REKLAMI GEÇ

Ya ben yanılıyorum, Ya da Radar!!

Bütün aksilikler benimi bulur bilmem. Gerçi Allah insanları çeşitli şekillerde imtihan edermiş, galiba benim imtihanımda; Denizli’nin tatsız olaylarını köşe yazısına aktararak yetkililerin duymasını sağlamak galiba. Ben başka türlü bir izah bulamadım. Neyse.. Efendim, geçtiğimiz günlerde iki gün Kale Belediyesi’ne gittim. Kale Belediyesi’nin hasbel kader basın danışmanlığını yaptığımdan gidip geliyorum. İşte O gün de giderken, Tavas-Kale bölgesinin trafik ekipleri denetim yapıyorlardı. Benim gözüm sürekli olarak…

/ DENİZLİHABER / 1 Aralık 2009 Salı, 23:09

Bütün aksilikler benimi bulur bilmem.
Gerçi Allah insanları çeşitli şekillerde imtihan edermiş, galiba benim imtihanımda; Denizli’nin tatsız olaylarını köşe yazısına aktararak yetkililerin duymasını sağlamak galiba. Ben başka türlü bir izah bulamadım.
Neyse..
Efendim, geçtiğimiz günlerde iki gün Kale Belediyesi’ne gittim. Kale Belediyesi’nin hasbel kader basın danışmanlığını yaptığımdan gidip geliyorum.
İşte O gün de giderken, Tavas-Kale bölgesinin trafik ekipleri denetim yapıyorlardı. Benim gözüm sürekli olarak sürat ibresinde olduğundan gayet rahat gidiyorum. Üstelik otomobilim de 100 Km. hız ayarlı. Yani, ne yaparsam yapayım bunun üzerine kesinlikle çıkmıyorum, çıkamıyorum.
Radar ikazını görmeme rağmen, 90 Km. sınırında gittiğimden rahatım.
Neyse, tam trafik ekiplerine yaklaştım; beni durdurdular.
Şaşırdım ama, kendimi bildiğimden üzerinde durmadım.
“Herhalde normal rutin kontrol” diye düşündüm.
Evraklarımı verdim. Beklerken, bana sıra geldiğinde görevli memur arkadaş;
-“120 Km. hız yapıyordun”. Dedi.
Şaşırdım.
Benimle birlikte birkaç tane daha otomobil vardı. İstanbul plakalı olan otomobilin sahibi, aracının benim gibi 100 Km. hız ayarlı olduğunu ve kesinlikle bu sınırı geçemeyeceğini iddia ediyordu.
Hatta aracından bir evrak çıkardı.
-“Alın işte kanıtı” diyerek bir evrak sundu ama, görevli memur arkadaş bakmadı bile ve;
-“Eğer itirazınız varsa gidersiniz radara bakan arkadaşın yanına, ne kadar hız yaptığınızı gözlerinizle görürsünüz” dedi.
O kişi de atladı arabasına ve 2 km. mesafede bekleyen radar aracına kadar gitti.
Yanımdaki gazeteci arkadaş ile birlikte cezamız kesilirken, görevli memur arkadaş ile sohbete başladık.
-“Görevli arkadaşım, benim aracım 100 km. ye ayarlı. Benim kesinlikle 120 km. hız yapmam mümkün değil” dedim.
Memur arkadaş;
-“Valla arkadaşım, siz de gidebilir ve ne kadar hız yaptığınızı görebilirsiniz” dedi.
Neyse, o gün cezayı yedik. Sesimizi çıkarmadık.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra, yine yanımda bir başka basın mensubu arkadaşım ile birlikte Kale’ye giderken, aynı ekip bu kez Tavas kavşağında bizi durdurdu.
Yine 120 km. muhabbeti çıktı.
Üstelik bu kez bizimle birlikte, hız sınırını aşan tahminen 8 veya 9 aracın içinde 1980 model veya biraz daha yaşlı olduğunu tahmin ettiğim; her yanı dökülen harap bir vaziyetteki bir kamyonette durdurulmuştu. Bana göre, bu kamyonetin bırakın 120 km. hız yapmayı, 90 km hız yapacak hali kalmamıştı.
Zaten sahibi de;
-“Bu araç 100 km yapsın, yakarım bu aracı” diye tepkisini dile getirdi.
Keza yine aynı şekilde 20 yaşını çoktan aşmış bir başka otomobil de hız sınırını aşanlar arasında yerini almıştı.
Ben, bir önceki ceza yediğim günkü gibi, ikinci kez aracımın 100 km.ye ayarlı olduğunu söylememe rağmen derdimi anlatamadım. -üstelik görevli memur bir önceki sohbetimizden beni tanıdı- Cezayı yine yedik.
Şimdi…
Yediğimiz cezaya mı yanalım, yoksa hız yapmadığımızı gösteren evraklara bakmayan görevlilerin vurdumduymaz bir şekil de “Radar’a gidip ne kadar hız yaptığınızı öğrenebilirsiniz” şeklindeki umursamaz sözlerine mi yanalım?.
Elbette burada görevlileri asla suçlamıyorum. Ancak Benim gibi aracı hız sınırlı olan insanların şikayetleri ile 100 yapması bile şüpheli olan bir eski model kamyonetin durumunu -ki, trafik polisi aracın konumundan kesinlikle ne kadar hız yapabileceğini tahmin eder sanıyorum- bilen görevlilerin “Radar cihazınız arızalı olabilir mi?” soruma rağmen, hala bizim hız yaptığımıza inanmış bir şekilde susmasına bir anlam veremiyorum.
Acaba hep vatandaşlar mı haksız?
Cihazların bozulma ihtimali yokmu dur? Niçin bu ihtimal göz ardı ediliyor şaşırıyorum.
Bir de,
-Ne kadar doğru bilmiyorum- Trafik ekiplerinin, kendilerine verilen “günlük kontrol kotasını doldurmak için denetimleri yaptıklarını” duyuyorum. Bunun anlamı nedir?
Tamam, görevlilerimiz bizim için görev yapıyorlar. Onların kendi başlarına hareket etmediklerini ve kötü niyet taşımadıklarını çok iyi bilen birisiyim.
Ama lütfen,
Bizim için görev yapanlar biraz da bize hak versinler.
Hiç olmazsa, gönül almasını bilsinler.
Bunu özellikle rica ediyorum..

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı