REKLAMI GEÇ

DOKTORLAR GÜVENCELİ ÜCRET İSTİYOR

DOKTORLAR GÜVENCELİ ÜCRET İSTİYOR

Denizli Tabip Odası Başkanı Ersin Çağırgan, Anayasa Mahkemesinin “Tam Gün ” Yasası ile ilgili gerekçeli kararını açıkladığını belirterek Sağlık Bakanı Akdağ’ı kararı anlamaya çağırdı.

/ DENİZLİHABER / 6 Aralık 2010 Pazartesi, 18:08

Hekimlerin emekliliğe yansıyacak güvenceli ücret istediğini kaydeden Çağırgan, “Hekimler, sağlık çalışanları, tek bir işte, gün de sekiz saat çalışmak istiyor. Karşılığında insanca yaşabilecekleri güvenceli bir ücret istiyor. Şiddete uğramayacakları bir çalışma ortamı istiyor. Dinlenebilmek, mesleğini geliştirmek için, iyi hekimlik için günde 12saat, 36 saat çalışmak istemiyor. Artık çıkarılacak yasalarda bunları görmek istiyoruz. Tam Gün Yasasının Uygulamasında gördük ki; Sağlık Bakanı’nın hekim ücretleri için söylediği sözler doğru çıkmadı. Bakanlığın web sitesinde yazılı olarak Sayın Bakan Tam Gün yasası ile Pratisyen hekimlerin 5.950 TL, uzman hekimlerin 10.800 TL, Şef yardımcılarının 12.500 TL, Şeflerinin 12.850 TL alacaklarını iddia etmişti. “Tam Gün” yasasının uygulanmasından sonra Sağlık Bakanının iddia ettiği ücretleri kazanan hekim yoktur. 5947 sayılı tam gün yasasının üniversitelerle ilgili hükümleri dışında diğer kurumlarda çalışan hekimlerle ilgili maddeleri Temmuz 2010’da uygulanmaya başlamıştır. Bu yasa sonrası ödenen maaş ve ek ödemelerin gerçek miktarları şunlardır. Bu gün Ankara’da Pratisyen hekim 3000 TL, kurum hekimi 1985 TL, asistan hekim 2200 TL, uzman hekim 3000 TL, Şef yardımcısı 3800 TL, Şef 4700 TL, yüzbaşı hekim 3700 TL almaktadır. Bu rakamlara maaş, ek ödeme, döner sermaye vb. her şey dâhildir. Sayın Bakan artık halkımızı yanıltan ifadelerle hekimlerin itibarını düşürme çabalarından vazgeçmelidir” dedi.

PİYASA KOŞULLARINA TERK EDİLMİŞ SAĞLIK ANLAYIŞI YURTTAŞLARIMIZI GÖZÜNDEN VURDU!
Piyasa koşullarına terk edilmiş sağlık anlayışının yurttaşları gözünden vurduğunu belirten Çağırgan, “Sayın Bakan muayenehanelerle ilgili bir gündem varmış gibi davranmakta ısrarlı. Oysa Sayın Bakanının açıklamalarına göre uzman hekimlerin %92 si tam gün çalışıyor. %8 lik bölümde yer alan hekimlerin de pek çoğunun muayenehanesi bulunmuyor. Meselenin muayenehane meselesi olmadığı, AKP iktidarının ısrarla ve istikrarla yürüttüğü özelleştirme politikalarında olduğu geçen hafta Afyonkarahisar’da katarakt cerrahisi sonrası gözünü kaybeden yurttaşlarımıza ilişkin haber, Türkiye gündemine sağlık alanında yaşanan sorunları başka bir boyutuyla taşıdı. Köylerinden toplanıp götürülen ve özel bir merkezde katarakt cerrahisi uygulanan yedi kişi cerrahi ile ilgili enfeksiyon gelişmesi sonucu birer gözlerinde görme yeteneklerini kaybettiler” diye konuştu. Katarakt cerrahisi sonrası gelişen endoftalmi (göz içinin bakteriyel enfeksiyonu), görülme sıklığı yaklaşık %0.1 olan, gözün kaybına kadar gidebilen ciddi bir komplikasyondur. Az görülen bir komplikasyonun aynı gün ameliyat edilmiş yedi hastada birden ortaya çıkması çok düşündürücüdür. Bundan daha önemlisi bu hastaların muayene ve ameliyat ediliş biçimleridir. Bu hastalar köylerine gelen, özel bir merkeze ait gezici bir araçta muayene edilip katarakt tanısı konularak, Afyonkarahisar’daki merkeze götürülüp ameliyat edilmiş ve aynı gün evlerine gönderilmişlerdir. Aynı gün ameliyat edilen yedi hastada birden aynı komplikasyonun oluşması, cerrahi uygulanan alanda, aletlerde, ya da ameliyata giren personelde gerekli sterilizasyonun bir biçimde bozulduğuna işaret etmektedir” diye konuştu.

KARARI İYİ ANLAMALI
Sağlık Bakanı Akdağ’ın kararı iyi anlaması gerektiğini kaydeden Çağırgan şunları söyledi: “Sosyal Güvenlik Kurumu’nun devreye soktuğu “paket fiyatlar” nedeniyle bir çeşit “her şey dahil” sistemi devreye sokulmuştur. Nitelikli bir hizmet verebilmek için oldukça düşük olan bu fiyatlarla kar edebilmek için birçok merkez bulabildiği her yerden hastaları toplayıp mümkün oldukça çok ameliyat yapmaya çalışmakta, maliyeti düşük, kalitesi kuşkulu tıbbi malzemeler kullanmakta ve bir çeşit “sürümden kazanma” mantığıyla çalışır hale gelmektedir. Bu durum sadece göz alanında değil, yaşanan olaylardan bilinmektedir ki tüm tıp alanlarını içine almıştır. Bir cerrahın bazı merkezlerde günde yirmiden fazla katarakt ameliyatı yaptığı bilgileri gelmektedir. İşte bu “sürümden kazanma” tarzı, sağlığın ciddi bir kar alanı haline gelmesi, bu yaşadığımız olaya zemin hazırlamıştır. Ne yazık ki benzer sağlık skandalları bu anlayışla sağlık hizmet sunumu sürdükçe yaşanmaya devam edecektir. Sağlık Bakanı kameralar önünde “derhal bu merkezi kapatın” demektedir. Ancak bilinmelidir ki sorun sadece o merkezde değil Türkiye’ye dayattıkları piyasacı, daha çok kar etmeyi her şeyin üzerinde tutan sağlık sistemindedir. Dolayısıyla Sağlık Bakanı’na belirtmek isteriz ki ilgili merkezi kapatmak sorunu çözmeyecek, sadece görünür hale gelenleri “halının altına” süpürecektir. Türkiye’ye dayatılan sağlık sistemi sağlık çalışanlarına güvencesiz, daha ucuza çalışmayı, hastalarımıza da ne yazık ki daha niteliksiz sağlık hizmetini dayatmaktadır. Hasta memnuniyetinin arttığını söyleyenler bu skandalı bir tür “yol kazası” olarak görseler de bilimsel akıl benzerlerinin yaşanma olasılığının ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir.
Değişmesi gereken AKP hükümetinin sağlığı kamu hizmeti olmaktan çıkaran özelleştirme politikalarıdır! Sayın Bakana buradan sesleniyoruz; değişmesi gereken özelleştirme politikalarıdır. Derhal bu merkezin kapatılması yeterli çözüm değildir, asıl kapatılması gereken Başbakanlığa bağlı Özelleştirme Daire Başkanlığı’dır. Madem ki Sayın Bakan “anayasasında sosyal devlet” yazan bir ülkeden söz etmektedir, sosyal devletin gereklerini yerine getirmelidir. Hem sağlık sektörünü özelleştirme kapsamına alacaksın, hem vatandaşlara her bir reçete için 15 TL “katılım payı” ödeteceksin, özel hastanelere müracaat eden sigortalılara yüzde 70, yüzde 100 oranlarında “ilave ücret” ödeteceksin, bazı sağlık hizmetlerini “istisnai sağlık hizmeti” sınıfına sokarak yüzde 300’e kadar “katılım payı” alınmasını düzenleyeceksin, “Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı” ile, mevcut devlet hastanelerini şirket hastanelerine dönüştürerek özelleştirmeye hazırlanacaksın, “kamu özel ortaklığı” adı altında 3000–5000 yataklı hastane kampüsleri ile adeta hasta fabrikaları için kentin en merkezi yerlerindeki arazileri uluslararası tekeller için rant alanları haline getireceksin, IMF anlaşmalarıyla tıp fakültelerine el koyacaksın, itiraz ettikleri için “iki, üç maddelik bir yasa çıkarıp kendi üyesi olduğu TTB de dahil muhalefet eden meslek örgütlerini kapatmayı düşüneceksin. Bir kez daha söylüyoruz, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı harekete geçmeden önce, hekimleri, sağlık çalışanlarını dinlemeye ve Anayasa Mahkemesi kararını anlamaya çağırıyoruz.”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı