Kendimiz çalıp kendimiz oynamayalım

Öztürk yaptığı açıklamada, “Bugünlerde ilimizde Denizli’nin daha etkin ve aktif tanıtılması için toplantı üzerine toplantılar düzenleniyor. Denizli’nin yurt içi ve dışında düzenlenen fuarlarda daha etkin tanıtılması için öncelikle bir tanıtım fonu oluşturulmalı. Ardından ciddi elemanlardan oluşan Denizli’yi tanıtım gurubu kurulmalı. Bu grup Dünya’nın neresinde bir fuar düzenleniyorsa buralara katılıp Denizli’nin yöresel ürünlerini tanıtmalı” dedi.

Denizli’nin hem turizm hem de tarımsal anlamda oldukça zengin bir il olduğunu hatırlatan Öztürk, “Geçtiğimiz günlerde Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Fruit Logistica Uluslararası Sebze ve Meyve Fuarında maalesef büyük bir tanıtım fırsatını değerlendiremedik.  Oysa bu fuarda Berlin meydanında Denizli’ye özgü Hicaz narı ve suyu dağıtabilirdik. Önümüzdeki süreçte İstanbul Taksim’de Berlin’de,  Paris’te ve Avrupa’nın önde gelen şehirlerinin en ünlü meydanlarında nar suyu dağıtabiliriz. Nar üretimi konusunda söz sahibi olan Hindistan, ABD ve İran’ın tekeline, etkin bir tanıtımla son verebiliriz. Çünkü Avrupalılar hicaz narına büyük rağbet gösteriyorlar. Ben sadece nar’dan örnek verdim. Bu tür tanıtımı ilimizde yetişen yer kirazı Yenicekent üzümü, Serinhisar leblebisi  ile de zenginleştirebiliriz” ifadelerini kullandı.

Yurt içi ve dışı fuarlarda Denizli’nin daha etkin tanıtılması için karşılıklı ziyaretlere önem verilmesi gerektiğini de ifade eden Öztürk, “Avrupa’nın herhangi bir şehrinde fuar düzenlendiği zaman sadece sektörün temsilcileri ve Sivil toplum kuruluşlarının başkanları katılmamalı. İlimizde yerel  basın mensupları da götürülmeli. Avrupalı gazetecileri de ilimize davet edip etmemiz lazım.  Yoksa kendimiz çalıp, kendimiz oynamaya devam ederiz” dedi.