REKLAMI GEÇ

Okul kıran Ali’den rekor kıran işadamlığına

Okul kıran Ali’den rekor kıran işadamlığına

Denizli’nin köklü firmalarından CSA Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Abalıoğlu, kendisiyle ilgili bilinmeyen yönlerini Denizlihaber ile paylaştı.

/ DENİZLİHABER / 6 Nisan 2007 Cuma, 00:00

Okul kıran Ali’den rekor kıran işadamlığına

Lise yılları okul kırıp kahveye, sinemaya koşmakla, Çınar’da piyasa yapmakla geçti.. Aynı yılların sonunda girdiği çalışma hayatında, bugüne kadar hiç işi asmadı… Bugün Denizli’de iş dünyasının zirvesindeki isimlerden biri olan Ali Abalıoğlu, sporun birçok yönüyle uğraşıyor.. Köpeği Hatun’la vakit geçirmeyi, ata binmeyi de seven Abalıoğlu’nun on parmağında on marifet var..

“Çocukken okula gitmek yerine kahveye, sinemaya veya Delikliçınar’da piyasa yapmayı tercih ederdim” diyen Ali Abalıoğlu lisedeyken bir anda kendini nasıl iş dünyasının içinde bulduğunu, iş hayatının yanı sıra nasıl vakit geçirdiğini ve birçok konuda kendisiyle ilgili bilinmeyenleri anlattı;

denizlihaber: Yıllardır tüm Denizli’nin yakından tanıdığı Ali ABALIOĞLU’nu kendi ağzından tanıyabilirmiyiz?

A.ABALIOĞLU: “Öncelikle EKONOMİ D ve İŞ’te RENKLER ekibine bu söyleşiden dolayı teşekkür ederim. Ben de bir iş hengâmesiyle tanıdım Ali Abalıoğlu’nu. Aslında geçmişe dönüp baktığım zaman, yani öğrencilik yıllarıma döndüğümde hiç de başarılı bir öğrenci değildim. Okula gitmek yerine, kahvede oyun oynamak veya sinemaya gitmek ya da deyim yerindeyse Delikliçınar’da piyasa yapmayı tercih ederdim. O yıllarda okul ile aram iyi değildi. Babam da, benim bu durumumu görmesine rağmen bana güvendi ve ortaklarından yeni ayrıldığı zaman içinde bana; ‘Bu masan, bu kalemin, bu da kasa. Buranın sorumlusu artık sensin’ dedi. Dolayısıyla, bugüne kadar ki Ali Abalıoğlu ile işe başladığım tarihteki Ali Abalıoğlu birbirinden çok farklı. Şöyle diyebilirim, bu dönem benim için bir milattı. O güne kadar derslerini sevmeyen, derslerinde başarılı olamayan ben, bir anda iş hayatını çok sevmiştim. Birden bire işe girdim ve iş benim hayatımda her şey oldu. Hatta çalışmaya başladığımda, liseyi yeni bitirmiş 19 yaşında genç bir delikanlıydım. O güne kadar bir iş tecrübem olmamasına rağmen, babam beni işlerin sorumlusu kıldı ve masanın başına oturttu. Dolayısıyla ben ve kardeşim İsmet Abalıoğlu kendimizi bir anda yoğun bir iş temposunun içinde buluverdik. Geriye dönüp baktığımda ise artık tecrübeli bir işadamı olduğumu görüyorum. Hayatımda işten başka hiçbir şey yoktu. Bu arada evlendim ve üç çocuk babası oldum. Çocuklarımın çocukluluğunu yaşayamamanın hep sıkıntısını çektim. Hayatımda özlemini çektiğim iki unsur oldu. Birisi liseyi bitirip üniversite sınavına gireceğim sene babamın beni masanın başına oturtup beni genel üniversite hayatının dışına sokması. Bundan dolayı üniversiteyi dışarıdan okumak zorunda kaldım. Okul hayatımla ilgili hep söylediğim, keşke 10 yıl iş tecrübem az olsaydı da 4 yıl üniversiteye devam etseydim. Yine geriye dönüp baktığımda ikinci özlemim ise çocuklarımın çocukluklarını yaşamamış olmamdı. Bütün arkadaşlarıma tavsiyem, çocuklarınızla daha çok vakit geçirin. Her yaşın bir güzelliği var ve bizler bunun kıymetini bilmeliyiz. Bu arada 1993 yılında lisanla ilgili ihtiyacım hat safhaya çıktı. Çünkü o yıllarda yabancı sermaye ve yabancı ortaklıkların yeni yeni yaşandığı dönemlerdi. Ben de bu eksikliğimi giderebilir miyim diye düşündüm ve babama, ailemle birlikte Amerika’ya gidip orada lisan dersleri alacağımızı söyledim. Yaklaşık 8 ay boyunca Amerika’da kaldım ve lisan öğrendim”

denizlihaber : Çocukluğunuzdan bu yana hayatınız hep iş dünyasının içinde geçmiş. Bu çok zor olmalı. Peki, bu kadar başarılı bir iş hayatınız içinde sizi etkileyecek derecede dalgalanmalar yaşadınız mı?

A.ABALIOĞLU: “Evet yaşadım. Ben yaklaşık 41 yıldır iş dünyasının içerisindeyim ve firmamız ile ben çok badireler atlattık. Çünkü Türkiye gibi yarını bilinmeyen bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla senin de dediğin gibi hayatımda dalgalanmalar ve beklentilerin yerine gelmemesi gibi çok olaylar oldu. Ama bahsettiğim gibi Türkiye daima bilinmezlerin çok olduğu bir ülke. Bu bakımdan bütün yapılması gereken bu bilinmezlere göre önceden pozisyon ve önlem alabilmektir.”

denizlihaber : Denizli’de sadece kurduğunuz fabrikalarla değil fabrikaların yanı sıra otomotiv sektöründe de isminizden sıkça söz ettirmiştiniz. Neydi sizi otomotiv sektöründen uzaklaştıran neden?

A.ABALIOĞLU: “Biz artık bir grup şirketiz. Özellikle sanayide ihtisaslaştık. Otomotiv sektöründe üretici bir firma değil bir bayiiydik. Uzun süren çalışmalarımızın ardından bu sektör bizim esas işimiz olabilir mi diye düşündük. Bu doğrultuda farklı çalışmalarımız da oldu. Ancak istediğimiz, hedeflediğimiz stratejiyle buluşamadık. Çünkü firma olarak bizler, bütün işlerimizde istikrar ve gelişme prensibini esas alırız. Sonuç olarak bu sektörde bir strateji geliştiremeyeceğimiz için bu stratejileri Denizli ve çevresinde bizden daha iyi uygulayabilecek bir firma arayışı içerisine girdik. Nitekim bu arayışlar sonucu Antalya’daki bayiiyle anlaşmayla vardık ve kendi bayiliğimizi onlara devrettik”

denizlihaber : İş dünyasından biraz uzaklaşalım ve sizin işin dışındaki günlük yaşantınıza gelelim. İşin dışında günlük yaşamız nasıldır ve ne gibi hobileriniz var?

A.ABALIOĞLU: “Günü ilk önce ibadetle başlıyorum. Çünkü ben şuna inanıyorum ki, benim ve tüm insanların başarılarında da başarısızlıklarında da ilahi bir güç vardır. Ben de hayatımda başarılar gördüm. Bu bakımdan her gün sabah kalktığımda başarılarımı bana gösteren Allah’a karşı olan görevimi yerine getiririm. Ardından sabahın o temiz havasında köpeğim Hatun’la beraber sabah yürüyüşü için dağa çıkarım. Sabah yürüyüşünden döndükten sonra da belli bir süre tenis oynarım. Yürüyüş yapmaktan ziyade, duvarla tenis oynamak bana daha tatmin edici gelir. Aynı duvara sevmediğim birilerinin resmini hayali olarak oraya asar ve o duvarı yıkmaya çalışırım. Dolayısıyla tenisi çok seviyorum ama arzu ettiğim kadar da oynayamıyorum. Bunun yanı sıra kayak yapmak ve yüzmek gibi hobilerim var. Ancak bu hobilerimi işlerimin yoğunluğundan dolayı fırsat buldukça yapmaya çalışıyorum”

denizlihaber : Peki, çocukluğunuzdan bu günlere kadar hayal ettiklerinizi gerçekleştirebildiğinizi düşünüyor musunuz?

A.ABALIOĞLU: “Evet, çoğu hayalimi gerçekleştirdim. Bir kere çok mutlu bir insanım. Yuvamı çok seviyorum. Eşimi, çocuklarımı ve kardeşlerimi çok seviyorum. İş hayatımdaki durumumun da çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Rahmetli babam, İsmet ve benim hep hayallerimiz vardı. Bu hayallerimizi gerçekleştirdik. Hem de fazlasıyla gerçekleştirdik. Mutlaka daha başarılı olmak kavramı vardır. Ama ben kendimi o konuda da tatmin olmuş görüyorum. Çalışmaktan çok keyif alıyorum. İşimin dışında kendime ayırdığım zamanın bana yeterli olduğunu görüyorum. Kendime yeni bir hobi edinmek gibi düşüncelerim yok. Yani bazıları gibi emekliliğe ayrılıp toprakla, bahçeyle uğraşmak gibi şeyleri düşünmüyorum”

denizlihaber : Emekliliğe ayrılıp kendinize farklı hobi arayışlarında bulunmayacağınızı söylüyorsunuz. Peki, iş hayatınızı ne zaman noktalayacağınız konusunda bir plan yaptınız mı?

A.ABALIOĞLU: “Bunu başımdan geçen bir anı ile anlatayım. Babam 55 yaşındayken ciddi bir rahatsızlık geçirdi. Doktorlar bize babamızın çalışma hayatının bittiğini söyledi. Fakat babam doktorun ve bizlerin dediklerini dinlemeyerek çalışma hayatından ödün vermedi. Hatta babama bir gün İsmet ile beraber, onun artık çalışmaması gerektiğini söyledik. Babam ise bize; ‘Bana bakın ben işin başında öleceğim. Ben başka ne yaparım’ demişti. Düşünüyorum da babam gerçekten haklıymış. Ve babam geçirdiği rahatsızlığın sonrasında doktorların çalışmamasını söylemelerine rağmen iş hayatında kopmadı ve 20 yıl daha çalışarak yaşamını sürdürdü. Ben belki bu yaşadıklarımın etkisinde kalıyorum. Bu yüzden işi ve çalışmayı henüz bırakmayı düşünmüyorum. Ama bu işi gençlere devretmeyeceğim anlamına da gelmiyor”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı