REKLAMI GEÇ

Kadın kaymakamdan seminer

Kadın kaymakamdan seminer

Kent Konseyi Kadın Meclisi ‘Kadının Yönetimdeki Yeri’ konulu toplantısında Kale Kaymakamı Serap Özmen’i kadınlarla buluştu. Kaymakam Özmen, kadınların erkekler kadar yöneticilik konumuna gelemediğini belirterek “Kırsalda çalışan kadın daha fazla. Bu nüfus kırsaldan kente geldiğinde iş piyasasına giremiyor” dedi.

/ DENİZLİHABER / 24 Şubat 2012 Cuma, 13:18

Kent Konseyi Kadın Meclisi, Kadının Yönetimdeki Yeri konulu toplantıda kadınları bilgilendirdi. Kent Konseyi Kadın Meclisi Kadın Danışma, Dayanışma ve Siyaset Grubu, konsey binasında kadınlara yönelik ‘Kadının Yönetimdeki Yeri’ konulu toplantıda Kale Kaymakamı Serap Özmen’i kadınlarla buluşturdu. Toplantıya Kadın Meclisi Başkanı Ayşe Doğan ile Kadın Danışma, Dayanışma ve Siyaset Grubu Başkanı Seçil Tok da katıldı.

Kale Kaymakamı Serap Özmen, kadınların maalesef erkekler kadar yöneticilik konumuna gelemediğini söyledi. Rakamların ve verilerin kadınların erkeklerin çok gerisinde kaldığını gösterdiğini ifade eden Kaymakam Özmen, ‘Kırsal alanda çalışan kadın nüfusu kenttekine oranla çok daha fazladır. Ancak kırsal alanda çalışan kadınların yüzde 84’ünün tarım sektöründe çalıştığını görüyoruz. Bu nüfus kırsaldan kente geldiğinde iş piyasasına giremiyor.
Eğitim düzeyi düşük, yeterli bilgi beceriye sahip olunmadığı için ya çalışmıyor ya da düşük ücretle çalışıyor. İş piyasasında ve meslek kollarında işe bakış açısı erkeklerin ve kadınların yapacağı işler şeklinde kabul görüyor. Kadınlar maalesef genel kabul görünen işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bunlar, tekstil, tütün, hazır giyim vb. AB ülkelerinde kadınların yüzde 60’ı çalışıyor ve vasıflı işlerde görev alıyor. Türkiye’de ise çalışan kadın oranının bu ülkelerin çok gerisinde olduğunu görüyoruz. Almamız gereken çok mesafe olduğu ortadadır’ dedi.

Durumun siyasette karar alma mekanizmasında da değişmediğini kaydeden Kaymakam Özmen, şunları söyledi: ‘Türkiye’de kadınların siyasetteki en önemli sorunlarından biri, siyasette yeterince karar alma mekanizmalarında var olamamalarıdır. Rakamlar her şeyi söylüyor. 2009 Yerel seçimleri’nde sadece 27 yerde kadın belediye başkanı seçildi. Belediye meclislerinde kadınların yer alma oranı yüzde 4,21, il genel meclislerinde ise bu oran yüzde 3,25’dir. Bu kadının gündeme gelmemesi demektir. Ne kadar çok kadın, siyasette ve bürokrasinin çeşitli üst düzey yönetimlerinde yer alırsa sorun o kadar çabuk çözülür. Üst düzey konumda çalışan kadınların oranı ise sadece yüzde 7’dir. 464 vali yardımcısının sadece 10 tanesi kadındır. Kaymakamlıkta ise 801 ilçeden sadece 13 tanesinde kadın kaymakam var.’

Prof. Dr. Ayfer Özçelik ise dünyadan ve Türkiye’den örnekler vererek kadınların siyaset ve politika alanında bulundukları konumu dile getirdi. Dünyada yüz yıl öncesine kadar kadınların hiçbir yerde bulunmadığını ifade eden Prof. Dr. Özçelik, şöyle dedi:
‘100 yıl öncesine baktığımızda dünyanın her tarafında kadın aşağı yukarı yok denecek durumdaydı. En gelişmiş ülkelerde bile durum böyleydi. O tarihten bu güne bazı ülkeler bunu aştı. İstenilen düzeyde mi hayır yine istenilen düzeyde değil. Gelişmiş ülkelerde bile kadın hak ettiği yerde değil. Türkiye’de kadın ne yok denilecek düzeyde nede istenilen seviyededir. İkisinin ortasındadır. Türkiye’deki kadın ne durumda bir bakalım. Kendi sorunlarımızı kendimiz daha iyi biliyoruz. Ancak yaptığımız da aslında birbirimize ağlamaktan öteye geçmiyor. Kadının adı yok denecek derecede değil ama bu toplumun yüzde 51’ni oluşturan bir çoğunluk olarak istediğimiz oranda hiçbir yerde bulunamıyoruz. Bürokrasiye baktığımızda çok az bir temsil var. Somut örneği ise uzun yıllar ara verildikten sonra şu an Türkiye’de tek bir bayan vali ve bir avuç bayan kaymakam bulunmasıdır. 154 veya daha fazla üniversitede bir rektör, bir avuç dekan ve bir avuç kadın bürokratımızın olduğu malumdur.

Ama bunun sebebi ne onu düşünmek lazım. Bizim gerimizde olan pek çok ülke var. Ancak biz bizden önde olanları örnek almalıyız. Ulu Önder Atatürk bize çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkmak. Hedefimiz önce bu seviyeyi yakalayıp ondan sonrada bunun da üstüne çıkmaktır. İstenilen seviyede olamayışımızın sebebine bakmak gerekir. Kafamızı buna meşgul etmemiz lazım. Bizden kaynaklanan, toplumdan kaynaklanan ve erkeklerimizden sebepler mi? Bence hepsinden kaynaklanan sebepler var. Kendimizi eleştirelim. Toplumsal olarak bence bizim erkeklerimiz de birey olmayı beceremedi. Biz de birey olamadık. Çocuklarımızı da birey olarak yetiştiremedik. Bir kişi birey olduğunun farkındaysa karşısındakinin de birey ve insan olduğunun bilincindedir. Birey olarak karşıdakini göremeyince kendi kişiliğini onun kişiliğinin üzerine çıkarmaya çalışıyor”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı