REKLAMI GEÇ

İÇKİ YASAĞI MI, DİSİPLİN Mİ?

18 Ocak 2016 Pazartesi

ic_kapak

Geçen hafta yaptığımız bir şey gözünüzden kaçmamış olmalı. Hüseyin Gürlesin ile yaptığımız söyleşinin ilk bölümüne tek bir sözcük katmadan yayınladık. İlk sorudan itibaren biz sorduk, Başkan yanıtladı ve ilk bölüm nasıl başladıysa öyle bitti.

Neden böyle bir şey yapma gereği duyduk?

Denizli Turizmini yazarken, odaklandığımız ve halen devam eden Pamukkale yazılarımızın çok önemli bir bölümü tamamlanmak üzere. Gündelik hayatın sarmalına pek dolanmayan kayıtlarımızın bir kısmı, sorunu eksiklerin tamamlanması üzerine bina eden anlayışla çözme mantalitesine sahipti. Oysa daha önemli sorunları vardı Pamukkale’nin. Üstelik bunlar hakim sorunlardı. Çözümü birkaç dokunuşla falan olacak işler değildi. İdari olarak ilgili olmak gerekiyordu. Salt idari bir yönetmelik, tüzük vs. sorunu da değildi. Kamuya ait bir alanın, sadece gelir gideri ve işletmesinin, hiçbir sebep yokken, hiçbir katkı sağlamıyorken kamu işletmecisi durumundaki İl Özel İdaresi’nden alınıp özel bir şirkete ‘şaibeli’ biçimde verilmiş olmasıydı.

Şaibe göreceli bir vurgu falan değil. Yargı kararıyla sabit bir durum var ortada. Neredeyse her hafta yazıp temcit pilavına döndürdüğümüz bu noktaya yeniden değinmekte beis görmüyorum. Çünkü bazıları hala anlamamakta direniyor. Bu bölgenin, önce bu bölge insanına ait olduğunu unutuyor. Bir takım merkezi kararların, örenyeri tasarrufu ile ilgili geçmişte yol açtığı olumsuzlukların sorumlularını karıştırıyor. Sorumluluğu bölge halkına toptan ihale ediverme kolaycılığını bazı güdümlü yorumculardan anlamak kolay.

Ama kazın ayağı hiç de öyle değil. O travertenlerin kararması, otellere verilen izin, sonrasında ortaya çıkan altyapı eksikliğinin yol açtığı kirlilik, Buna eklenen yerel idarecilerin duyarsızlığı… Tümü de Ankara merkezi yönetiminin tasarruf hakkını yanlış yöntemler üzerinden uygulamış olmasıyla doğrudan ilintili görünüyor.

O nedenle “DENİZLİ ve HALKI bu ören yerlerine geçmişte gerekli değeri vermemiştir. Şimdi bir hak iddia etmeye hakkı olduğunu düşünmüyorum. O ören yerinin orta yerindeki otellerde eğlenenler kimdi? Para kazananlar kimdi?” türünden ‘Bakış Açısı’nın bitaraf ‘yorumlarına’ katılmak mümkün değil. Yorumlarınız bu dizi yazıya bilgi düzeyinde katkı sağlamış olsaydı keşke!

Bir kez daha not etmiş olalım. Pamukkale, Denizli Halkının olduğu halde kullanım hakkını elinden alan Bakanlık’tır. Zamanında orayı parselleyen Bakanlık’tır, bir eğlence merkezine dönüştüre onlar, Para kazanan onların seçtikleri, eğlenen yine onlardır. Denizli Halkına o yıllarda çimenlikte oturup piknik yapmaktan başka olanak tanındı mı? Ya da çıplak ayak travertenlerde gezme lüksü dışında bir şey? Halktan saydığınız kaç Denizlili Otellerde sefa sürdü? Denizli Halkı Pamukkale’den para mı kazandı? Yoksa o paraları kazanan, pek muteber sayılan TÜRSAB’a kol kanat geren aynı Bakanlık Kurumunca seçilmiyor muydu? Travertenlere gelen suyolunu yapıyoruz diye bozan kimdi? Suyun sıcaklık ve kireç değerlerine etki edecek projeleri Denizli halkı piknik sahasında mı planladı? Soru çok esasında…

Yukarıda sıraladık. Burası bir kamusal alan. Gelirini yükseltecek, oranın inşasına katkı sağlayacak, işletmeyi daha verimli hale getirecek hiçbir etki sağalmayan bir özelleştirmenin ekonomi literatüründeki adı neyse, Pamukkale’deki ‘oldu-bitti’nin adı da odur.

Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin ile yaptığım söyleşiyi önemsedim. İlk kez kurulmuş bir Belediye olması nedeniyle, henüz Pamukkale örenyeri ile ilgili çaplı projeler geliştirmesini, bunun için mücadele etmesini beklemiyordum. Nihayetinde iktidar partisinden seçilmiş Belediye Başkanı olması hesabıyla, bizzat iktidar partisine mensup bir Kültür Bakanı’ın iradesi nedeniyle aman aman bir sahiplenmeyi de zor buluyordum.

Bunların dışında, daha 7-8 ay önce, 2015 Nisan’ında Pamukkale Denizli’ye kazandırılsın diyenlerin önerisi Büyükşehir Belediye Meclisinde AKP’li üyelerin çoğunluk oylarıyla reddedilmişti. İhtimal o oylamada red oyu kullananlardan biri de Başkan Hüseyin Gürlesin’di.

Buna rağmen son bir kaç aydan beri yaptığımız çağrılar ve yazdığımız yazılardaki görüş bir ortak akla işaret etmiş olmalı ki, Gürlesin Haziran ayından beri müteaddit beyanlarında Pamukkale’yi Denizli için istediğini yineledi. Son olarak yeni yılın ilk haftasında yapılan Belediye Meclisinde bir kez daha gündeme getirmesiyle görüşüp söyleşmek için zamanın geldiğine hükmettik.

***

Gürlesin sorduğumuz hiçbir soruya yanıt vermem demedi. Aklımızda, notlarımız arasında biriken soruların bir kısmını yanıtladı. Daha çok bir belediye Başkanı sıfatıyla neler yapabileceği ve yapmak istediğini anlatmayı seçti. Bize düşen bunları kayda geçirmek, gelecek yıllarda tarihsel belgeye dönüşmesini sağlamaktı. Bir de sorularımıza olabildiğince yanıt almak.

Bu işi yapanlar bilir, Türkiye siyasal kültüründe ‘Demirel tarzı’ diyebileceğimiz bir röportaj tarzı vardır. Şimdikiler o kadar usta olmasa da, seçtikleri üslup farklı sayılmaz. Nedir o? İstediğin soruya istediğin yanıtı vermek. Soruya teğet geçmiş, delip geçmiş önemli değil. Yani Başkanın görüşlerine katılmadığım yanları var bu söyleşinin. Sorduğum sorularda yanıt alamadığım noktalar da var, geçiştirilmiş yanıtlar var. Ya da gereksiz biçimde belediye icraatlarına ayrılmış açıklamalar. Mesela TÜRSAB ile ilgili yargı kararı, Müze meselesi, İçkili yer kontrolü dediği konu, Müze arsasının akıbet ve daha başka soru ve sorunlar. Ya hemfikir değiliz, ya da Belediye Başkanı ilgisinin kapsama alanına dahil değil.Olsun. Mesele hakkında ne düşündüğümüzü yazdık, yazmaya devam edeceğiz. Aslolan bizim dışımızdakilerin ne dediği ve bu dediklerinin harfiyen kayda alınıp kamuoyu ile paylaşılması.

Söyleşiye kaldığımız yerden devam edelim.

iç-sayfa-resim-kalıbı

BAKANLIĞA BAŞVURU YAPTIM

Y.Tok: Büyükşehir yasasına ya da başka yasal düzenlemelere uygun olarak böyle bir hakkınız var mı? Yasa size engel teşkil edebilir mi veya mevzuat?

H.G: Hayır ben zannetmiyorum. Büyükşehir talip değilse girebilir ihaleye niye olmasın? Ben buna girmek istiyorum. Bu konuda gerçekten ısrarcıyım. Resmi olarak 2015’in Haziran’ında bir başvuru yaptık. Ve yukarıdaki büyüklerimizle görüşerek başvurdum.

Y.Tok: Pamukkale eskiden idarecilerin sigortasıydı bir tür. Çok vali başı yedi, çok da belediye başkanı kurtardı. Ben orayı kişisel olarak, gazeteci olarak, burada yaşayan biri olarak ki 20 yıla yakın bir zamandır buradayım, Pamukkale’nin Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilmesini şiddetle arzu ediyorum. Bu konuda da çok yazdım. Niye Büyükşehir bu konunun peşine düşmüyor diye de çok soru sordum. Şimdi Büyükşehir meselesinde eski hukuk var orada. İl Özel İdaresinin lağvedilme döneminden kalma bir hukuk var. İl Özel İdaresinin tüm varlığı uçtu gitti. Tüm bunları geri almak gerekiyor ama bunlar sizin işinizi zorlaştıran şeyler değil mi?

H.G: Niye zorlaştırsın? Büyükşehir olduğu için mi?

Y:Tok: Büyükşehir talep ederse belki alabilir diyorum.

H.G: Benim siyaset anlayışım şu, benim olsun ne olursa olsun anlamında değil. Biz şu anki noktadan daha iyi noktaya nasıl gelebiliriz derdindeyim.

3

BÜYÜKŞEHİR DE TALİP OLABİLİR

YTok. Burada Büyükşehir de olabilir diyorsunuz?

H.G: Tabi. Büyükşehir benim düşmanım değil ki. Amaç, Pamukkale’yi halkla buluşturmak değil mi? Orada yatırımlar yapılmasının önü açılacaksa Büyükşehir de olabilir. Ama ben gireceğim onu söyleyeyim. Pamukkale Belediye Başkanı olarak üç yıllık tecrübem var. Burada işleyişi bildiğim için, buranın da daha iyi noktaya getirilmesi için biz Pamukkale’nin talibiyiz. Yalnızca içeriye girebilmek için değil. Mesela charter seferlerini başlatmak istiyoruz önümüzdeki süreçlerde. Bunun için Almanya’ya gittim ben. Pamukkale’nin Karahayıt’a, Karahayıt’ın Pamukkale’ye enerji vermesi lazım. Biz göreve gelir gelmez öncelikle turizm ile bağlantılı olan 7 mahallemize mobese kurduk. Basit gibi ama neden önce turizm bölgesinden başladım? Allah göstermesin orada bir yanlış oldu, sıkıntı oldu adam yaralama olur adam öldürme olur. Bunu dış dünyaya nasıl anlatacağız biz? Ben yeni belediye iken ilk yaptığım işlerden biri bu. Basit ama sacayakları böyle böyle oluşacak. 32 tane mobese ile şimdi izleniyor. Bu nedir, caydırıcılık unsurudur. Tanıtım; geçen ay Turizm fuarına katıldık, bu hafta yine katılıyoruz. Bunların ilk harcını koyan Pamukkale Belediye Başkanı olarak Hüseyin Gürlesin’dir.

MÜZE ŞEHİRDE OLMALI

Y.Tok: Şimdi başka bir noktadan konuşalım isterseniz. Orda 1990 veya 80 sonrası yapılmış bir planlamada ayrılmış müze yeri var benim bildiğim. Muhtemelen siz iyi bilirsiniz. Bu müze yeri Pamukkale’de, Hierapolis içinde hamam kompleksindeki müzenin yetersiz kalacağı varsayımı ile ayrılmış ama projenin üstünde sonradan durulmamış. Birkaç yıldan beri Denizli Müzesi üstünde tartışmalar yaşanıyor. Peki bu müze ve yeri konusunda bir öneriniz olacak mı? Belki siz tek başınıza müze yapmazsınız ama buna bir girişim olarak öncelik verip destek olursunuz.

H.G: Şimdi öncelikle müzenin Denizli’de yapılmasıyla ilgili gelişmeler vardı. Valiliğin arkasında müze yeri verildi. İl Genel Meclisinden gelen tecrübem var, biz verdik. Orası hem otopark, hem de turistlerin Pamukkale’yi gezdikten sonra şehre gelip şehir içinde gezdirilmesiyle ilgili müze olarak düşünülüyor.

Y.Tok: İdare Mahkemesinin eski Endüstri Meslek Lisesi binaları için verdiği korunmasına yönelik kararından sonra bu konu şimdilik önceliğini yitirmiş gibi görünüyor.

2

PAMUKAKLE’DEKİ MÜZE ARSASI

H.G.: O dediğiniz, Pamukkale’nin girişindeki yer ile ilgili proje bile hazırlattık biz. Burasının müzelikten çıkarılmasıyla ilgili karar alındığı için, burası tarih kokan bir yer olduğu için. Bunu hiç kimse ile paylaşmadım, ilk kez size gösteriyorum, Pamukkale’nin girişinde tarihi ama o dönemi anımsatan böyle bir yer tasarlıyoruz.

Y.Tok: Bu taslaklar Güney kapısına Pamukkale köyünden ayrılan kavşaktaki arsa için mi?

H.G: Aynen. Pamukkale’nin girişine bu güney kapısına giden yer üzerinde düşünülüyor. Orası şu anda kıraç, çok kötü durumda. Bakan yardımcımızı buraya getirdim, artı Celal Şimşek Hoca ile görüştüm.  Böyle kamelya tasarımından tut güney kapısına varmadan tam köşeye kadar… Yani biz sıradan bir çalışma yapmadık. Oranın hem otopark yapılması, orda ciddi bir sıkıntı var Kocaçukur’da. Yolu bile çok farklı olacak. Burası bir yaşam alanı olacak, bankı bile farklı, antik bir görünümü var.  Biz bunların hepsinin hazırlığını yaptık.  İçerdeki büfe tasarımı tuvaleti bile özel tasarım. Çöp kovası bile… Traverten ağırlıklı malzeme. Pamukkale için söylüyorsak öyle laf olsun diye değil…

6

İSTEYEN RAKISINI İÇMELİ!

Y.Tok. Bu projeyi düşündüğünüz yer, Pamukkale köy yerleşkesi değil mi?

H.G: Evet, Pamukkale. Biz bunların içine bunları yerleştirmeyi düşünüyoruz. Bunu anlatırken müze dediniz ya, müze mümkünse buraya olmalı (Denizli içine.) Şehir hayatını da turistlere tanıtmak anlamında, bir de burada yiyip içmesi, döviz bırakması yani günü birlik turizmde acil birkaç güne, sonra da termal turizm ile bir haftaya çıkarmamız gerekiyor. İşte o zaman dediğimiz gibi Süleymanlı Yayla Gölünden, Güney Şelalesine, Işıklı Gölüne gidilmeli oranın balığını da yemeli, hem de gezmeli. Benim bu zemini oluşturmam gerekiyor. Keloğlan mağarasına gitmeli, Kaklık mağarasını gezdirmeliyiz. Bunlar var ama ben turizm şehriyim, turizm ülkesiyim, bunlar hem döviz girişini artıracak hem de akşam burada konaklama. Yalnız şunu demek istiyorum, Pamukkale bize geçsin! İlk şart budur.

HAFTALIK TURİZM SAĞLANMALI

Y.Tok: Zaten bunlar belirlenmeyince, şimdi olduğu gibi günlük turizmle geçiştirirsiniz. Pamukkale’yi almakla tüm sorunu çözecek misiniz?

H.G: Yani Pamukkale’yi almak yetmez. Bunu kültürel, sanatsal etkinliklerle çoğaltmalı. Mesela Türkiye’de, Dünya’da önde gelen sanatçılar getirip Hierapolis’te festivaller olsun finallerini orada yapmalı. Bu bir gün değil, iki saatlik değil, bana göre bir haftalık etkinlikler olmalı, Pamukkale festivali olmalı. Büyükşehir Başkanlığı’nın da bizim de işin içinde olduğumuz, her gün farklı sanatçının olduğu dolu dolu etkinliklerle bunları yapmamız gerekiyor… Buradaki günübirlik turizm diğer türlü kurtulmaz ki! Günü birlik yetmiyor. Bunu nasıl arttırabiliriz, örneğin Güney Şelalesine gitsin balığına yiyip rakısını içecekse içsin orda. Ya da Işıklı Gölünde. O onun kültürü ise, amaç onun hem gezerek zevk alması hem de benim ülkemi tanıyıp ülkeme para döviz bırakmasını sağlamak böyle olacaktır. Diğer taraftan, Pamukkale bunun mihenk taşı. Bu süreci hızlandırarak bunun yanına Karahayıt’ı katarız, bunun yanına Laodikeia’yı katarız, yanına Gölemezli’yi katarız.  Dalga boyutu ile Denizli’nin her tarafına gider, bu imkan hangi ilde var. Daracık alanda 19 tarihi mekan, benim Tripolis’e götürmem gerekiyor bu insanları, gezdirmem gerekiyor. O gün yine oteline gelip rotalar belirlendiğinde o kişi bundan zevk almalı. O kişi Türkiye’yi Denizli’yi Pamukkale’yi anlatmalı. Buraya tekrar gelmeliyim demeli.  Benim hedefim bu.

5

CHARTER SEFERLERİ KONULMALI

Y.Tok: Zaten müzeyi soruş sebebim oydu. Pamukkale tek başına yetmez. Onun çevresi müzedir, sizin dediğiniz gezi alanlarıdır, destinasyon haline öyle geliyor zaten turizm konusunda. Ama işte müze konusunda ben yazılarım süresince araştırdım Antalya’da, Aydın’da yakında çok güzel müze yaptıklarını ama şehir içine gelmiyorlar. İstatistiki olarak hiç verimli olmuyor. Biz kent içinde sadece arkeoloji müzesini baştan planlamadık burada. Bildiğim kadarıyla.  Kent müzesiydi. Kent müzeleri Denizli gibi turizm destinasyonları birazcık merkeze uzak bölgelerde acaba verimli olur mu?

H.G: Denizli’de tarihi antik kent çok fazla. Pamukkale’yi gezdirdin tarihi kalıntı olarak, Laodikeia’yı gezdirdin.  Bu kadar tarihi alanda bu iyi anlatılırsa, iyi izah edildiğinde iyi pazarlandığı anda, şehirde de birçok eserin olduğunu hissettirdiğin anda ben iddia ediyorum Denizli içinde turizm gelişir. Yani şu andaki turizm seyahat acenteleri ile ama o da ayrı bir sıkıntı. Antalya’ya bağlıyız.  Charter seferleri konulmasını bu yüzden istiyorum. Onlar da bu faydayı gördüklerinde kesinlikle mutlu olurlar. Yapmıyorlar,  buraya getirilir diye düşünün,  şehir merkezinin de nezih olduğunu düşünün gerçekten tarihi hava hissettirilebilir. Otoparkı ile sıkıntı doğurmayacak,  alt yapı yok. Oluşturulduğu takdirde ben geleceğine inanıyorum. Hatta uzun vadede şunu unutmayın, hızlı tren için belli bir programa girdik. 2023’e kadar bir şekilde hani yabancı turistlerin direk kendisi gelip bir yere bağlı kalmadan İzmir-Aydın-Denizli-Antalya hattında bile hızlı tren geldiğinde buralara insanlar gelecektir. Hatta yerli turizmin bile hareketleneceğini düşünüyorum ben.  Geldiğinde de müzeye girer. Önce bu kültürün oluşturulması gerekiyor. O kültür yok ise sen ne yaparsan yap üç lira yap-beş lira yap ama önce bu kültürün oluşması gerekiyor. Yaşanması gerekir izah edilmesi gerekir. Burada birçok aktivasyonla, yani yalnızca bir şeye odaklanmadan ilave etkinliklerle bunu yapmamız gerekir.

4

İÇKİ YASAĞI DEĞİL, DİSİPLİN!

Y.Tok: Pamukkale’de geçtiğimiz yılın ortalarından itibaren alkol ruhsatı sorunu olduğu söyleniyor. Yani meclisin aldığı bir kararla alkol ruhsatları artık verilmiyor diye şikayet var bölge esnafında. böyle bir şey var mı?

H.G:  Üzücü olan konu böyle olmayan şeylerin konuşulması. Böyle toplumda yanlış anlaşılmalara sebep olacak olan şeyler söylenmesi. Önce kaynağına bir sormalı. O kültür varsa ve içecekse otelde içsin, son dönemde görüyorsunuz kaçak içkilerden dolayı yaşananları. Allah aşkına biz burada bir yerel yönetici olarak kendim kullanmam önce onu söyleyeyim ama içene de niye içiyorsun demem. Bu onun kendi tercihidir. Ama bunun oyunun kurallarına göre olması önemli. Niye? Kontrol edilebilen, sürdürülebilen olması, nezih ortamlarda olması. Her şeyin bir kuralı olmalı. 2016 dünyasına girmişim ben. Turizm belgesi alan her yer ruhsatını alıyor. Biz hayır vermesin diyor muyuz, hayır böyle bir şey yok. Ben demokrasiye inanan bir insanım. Ama bunu derken meclis kararımız var mı? Var. O da niye, işte kontrol altına almak istiyoruz. Yani disipline edilmesi amacıyla bu yapıldı. Geçen aylarda aldık. Ama ay demem yanlış olur. 2015’te aldık. İçkili bölgeler ilan edildi.

MECLİS İÇKİ KARARI!

Y.Tok: İçki bölgeleriyle ilgili kontrol diyorsunuz da, zaten açık alanda içmek yasak. Neyin kontrolü?

H.G: Tamam, içkili bölgeler ilan edilerek belli bölgelerde içilecek bundan sonra ama bunun dışında turizm belgeli olan yerler, turizm bölgesi olan yerler hala alabiliyor mu? Alabiliyor. Otellerde veriliyor mu? Veriliyor. Artı geçen yıllarda hak etmiş yerleri kısıtlıyormuyuz kısıtlamıyoruz. Üçüncüsü büfeden gidip birasını alabiliyor mu? Alabiliyor. Bunun için çığırtkanlık yapıp ta, işte o gün CHP, “yok siz alkole karşısınız da, yok ondan dolayı siz bunu…” ne ilgisi var? Ben bunu disipline ederek bunu alan-satan kişinin doğru yerden ürününü alsın, bunların kontrol edilmesi anlamında söylüyoruz. Ne olacak, o düzenini öyle oluşturduysa yapma etme demekle bugüne kadar oldu mu? Olmadı. İnsan buna üzülüyor olmayan bir şeyi hele insanları tedirgin edici şeyler… İnsanların bir düzeni var ne düzenine ne yemesine içmesine karışıyoruz, var mı böyle bir şey? Ben turizm ilçesinin belediye başkanıyım, biz bulunduğumuz konumun ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. İster içer ister içmez, bir karışamayız.

Y.Tok: Başka sorularım var mı var. Ancak bir saat oldu ve görüşme için bekleyen vatandaşın zamanını almak istemem. Mesela halıcıların, hediyelik eşya mağazalarının, turistik tekstil-konfeksiyon işletmelerinin şehir turizmine etkisini konuşmak isterdim. Ancak, iş o noktada sizden çıkıp daha kapsamlı bir soruna dönüşüyor, umarım bir gün bunları da konuşma fırsatımız olur. Şimdilik sorularımıza verdiğiniz yanıtlar için teşekkür ederim.

H.G: Ben de siz teşekkür ederim. Biz görüşme için her zaman fırsat buluruz, Pamukkale’yi ve Turizmi şehir için bir adım ileriye taşıyacak her girişime destek olmaya devam ederiz.

 

Yorumlar

Tolga   -  Bağlantı 19 Ocak 2016, 13:43

Sayın başkan pamukkaleyi bize kazandırsın ama önce Kınıklı Bursa caddesine sıfırdan asfalt yaptırsın. Yollar ufak tefek çukurlu ve yamalı bohça gibi. Bir yağmur yağsa araçlar yayaların üstünü ıslatıyor. Merkezefendiye bakın her yer mis gibi.

pamukkale   -  Bağlantı 18 Ocak 2016, 15:11

pamukkale nin en büyük sorunu fuhuş ve fuhuşa aracılık eden yerler.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı