REKLAMI GEÇ

Rekortmenden gençlere 10 altın öğüt

Rekortmenden gençlere 10 altın öğüt

Vergi rekortmeni olarak son günlerde adından sıkça söz ettiren Kızıltaş, bu konuda biraz üzüntülü olduğunu söylerken; “Denizli sanayi ve ticaret bakımından çok büyük bir şehir. Bu şehirde benden daha zenginler, benim firmamdan daha büyük firmalar var. Aslında benim bu isimler arasında 1. değil 200. olmam lazımdı” dedi.

/ DENİZLİHABER / 11 Nisan 2007 Çarşamba, 00:00

Çocukluk yıllarından, ilk işine; yaşadığı zorluklardan, şu an yaptığı çalışmalara dair tüm sorularımızı açık yüreklikle cevaplandıran Habib Kızıltaş ile DENİZHABER farkıyla söyleştik.

DENİZLİHABER: Herkes rekortmean. Habib Kızıltaş’ı konuşuyor. Bir de Kızıltaş’ı sizden dinleyebilir miyiz?

H.KIZILTAŞ: “1948 yılında Baklan’da dünyaya geldim. Fakir bir ailenin üç çocuğundan biriydim. Dediğim gibi fakir bir aileydik. Babam çiftçilikle uğraşırdı. O yıllarda zengin adam diye, tarlası, toprağı olana denirdi. Ama maalesef babamın tarlası yoktu, genelde Baklan’da toprağı olanların yanında işçi olarak çalışır, ne görev verilirse yapardı. Bizlerin hep okumamızı isterdi. İlkokulu Baklan’da bitirdim. Ancak o yıllarda Baklan’da ortaokul yoktu. Bu yüzden ortaokulu Çal’da okudum”

DENİZLİHABER: Galiba zor yıllarınızın başladığı dönemler o günler olsa gerek…

H.KIZILTAŞ: “Evet.. Bir arkadaşımla birlikte ahırdan bozma bir evde yaşardık ortaokul döneminde. Yiyeceklerimizi babamlar köyden gönderirdi. Ama öyle ev yemekleri değil. Pekmez, susam sürtmesi, yufka gelirdi. Ev yemeğine hasret kalırdık. Hatta öyle zor günler yaşardık ki; kimi zaman yiyecek bir şey olmadığında yufkanın arasına tarhana ya da kuru üzüm koyar onunla karnımızı doyururduk. Ortaokul yıllarımda işle tanıştım. Çünkü mecburdum çalışmaya. Hem okuyor hem çalışıyordum. Kömür taşırdım, inşaatlarda harç taşırdım. Hatta öyle günler olurdu ki; keşke bir kömür kamyonu gelse de kömür taşıyıp para kazansak diye iç geçirdiğim zamanlar oldu. Liseyi de yine köyümden uzakta okumak zorundaydım. Denizli’ye geldim. Liseyi bitirdikten sonra İzmir Ege Üniversitesi İktisadi Ticari Bilimler Fakültesi’ni kazandım. Üniversite öncesi yaşantım, üniversiteyi kazandıktan sonra da devam etti. Hatta biraz daha tempolu çalışıyordum. Çünkü üniversiteye başladığım yıllarda babamı kaybettim. İlk yıl inşaatta amelelik, lokantada garsonluk yaptım. Yazları pamuk çapalamaya giderdim. İkinci yılımda bir muhasebe bürosuna girdim. Okulumu bitirinceye kadar orada çalıştım. O dönem içinde kazandığım paraları biriktirmiştim. Köyüme geri döndüğümde yanımda 15 bin lira vardı. O parayla da düğünümü yaptım. Daha sonra Denizli’de bir fabrikada muhasebecilik ve yöneticilik yaptım. Yaklaşık 10 yıl aynı fabrikada çalıştım. Bu sürenin son 6 yılında fabrika sahipleri beni hissedar yaptı. 1980 sonunda cebimde 3 milyon lira param, bir arabam ve İzmir’de bir evim vardı. Bunları satarak kendi firmamı kurdum”

DENİZLİHABER: Bu derece başarılı olmanızın altında yatan gerçek nedir?

H.KIZILTAŞ: “İşimi ve çalışmayı çok seviyorum. Mesela, firmamı ilk kurduğumda 10 yıl boyunca Pazar günleri dâhil olmak üzere hiç tatil yapmadan çalıştım. Her sabah saat 8’de işimin başında olurum. Evimden işime gelirken her sabah farklı bir heyecan yaşarım. Tıpkı çocukların bayram heyecanı gibi bir heyecan duyarak giderim işime. 36 yıldır bu düzenim hiç değişmedi. Tabi bu da benim başarıya ulaşmamda en büyük rolü oynadı”

DENİZLİHABER: İş hayatınızın yanı sıra yardımseverliğinizle de tanınıyorsunuz. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?

H.KIZILTAŞ: “Kazancımın bir kısmıyla vergimi ödüyorum, bir kısmıyla ailemi ve firmamı geçindiriyorum ve geri kalan diğer kısmıyla da mümkün olabildiğince hayır işlerinde bulunuyorum. Şimdiye kadar 100 üniversite öğrencisini okuttuk. Şu anda da okuyan 30 öğrencimiz var. Bunun dışında 50’ye yakın yardıma muhtaç aileye maddi-manevi destekte bulunuyoruz”

DENİZLİHABER : Daha önce de vergi rekortmeni oldunuz. Sizin hakkınızda birçok şey yazıldı, çizildi. Peki,siz neler söyleyeceksiniz?

H.KIZILTAŞ: “İlk vergi rekortmenliğimi 1993 yılında elde ettim. Her zaman ilk beşte yer aldım. Bu yıl tekrar rekortmen ilan edildim. Çok mutluyum ama aslında bir o kadar da üzüntülüyüm. Çünkü Denizli ilimiz sanayi ve ticaret alanında gelişmiş bir şehir. Bu şehirde benden ve benim firmamdan daha iyi kazanan firmalar var. Ancak onlar değil ben birinci oluyorum. Doğrusu ben öyle firmalar arasında kendimi 200. olurum diye düşünmüştüm. Ancak birinci oldum. Bu güzel bir duygu ama keşke diğer isimlerde doğru vergi ödemesinde bulunsalar da ülke ekonomisi canlansa”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı