REKLAMI GEÇ

Türk tarımını bitme noktasına getirdiler

Türk tarımını bitme noktasına getirdiler

‘Küresel krizin Türk tarımına etkileri’ konulu konferansta, IMF politikaları ve Dünya Bankası dayatmalarının, Türk tarımını bitirme noktasına getirdiği belirtildi. Çiftçilerin örgütlenmesinin ve ulusal tarım politikası oluşturulmasının şart olduğunun ifade edildiği konferansta, kriz nedeniyle tarım kesiminin daha olumsuz şartlara maruz kalacağı belirtildi.

/ DENİZLİHABER / 17 Ocak 2009 Cumartesi, 01:00

Sık sık düzenlediği toplantı ve konferanslarla Türk tarımını bekleyen tehlikelere karşı vatandaşları ve yetkilileri uyaran Ziraat Mühendisleri Odası, etkinliklerine bir yenisini daha ekledi. Gıda Mühendisleri Odası Denizli İl Temsilciliği ile ZMO Denizli Şubesi’nin birlikte düzenlediği, ‘Küresel Krizin Türk Tarımına Etkileri’ konulu konferansta, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın, Türk tarımını bitirme planlarına dikkat çekildi.

‘Çiftçinin örgütlenmesi gerekiyor’

Konferansın açılış konuşmasını yapan Gıda Mühendisleri Odası Denizli İl Temsilcisi Esin Aysan, küresel mali krizin etkileri ve uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle tarım sektörünün zor bir süreçten geçtiğini belirterek, “Pazarlama ağını elinde bulunduranlar, üretime yön veren ve fiyatları da belirleyendir. Üretici birlikleri ve kooperatiflerin desteklenmesi, çiftçinin acil olarak örgütlenmesi lazım” dedi.

Gür, “Ulusal tarım politikası şart”

Türkiye’nin yaşadığı cari açık nedeniyle küresel krize çok kötü yakalandığını vurgulayan Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı İbrahim Gür, “Ülkemizin geldiği bu noktada bizlere düşen çıkış yolu aramaktır. Olan bitene seyirci kalmak demek, bugün yaşanan olumsuzluklara ortak olmak demektir. Türkiye ekonomisi bugün ters rotada giden gemi gibi. Öncelikle yapmamız gereken, bu ters rotayı doğru yöne çevirmektir. İçerideki kaynaklarımızı dışarıya aktaran bir yapıya son vermemiz lazım. Uzun zamandır uygulanan IMF politikaları nedeniyle ülkemiz bugün üretim süreçlerinden uzaklaştırıldı. 2006 yılında çıkarılan bir yasa ile Gayri Safi Milli Hasıla’da (GSMH) tarıma ayrılan kaynak yüzde 1’in altında olmayacak dendi. Ancak bugün gelinen noktada tarıma GSMH’den ayrılan pay yüzde 0.44 civarında. Halkımızın üretim süreçlerinden giderek kopması nedeniyle bugün halk, gıdaya ulaşamama tehlikesi ile karşı karşıyadır. Sonuç olarak ülkemizin mutlaka ulusal tarım ve ekonomi politikaları olmalı” diye konuştu.

‘Bugünkü küresel mali krizin

temelleri 80’li yıllarda atıldı’

Konferansa konuşması olarak katılan Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı,“12 Eylül Türkiye’nin kırılma noktasıdır.80’li yıllarda ülkemiz tarım alanında kendi kendine yeten ülkeler arasındaydı ve bununla övünüyorduk. 90’lı yıllarla birlikte Doğu Bloğu’nun çökmesiyle Dünya tek kutuplu hale geldi. Dünya’ya liberalizm dayatıldı. Liberalizmle birlikte ülkemizde önemli değişimler yaşanmaya başlandı. Büyük bir özelleştirme furyası yaşandı. Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT)’ler ve Tarımsal KİT’ler bir bir elden çıkarıldı. Tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesiyle birlikte tarımsal küçük ve orta ölçekliişletmelere verilendestek azaldı” dedi.

‘Ülkemizde sadaka ekonomisi oluşmaya başladı’

Et balık, süt endüstrisi, gübre fabrikaları gibi kurumların özelleştirilmesinin tarım sektörünü olumsuz etkilediğini kaydeden Kaymakçı, “Televoleci Hocaların savunduğu“köylü çalışmıyor, KİT’ler kara delik haline geldi’ anlayışı ileelimizdeki Tarımsal KİT’leri sattık.Bugün Aydın’da sütün fiyatı 38, Denizli’de 48 kuruşa düştü. Bu fiyatlarla üretim yapmak mümkün değildir.Mümkün olmadığı için de bugün üretici ineklerini mezbahalara vermeye, KOBİ’ler çözülmeyebaşladı. Köyünde, üretim sürecinden koparılan insanlar ne yapıyor? Kentlere göçüyor. Peki buralarda karnını doyuracak imkanlar var mı? Yok. Böyle olunca da ülkemizde sadaka ekonomisi oluşmaya başladı” diye konuştu.

‘Türkiye kaçak hayvan cenneti haline geldi’

Tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Kaymakçı,“80’li yıllarda başlayan liberalizmle birlikte, tarımda kendi kendine yeten ülkemiz, bugün tarım ürünü ithal eder hale geldi. Ülkemizde küçük ve büyük baş hayvan sayısı azalırken, kırmızı et üretimi artmış, bu artışın sebebi özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimiz başta olmak üzere ülkemiz hayvan kaçakçılığının cenneti haline geldi. Tarım politikalarımızı yeniden gözden geçirmemiz lazım. Aksi halde giderek daha az tüketen insanlar haline geleceğiz. Ülkemizde kırmızı et tüketimi son derece yetersiz, sadece beyaz et tüketiyoruz. Tabi bunun yansımaları da olacak. Demir eksiğine dayalı hastalıklarda önemli oranda artış yaşanacak” dedi.

‘Kriz teğet geçmeyecek!’

Konuşmasının son bölümünde krizin etkileri ve alınması gereken tedbirleri de sıralayan Kaymakçı şöyle konuştu: “Ekonomik krizin etkileri tabi ki olacak. Ülkemize, 2001 yılında başlayan sıcak para akışı azalacak. Yani kriz bizi teğet geçmeyecek. Tarıma verilen destek daha da azalacak, girdi maliyetlerinin sürekli artması nedeniyle üretim düşecek, zaten ürettiğinin karşılığını alamayan üreticinin eline geçen para azalacak. Kazanamayan insanlar ne yapacak, tarımdan elini ayağını çekecek. Çiftçilerin özel bankalara olan kredi borçları nedeniyle, kırsal kesimde intiharlar artacak. Bu krizin etkilerini azaltmak için öncelikle finansal oyunlar ile sıcak para girişi denetim altına alınmalı. Tarım yeniden canlandırılmalı. ÖTV ve KDV oranları denetimli bir şekilde aşağı çekilmeli. Tarımsal desteklemeler arttırılmalı. Çiftçiler özel bankalara değil, Kamu bankalarına borçlandırılmalı.Tarımsal topraklarımız yabancılara satılmamalı. Tarımsal Kooperatifler yasal düzenlemeyle ilçe bazında ele alınmalı, tüketiciler örgütlenmeli. Türkiye ürettiği ürünlerin borsasını kurmalı. AB müzakere süreci mutlaka sorgulanmalı. GSMH’da tarıma ayrılan pay arttırılmalı.”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı