REKLAMI GEÇ

Aydoğan: “Köy Enstitüleri çoban ateşiydi”

Aydoğan: “Köy Enstitüleri çoban ateşiydi”

Eğitim-İş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan, Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümünü kutladı.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 17 Nisan 2019 Çarşamba, 10:32

Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Aydoğan, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı kazanıldıktan sonra çağdaşlaşmanın ve aydınlanmanın, silahla kazanılan bağımsızlığın teminatı olduğunun bilincinde olan Cumhuriyet’i kuranların, “Köy Enstitüleri” modeli ile bunu uygulamaya koyduklarını söyledi.

Aydoğan, “Köy Enstitüleri, ‘köye öğretmen ve köye yararlı diğer meslek erbabını’ yetiştirmek üzere 1937 yılında açılmaya başlandı. 17 Nisan 1940’da 3083 sayılı yasayla, Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kuruldu. Köy Enstitüleri hareketinin temel ideolojisi; yüzyıllarca ihmale uğramış köy insanına, kendi yazgısını değiştirecek bilinç ve beceriyi kazandırmaktı. Eğitim bunun bir aracı idi. Asıl amaç, köy insanının bilinçlendirilmesi ve canlandırılmasıydı. Çünkü okur-yazar olmayan bir toplum ile Atatürk Cumhuriyetinin hedefi olan çağdaş uygarlığa ulaşılamazdı. İşte Köy Enstitüleri ile bu eksiklik giderilmeye çalışılmıştır. 2. Dünya Savaşı’nın sınıra dayandığı koşullarda, devlet bütçesinin ve genç işgücünün olası savaşa odaklandığı bir ortamda kurulan enstitülerin parasal kaynağı, sadece Devlet bütçesinden ayrılan payla değil, buralarda yaşayan özverili öğretmen, yönetici, işçi ve öğrencilerin emeği ile yaratıldı. Bu özveri sayesinde enstitülerde 1937-46 yıllardı arasında 723 bina yapıldı, on binlerce dönüm çorak ya da bataklık arazi işlenerek buralardan bol ürün elde edildi” dedi.

Yüzyıllardır horlanan köy çocuklarından yazar, şair, müzisyen ve bilim adamlarının çıkmaya başladığını dile getiren Aydoğan, “Anadolu uyanıyordu. Köy Enstitüleri’nden yetişenlerin yaktıkları çoban ateşleri Anadolu’yu aydınlatmaya başlamıştı. Ancak bu yüksek dinamizm ve Cumhuriyetçi kadronun kazandırdığı ivme gerici ve tutucu egemen güçlerden tepkiler almaya başlamıştı. Ülkenin toplumsallaşma sürecini kolaylaştırmak için gerçekleştirilen Köy Enstitüleri girişimi, kazandığı onca olumlu sonuca karşın dinsel değerlerin çöküşüne neden olduğu gerekçesi ve komünizm geliyor korkutmalarıyla tamamlanamadı. Önce bilinçli olarak içi boşaltılan ve yozlaştırılan Köy Enstitüleri, daha sonra kapatılarak Anadolu’nun en önemli aydınlanma projesi ortadan kaldırıldı. Köy Enstitüsü işlemesini sürdürseydi, ulusal egemenlik ve ulusun tam bağımsızlığı zedelenmeyecek; her yurttaş, kul olmaktan kurtulup, ülkenin onurlu yurttaşı olma bilincine ulaşacak; laik, sosyal hukuk devletinin hizmetlerinden her yurttaş yararlanacak; köy-kent arası uçurum kalkacak; kadın-erkek arasındaki hak eşitliği yerleşecek; insan, çocuk ve emekçi hakları tam olarak verilecekti. Sabahattin Eyüboğlu’nun ‘Köy Enstitüleri, bozkırda ağaç dikmek ve tutturmaktır’ diye tanımladığı, Hasan Ali Yücel’in ‘Bu bizimdir, kimseden almadık; bizden alsınlar’ diyerek milli ve özgün bir proje olduğuna işaret ettiği Köy Enstitüleri, pek çok yabancı bilim adamının da dikkatini çekmiş, akademik çalışmalara konu olmuştur. UNESCO da bu modeli gelişmekte olan ülkelere tavsiye etmiş” dedi.

79. kuruluş yıldönümünde Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıktıklarını anlatan Aydoğan, “Eğitim-İş olarak amacımız; Köy Enstitüleri’nin felsefesi, heyecan ve ruhunu okullarımızda yaşatmak, tüm yurtta cumhuriyetin, aydınlanmanın ateşini yeniden yakmak, ülkemizin geleceğine umut ve ışık olabilmektir. Cumhuriyet öğretmenlerinin yegane örgütü Eğitim-İş, Mustafa Necati’den, Hasan Ali Yücel’den, Fakir Baykurt’tan, hepsinden önemlisi Başöğretmenimiz Mustafa Kemal’den devraldığı bu görev ve sorumluluğu yerine getirme azim ve kararlılığındadır” dedi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı