında geçmiştir ve Başkan yeraltı çalışmaları ile başlattığı büyük hamlenin içersinde neler yapmak istediğini ve altyapımızın ne durumda olduğunu gözler önüne sermek için söylemiştir. Herkesin malumu olduğu gibi, bizim içme suyumuzdan, kanalizasyonumuza kadar bütün altyapımızın hurda olduğunu sağır sultan bile duydu. Ve Denizli halkı, altyapı çalışmalarını başlattığı için; gelip geçmiş hiçbir belediye başkanına nasip olmayacak bir şekilde Başkan Zeybekci’ye öyle güvendi, öyle tolerans verdi ki, eskiden feryat edenler bile şimdi sabırla altyapı çalışmalarının bitmesini bekliyor. Zaman zaman semtlerindeki çalışan ekiplere yardımcı olanlar bile var. Çünkü biliyorlar ki, altyapı çalışmaları ile Denizli ve dolayısıyla insanlarımızın kazanacaklarının bilincindeler.
Ama dediğim gibi, ağızdan çıkan söz insanları bağlayıcı olduğundan; böyle bir sözün sarfedilmesi, insanlarımızda büyük hüsran ve panik havası yarattı.
Özellikle İstanbul’da meydana gelen ve bütün Türkiye’yi endişeye sevkeden büyük sel felaketinin ardından, ilimizin en yetkili ağzının “sel felaketi” tellallığı yapması insanları düşündürdü.
Öyle ya!!
Nereden bakarsanız bakın, ilimiz nüfusunun yarısı, sel felaketine maruz kalacak diye düşündüğüm Kirişhane, Dokuzkavaklar, Sevindik, Anafartalar, Fatih ve Aktepe semtlerinde oturmaktadır. Tabi yüksekte olmasına rağmen derelerin ıslah edilmemesinden dolayı sel baskınlarına maruz kalan bazı mahallelerimizi yazmıyorum.
Eğer böyle bir söz edilmişse, -ki, basın yazdı- vatandaşlarımız da haklı olarak;
“Vay başımıza gelenler!!!
Böyle belediye başkanı dostlar başına…
Allah kimsenin başına bizim başkan gibi birisini vermesin. Biz çektik. Başkaları çekmesin..
Neymiş Efendim, Denizli sel felaketinin tehdidi altındaymış..
İnsanları korkutmak, sindirmek politikalarına şimdi de bunu eklediler. Doğal afetleri bile kullanıyorlar artık.
İyi de, siz nesiniz bizim başımızda? Tetbirleri alacak olan sizsiniz.
Eee….
Dere yataklarındaki evleri boşalttınız, kimi yerleri boşaltmak için hareket ettiniz ama, başaramadınız. Neden, çünkü sel baskınları yüzünden boşalttığınız bu yerlere kapalıspor salonu gibi insanların kitleler halinde geldiği yerler yaptınız. Vatandaşlar da uyandı vermiyorlar artık evlerini….
Hem, mademki dere yataklarını boşaltıyorsunuz, insanları evlerinden ediyorsunuz, o zaman neden siz o yıktığınız yerlere yeni mekanlar yapıyorsunuz? Sel sizin yaptığınız bu yerlere uğramayacak mı? Sel felaketi var, neden dere yataklarına yapıyorsunuz kardeşim?
Yoksa bu açıklamanın altında, insanları korkutup yerlerinden yurtlarından etmek için, kaçırmak mı var?
Sizden beklenir inan Başkan.. Siz her şeyi mübah sayan bir zihniyetin, Ramazan dahil, insanlığın bütün değerlerini siyasete empoze eden bir partinin mensubusunuz. Yani, her şey sizin için mübah…
Onun için vah ki, vah….” Şeklinde derinden ve sessizce düşünürse ne olur acaba?
O’nun için ben, bu sözün basına yansıyacağı şekilde bir yetkili tarafından hele hele Başkan Zeybekci tarafından söyleneceğine hiçç.. Ama hiç, inanmıyorum…
Siz ne dersiniz?

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı