REKLAMI GEÇ

Türkiye Avrupa’nın yükünü hafifletir

Türkiye Avrupa’nın yükünü hafifletir

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, 2. Uluslararası Tekstil ve Konfeksiyon Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB’ye üyeliğini tüm kalbiyle desteklediğini belirterek, “Türkiye için alternatif bir çözüm bulmak değil, bir katılım anlaşması yapmak lazım. Türkiye’nin tam ve eşit katılımını sağlamak gerekir. AB’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin de AB’ye ihtiyacı var. Türkiye, 21. yüzyılda yüzümüzü hafifletecektir” dedi.

/ DENİZLİHABER / 1 Kasım 2008 Cumartesi, 01:00

Denizli Sanayi Odası tarafından düzenlenen 2.Uluslararası Tekstil ve Konfeksiyon Zirvesi, Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Zirveye, Denizli Valisi Yavuz Erkmen, AKP Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dr. Rainhardt Frhr. Von Leoprechting, sivil toplum örgütü temsilcileri, sanayici ve işadamları, çevre illerin sanayi ve ticaret odası yöneticileri ile öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Bu yıl ikincisi düzenlenen ve TOBB tarafından desteklenen zirve, Denizli ekonomisini anlatan sinevizyon gösterisi ile başladı.

Zirvenin açılış konuşmasını yapan Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci, zirvenin Denizli için çok önemli olduğunu belirterek, “Denizli bir tekstil merkezi. Önemli bir sanayi kenti ve 3 milyar dolara ulaşan ihracatının üçte biri tekstil ve konfeksiyondan oluşuyor. Tekstilde 50 bin kişi bu çalışıyor ve yarısı kadın. Tekstil bizim yaşamımızın bir parçası. Piyasa ürünü üretmekten vazgeçmek istiyoruz. Bunu nasıl yapacağımızı tartışmak istiyoruz” dedi.

Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, tekstilin Denizli için bir kültür olduğunu ve bu kültürü başka bir yere taşımaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini belirterek, “Burada doğduk, burada ölürüz. Denizli bu sektörden kazandığını artı değerlerle başka sektörlere yönelecektir. Kulelerden tekstil ve konfeksiyon sektörünün tartışırsanız, bütün alt yapıyı kaybederseniz. Elimizdekileri ve Denizli’yi kaybetme lüksümüz yok. 5084 Sayılı Teşvik Yasası niyet olarak doğru, uygulamada yanlıştı. Uşak teşvik içine alındı da abat mı oldu? Tüm kurumlara bunları anlattık ve anlatmaya devam edeceğiz. İnşallah Türkiye’de Denizli’nin menfaatlerinin söz konusu olduğu durumlarda sözümüz dinlenir” dedi.  

Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dr. Rainhardt Frhr. Von Leoprechting, yıllardır Almanya’nın Türkiye’nin önemli ortaklarından biri olduğunu belirterek, “Türk ürünlerini en fazla alan ülke konumundadır. Son 10 yılda ihracat iki kat arttı. Türkiye 18 milyar dolarlık ithalat yapıyor Almanya’dan. Rusya enerji ithalatı sebebiyle Almanya’nın önüne geçmiştir. Türkiye yaklaşık 71 milyon nüfusu ile artan bir nüfusa sahip. Türkiye en büyük büyüme alanlarından birisi. Bu tüm sektörler için geçerli. Denizli ise Türkiye’deki önemli sanayi kentlerinden biri. Denizli tekstilin başkenti durumunda. 2005 yılında Türkiye’den Almanya’ya 330 milyon dolarlık ihracat yapıldı. 2007 yılında bu rakam 412 milyon dolara ulaştı. Bunlar olumlu rakamlar. Tekstil sektörü bir ilerleme ortaya koymaktadır. Bu sektörün kendini yeniden konumlandırması gerekiyor. Tekstil ve konfeksiyon sektöründe değişime gidilmeli. Üretim teknolojilerinin geliştirilmesi kritik öneme sahiptir. Bazı Türk sanayi şirketleri bu değişimi başlattılar. Yeni teknolojilerin ihtiyaçları karşılaması gerekir. Türk tekstil sanayinin önemli bir yeri var Almanya için. 2009 yılında daha fazla makineyi Türkiye’ye ihraç etmeyi planlıyoruz. Karşılıklı değişim kritik öneme sahiptir. Amacımız iş ilişkilerimizi tüm sektörlerde geliştirmek” dedi.  

