“Ülkenin Başbakanı ahlak bekçisi değildir”

Denizli Genç İşadamları Derneği Başkanı Sadık Emre Çaputçu, Denizli’den başlayan “Kızlı-erkekli” tartışmaya yaptığı yazılı açıklamayla katıldı.
“ÖZEL HAYATA SAYGI ANAYASAL ZORUNLULUK”
Başbakan’ın açıklamalarını sert ifadelerle eleştiren Çaputçu, “Sayın Başbakan’ın öğrenci evleri hakkındaki son beyanını insan haklarına, hukuka, insafa, siyasete ve hatta dine dahi sığdırmaya imkan yoktur. T.C. Anayasası’nın 20. maddesi amir hüküm niteliğinde olup, bu hükme göre, Sayın Başbakan da dahil olmak üzere, herkes bir diğerinin özel hayatına Saygılı olmak zorundadır” dedi.

“BAŞBAKAN’IN KONUŞMASI ÇOK AĞIR”
Başbakan Erdoğan’ın, açıklamalarının insan bedeni üzerinden siyaset olduğunu belirten Çaputçu, “Ülkenin Başbakan’dan beklentisi ahlak bekçiliği değildir. 18 yaşını aşmış, her türlü bireysel hakkı tek başına ve hür iradesiyle kullanma hakkını elde etmiş olan hiçbir bireyin yaşamına müdahale, kabul edilebilir bir düşünce ve eylem değildir. Hele ki mevcut iktidar, 18 yaşını doldurmuş bireylerin milletvekili seçilme hakkının ateşli bir savunucusu olmuşken. Sayın Başbakan’ın hangi tespite dayandığı belirli olmadan yaptığı uluorta konuşma ağırdır. Birden bire ortaya atılan “gençlerin aynı evde yaşıyor olduğu” konuşması, insanların bedenleri üzerinden siyaset yapan, kadının doğuracağı çocuğun sayısını veya doğurmama kararını bile siyasete alet eden, yönetimsel müdahale sınırlarını tayinden yoksun bir zihniyetin tekrar hakim olmaya çalışması manasını taşımaktadır” dedi.

TEK TİP İNSAN ARZUSU
Başbakan’ın sürekli kendi yaşam doğrularına göre davranması ve tek tip insan yaratma arzusunun, makamına yaraşır bir sorumluluk olmadığını vurgulayan Çaputçu, “İnsanların ümmet olmadığını, belli bir kesimin yaşamsal doğrularının, “standart” olmadığını düşünerek hareket etmesi beklenmektedir. Şu evrensel bir gerçektir ki çağdaş demokrasilerde birey hakkı esastır ve bireyin hakkı kutsaldır. Toplumun bir kesimini diğerine düşman eden, ötekileştiren zihniyeti besleyen beyanatları kınıyoruz” dedi.

“NASIL BİR YASAL DÜZENLEME YAPILACAK?”
Erdoğan’ın öğrenci evlerinin denetimi için yasal düzenlemeden bahsettiğini hatırlatan Çaputçu, “Başbakan, alıştığımız ısrarcı ve kararlı üslubuyla yasal düzenleme yapmaktan bahsetmektedir. Bu nasıl bir yasal düzenlemedir? Yoksa bu yüzyılda yeniden zina tanımlaması mı yapılacaktır? Peki bu mantık, bu yaklaşım AB’ye nasıl anlatılacaktır? Özel hanelerin dokunulmazlığı ne gibi bir yasa ile alt üst edilecektir? Terör ve emniyet bahanesine bunu sığdırmak mümkün müdür? Ortada açık ve seçik olarak duran bir ‘yurt yetersizliği sorunu’ varken konunun hane dokunulmazlığına müdahaleye kadar getirilmesi çok ama çok üzücü ve korkutucudur. Devletin görevi yeterli sayıda yurt yapmaktır. Kaldı ki şayet garsoniyer, öğrenci evi, bekar evi gibi kullanılan daire ve apartlara yönelik bir müdahale söz konusu ise dahi, burada da bireyin özel hane dokunulmazlığının olduğu apaçık ortadadır” dedi.

ÇOCUK GELİNLER SORUNU
Her üç gelinden birisinin çocuk gelin olduğu Türkiye’nin, bu konuda dünyada 5. Sırada olduğuna işaret eden çaputçu, “Çocuk gelinler, töre cinayetleri, kadına şiddet gibi konularda ülke olarak karnemiz son derece zayıf iken hükümetin ilgilenmesi gereken konu, reşit insanların kaldığı öğrenci evleri değildir. Sayın Başbakan bu tavırları ile tarihin sayfalarına bir “tek adam” olarak geçmemeli ve demokratlığı asla geri plana atmamalıdır. Kızlarımızı fişlemek, fişletmek, halkı muhbirliğe çağırmak, yeni eli sopalı ahlak zabıtaları türetmek gibi tehlikeli çıkışları istemiyoruz. Bu söylemlerin toplumda yarattığı korku ve gerginliğin, zaten son derece gerilmiş olan toplumumuzu daha da gereceğine şüphe yoktur” dedi.

BALKON KONUŞMASINI HATIRLATTI
Başbakan Erdoğan’ın seçim zaferinin ardından yaptığı ve hoşgörü mesajları içeren konuşmasına sadık kalması gerektiğini ifade eden Çaputçu, “Sayın Başbakanın balkon konuşmalarında dile getirdiği hoşgörü ve kucaklamanın tezahürü bu değildir. Gençleri ahlaksızlıkla etiketlemek, haksız-hukuksuz olduğu kadar, aynı zamanda İslam Dini’nin ana prensiplerinden olan kul hakkına, insan sevgisine ve özel mülkiyetin dokunulmazlığına son derece aykırıdır” dedi.

DENİZLİ BUNU HAKETMİYOR!
Denizli’nin böyle bir konuyla ilişkilendirilerek, adının bu tartışmayla anılmasının haksızlık olduğuna vurgu yapan Çaputçu, “Gençlerimizi, ahlaksızlıkla aynı cümlede birleştiren, işaret eden, hedef gösteren bu çıkışları kınıyoruz. Denizli, üniversite sınavlarında Türkiye’de ilk 3’e giren, eğitimde iddialı, Türkiye’ye önemli rakamlarda katma değer üreten iş dünyasına sahip, önemli sosyal projeler üreten sivil örgütlenmeleri ile de ülkemize örnek, halkı basiretli, aydın ve hoşgörülü bir şehirdir. Denizli’ye ve gençlerimize reva görülen bu muamelenin satır arasında ne vardır bilinmemekle birlikte, ne Denizli’nin, ne ülkenin, ne de gençlerimizin bunu hak etmediği muhakkaktır” dedi.