REKLAMI GEÇ

İş yaşamında bir başarı öyküsü

17 Kasım 2017 Cuma

İş yaşamından bir öykü, daha doğrusu bir başarı öyküsünü taşıyoruz bu hafta sütunlarımıza. İş dünyasıyla kahve sohbetlerinde konuğumuz Gardenya Tekstil ortağı Mukaddes Başkaya.

Mukaddes Başkaya’nın dikkatimizi çeken, çok özel kılan birçok özelliği var. Aslında bir peyzaj mimarı Mukaddes Hanım. Eğitimini tamamladıktan daha birkaç ay sonra aldığı radikal bir karar, hem kendisi, nem de Denizli için bir başarı hikayesinin de ortaya çıkmasını sağladı.

Gardenya’nın tekstilde faaliyet alanı geniş ama yarattığı Shikka markası, onu dünyanın en önemlileri arasına sokmayı başardı. Ev ve plaj giyimi üzerine, üstelik de bu sektörde çok büyük rakipleri olmasına rağmen Shikka ile dünya piyasasında var olma savaşı veriyor.

Azmi, kararlılığı ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi onu bu yolda daha şimdiden 1-0 öne geçirmiş bile.

İşte size keyifle okuyacağınızı umduğumuz Mukaddes Başkaya’nın başarı öyküsü:

Mukaddes Başkaya kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Mukaddes Başkaya, Denizliliyim ve Gerdenya şirket ortağıyım. Şirketi eşim İlker Başkaya ile birlikte yönetiyoruz. İki çocuk annesiyim. Bir oğlum bir de kızım var. Oğlum lisede, kızım 5.sınıfta henüz. Hem işi hem de evi en iyi şekilde yürütmeye çalışıyorum.

Aslında peyzaj mimarıyım. Ege Üniversitesi mezunuyum. Peyzaj mimarlılığı hiç hedefimde olmayan bir meslekti, istediğim bir meslek değildi. Ama ben lise sonda babamı kaybetmiştim. Şanssızlıklar silsilesiyle bu bölümü seçmek zorunda kaldım. İstediğim bir bölüm olmayınca, üniversite sonrasında hem peyzaj mimarlılığı için iş görüşmesine gittim, hem de tekstil firmasına. Çünkü İngilizcem vardı. Denizli Anadolu Lisesi mezunuyum ayrıca buradan öğrendiğim bir İngilizce vardı yani. Yıl 1994, tekstilin en iyi olduğu zamanlar. Dilimi de kullanırım diyerek ihracat departmanında bir iş görüşmesine gittim. Çok düşündüm o gece sabaha kadar uyumadım diyebilirim. Ama dedim ki, ‘yok ben deneyeceğim, İngilizcemi kullanacağım, olmazsa zaten mesleğim orda duruyor.’ Bir firmada pazarlama satış asistanı olarak iş yaşamına başladım.

Kısa süreli köklü değişikliğin nedeni neydi? İstemediğiniz bir meslek miydi? Yoksa tekstilin revaçta olması mi sizi farklı bir alana yöneltti?
Aslında ikisi de etkili oldu. Hem peyzaj mimarlığını istememem, hem de tekstilin revaçta olması aynı derecede etki yaptı tercihimde. Dilimi kullanmayı çok istiyordum zaten, pazarlama, ihracat, seyahatler falan, hep bunları öngördüm herhalde, ilerideki o işin temposu beni çok cezbetti.

İş yaşamınız nasıl ilerledi? Pazarlama asistanlığından kendi şirketinize evrilen süreci anlatır mısınız?
1994 yılında bir firmada pazarlama asistanı olduktan sonra, 2 buçuk 3 sene kadar orada işi öğrenme sürecim oldu. Ancak, gerçekten gece yarılarına kadar çalıştım diyebilirim. Orada numune departmanından tutun konfeksiyonun içinde sürekli birilerinden iş öğrenmeye çalıştım. Çok çabaladım, işi de çok sevdim zaten. Çünkü işe başladığım zaman Eylül ayı gibiydi, Ocak ayında hemen Heimtekstil’e gittim. Almanya’ya İngiltere ye birçok ülkeye gittim. Bu tabi beni daha çok şevklendirdi. 3 sene orda çalıştıktan sonra başka bir firmada direkt pazarlama ihracat müdürü olarak işe başladım. 2 buçuk 3 sene de orda çalıştıktan sonra, müşterilerimin de beni zorlamasıyla 1999 senesinde Gerdenya Tekstil’i kurdum, evden başladım, evde bir bilgisayar. Çünkü o zamanda da tabi internet de yoktu. Sadece faksla yani bir bilgisayar bir faks makinası ile başladım. Eşimde o zaman EGS Dış Ticaret’te ihracat depertmanındaydı. İlker Bey’in kısa bir askerlik süresi sonrasında güçlerimizi birleştirelim dedik. 2000’den beri de birlikte devam ediyoruz.

Gardenya süreci nasıl gelişti?
Gardenya Tekstil olarak biz ihracat organizasyonu yapan bir şirketiz. Bir nevi aracıyız ama kendi yaptığımız ufak tefek ihracatlarımız da var. Yurt dışında müşterilerimiz var. Tabi sürekli, seyahat ediyoruz işimizi büyütmek için. Nerdeyse yılın yarısı Denizli’de değiliz. Sürekli yeni müşterilere gidiyoruz. Avrupa’da, Avusturalya’da, Amerika’da, Kanada’da, Avrupa’nın birçok ülkesinde müşterilerimiz var. Tamamen mağaza ve büyük guruplarla çalışmaya gayret gösteriyoruz. Geldiğimiz noktada ihracat anlamında gerçekten bir yerlere taşıdık şirketi.

Kendi markanızı yarattınız. Shikka nasıl doğdu?
Beş yıl önce DETGİS’in de düzenlediği tasarım yarışmasında bizim ev ve plaj giyim konulu dizaynlarımız dereceye girdi. İlkini DETGİS yapmıştı sonraları İhracatçılar Birliği devraldı. Ben de orda yarışma koçluğu yapıyorum beş yıldan beri. Aynı zamanda şu an zaten DETGİS Başkan Yardımcısıyım. Moda ve Hazır Giyim Federasyonu’nda da başkan yardımcısıyım. Biz hep fason üretimi yapıyorduk, yurtdışı markalarının fasoncusu konumundaydık, onların etiketleri ile dikimler yapılıyordu. Hep aklımızın bir kenarında markalaşma vardı zaten. Marka, bu ülke için de olmazsa olmaz bir konu. Biz bunun bilincindeydik ve gerçekten belli bir birikimimiz vardı. Bunların hepsini birleştirdik ve Shikka markamızı çıkardık. Dedik ki biz ev tekstili firmalarımızda çalışıyoruz. Fabrikalarla da çalışıyoruz onlara rakip olmamalıyız. Onlarında kendi markaları var ve onlarla bir iş birlikteliği içindeyiz. Dolayısı ile biz de ev ve plaj giyimi ile markamızı yarattık.

Markalaşma çok önemli. Bir çok firmanın da ısrarla üzerinde durduğu markalaşma sürecinde elde ettiğiniz başarının sırrı neydi?
Markalaşma gerçekten çok önemli, çok uzun soluklu ve çok zor bir süreç. Bunu her zaman söylüyorum, Türkiye’de gerçekten iyi bir marka olmayı başarabilmiş, çok başarılı markalarımız var. Ama ülkenin de markalaşması ile alakalı bir şey. Markayı çıkardım ve bir yerlere getirdim evet, ama Dünya çapında da bir yere gelebilmesi en az 10 sene harcanması demek. Bizim ev tekstili seçmemizin en baş nedeni, zaten firmalarımızın markaları var, bunun üzerine zaten kendileri de çalışıyorlar ama Denizli’de yapılmamış bir şey olsun, Türkiye’de yapılmamış bir şey olsundu. Herhangi bir mağazaya girin ve mutlaka plaj giyim konseptini görürsünüz. Ama biz başladığımızda bu yoktu. Biz bunun ciddi bir araştırmasını yaptık zaten. Hem bizi çok fazla yormamalıydı hem de niş sektörü olsun, bakalım görelim istedik. Sanırım başarıyı burada yakaladık biz. Niş sektörde başlamamız özellikle Türkiye’de böyle bir sektörde böyle bir marka olmaması, mesela Zeki Triko vardır mayo yapar ama plaj giyimi yapar mı, yok yapmaz. Sadece tamamlayıcı, yeni yeni yapıyorlar. Dolayısı ile bizim başarımız direk mayodan değil de plaj giyimde başlamamız oldu. Yeni ve niş bir sektör olması çok çabuk başarıyı getirdi.

Ülkenin marka yaratmayla ilgili söylemi var, sizce bu söylemler eyleme dönüştü mü? Destek alabiliyor musunuz?
Tabi ki bizim desteklerimiz var, Ekonomi Bakanlığı’ndan aldığımız bir desteğimiz var. Destek süreci 2 yılını tamamlamak üzere. Biz bu alanda tasarım desteği alıyoruz.

Artık marka olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Markalaşma süreci çok uzun ve zor. Tabi ki bunu en iyi şekilde yönetmek, satış alanlarını yaymak ve artırmak için çok uğraşıyoruz ama her ülkenin stratejisi ve sistemi farklı. O ülkede var olup, o ülkenin sistemini çok iyi bilip, ona göre markayı istediğiniz yere ulaştırmanız lazım. O henüz istediğimiz noktada değil. Biz o noktanın henüz başındayız diyebilirim.

Shikka’nın pazarı ne durumda. İç ve dış piyasadaki konumunuz ne?
Bizim ağırlıklı iç piyasa. İç piyasa da şu anda sanırım 200 noktaya ulaşmış durumdayız. Ağırlıklı olarak Türkiye’de varız ama özellikle Türkiye’nin son iki yılda yaşadığı süreçte turizmin maalesef istediğimiz noktada olmaması bizi de çok etkiledi. Tabi ki bir de plaj giyimi yaptığımız için, tatile giden olmazsa, müşteri gelmezse, yabancı turisti buraya çekemezsek, bizi de zorlar. Dış piyasada Güney Fransa’da, İtalya’da ve Amerika’da varız ama ağımızın daha fazla gelişmesi gerekiyor. Biz bunun için çabalıyoruz.

Bundan sonraki hedefiniz ne?
Dünya’da belli başlı mağazalar var, o mağazaların raflarında Shikka’nın yer alabilmesi, Dünya’da belki de ünlülerin üzerinde Shikka’yı görebilmek, her yer, baktığımız her insanda Shikka’yı görebilirsek o zaman marka olmuşuz demektir. Tatile gittiğinizde birinin üzerinde Shikka’yı görünce tabi mutlu oluyorsunuz. Piar çalışmalarımız var, sosyal medyada belli takipçileri olan bloggerlarla çalışmalar yapıyoruz dönemsel olarak.

İş yaşamında kadın olmak nasıl bir olgu?
Hem annesiniz, hem eşsiniz, hem de işte bir şeyleri başarmaya çalışıyorsunuz. Sonuçta bir insansınız ve kadınsınız. Hepsi bir arada çok zor. Kadın olduğum için çok zorlandığım noktalar oldu mu, açıkçası çok fazla olmadı. Bunun artıları oldu, çünkü değer ve öncelik kadına veriliyor ve her zaman hassas davranılıyor. Ben kadın olmanın eksilerini pek yaşamadım. Benim için en büyük artı eşimle beraber çalışıyor olmaktı. Ama başladığım zamanlarda hatta bu mevzu beni çok üzmüştü, ben tek başıma seyahate gidiyorum patronlarla müdürlerle yanımda kim varsa, erkekler çoğunlukta oluyor. Bazı arkadaşlarımız eşime, “Nasıl olur da erkeklerle seyahate gönderiyorsunuz, nasıl izin veriyorsunuz?” demiş. O da, “O onun işi yapması gerekiyor ve yapacak. Ben eşime güveniyorum, benim izin vermeme gerek var mı?” diye yanıtlamış. Gerçekten eşimin desteği çok fazla. Sadece dediğim gibi başlangıçta bu tür olaylar yaşadım. Ama anne olmak, eş olmak, yönetici olmak, evlat olmak yoğun bir tempo içinde elbette ki zor.

Çocuklarınız bu tempoyu nasıl karşılıyor?
Çocuklarım için de zor. Ben iki hafta önce Amerika’ya uzun bir seyahat gerçekleştirdim. Gitmeden kızımla iki gün boyunca birlikte ağladık. Benim gitmem onun sınavını etkiledi. Ama onlar buna baştan alışık ve bununla yoğruldular. Oğlum küçükken anneannesi ile birlikte yanıma gelirlerdi, iş yerime. Kızım 55 günlüktü Fransa’ya götürdüm. Hiç unutmam o zamanlar da yanımızda Kadir Topbaş oturuyordu, ‘kızım sen mecbur musun ufacık çocukla Şubat ayında Fransa’ya toplantıya gidiyorsun’, diye tepki verdi, mecburum işim bu diye yanıt verdim. Yapacak bir şey yok. Bizimle fuarlara da gidiyorlar, alıştılar haliyle. Geniş vizyon sahibi oluyorlar aslında. Ben koleksiyonlarımı çocuklarıma da gösteriyorum. Bizim geleceğimiz onlar, fikirleri gerçekten önemli. Kızım tasarıma oğlum satışa çok meraklı. Ürün tavsiyeleri bile oluyor.

Gardenya tekstilin iş hacmi nedir?
Biz şu an Gerdenya Tekstil olarak, yaklaşık 20 milyon dolarlık bir iş hacmine sahibiz. Son seyahatlerimizde de güzel bağlantılarımız oldu, bu süreç tamamlandığında kapasite daha da artacak.

Tekstilin en büyük sıkıntısı ne?
Denizli’de en büyük sıkıntı, ara eleman sıkıntısı. Artık sektörde alttan yetişen eleman yok. Baktığınızda herkes üniversite okumak ve rahat iş yapmak istiyor. Üniversiteyi bitirince de hadi ben makine başına geçeyim demiyor. Gençler artık bilgisayar başında ve masa başı iş istiyor. Dolayısı ile bizim de ara eleman istihdamını yaratmamız lazım. Denizli’nin, tekstilin, Türkiye’nin en büyük sorunu ara eleman sıkıntısı. Bu bizim eğitim sistemimizden kaynaklı. Meslek liselerinin önemi gerçekten büyük, meslek liselerin staj ile birlikte eleman yetiştirmesi lazım. Bu büyük bir problemimiz.

İş yaşamında kadına nasıl bakıyorsunuz? Sizin firma olarak kadın istihdamına yönelik bir politikanız var mı?
Kadın istihdamına büyük önem veriyoruz. Shikka markasının çıkış noktalarından biri de zaten bu. Biz kadınlarımızı bu işin içine dahil edebilmek için en başından beri bir süreç takip ettik. Koleksiyonlarımızda el işi detaylara ayrı bir önem verdik, vermeye de devam ediyoruz. Koleksiyonlarımızdaki el işi detayları, kadınlarımızı evde çocuklarına bakarken de, ev işlerini yaparken de üretimin içinde yer almasını sağlıyor, aile bütçelerine katkı veriyor. Bizim sektörün aslında başrol oyuncusudur kadın. Tarlada pamuk toplayan kadındır, üretim tezgahlarında çalışanların çoğunluğu kadındır. Kadın üretir, yaratır ve çok özel detaylar ile size değer katar.

Tekstil Denizli’nin lokomotifi, alternatif sektörlere yönelme var ancak uzun bir süreç gerekiyor. Uzun yıllar sektörün içindeki biri olarak tekstil Denizli’yi ne kadar domino eder?
Yurt dışında gerçekten bir Made In Turkey algısı var. Yurt dışında bu çok önemli bir algı yarattı. Eskiden baktığınızda Portekiz en iyi kalitededir ve hep Portekiz bilinirdi, ama şu an yurt dışına baktığınızda ciddi bir Made In Turkey algısı var. Biz de TİM olarak da buna ciddi bir yatırım yapıyoruz. Tekstil uzun yıllar devam edecektir. Artık herkes havlu üretiyor, ancak inovasyon çok önemli. Biz marka yaratmak zorundayız, katma değer sağlamak zorundayız, inovatif ürünler ortaya çıkarmak, sürekli bir yenilik yapmak zorundayız. Bu sayede tekstil hep devam eder.

Başarılı bir iş kadını olmanın püf noktaları nelerdir?
Başarılı bir iş kadını olmanın püf noktası yaptığınız işi sevmekle başlıyor. Yaptığınız işi severek yaparsanız başarısız olmak gibi bir durum aslında pek olmaz. Anne, eş, evlat ve yönetici olmak zor demiştim, bunu planlarsanız, hayatınızda iyi yönetirseniz, arkası yine başarı olur diye düşünüyorum. Yorulmayacaksınız, az uyuyacaksınız. Ben biraz kişisel gelişime de çok önem veriyorum. Her şey istediğiniz gibi gitmeyebilir, tıkandığınız noktalar da olacaktır elbet. Ama sakin kalmayı başarabilmek için de meditasyona ve farklı alternatif çalışmalara önem veriyorum. Çok mecbur kalmadıkça ilaç da kullanmam. Halbuki Türkiye’de antidepresanı bile kullanan çok fazla kişi var. Ben doğal yöntemlerle aşmaya çalışıyorum.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı
 

İletişim

Tel : 444 1974

Web: http://www.aquacitydenizli.com.tr/

Sinpaş AquaCity Denizli Tanıtım Ofisi

İzmir Asfaltı Üzeri 5. km

Adnan Menderes Bulvarı No: 185

(Eski EGS Park) Denizli