REKLAMI GEÇ

NEDEN MİLLETVEKİLİ OLMAK İSTİYORLAR?

NEDEN MİLLETVEKİLİ OLMAK İSTİYORLAR?

Yine bir seçim arefesindeyiz… Bütün siyasi partilerde milletvekili olmak için yarış başladı. Siyasetçiler, bugüne kadar kol kola yürüdüğü dava arkadaşlarının bir adım önüne geçebilmek, seçilebilecek bir sıradan listeye girmek için birbirleriyle kıyasıya müdacede ediyor. Bir kişi neden milletvekili olmak ister? Bunun için hangi bedelleri öder? Ankara’ya giden yolda hangi engelleri aşar? Usta gazeteci Seval Uysal, bu soruların cevaplarını araştırdı. İşte o yazı dizisinin ilk bölümü…

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 23 Şubat 2015 Pazartesi, 10:47

7 Haziran’da genel seçime gidiyoruz. İktidarı teslim edeceğimiz partiyi ve ona muhalefet edecek partileri belirlemiş olacağız. Biliyorsunuz milletvekillerini biz değil, genel başkanları seçiyor. İllerin milletvekili sayılarına göre, liderin sıralamasına girmeyi başaran adaylar, partinin çıkardığı oya göre Ankara yolcusu oluyor. Adına ister mebus , ister parlamenter, ister milletvekili deyin “bizi” mecliste temsil eden vekillerin seçimi ne yazık ki bu sistem içinde bizimle direkt alakalı değil!

ic-1

Bunun nedeni siyasi partiler yasası. Değişebilir mi? Elbette ama onun için siyasi cesaret gerekir!
Milletvekili adaylarının merkez yoklaması, kontenjan, eğilim ve temayül yoklaması gibi yollarla belirlendiğini ve listelere yerleştiklerini biliyorsunuz. Bir de ön seçim var ki, genel başkanlar tarafından genellikle tercih edilmez. Ön seçimde sandık parti üyelerinin önüne konur ve istediği adayı seçme şansı verilir. En çok oy alan aday birinci sıraya yerleşir, oy sayısına göre diğer adaylar listeyi oluşturur.
Meclis’te toplam 550 milletvekili var! Milletvekili sayıları illerin nüfus oranlarına göre belirleniyor. Denizli 7 milletvekili çıkarıyor. Son genel seçimde AKP’den 4, CHP’den 2, MHP’den 1 milletvekili Meclis’e girdi.
Milletvekili olmak çok kolay değil ama buna karşın her seçimde yüzlerce kişi meclis maratonuna çıkıyor.

Peki, bu insanlar neden milletvekili olmak istiyor?

Hizmet arzusu, para, güç, dokunulmazlık mı?

Siyasi gözlemcilere göre meclis koşusunun ardında ego yatıyor. A&G Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Adil Gür bu görüşü paylaşanlardan biri. 2011 seçimleri öncesinde Hürriyet Gazetesi’ne verdiği röportajda şunları söylüyor:

“SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN” ARZUSU
“Milletvekili olmak isteyenleri iki gruba ayırmak gerekir. Birincisi, uzun yıllar parti teşkilatları içinde görev alan, Türkiye’ye söyleyecek sözü olduğuna inanan ve gerçekten politika yapmak isteyen idealistler; ikincisi milletvekili olmanın avantajlarını kullanmak için her türlü fedakarlığı yaparak, kırmızı koltuğa oturmak isteyenler. Niyetleri ölçmek mümkün değil ancak, sanıyorum ikinci grubu oluşturanlar daha büyük bir kitle. İtibar kazanma, dokunulmazlık duygusunun getirdiği şişkin ego, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” sözünü göğsünü gere gere söyleyebilme cesaretini kazanmak da en büyük arzu olsa gerek. Özellikle bir metropolden seçilmediyseniz ilinizden gelen vatandaşları ağırlama, temsil vs. giderleri göz önüne alındığında ekonomik açıdan avantajı yok gibi görünüyor. Milletvekili olmanın getirdiği ekonomik imkanların az olduğunu söylemiyorum. Sadece bunu, aday adaylarının veya TBMM’de yer alan milletvekillerinin vekil olmadan önceki sosyo ekonomik profillerinde net görebiliriz.Son 20-25 yılda yaptığımız araştırmalarda, dönemsel olarak TBMM’nin ve dolayısıyla da milletvekillerinin itibarının arttığını görüyoruz. TBMM’ye itibar arttıkça milletvekili olmak isteyenlerin sayısında da çok ciddi artış oluyor. Bu seçimde milletvekili olmak için başvuranların sayısındaki ciddi artış bunun en önemli göstergesi”

ic-2

GÜÇ VE ŞAN ONU BEKLİYOR
Her seçimde yüzlerce insanın çıktığı bu yarışta milletvekili olma arzusu o kadar kuvvetli ki, seçilebilmek için evini, arabasını, tarlasını satanlar; eşine, dostuna, bankaya borçlananlar; işinden olanlar bile var. Seçilemezse borçlarıyla baş başa kalıyor, seçilirse mazbatasını alıp kapı gibi milletvekili oluyor. Kürsüde içtiği yemin de bunun göstergesi zaten.
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim”

Peki bundan sonra onu ne bekliyor?

Statü:
Sıradan vatandaştan VIP-çok önemli kişiye terfi ediyor. Milletvekili o ilin protokolüne dahil oluyor. Bakan olma, Meclis veya grup yönetimine girme şansını yakalarsa bu görevler ona kırmızı plakayla dönüyor. Kırmızı ışıkta geçme dahil, imtiyazları artıyor.

Dokunulmazlık:
Anayasa gereği her milletvekili, seçildiği günden itibaren dokunulmazlık zırhına bürünüyor Hakkındaki davalar milletvekilliği sonrasına erteleniyor.

Sağlık:
Milletvekili, eş ve çocukları TBMM ile anlaşması olan tüm özel sağlık kuruluşlarından, estetik müdahaleler hariç yararlanıyor ve bu hizmet ömür boyu sürüyor.

Maaş:
Her ay 13 bin lira civarında aylık almalarının yanı sıra, bir de 5-6 bin lira arasında emekli aylığını “aynı anda” alabiliyorlar.
Emekli değilse, milletvekili olarak iki yıl çalıştıktan sonra ‘Milletvekili emeklisi olabilme hakkı’ kazanıyor.
Ölüm halinde, eş ve çocuklarına:
“Dul” kalan eşine 5 bin 229 lira aylık bağlanıyor.
Dul kalan eş ve bir çocuk varsa; “dul eşe” 4 bin 183 lira, “çocuğuna” da 2 bin 91 lira (yani toplam 6 bin 274 lira) aylık bağlanıyor.
İki çocuk varsa; “dul eşe” 3 bin 486 lira, “çocukların her birine” 1.743 lira(yani toplam 6.972 lira) aylık bağlanıyor.
Eşi hayatta olmayan birinci dönem milletvekilinin tek çocuğuna 3 bin 486 lira, iki çocuğu varsa 2 bin 789 lira ödeniyor.
Bir odaya, bir danışmana, sekretere sahip oluyor. Meclis lokantasında ucuz yemek yiyor, meclis kuaföründe ucuza saç yaptırıyor, ucuz tıraş oluyor. Bedava cep telefonlarından yararlanıyor ve“bizi” temsilen o ceylan derisi koltuklarda oturuyor!
Peki orada ne yapıyorlar?
1999-2002 yılları arasında ANAP Grup Başkanvekilliği yapan Beyhan Aslan bu sorunu yanıtını lafı hiç dolaştırmadan veriyor:

ic-3

EL KALDIRIP İNDİRMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY YOK!
“Aslında neden milletvekili olmak istiyorlar ben de anlamıyorum. Çünkü Türkiye’de milletvekilliğinin etkinliği yok, anayasada tarif edilen milletvekilinden yok. Kuvvetler ayrılığı ilkesi tamamen zedelendi. Ben 4 yasama yılı boyunca grup başkanvekilliği yaptım ve şunu gördüm: Milletvekili el kaldırıp indiriyor. Hatta bizim dönemimizde milletvekilliği doktora konusu oldu. Bir hoca milletvekillerine anketler dağıttı. “Milletvekili olarak ne yaptın, ne kadar etkindin” şeklinde sualler açtı. Çoğu milletvekili “Hiçbir şey yapamadım, benim bir kıymet-i harbiyem yoktur” diye cevap verdi. Neden yok? Çünkü bürokratlar kanunu hazırlıyor ve meclise geliyor, bakan “noktası virgülüne kadar değişmeyecek kardeşim” diyor ve değiştirmeden kanun çıkıyor. Anayasa değişmedikten sonra, meclis iç tüzüğü değişmedikten sonra, siyasi partiler ve seçim yasası değişmedikten sonra milletvekili olmanın hiçbir anlamı yok. Ama milletvekili olmayı neden istiyorlar? Statü kazanıyorlar. Parası için milletvekili olunmaz, çünkü milletvekili olacak kişi özel hayatında milletvekili maaşını kazanan adamdır. Onun için statü önemli. Ha hizmet aşkıyla, siyaset yapmak için milletvekili olmak isteyenler yok mu var! Ama Meclis’e geldiklerinde hizmet edemeyeceklerini, edemediklerini görüyorlar.”

Biz iyisi mi en baştan başlayalım: Aday adaylığından…

DEVAM EDECEK…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı