REKLAMI GEÇ

Yürekten doğan evlatlar

Yürekten doğan evlatlar

Denizli Koruyucu Aile Derneği; birçok insanın aslında yapmak istediği ama bir türlü bu gücü kendinde bulamadığı bir iş başardılar. Korunmaya gereksinimi olan çocukları kanatları altına aldılar ve birçok insana bu konuda yol gösterdiler. Onlar “Deniz Yıldızlarının” öyküsünden yola çıktılar ve sizlerin de aralarına katılmanızı bekliyorlar.Herkes bir deniz yıldızını daha sulara kavuşturursa bu insanlığın ve Türkiye’nin geleceği için, büyük bir adım olacaktır.

/ DENİZLİHABER / 25 Nisan 2013 Perşembe, 13:21

Onlar “Deniz Yıldızlarının” öyküsünden yola çıktılar, kısa zamanda çok güzel işler başardılar. Yürekleriyle anne ve baba olanlar, gerçekten takdir edilecek bir görev üstlendiler. Ancak bu insanlar bunu takdir görmek ya da ödüllendirilmek için yapmadılar. Tek istekleri bakıma gereksinimi olan bir çocuğu sevgi ve güven dolu bir aileye kavuşturmak. Bir tane bile olsa, O’nun yüzünün güldüğünü görmek. Denizli Koruyucu Aile Derneği içerisinde, büyük bir özveri ve sevgiyi barındırıyor. Herkesin tek amacı çocuklara güvenli bir gelecek sağlamak. Onları sevgi ve güven içerisinde sarıp sarmalamak.

dekad-ic6
Dernek Başkanı Ayfer Doğan ile çok keyifli bir sohbet yaptık. Ayfer Hanım gözlerinde inanılmaz parlak ışıklar olan, umut dolu, sevgi dolu emekli bir öğretmen. Mesleğinin verdiği özveri ile biyolojik çocuklarını büyütüp hayata hazırlarken, durmamış, yapılacak çok iş var deyip “Kızım” dediği Meral’i büyütmüş. Meral Ayfer Hanımın yüreğinden doğurduğu kızı…

Meral büyümüş, hayata atılmış. Yine zamanında kendisinin de yaşadığı gibi korumaya gereksinimi olan çocukların koruyucu ailelere yerleştirilmesi görevini yürütüyor.
Ayfer Hanım yine durmamış; bu sefer çocuk esirgeme kurumundan 3 ve 5 yaşlarında iki kız çocuğunun da bakımını üstlenmiş. Ayfer Hanım yine “Kızlarım” diyor, ta yüreğinin derinliklerinden hissederek.
Bir aile yanında sevgi ve güven duygusuyla büyümeyi bekleyen daha binlerce çocuğumuz var. Bir tanesini sevgiyle kucaklayarak, Onların hayatını değiştirebilirsiniz. Dernek üyeleri size şu dizelerle seslenerek davet gönderiyorlar:
Birlikte yolculuk ettiğimiz bu kumsallarda,
Sulardan uzağa düşmüş tüm denizyıldızlarını,
Elbirliği ile sulara kavuşturalım..
Bir tanesi de sizin deniz yıldızınız olsun….

denizli-DEKAD-yureklerden-dogan-evlatlar-h
Yüreği ile Anne Olmak
Banu Urgancı: Ayfer Doğan nasıl girdi bu hizmetin içine? Koruyucu aile olmak nasıl bir şey? Yani birebir bu duyguları yaşayan bir insan olarak neler söyleyebilirsiniz?
Ayfer Doğan: Benim hayatım 15 sene önce değişti. Hakikaten bugünümü o güne borçluyum diye düşünüyorum. TRT 2’deki bir televizyon programından öğrendim ben koruyucu aile hizmet modelinin ne olduğunu. Çok çabuk karar verdim, eşimle konuştum, çocuklarıma bahsettim. Hep birlikte evimizde küçük bir kız çocuğunun bakımını üstlenmeye karar verdik. Ve ertesi gün tüm başvurularımızı yaptık. Süreç çok hızlı gelişti, başvurulardan 1 kaç ay sonra koruyucu ailesi olacağımız kızımızla buluşturulduk. 8 yaşındaydı, Meral ailemize katıldığında. Oğullarım 10 ve 13 yaşındaydılar. Meral’de ailemize katılınca 3 çocuklu bir aile olduk. 15 yıl geçti aradan Meral üniversiteyi bitirdi, sosyolog oldu ve şimdi, çocukların koruyucu ailelere yerleştirilmesinde görev alıyor. Sanırım bu Türkiye’de bir ilk ve tek. Yani, koruyucu aile hizmeti içerisinde büyümüş ve koruyucu aile hizmetinde görev yapan üniversite mezunu bir genç kızımız. Çok gurur duyuyoruz kızımızla. Çok güzel ilişkilerimiz var. Ailemize çok büyük bir zenginlik getirdi ve Meral’in varlığı bizi değiştirdi, geliştirdi.
Çocukların her biri Üniversiteye gidip, evden ayrılınca, yeniden koruyucu aile olmaya karar verdik. 3 ve 5 yaşlarında İki küçük kız kardeş daha katıldı ailemize. 4 yıldır birlikteyiz. Galiba Meral’i iyi yetiştirmiş olmak özgüvenimizi arttırdı. Ayrıca sistemin içerisinde bu kadar var olduktan sonra daha yapabileceğiniz bir şeyler olduğunu düşünüyorsunuz.
Emekli olmuştum daha çok zamanım vardı, evimiz çok büyüktü diğer çocuklarım üniversiteye gitmişti, neden bir çocuğun daha büyütülmesine katkıda bulunmayalım diye düşündük eşimle, 7 yaşında 2 kız çocuğu talebi ile gittik Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne.
3 ve 5 yaşlarında 2 kız kardeş önerildi bize, fikrimizi değiştirdik, onlarla hayatımızı birleştirdik. Kızlarım şimdi büyüdüler, biri 1. Sınıf, biri 4. Sınıf.
Koruyucu aile olmak bakış açınızı değiştiriyor, ruhen sizi çok zenginleştiriyor. Bunu bu dünyanın içine girdiğiniz zaman farkına varabiliyorsunuz, dışarıdan algılamak mümkün değil. Birebir duyguyu yaşamış olmak lazım, iyi duygular olduğunu tahmin edebilirsiniz ama içinde olduğunuz zaman ancak o duyguları hissetme şansınız var. Yeniden anne olmak, yüreği ile anne olmak da diyoruz biz buna. Bu daha özel bir annelik aslında, sevgiye ve bakıma gereksinim duyan bir çocuğun sevgiyle buluşmasını sağlıyorsunuz. Biyolojik ailesiyle görüşmeleri devam ediyor, O’nu köklerinden koparmıyorsunuz.

dekad-ic3


Banu Urgancı:
Denizli Koruyucu Aile Derneği’nden bahseder misiniz?
Ayfer Doğan: Dernek benim hayatım oldu. Derneğimiz Haziranda 4 yaşında olacak. Derneğin kurucu üyesiyim ve 2 iki dönemdir de başkanlığını üstleniyorum. Biz kendimizi derneğin içinde geliştirdik, tüm koruyucu aileler olarak hizmet modeline yönelik farkındalığımız daha da çok arttı.
Derneğin başkanlığı sürecinde doğru bir rol model olarak, insanlara neden ve nasıl koruyucu aile olduğumu, bunun bana kazandırdıklarını anlatmaya çalıştım. 40’a yakın tanıtım ve farkındalık semineri yaptık. Aile Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ndeki sosyal hizmet uzmanı arkadaşlarla birlikte yaptık bu tanıtımları. Uzmanlar işin akademik boyutunu, ben de duygularımı ve deneyimlerimi paylaştım katılımcılarla. Çalışmalarımız bir süre sonra sonuçlarını verdi, çocuklarımız aileleri ile buluşmaya başladı. Bu insanın motivasyonunu daha çok arttırıyor tabi ki…
Derneğin görünen yüzü Ayfer Doğan. Ancak bu derneğin görünmeyen kısmında çok değerli ve çok özel insanlar var. Bizi ayakta tutan ve bu işin gelişmesini sağlayan ve bu noktaya gelmesini sağlayan; koruyucu ailelerimiz var, gönüllülerimiz var, üyelerimiz var. Çalışmalarımız hem ülke genelinde, hem de yerel anlamda hızla devam edecek, Koruyucu ailelerin katlanarak çoğalacağına inanıyoruz.
Bundan birkaç ay önce bir vizyon arayışı toplantısı yaparak komisyonlarımızı belirledik. Derneğimizin kurumsallaşma çalışmalarını başlatmak istiyoruz. Ki bu bir ihtiyaç haline geldi. Yavaş yavaş tüm koruyucu aile, üye, gönüllülerimiz kendilerine uygun çalışma alanlarında yer alamaya başladılar zaten.
Hukukçu üyelerimiz hukuk komisyonlarını oluşturdular, derneğin yasal süreçlerinde yönetmeliklerinde ve çocukların veya ailelerin yaşayabilecekleri olası sorunlarda yapacağımız çalışmalarda bizi hukuksal boyutta destekliyorlar.
Eğitim grubumuz; akademisyen, psikolog arkadaşlarımızdan oluşuyor. Bunlar koruyucu ailelerin kişisel gelişimi ve eğitimi ile ilgili çalışmalar yapıyorlar.
Proje grubumuz; hibelere yönelik projeler yazıyorlar.
Koruyucu ailelerin desteklenmesi ve geliştirilmesi grubumuz; Koruyucu ailelerin zor anlarında çocukları ve aileleri destekliyorlar. Koruyucu ailenin gereksinim duyduğu süreçte yanlarında oluyor. Yaşanabilecek olası sorunlar karşısında deneyimlerini paylaşıyor.
Basın ve iletişim grubumuz; (halkla ilişkiler) basında ve medyada görünür olmamızı sağlıyor.
Bu şekilde 7 tane komisyonumuz kendiliğinden oturdu.

Çocuk Hakları Sözleşmesi

Banu Urgancı: Koruyucu aile nedir?
Ayfer Doğan: Koruyucu ailelik devletin koruması altına alınan, korunmaya gereksinimi olan çocukların, kurum bakımı yerine aile ortamlarında devletin desteği ile bakılmasıdır. Devletin çocuğu koruma altına alma nedenleri çok farklı; Yoksulluk, Aile içi sorunlar, Anne babada bedensel, ruhsal ya da zihinsel yetersizlikler, Annenin ya da babanın ölümü, ihmal ya da istismar, Ergen evlilikleri ya da evlilik dışı doğumlar sonucu terk… Vb. Benzer pek çok nedenle ebeveynler anne-babalık görevlerinde yetersiz kalabiliyor ve çocuk korunmasız hale gelebiliyor. Bu durumda çocuklar devlet tarafından korunma altına alınarak farklı bakım modellerinde büyütülüyor. Korunmaya gereksinimi olan bu çocukların kurumlar yerine aile ortamlarında büyütülmeleri gerekiyor. Çünkü Çocuk Hakları Sözleşmesi bunu öngörüyor. Yani bu çocuğun en doğal hakkı. Çocuk Hakları Madde 20- Her çocuğun ailesinden yoksun kaldığında ya da aile ortamı onun için uygun olmadığında devletten özel koruma ve yardım alma hakkı vardır. Anne babasıyla birlikte yaşayamayacak çocuklar için özenli bir araştırmayla iyi aileler bulunur. Sözleşmenin bu maddesini uygulamak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sorumluluğunda. Bu çerçevede sivil toplum örgütleri bu uygulamanın görünmez yüzü; koruyucu ailelik nasıl bir şey, yaşam çocuklarla nasıl paylaşılıyor, yani bilgi ve deneyimler paylaşılarak farklı insanların sistem içerisinde yer almasını sağlıyor. Çocuk ile ailenin buluşturulması kurumun görevi. Hizmet Modeli kurum ve sivil toplum örgütleri arasında işbirliği ile yürütülmeli.

dekad-ic1

Bekâr Olsanız Bile Koruyucu Aile Olabilirsiniz
Banu Urgancı: Koruyucu aile olmak için hangi şartlar gerekiyor?
Ayfer Doğan: 25-65 yaş aralığında olan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, en az okuma yazma bilen, akli melekeleri yerinde ve asgari düzeyde geçimini sağlayacak tüm insanlar evli ya da bekâr olması aranmadan koruyucu aile olabilirler.
Koruyucu aile olmak için, olması gereken alt kriterlerin yanında, sosyal hizmet uzmanının ev ziyareti ile bir çocuğun büyütülmesinde fiziksel ve ruh sağlığınız uygunluğunu denetliyor, gözlemleniyor. Bütün bu denetim ve izlemler sonucunda koruyucu aile olmanız onaylanırsa Evinizde bir çocuğun büyütülmesi için uygunsa, tercih ettiğiniz yaş ve cinsiyetteki çocukla buluşturuluyorsunuz. Yuvaya gidip “Ben çocuklardan şunu çok beğendim onun koruyucu ailesi olmak istiyorum.” deme şansınız yok.

Banu Urgancı: Koruyucu aile hizmet modelinin işleyişi nasıl?
Ayfer Doğan: Sistem şu şekilde işliyor; biyolojik aile çocuğuna yetersizlikler nedeniyle bakamadığı zaman, kurum çocuğu mahkeme kararı ile koruma altına alıyor. Koruyucu aile devletin desteği ve gözetimi ile çocuğun bakımını üstleniyor. Çocuk yasal olarak koruyucu ailenin nüfusuna geçmiyor. Koruyucu aile sadece çocuğun bakımını üstleniyor. Biyolojik aileleri ile bağlarını koparmıyor çocuklar.
Bu süreçte devletin koruyucu aileye maddi desteği de oluyor, çocuğun giderleri karşılanarak, sizin çocuğunuzla sevginizi ve evinizi paylaşmanız bekleniyor. Arzu edenler devletin maddi desteğini istemiyorlar, bu ücretsiz koruyucu ailelik olarak biliniyor.
Bazı koruyucu ailelerimiz devletin maddi desteklerini bakımını üstlendikleri çocuklarının adına bir hesap açarak, onun geleceği için yatırım amaçlı biriktiriyorlar.
Bizler koruyucu aile hizmet modelinin sadece ücretli çocuk bakıcılığı olmadığını vurgulayan, çocuğun aile içinde büyüme hakkına saygı duymayı gerektiren bir hizmet modeli olduğu algısının oluşturulması gerektiği inancındayız.
Çocuklarımızın bakımını üstlenirken temel anlayışımız onların gereksinimi olan sevgi ve güven duygusudur.

Banu Urgancı: Sivil toplum örgütlerinin bu modeldeki görevi nedir?
Ayfer Doğan: Bizim gibi bu konuda bir şeyler yapmak isteyen insanlar çok aslında ama böyle bir bakım yönteminin olduğunun farkında değiller. Dernek olarak üstlendiğimiz görevlerden bir tanesi de bu toplumsal farkındalık düzeyimizi geliştirmek ve arttırmak, insanları sistemin içine dahil etmek.
Kurucu üyelerimiz ve Yönetim kurulumuzda tamamen koruyucu ailelerimizden oluşmakta.
Dernek yönetim kurulumuzun bakımını üstlendiği 7 tane çocuğumuz var.
Derneğimizin kuruluşuna öncülük eden de bu alanda çalışan sosyal hizmet uzmanımızdır.
Örgütlenmek bu sürece 2 açıdan katkı sağladı. Öncelikle tanıtım ve farkındalık çalışmaları ile toplumsal farkındalık arttı ve algıda bir değişim yarattık. Koruyucu aile modeline ilgi arttı. Ayrıca var olan koruyucu ailelerin kişisel gelişim ve donanımlarına yönelik yapılan çalışmalarla, insanlar birbirleriyle duygularını ve deneyimlerini paylaşarak ait oldukları hizmet modeli içerisinde üstlendikleri görevi çok iyi algıladılar. Sorun çözme becerileri, iletişim becerileri gelişti. Yalnız olmadıklarını hissetmek onlarda rahatlama duygusuna da yol açtı. Koruyucu ailelerin böyle bir örgütlenme içerisinde olmaları onları çok rahatlattı ve zenginleştirdi.

dekad-ic4

“Sevginizi Ertelemeyin” 1. Ulusal Koruyucu Aile Çalıştayı
Banu Urgancı: Dernek çalışmalarınızdan bahsedelim biraz da?
Ayfer Doğan: Derneğimizde her dönem farklı çalışmalara ağırlık verdik. İlk yılımızı tanıtım ve farkındalık seminerlerine ayırdık,40 a yakın tanıtım ve farkındalık semineri yaptık. Pek çok insanla iletişime geçtik. Görüştüğümüz ve tanıtım yaptığımız insanlar arasından hem yeni üyeler hem de yeni koruyucu aileler kazandık.  İkinci yıl tanıtım ve farkındalık boyutumuzu genişlettik, ciddi ve büyük konserlerle daha büyük kitlelere ulaşmaya çalıştık. Aynı zamanda sistemi incelemeye başladık. İkinci yılımızda uluslararası katılımcıları da olan “Sevginizi Ertelemeyin”1. Ulusal Koruyucu Aile Çalıştayı’nı planladık. Yaptığımız çalıştay’da önce sorguladık; “Koruyucu aile sistemi uzun yıllardır bilinmesine rağmen, bakıma ihtiyacı olan çocukların neden hala kurum bakımında olduğunu… Şöyle bir sonuca vardık; İnsanlar böyle bir sistemin varlığının farkında değillerdi. Bunun yanı sıra neden insanlar koruyucu aile olmak istemiyorlar? Bunu da sorguladık. Planladığımız çalıştay’da Belçika’dan Avrupa’nın koruyucu aile çatı örgütü koordinatörü Almanya’dan alanda ki bir sosyal pedagog uluslararası katılımcılarımızdı. üniversitelerimizden birçok akademisyen, ülke genelinden koruyucu ailelerimiz, sosyal hizmet uzmanlarımız, toplam 68 katılımcı ile gerçekleştirilen ilk çalıştaydı. Hiç yapılmamış bir çalışma idi Türkiye’de. Bu çalıştayın içerisinde; Konferans, panel, beyin fırtınası aktiviteleri, , koruyucu ailelerin ödüllendirilmesi, Demonstratif grup çalışması ve geziler vardı.

Az Şikâyet, Çok İş, Birleşelim, Sistemi Geliştirelim
Demonstratif grup çalışmasında sanat terapisti eşliğinde 20 ye yakın koruyucu aile birlikte çalıştık. Çalışmanın sonunda ortaya çıkan cümleler çok önemliydi. Farklı 5 gruba ayrıldık bütün çalışmaların sonunda 5 grubun her biri ayrı birer cümle söyledi,

“Bedenimden doğan yüreğimden doğanı getirdi,
Sevgi desteği,
Az şikâyet, çok iş, birleşelim,
Sistemi geliştirelim”

Grup olarak ortaya çıkan bu sözler çalışmanın sonucunda da bestelendi. Çok başarılı bir çalışma çıktı ortaya. Yani koruyucu aileler şunu hissediyor; evet bizim bedenimizden doğan çocuklar, anne olma duygusu (ki illa fiziken anne olmamız gerekmiyor), yüreğimizle bizi anne yaptı. Çocuklarımızı sevgimizle destekliyoruz, sürekli şikâyet etmiyoruz. Var olan sorunlarımızı çözmeye çalışıyoruz ve bu yüzden de birleşmenin çok önemli bir adım olduğunu biliyoruz. Böyle bir Demonstratif çalışma koruyucu ailelerle Türkiye’de ilk kez yapıldı. Yurt dışında da çok iyi uygulamalar var ancak, bizde duygu daha fazla.
Tabi ki tamamen duygusal da düşünülmemeli, Koruyucu aile olmak tamamen acıma ve merhamet duygusu ile de yapılamaz. Çünkü bu devletin size verdiği bir görev, bir çocuğun bakımını üstleniyorsunuz. Bunu yaparken çocuğun yaşam becerileri edinmesi, hayata hazırlanması önemli. Bu geçici bir duygu asla olmamalı.
Yapılan çalıştay koruyucu ailelerimizi çok zenginleştirdi, farkındalıklarını arttırdı, ait olduğu hizmet modeli içerisindeki sorumluluklarını bilmesini ve kavramasına neden oldu. Çünkü pek çoğumuz duygusal nedenlerle bu sistemin içinde yer aldık, sistemin artılarını eksilerinin farkında bile değildik. Tüm bunları gözlemledik, sorguladık,
Hazırlanan Çalıştay kitapçığı tüm Türkiye’ye dağıtıldı.

dekad-ic8

Banu Urgancı: Çalıştay derneğe ve sürece neler kazandırdı?
Ayfer Doğan: Çalıştayın ardından akademik çalışmalara başladık. Bakanlığa davet edildiğimiz çalışmalarda düşüncelerimizi aktardık. Geçen yıl İki uluslararası çalışmada yer aldık. Çünkü meseleyi doğru kavradık ve çözüm önerilerimiz olmaya başladı.
Tabi dünya bu işi nasıl yapıyor inceledik. Oradan esinlendiğimiz noktalarda oldu. Geçen sene iki uluslararası çalışmanın içindeydik; birisi İstanbul’da gerçekleştirilen, XIXth ISPCAN International Congress on Child Abuse and Neglect (Çocuk İhmali ve İstismarı XIX ISPCAN Uluslararası Kongresi) 77 ülkenin katıldığı bu kongrede “Koruyucu Aile Hizmeti ve Sivil Toplum” konulu bilimsel sunumumuzu Doç. Dr. Bilgin KIRAY VURAL aktardı.
(İki biyolojik çocuğu olan Bilgin Hanım, ikiz erkek çocuklarımızın da koruyucu ailesidir.)
Ardından IFCO (International Foster Care Organization): Uluslar arası Koruyucu Aile Örgütü üyesi olduk,
Dünya Örgütü neler yapıyor onları inceledik ve organizasyonun Sofya’daki toplantısına Türkiye’den tek katılımcı olarak bir sunumla katıldık.. Türkiye’deki koruyucu aile hizmet modelini anlattık. Fakat sistemdeki eksikliklerimizi ve yapmak istediklerimizi de anlattık, bakanlığın yapmak istediği bir takım çalışmalar olduğundan da bahsettik. Bu siteme bizim bakış açımız ve dünyanın bakış açısını farklılıklarını da ayrılan noktalarımızı da anlattık.
Denizli Koruyucu Aile Derneği olarak kaliteli ve nitelikli bakım algısı üstüne vurgu yaptık. Gerçekten Bulgaristan Sofya’daki toplantıdan çok şey öğrendik. Bu 380 kişilik topluluk içerisinden, çok ciddi bir ağılarımız oluştu ve bundan sonraki yapılacak çalışmalarda bizimle çalışmaya hazır birçok STÖ tanıdık. Şu an hepsi bizimle işbirliği yapmaya hazırlar, birebir ilişkilerimiz devam ediyor.
Biz çalışmaların henüz çok başındayız, daha çok şey yapmamız gerektiğinin de farkındayız. Fakat Sofya’da öğrendiğimiz bir başka konu, sistemin hiç olmadığı ülkeler var, Asya ülkeleri gibi. Aile temelli bakım sistemlerinin bu ülkelere de transfer edilmeye çalışıldığını ve çalışmalar yapıldığını gözlemledik. Mesela bu sene Tacikistan ve Ukrayna gündemde, sistem oralara taşınmaya çalışıyor. Yani bütün ülkeler aile temelli bakım sistemine geçmek için çaba harcıyor.
Bir çocuğun en temel ihtiyacı sevgi, özellikle 0-6 yaş aralığında. Zaten kurumlarda çocuğun fiziksel ihtiyaçları tamamen karşılanıyor. Ancak psikolojik ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Kurum bakımında dönüşümlü çalışan bakıcıların olması, özellikle 0-6 yaş grubundaki çocukların bu tip bakımlardan olumsuz etkilendikleri bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış bir durum. Çocukların özellikle bağlanma duyguları gelişemiyor. O yaş grubu çocuklar henüz dünyayı algılayamadıkları için, güvensizlik hissediyorlar.
Bu nedenle özellikle 0-6 yaş grubu çocuklar bizim önceliğimiz. Tabi temel tercihimiz hiçbir çocuğun biyolojik ailesinin yanından ayrılmak zorunda kalmaması. Ama böyle bir durum geliştiyse öncelikle çocuğun evlat edinilmesini bekleriz ki öncelikli sistemdir. Ama evlat edindirilemiyorsa, biyolojik ailesi ile de yaşayamıyorsa, o zaman çocuğun büyüyüp gelişmesi gereken ortam sevgi ve güvenle büyüyebileceği bir başka aile ortamıdır.

dekad-ic7

Deniz Yıldızları
Banu Urgancı: Deniz Yıldızı öyküsü ile nasıl kesişti yollarınız?
Ayfer Doğan: Derneğin kuruluş aşamasında denizyıldızlarının öyküsünü düşünerek başladık. Koruyucu olmak gibi pek çok insanın sıcak bakmadığı bu sisteme, insanları nasıl dâhil edecektik. Zira şimdiye kadar, yuva ve yurtlardaki bu çocukların fiziksel gereksinimlerini gidermeye yönelik bir yardım anlayışı vardı toplumsal algımızda. Hep maddi destekler ön plandadır. Oysa ki koruyucu aileler zor ve sıkıntılı olabilecek bir sürece kendilerini hazırlamış, bir çocuğun yaşamına dokunabilen yürekli ve güçlü insanlardır. Burada kendimden bahsetmiyorum tabi ki… Tüm koruyucu aileleri tanımanızı isterdim. O zaman daha iyi anlatabilirdik belki de.
İşte tüm bu kaygılardan dolayı koruyucu aileleri bulamamak gibi endişelerimiz vardı. Arkadaşlarımızla şunu konuştuk “Diyelim ki bu çabalar bir tane çocuğun koruyucu aile bulmasını başardı. Sadece bir tanesine… Bence çok şey başarmış oluruz. Denizyıldızlarının öyküsünde olduğu gibi. Elbirliği ile bir çocuğun hayatını değiştirmiş oluruz.
Biz böyle çıktık yola.

DENİZYILDIZI HİKAYESİ
Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden
Bir yazar, sabaha karşı kumsalda dans eder
Gibi hareketler yapan birini görür.
Biraz yaklaşınca, bu kişinin sahile
Vuran denizyıldızlarını, okyanusa atan genç bir
Adam olduğunu fark eder. Genç adama yaklaşır:
– Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun?
Genç adam yanıtlar;
– Birazdan güneş yükselip, sular çekilecek.
Onları suya atmazsam ölecekler. Yazar sorar;
– Kilometrelerce sahil, binlerce denizyıldızı var.
Ne fark eder ki?
Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızı
Daha alır, okyanusa fırlatır.
– Onun için fark etti ama…

Bu cevap bilgeyi şaşırtmış ne söyleyeceğini bilememiş. Geriye dönmüş, yazısının başına geçmek üzere kulübesine gitmiş. Gün boyunca birşeyler yazmaya çalışırken genç adamın görüntüsü gözünün önünden hiç gitmemiş. Aklından çıkarmaya çalışmış, ama bir türlü olmamış. Nihayet akşama doğru farketmiş ki, bu gencin davranışının özünü kavrayamamış. Cünkü bu gencin asıl yaptığının; evrende bir gözlemci olmayı ve olup biteni gözlemeyi değil, evrende bir oyuncu olmayı ve fark yaratmayı seçmek olduğunu sonradan anlamış ve utanmış. O gece sıkıntı içinde yatmış. Sabah olduğunda birşey yapması gerektiğini bilerek uyanmış. Yataktan kalkmış, giyinmiş, sahile inmiş ve o genci bulmuş. Ve bütün sabahı onunla okyanusa deniz yıldızı atarak geçirmiş.

Ama 40’ın üzerinde çocuğumuz koruyucu ailesine kavuştu. Bizim nihai amacımız, bir çocuğun yuvaya girmeden onu bekleyen koruyucu ailelerinin olması, yasal işlemler tamamlanır tamamlanmaz koruyucu aile ile buluşmasıdır. Umarım Birkaç yıl içerisinde bu gerçekleşir. Bizler de ülkemizin öncelikli ve acil sorunu olan koruyucu aile hizmet modelinin, Ülkemiz koşullarına uygun, eğitimi, standardizasyonu, denetimi, destek mekanizmaları oluşturulmuş bir biçimde yerleşmesini ve bir hizmet modeli olarak algılanmasını amaçlamaktayız.
Biyolojik ailelerinden ayrılmak zorunda kalan çocuklarımızın geçmişte yaşadığı acılardan ve zorluklardan kaynaklanan travmaları var elbette. Koruyucu ailelerimizin temel görevlerinden birisi çocuğun yaşadığı bu olumsuz duygulardan arındırılmasını sağlamak, sevgi ve güven duygusunu oluşturmaktır.

Banu Urgancı: Dernekte her hafta uygulanan bir programınız olduğunu biliyorum. Bunu okuyucularımız için bir kez daha detaylı olarak anlatabilir misiniz?
Ayfer Doğan: Koruyucu ailelerimizle haftanın 3 günü temel çalışmalarımız var. Örgütlenme sürecimizin üçüncü yılından sonra yol haritamızı bu şekilde belirlemeye başladık.

“Bir Yumak Sevgi, Bir Yumak Mutluluk” Atölye çalışmaları
8 haftalık bir proje olarak başlayan “Oyuncağım Annemden, Sevgisi Yüreğinden” atölye çalışmalarında yapılan oyuncaklar yuvadaki çocuklarımıza hediye edildi. Dernek üye ve gönüllülerimizin projeyi sahiplenmesi sonucu sürdürülmeye karar verildi.
Her Salı planlama çalışmalarının yapıldığı atölye çalışmalarımız “Bir Yumak Sevgi Bir Yumak Mutluluk” adıyla çalışmalarına devam ediyor. Aynı zamanda derneğimizin çalışmalarına kaynak oluşturma amaçlı düzenlenen kermesler de üretilen ele emeği ürünlerimiz çocuk dostlarına ulaştırılıyor.
Atölye çalışmalarındaki temel amacımız farklı gruplarla, koruyucu aileleri bir araya getirerek
Bu çalışma süreci içerisinde koruyucu ailelerin duygularını paylaşarak, diğer kişileri sisteme
Dahil etmeye çalışmaktır.
Sayımız o kadar arttı ki atölye çalışmaları için derneğe sığamaz olduk. Farklı evlerde atölyeler oluştu şimdi. Şule hanım iki katlı binasının alt katını atölyeye dönüştürdü, Gülnaz Hanım arkadaş gurubuyla keçe grubunu oluşturdu, oyuncak, örgü, dantel grupları var artık. Haftanın bir günü dernekte yeni katılımcılara konuyu anlatıyorlar, program yapıyorlar. Ürünlerimizi internette sergilemeyi ve satışlara devam etmeyi düşünüyoruz.

dekad-ic2

Tanıtım Günleri
Çarşamba günleri saat 12.00- 13.00 Aralığında tanıtım günlerimiz var. Gruplar halinde geliyor insanlar, koruyucu aile hizmet modelinin tanıtıyoruz. Daha iyi anlamak için bazen birkaç kez geliyorlar. Sivil toplum örgütlerinin gerekliliği de burada çıkıyor ortaya. Bilgilenmek isteyenler derneğimize sıklıkla gelebiliyor. Hatta bu gidiş –gelişler sonunda dernekteki çalışmalara dâhil olmaya başlıyorlar. Koruyucu aile adayları olarak sürece iyi hazırlanıyor ve olgunlaşıyorlar. Kuruma başvuru için gittiklerinde bilinçli bir başvurucu oluyorlar. Aday koruyucu ailelerin varlığı da derneğimiz için çok önemli. Verilerimizden bu şekilde 100’e yakın kişiyi yönlendirdiğimizi tespit ettik.

Koruyucu Aile Toplantısı
Perşembe günleri 12.00-14.00 saatleri arasında koruyucu aileler psikolog Şebnem Dal Üzülmez eşliğinde toplanıyorlar, gündem belirleniyor, odak sorunlar tespit ediliyor ve bunlar konuşuluyor. Bu koruyucu ailelerin çok ilgi gösterdikleri bir çalışma. Bütün sorularına cevap bulmaları aileleri çok rahatlatıyor, ayrıca sorun çözme becerileri gelişiyor, çocukla iletişim becerileri de gelişiyor. Yani travmalı bir çocuğun söyleyeceği bir sözün karşısında ne söylemelisiniz? Bu biyolojik ailenin çocuğunu büyütmesinden çok farklı bir yöntem, ne kadar ebeveynlik becerileriniz olsa da bu tip çocuklara yaklaşım şeklinizin daha özel olması gerekli. Davranış biçimimizi doğru belirleyerek çocuklarımızın çok daha hızlı travmalarından arındırdığımızı ve çok daha sağlam ilişkiler kurduğumuzu fark ettik.

Bir küçük bir gülücük
Banu Urgancı: Yakın gelecekte planladığınız projeler var mı?
Ayfer Doğan: “Bir Küçük, Bir Gülücük” Koruyucu Aile Tanıtım elçileri,
Akran eğitimi yöntemiyle koruyucu aile hizmet modeli farkındalığının oluşturulması. Pamukkale Üniversitesi 70 kişilik gönüllü öğrenciden oluşmaktadır.
Gelecekte öğretmen olacaklar olan bu gençlerimiz, sistemi sürekli farklı veliler ile bir araya gelerek bilgilendirmeleri, gelecek için tohum atmak demektir. Bu şekilde geniş bir kitlelere ulaşmak mümkündür. Gençlerimiz bu projeyi çok sahiplendiler, Koruyucu aile tanıtım elçileri ülkede yaygınlaştırılmaya uygun model bir çalışma olabilir. Koruyucu aile tanıtım elçileri projesi altında oluşturulan 6 grup, tanıtımları ilgi çekici ve farklı bir şekle getirerek aktarımları tamamlayacaktır. Projenin içinde eğitici olarak eğitilen 16 öğrenci, bilgilerini üniversite içerisindeki farklı gruplara aktaracaklar. Proje mayıs ayı sonunda tamamlanacak ..
Sözlerimi bir teşekkürle tamamlamak isterim.
Derneğimizin kısa sürede bu noktaya gelmesini sağlayan kahramanlarımız var aslında, öncelikle bu önemli görevi üstlenen koruyucu ailelerimize, dernek üyelerimize, gönüllülerimize ve ekonomik destekleriyle bizleri ayakta tutan, yaptığımız ve yapmak istediğimiz çalışmaların finansını sağlayan destekçilerimize sonsuz teşekkürler… Çocuklarımızın aileyle buluşturulmalarını sağlamak gibi çok önemli bir işi başardılar, yüreklerine sağlık…

Yorumlar

NADİR YAVAŞAL   -  Bağlantı 7 Ekim 2013, 19:21

YÜREĞİ HAMUR GİBİ YUMUŞACIK FEDAKAR AİLELERİN DENİZLİ KORUYUCU AİLE DERNEĞİ ÇATISI ALTINDA DAHADA GÜÇLÜ OLACAKLARINA İNANIYOR EMEĞİ GEÇEN TÜM PAYDAŞLARINA KOLAYLIKLAR DİLİYORUM..

MEHMET SARI   -  Bağlantı 25 Nisan 2013, 15:12

Denizli Koruyucu Aile derneginin calismalarini takdirle izliyor basarilarinin devamini diliyorum

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı