Ali Aygören, Ulu Cami diyeni mahkemeye veriyor

Cami yıkmak son dönemlerde AK Partililer tarafından sıklıkla dile getirilir oldu. Denizli’nin geçmişle en önemli köprülerinden biri olan, Türklerin Denizli’deki 800 yıllık geçmişinin belgesi niteliğindeki Ulu Cami, 14 Haziran 2002’de bir gece yarısı operasyonu ile yıkıldı.

Ulu Cami, Ali Aygören’in belediye başkanı, Yusuf Ziya Göksu’nun da Vali olarak görev yaptığı dönemde, üstelik de her iki yöneticinin de yurt dışında olduğu sırada, Belediye Başkanlığı vekaletini alan Sait Portakal tarafından bir gece vakti yıkılmıştı.

ULU CAMİ TARTIŞMALARI HİÇ BİTMEDİ
Denizli’nin kökleriyle olan tek bağının da bu yıkımla koparılmış olması, Ulu Cami’yi aradan uzun yıllar geçse de sürekli gündemde tuttu. Zaman zaman sert eleştiriler yapıldı, zaman zaman da caminin yeniden aslına uygun olarak yapılması istendi.

ULU CAMİ AYGÖREN’İN YAKASINI HİÇ BIRAKMADI
Ali Aygören, Nihat Zeybekci ile girdiği belediye başkanlığı yarışını kaybetti, ardından da seçim kaybettiği partiye, yani AK Parti’ye geçti. Ancak, Ulu Cami’nin yıkımından sorumlu olmak Aygören’in yakasını hiç bırakmadı.

BU KEZ DE MAHKEME İLE GÜNDEMDE
Ulu Cami bu kez de mahkeme ile yeniden gündeme geldi. Gazeteci Seval Uysal, sosyal medyada kendisinin oluşturduğu “Denizli Düşünce Kulübü” sayfasında “Ulu Cami nasıl yıkıldı?” konulu bir yazı kaleme aldı.

Çıkardığı kitabında da yer verdiği yazıya bazı kullanıcılar da yorum yaptı. Ulu Cami’nin yıkılmasından sorumlu tutulan Ali Aygören, hem yazı hem de yorumlarda kendisine hakaret edildiğini öne sürerek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi, ancak Aygören bu karara itiraz etti.

MAHKEME KARARINI VERDİ: İFADE VE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ
İtiraz üzerine 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yazıyı kaleme alan Seval Uysal ile birlikte yorum yapan Hüsamettin Bozdağ, Kemal Ateş, M. Çağlar Özdemir, Mustafa Ünal, Rıfkı Ezgin ve Süleyman Boz hakkında dava açıldı.

Mahkeme heyeti, söz konusu yazı ile yorumları ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendiren, herhangi bir aşağılama ve hakaret olmadığı görüşüne vararak kovuşturmaya yer olmadığı kararını veren Başsavcılık’a itirazın reddine karar verdi.

Kararda, “Suçtan zarar gören vekili tarafından itiraz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, Cumhuriyet Savcısı’nın mevcut deliller ile oluşa uygun değerlendirmesi karşısında kamu davası açılmasını gerektirir mahiyette değildir. Hal böyle olunca; Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen kararın gerekçeli dosya kapsamında, delilere ve hukuka uygun olduğu, itirazların yerinde olmadığı, vicdani kanaate varılmakla itirazın reddine karar vermek gerekmiştir” denildi.

“ULU CAMİ’Yİ YIKMAKLA HATA YAPTIM” DEMİŞTİ
Ulu Cami yıkımı nedeniyle yapılan eleştirileri mahkemeye taşıyan dönemin Belediye Başkanı Ali Aygören, dava açtığı Seval Uysal’a 18 Aralık 2013 günü röportaj vermiş, Denizlihaber.com’da yayınlanan röportajında adeta günah çıkarmıştı.

Aygören verdiği röportajda, “Evet, hata yaptım. Büyük hata yaptım. İnsanoğlunun hataları olabilir, yıkan değil, yapan adam olmak lazım. Ben yurtdışına giderken vekaleti Sait portakal’a verdim. Yıkılacağını biliyordum ama öyle gece yarısı ansızın olacağını bilmiyordum. Maşallah Sait Bey ‘Ben şöyle yaparım, böyle yaparım’ dedi her şey olup bitti. Melih Gökçek gibi gece yarısı yıktı gitti” demişti.

“800 YILLIK CAMİYİ YIKAN ELEŞTİRİLERE KATLANMAK ZORUNDA”
Mahkemenin kararının ardından bir değerlendirme yapan Seval Uysal, daha önce de kitabında yer verdiği “Ulu Cami nasıl yıkıldı?” konulu yazısı ve yorumlar üzerine Aygören’in dava açtığın söyledi.

Ali Aygören’in Ulu Cami’nin yıkımından sorumlu olduğuna bir kez daha dikkat çeken Uysal, “Bunda bir hakaret yok. Gazeteciyim daha önce kitabımda yer verdiğim Ulu Cami yıkılma sürecini ele aldığım bir yazıydı. Ulu Cami’yi Aygören yıktı, tüm şehir bunu biliyor. 800 yıllık Ulu Cami’yi yıkan kişi, bu eleştirilere katlanmak zorundadır. Bu eleştiriler peşini bırakmaz. Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan tek yapıydı. Şehir hala Ulu Cami’yi anıyor” dedi.