DOÇEV’den Kazdağı altın madeni eylemlerine destek

DOÇEV Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada şu konulara değinildi:

Ülkemizin her karış toprağı bir “Kazdağları” olup, 3-5 ağacın kesildiği projeler de dahil tüm projeler bütüncül bir ekosistem yaklaşımıyla değerlendirilmeli, karar verici durumundaki kamu kurum ve kuruluşlarının uygulamaları hem bilimsel hem de siyaset üstü olmalıdır.

Kazdağları’nda yapılmak istenilen Kirazlı Altın Madeni Projesi, uygulama alanında Çevresel Etki Değerlendirme Raporunda belirtilenin dört katı ağaç kesildiği ve bölgenin ekosistemini olumsuz etkileyeceği endişesi ile ülke çapında büyük tepkiye neden oldu.

Uzman kişi ve kuruluşlar tarafından, altın madenciliğinde hiçbir “kamu yararı olmadığı” yaklaşımı ile söz konusu alanların işletmeye açılmasıyla kullanılacak olan siyanürün bölgede çevre kirliliği oluşturacağı ve yeraltı sularının, tarım alanlarının, ormanların, yaban hayatın ve nadir bitkilerin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı vurgulandı.

Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de yakın zamana kadar odun hammaddesi için işletilen ormanların, artan çevre sorunları paralelinde sağladıkları ekosistem hizmetleri ve sosyal faydaları çok daha büyük önem kazanmıştır. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1992 yılında Rio’da gerçekleştirilen Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda “ormansızlaşmanın” gerek iklim değişikliği gerekse biyolojik çeşitlilik açısından çevresel bir tehdit oluşturduğu ortaya konmuş, ormanların insanlık ve tüm canlılar için “hayat destek sistemi” olduğu kabul edilmiştir.
Yine aynı konferansta “Çevreye rağmen kalkınmanın sağlanamayacağı” gerçeği ortaya konmuştur.

Son yıllarda ülkemizde sadece ormanlar değil, ormanların da içinde yer aldığı ve binlerce yılda oluşan ekosistemler, doğamız, çevremiz insan uygulamaları sonucu onarılamaz tahribata uğramıştır. “Kesilenden fazlasını diktik” yaklaşımı ve uygulaması ile Denizli Seyir Tepesi projesinden, Artvin Cerattepe’deki maden projesine kadar yüzlerce projede ağaçlarımızı kestik, yapılaşmalarla Trabzon Uzungöl’den Muğla Yalıkavak’a kadar güzelliklerimizi hoyratça yok ettik. Atıklarımızla Büyük Menderes Nehri’nden Asi Nehri’ne kadar sularımızı kirlettik, keyfimiz için yaban hayvanlarını katlettik. Hem de “yasalarla veya yasaları hiçe sayarak”.

DOÇEV olarak; ülkemizin her karış toprağının bir “Kazdağları” olduğunu, “3-5 ağacın kesildiği” projeler de dahil tüm projelerin “bütüncül bir ekosistem” yaklaşımıyla değerlendirilmesini önemsiyor, karar verici kamu kurum ve kuruluş uygulamaların hem bilimsel hem de siyaset üstü olmasını diliyoruz.