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, küresel krizin dünyayı kapladığı bu dönemde, böyle geniş katılımlı bir toplantı yapılmasının büyük önem taşıdığını belirterek, “Tekstil ve konfeksiyon sektörünün zirvesini yaparak kurumsallaşmasına başladık. Denizli’de bir vizyon var. Denizli bugün Türkiye’de önde gelen marka illerden birisi. Bu kolay olan bir şey değil” dedi. Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün, Uzak Doğu’dan kaynaklanan ve haksız rekabet içeren rekabet içinde bile ayakta kalabildiğini belirten Hisarcıklıoğlu, “Türkiye, girdi maliyetlerinin rekabet edilen ülkelere çekilmesi halinde bu sektörden daha çok ekmek yer. Bu sektörün yeniden ivme kazanması sağlanabilir. Sektör, kalite ve rekabetin belirleyici olduğu marka-moda ürünlerin üretilip satıldığı bir yapıya dönüştürülmelidir. Kendi markamızı çıkarmamız gerekiyor. Sektörde yapısal bir dönüşüm gerekli. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni yatırım teşvik sistemi içinde bu sektörün de yer almasını bekliyoruz” dedi.

< ?XML:NAMESPACE PREFIX = O />

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün tüm olumsuzluklara rağmen ayakta olduğunu belirterek, “Önümüze yeni bir yol haritası koymalıyız. Bir dizi yapısal yani mikro reformlar yapılmalı, adımlar atılmalı. Bu sisli ve belirsiz ortamda bile ilerleyebiliriz. Bizim tüm güvencemiz reel sektörümüzdür” dedi.

Denizli Valisi Yavuz Erkmen, birlik beraberlik içinde olunduğu taktirde bu zirveden kazançlı çıkılacağını belirterek, “Denizli her yönüyle bir Avrupa kenti olma yolunda ilerliyor. Denizli, AB’ye girmeyi çoktan hak etmiş bir ildir. Denizli’nin önünün açılması ve desteklenmesi gerekir. Mevcut kriz ortamında mevcut tesisleri kapattırmamamız, iş sahibi ve işçileri korumamız gerekiyor” dedi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan Denizlili tekstil ve konfeksiyon sektörüne maddi yardımda bulunmasını talep eden Vali Erkmen, “TOBB’da birikmiş bazı birikintilerden parasal destek verildiği taktirde, ekonominin yerinden yönetimini buradan göstermek istiyoruz. Bize belli bir süre için destek verin. Ne fabrikamızı kapattırır, ne işçimizi çıkartırız. Aldığımız parayı da geri veririz. Biz, bu sistemi örnek bir model olarak görüyoruz” dedi.

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, zirvede çok önemli insanlar olduğunu belirterek, “DSO ve TOBB’a bu zirveye davet ettikleri için teşekkür ederim. Denizli sadece antik şehirleri olan bir il değil, çok uzun zamandır tekstil sektörüyle tanınıyor. Denizli şampiyonlar liginde oynuyor” dedi. Türkiye’nin, Avrupa sektöründe olduğu gibi komplike bazı sorunlarla, küresel rekabet, yüksek döviz kurundan ve mali krizden kaynaklanan sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirten Verheugen, “Rekabetçiliğimizi arttırmamız gerekiyor. Özellikle piyasadaki teknolojik gereksinimleri karşılayabilmek için güncellemeleri yapmak gerekir. Avrupa’da bir takım piyasalar belirledik. Teknolojilerin geliştirileceği yerler belirledik. Örneğin teknik tekstil ve koruyucu ekipmanlar gibi. Bütün bunlar giyim ve tekstilin içinde bulunuyor. Küreselleşme mutlaka devam edecek. Mutlaka küreselleşmeye olan katılımımızı daha da arttırmalı ve alınacak tedbirleri almalıyız. Ekonomik gelişmeleri göz önünde bulundurarak yapmalıyız. Kapalı bir Avrupa’da yaşamımızı sürdüremeyiz” dedi.

Mutlaka rekabet yaşanacağını belirten Verheugen, “Yeni bir dünya düzeni yaşanıyor. Dünyanın her bölgesinde etkiler giderek hissediliyor. Özellikle finansal ve sanayide bunu görüyoruz. Mutlaka yeni dünya düzenine uyum sağlayacak politikalara ihtiyaç var. Etkin istihdamı sağlamamız gerekiyor” dedi.

Enerji ve tüm meteryallerin kullanılması gerektiğini ifade eden Günter Verheugen, “Yeniliklerin ortaya konulması ve iş gücümüzün geliştirilmesi gerekiyor. Sadece rekabet gündemini değiştirmemeliyiz. Rekabete karşı biz sizi koruyamayız, ancak sizin en iyi koşullarda rekabet edebileceğiniz ortamı oluşturmanızı sağlayabiliriz. Rekabet sonu olmayan bir süreçtir. 100 yıl önce Lots şehri, önde gelen tekstil şehriydi. Bugün tekstil var ama sınırlı sayıda. Sizi uyarmak için bunları örnek olarak veriyorum. Yüzyıllardır iyi başarılar elde etmişsinizdir ama kısa sürede beklemediğiniz şeyler olur. Teknolojik kalkınmalar son derece önemli. Özellikle ihtiyaçlara cevap vermek önemlidir. Taleplerde çok uzun vadeli değişimler olabilir” dedi.

Türkiye’nin Asya ülkelerine nazaran piyasalara yani Avrupa’ya yakın olmasının büyük bir avantaj olduğunu belirten Verheugen, “Rakiplerinizden daha yakınsınız. Bu süreçte bunu iyi kullanmanız gerekiyor. Mümkün olduğu kadar yenilikçi olmanız gerekir. Giderek artan bir bilinç var. Vatandaşların bilinci artıyor. Her zaman rekabetten yanayım. Yanlışlıklardan kaçınmamız gerekiyor. Piyasaya giren rakiplerimiz olacaksa, aynı koşullarda rekabet etmemiz gerekiyor. Bu zorlukların üstesinden gelebiliriz. Avrupa Komisyonu’nun bir üyesi olarak sanayi politikamıza yeni bir ışık getirmemiz gerekiyor. Bireysel sektörlerin de kalkınması önemli. Sağlık ve çevreyi etkileyen unsurlarda da sektörler üzerinde odaklanıyoruz” dedi.

Kimyasallarla ilgili yeni bir politika olduğunu belirten Verheugen, “Bundan birçok ihracatçı etkilenecektir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgili AB’nin bir projesi var. Daha girişimci bir ruhun ortaya çıkması planlanıyor. Geleneksel büyük imalatçılar, büyümeye devam edecekler ama ülkelerimizde daha az iş olacak. Bunu telafi etmenin tek yolu, yeterli istihdam. Bunun tek yolu da küçük ve orta ölçekli işletmelerin potansiyelini arttırmaktır. Türkiye bu konuda çok şanslı. Akdeniz Bölgesi stratejik bir öneme sahip AB için. Türkiye’nin de AB üyeliğini tüm kalbimle destekliyorum. AB’nin politikasına baktığımızda açık bir hedefi var. Bu alternatif, çözüm bulmak değil. Bir katılım antlaşmasının hazırlanmasıdır. Türkiye’nin tam ve eşit katılımını sağlamaktır. Bu gerçeğin söylenmesi gerekir. Bu konuda, giderek bir bilinç artışı oluyor. Karşılıklı bir bağımlılık söz konusu. AB’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin de AB’ye ihtiyacı var. Genellikle stratejik öneminden bahsedilir Türkiye’nin. Bunlar doğru ancak çok önemli bir ekonomik boyutu var. Ekonomik ortamımız tamamen değişiyor. Şu anda geçmişteki ekonomik güçlerin ortamıyla şimdiki farklı. 1.5 milyarlık piyasadan bahsediyoruz. 1.5 milyar tüketici var Avrupa’da. Bizim daha fazla ekonomik entegrasyona ihtiyacımız var. Türkiye gibi bir ülkede güçlü bir potansiyel var. Türkiye, çok güçlü, vasıflı kalifiye işgücüne sahip. Çok büyük inovasyon ve yaratıcılık gücüne sahipsiniz. Türkiye’nin ekonomik bir yük olduğuna inananlar bunları gözardı ediyor. Türkiye’nin AB’ye üye olması ile AB mükelleflerinin vergileriyle Anadolu’daki köylüye para göndereceklerini sanıyorlar. Büyük bir ekonomiye sahip olan ülkenin entegre edilmesi, bizim ekomomik açıdan yapabileceğimiz en iyi şeydir. Sadece siyasi değil, ekonomik argümanların kullanılması gerekiyor. Kişi ve malların serbest dolaşımı ile ilgili taleplere katılıyorum. Müzakereler sonucunda mutlaka ilerleme sağlanacaktır” dedi. Zirvenin büyük bir fırsat olduğunu belirten Verheugen “Bu fırsatın Avrupa’ya şu mesajı vermesi gerekir. Türkiye gelecek vadeden bir ülkedir. Bu ülke eski AB ülkeleri için yük olmayacaktır. Bizi daha zengin yapacaktır. Avrupa’nın gücünü korumasında yardımcı olacaktır. 21. yüzyılda yüzümüzü hafifletecektir” dedi.

2.Uluslararası Tekstil ve Konfeksiyon Zirvesi, açılış konuşmalarının ardından 2 oturumla devam etti. Yerli ve yabancı ekonomistler ile modacılar ‘Tekstil ve konfeksiyonda dönüşüm, inovasyon, teknik tekstil ve başarı öyküleri’, ikinci oturumda da ‘Marka, moda, tasarım, yeni trendler ve başarı öyküleri’ ile ilgili konuşma yaptılar.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı