“Kalıcı bir planlamaya ihtiyaç var”

İMO Denizli Şubesi Yönetim Kurulu adına, İMO Denizli Şubesi Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Süleyman Batmazoğlu, Denizli’de yaşanan depremlerin ardından bir açıklama yaptı. Denizli merkez ve ilçelerinde yaşanan çok sayıdaki küçük depremlerin, Türkiye’nin önemli bir gerçeğini bir kez daha hatırlamamıza ve gündeme almamıza neden olduğu belirten Batmazoğlu, “Depremlerin afet boyutunda yaşanmaması için, bilimin ve tekniğin öngördüğü şekilde bütün ve kalıcı bir planlama sürecine ihtiyacımız vardır. Depremi sadece beklemek değil; deprem riskinin azaltılması, depremden kaynaklanabilecek yıkımların önlenmesi için elimizden gelenin yapılmasını, ülke kaynaklarını bu yönde harcanmasını gerekli görmekteyiz” dedi.

Deprem afeti ile mücadele etmenin, çok disiplinli çalışmalar gerektirdiğini ifade eden Batmazoğlu, “Jeofizik,jeoloji, inşaat, şehir ve bölge planlama, mimarlık ve diğer mühendislik dalları yanında, sağlık, çevre, hukuk, ekonomi, sosyal hizmet, yönetim, vb. konuları kapsayan geniş bir yelpaze içinde deprem afeti irdelenerek ülke ve bölge düzeyinde politikaların oluşturulması gerekmektedir.

Ülkemizde; çağdaş bir afet yönetimi oluşturulmalı, afet öncesi yapılacak çalışmalarla can ve mal kayıpları asgaride tutulmalı, deprem bilinci toplumsal bir öğreti olarak yaygınlaştırılmalı, yaygın ve etkin bir bilgilendirme programı uygulanmalıdır” diye konuştu.

Hızlı yapılaşmaya paralel, etkin imar yasaları ve yapı denetim kurallarının oluşturulması gerektiğini söyleyen Batmazoğlu, “Yapı sigortası, meslek sigortası, uzman mühendislik gibi çağdaş uygulamalara geçilmelidir. Özellikle yerel seçim zamanlarında artış gösteren kaçak yapılar ile mücadele oy kaygısı gibi sebeplerden ertelenmemelidir. Mevcut yapı stoklarımızla ilgili tüm çalışma ve değerlendirmeler biran önce yapılarak, deprem afeti ile ilgili bilimsel mücadele başlatılmalıdır” dedi.

Batmazoğlu, “İnşaat Mühendisleri Odası olarak, ülkemizin depremselliğini gören ve gözeten bir yerden, İnşaat Mühendisliği sektörüne, özellikle sektörün denetlenme sistemine önem verilmesi gerekliliği üzerinde her deprem sonrası dikkat çekmekteyiz. Her deprem, imar sistemin bozukluğunu, yaşanan ve bir türlü çözülemeyen sıkıntıları gözler önüne sermekte, ancak bir süre sonra bu konudaki hassasiyet ya yitirilmekte ya da sonuç alıcı adım atılmasını sağlayacak, gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirecek odaktan uzaklaşmaktadır” dedi.

Şu nokta artık iyice anlaşılmalıdır: Çöküntünün altında kalan insanımız değil imar sistemin kendisidir. İmar sisteminde, özellikle de yapı denetimi  alanında köklü değişikliklere gidilmediği sürece Türkiye bu acıları yaşamaya devam edecektir. Ülkemizin büyük depremlere gebe olduğu bilinmektedir. O nedenle, daha büyük afetleri yaşamadan acil olarak önlem alınmalıdır.