REKLAMI GEÇ

Honazlı engellinin hayata tutunma öyküsü

Honazlı engellinin hayata tutunma öyküsü

Adı Abdullah Genç. 43 yaşında. Çocukluğumda belediye santralinde çalışırken görmüştüm onu ilk olarak. Belki de hayatımda gördüğüm ilk engelliydi. Okulu, geçirdiği ameliyatlar yüzünden yarıda bırakan ancak yıllar sonra dışarıdan tamamlayan bir azim onun öyküsü. Emekli olduktan sonra da toplumdan kopmadan çalışmaya devam ediyor. Her sabah Honaz sokaklarında 3 tekerlekli aracıyla simit ve ekmek satıyor. ‘Hayata nasıl tutundun’ soruma verdiği cevap ise belki de her şeyi açıklıyor: “Ben toplumdan ve hayattan hiç kopmadım. O yüzden engelli olduğumu da hiç hissetmedim.”

Emrah Varol / DENİZLİHABER / 20 Kasım 2017 Pazartesi, 15:09

Honaz’da yaşayan Abdullah Genç, engelli olmasına rağmen hayata tutunma öyküsüyle herkese örnek oluyor. Yıllarca Honaz Belediyesi’nde çalıştıktan sonra emekli olan ancak çalışmaya devam etmek istediği için simit satmaya başlayan Abdullah Genç, hayata tutunuş öyküsüyle herkese örnek oluyor. Evli ve 3 çocuğu bulunan Genç, kendisi gibi engelli bireylere şu mesajı veriyor: “Toplumun içine karışsınlar. Ne kadar eve kapanırsan o kadar hayattan koparsın. Ben çalışmak istiyorum, üretmek istiyorum desinler her yerden destek gelir. Ben çalıştıkça ürettikçe huzur hissediyorum. Evime ekmek götürebilmek beni çok mutlu ediyor.”

‘3 AYLIKKEN AMELİYAT OLDUM’
Engelinin doğuştan olup olmadığının tam olarak belli olmadığını belirten Genç, “Ben doğuştan mı daha sonra mı engelli oldum tam bilemiyorum. 3 aylıkken belimde olan bir şişlikten dolayı ameliyat olmuşum. Bu şişlik alınırken ayağımın sinirlerini mi kestiler, yoksa başka bir şey mi oldu tam bilinmiyor. O dönem tıp da bu kadar gelişmemişti” dedi.

‘ORTAOKULU DIŞARDAN BİTİRDİM’
İçinde sürekli okuma azmi olduğunu kaydeden Genç, şunları söyledi: “Ben okumayı çok istedim. Ancak sağlık sorunlarımdan dolayı Orta 1’de okulu bırakmak zorunda kaldım. Okula giderken yine koltuk değneklerimi kullanıyordum. Zor oluyordu o şekilde okula gitmek. İlkokul da ortaokul da yakınımda olduğu için kendimi şanslı hissediyordum. Biraz merdivenler zorluyordu. Ortaokula başladığım ilk dönem ayağımdan rahatsızlanıp hastanede yattım. Hastanede yatınca derslerden geri kaldım. Yetişemedim arkadaşlarıma. O sene sınıfta kaldım. Ancak içimdeki okuma aşkından dolayı 7-8 sene sonra Açıköğretim’e giderek ortaokulu bitirdim.’’

‘İŞ, AŞ VE EŞ ÇOK ÖNEMLİ’
Honaz Belediyesi’nde çalıştığı günleri anlatan Genç, “Daha sonra 1995 yılında Honaz Belediyesi’nde santral görevlisi olarak işe başladım. Sonra telsizcilik yaptım. İtfaiye santralinde de çalıştım. 16 yıl 6 ay çalıştıktan sonra 2011 yılında emekli oldum. Devlet bize 16 buçuk yıl çalış ayrıl demiş biz de o şekilde yaptık. Ben 1997 yılında Nurcan Genç ile evlendim. O da çocuk felci geçirdiği için engelli olan birisi. O da aynı benim gibi düşünüyor. O da kendisini engelli gibi hissetmiyor. 3 kızımız var Allah’a emanet. Evlilikte 20 yılı devirdik. Çok şükür mutlu bir evliliğim var. Toplumla iç içe olmak çok güzel bir şey. Ben bu anlamda hiçbir zaman kendimi engelli olarak hissetmedim ve görmedim. Benim gibi engelli olanlara da örnek olsun benim bu yaşantım. Ben belediyede çalışmaya başladım. O bana büyük güç verdi. Ben toplumun içine girdim ve ben çalışabiliyorum diyebildim. Hem o dönemki belediye başkanım Mevlüt Tüfekçi hem de şimdiki belediye başkanım Turgut Devecioğlu’ndan Allah razı olsun” diye konuştu.

‘EVİME EKMEK GÖTÜRMEK BANA HUZUR VERİYOR’
Emekli olduktan sonra da toplumdan kendisini soyutlamadığını ifade eden Abdullah Genç, sözlerini şöyle tamamladı: “Emekli olduktan sonra da boş durmak istemedim. Zaten gençliğimden bu yana hep toplumun içinde yer aldım. Kendimi soyutlamadım hiç. 3 tekerlekli bu aracı aldım. Yaklaşık 5 yıldır seyyar simitçilik yapıyorum. Sabah 7 de insanların işe gidiş saati gibi çıkıyorum işe. Honaz halkı da bizi kabullendi sağolsunlar. Benim gençlik dönemimde hiç engelli arkadaşım yoktu. Hepsi sağlamdı. Ben de onların arasında büyüdüm. Onlar nereye gidiyorsa ben de gittim. O anlamda kendimi hiç engelli gibi hissetmedim. Beni hiç ayırmadılar. Engellilere şu mesajım var. Toplumun içine karışsınlar. Ne kadar eve kapanırsan o kadar hayattan koparsın. Ben çalışmak istiyorum, üretmek istiyorum desinler her yerden destek gelir. Ben çalıştıkça ürettikçe huzur hissediyorum. Evime ekmek götürebilmek beni çok mutlu ediyor.”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı