REKLAMI GEÇ

LİSEDEN MÜZE DEĞİL EĞİTİM ÇIKAR

10 Şubat 2016 Çarşamba

ic_kapak

Mimarlar Odası Denizli Şube Başkanı Cüneyt Zeytinci ile röportajımız tam da yeni şube genel kurulunun arifesinde oldu. Onlar hummalı bir hazırlık içindeyken, ben de görüşme derdindeydim, Cüneyt Bey her zamanki inceliğiyle zaman ayırdı ve görüştük. Görüşmenin ilk gün yayına verdiğimiz argümanlarının bir kısmı yeni değil bizim için. Zaten uzun zamandır yazıp çizdiğimiz konular. Asıl bu gün yayınladıklarımız önemli. Pamukkale örenyeri kuzey kapısı üzerine uygulanan üniteler konusunu merak ediyorduk, arka planıyla Cüneyt Bey’den dinlemiş olduk.

Çoğumuzun bildiği gibi kuzey kapısı uzay çatıları estetik değil bahanesiyle (eskiler buna ne der; ‘estek, köstek sebeplerden’) ortadan kaldırılıverdi. Bizim gibi birkaç çatlak sızıntı dışında kimsenin sesi çıkmadı. Halen hiç kimse de çıkıp “Kuzey Kapısı uzay çatıları estetik değildi, yıkıp demirini hurdacıya havale ettiniz. Peki güney kapısının uzay çatıları pek mi estetik görünüyor gözünüze? Diyelim öyle, aynı planla yapılmış kuzey giriş çatılarının suçu neydi?” demiyor. Bir de şöyle mi soralım: Kuzey Kapısı uzay çatıları ile derdiniz neydi? Onca kamu yatırımı, bu yatırımın maliyeti, maliyetin kaynağı falan-filan nereye çıkarıldı?

Geçelim. Sonraki gelişmeler hepten bayramlıkmış, Cüneyt Zeytinci’nin anlattıklarından bunu öğrendik. Yıllardır Denizli mimari dokusu, özellikle Buldan evlerinden elini eteğini çekmeyen Metin Sözen’in mimarlık, sanat tarihi-arkeoloji alanlarına dair konularda kentin bürokratlarını nasıl sürklase edip yanılttığını anlamaya çalışıyorduk, sonunda tanıklıkla da belgelemiş olduk.

Doğal olarak Cüneyt Zeytinci’ye bir kez daha teşekkür borcumuzu belirtmek farz oldu.

3

MİLLİ EĞİTİM BÜTÇESİ LİSE’YE DE YETER
Y.Tok: Denizli Lisesi’ne de değinelim demiştik ama?”

C.Zeytinci: Denizli Lisesi ile ilgili olarak; her zaman dile getiriyoruz, Denizli Lisesi yüz yıllık tarihinde bir eğitim çınarıdır. Türkiye de kız ve erkek öğrencilerin ilk kez birlikte eğitim vermeye başladıkları okul olma özelliğine sahiptir. Atatürk ve İnönü’nün ziyaret ettiği bir okuldur. Tüm bu nedenlerle çok özel bir okuldur. Biz orasının bir eğitim kurumu olarak kalmasından yanayız. Önceki dönemlerde zamanın Denizli Valisi Abdülkadir Demir, görüşmemizde bakımsız kalmaması ve korunması için oranın Denizli Belediyesi’ne verilmesinin doğru olacağını belirtti. Biz buna her defasında karşı çıktık. Bu konuyu dönemin İl Milli Eğitim Müdürüne açtığımızda bize şu yanıtı vermişti: “Cüneyt Bey, Denizli İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yıllık bütçesi şu kadar. Bu bütçe ile Denizli Lisesi’nin bakım ve onarımının yapılmaması mümkün mü sizce” dedi. Okul bakımı için kesinlikle rahatça ödenek ayrılabileceğini gülerek söyledi. Buradan şu sonuca varıyoruz, Lisenin Bakanlık bütçesinden bakımının yapılması son derece doğru karardır ve eğitim kurumu olarak kalmaya devam etmelidir. Nitekim geçen altı ay içinde şu andaki mevcut binaların kız ve erkek tuvaletlerinin bakım onarım projeleri kuruldan onaylatıldı, bu kapsamda Denizli Lisesi Müdürlüğü, okul yaşatma derneği ve Mimarlar Odası ile yapılan uzun toplantılar sonucu TMMOB, Baro gibi kurumların katkısı sağlanarak restorasyonu yapıldı. Ön cephedeki ağaçların budanması ile ilgili bir karar yine kuruldan geçti ve ağaçlar budandı. Şimdi de binaların gece aydınlatması için çalışmalar sürüyor. Çok şık bir mekan ve aydınlatılması çevresel estetiği tamamlayan bir unsur olacak.

“TALİMAT” İTİBAR GÖRMEDİ
Y.Tok: Cumhurbaşkanının bildiğimiz bir talimatı vardı. 2014 yılı baharıydı sanırım, “Lise binasını Büyükşehir Belediyesine devredin” cinsinden. Bu konudaki gelişmelerin seyri nedir?

C.Zeytinci: Bu talimat Denizli kamuoyunda kabul görmedi. Özellikle Lise Mezunları Derneği, liseliler ve okuldan mezun olup şu anda Türkiye’nin çeşitli yönetim kademelerinde bulunanlar kararın yanlış olduğunu düşünerek eğitim kurumu olarak kalması hususundaki ısrarcı taleplerini sürdürüyorlar. Biz de bu talebin arkasında olmaya devam edeceğiz.

Y.Tok: Denizli de orta yaş kuşaktan itibaren mezun olan her üç kişiden biri de burada okumuş sanırım.

C.Zeytinci: Evet, Koca mektep mezunudurlar. Ben de orada okudum mesela. Zaten bir Ticaret Lisesi, bir Kız Meslek Lisesi ve bir de Koca Mektep vardı. O nedenle okuduğumuz okullarla gurur duyarız hala.

1

LİSEDEN MÜZE DEĞİL EĞİTİM ÇIKAR
Y.Tok: Şeytanın aklına karpuz kabuğu düşürelim biraz. Denizli Lisesi’nden bir müze çıkar mı?

C.Zeytinci: Bu konu bizim mimarlık ortamında da bazı zamanlar dile getirilir. Lise’nin farklı fonksiyonlarda kullanılması konusunu birkaç kez biz danışma kurullarımızda değerlendirdik. Bu değerlendirmeler sonucunda iki farklı görüş oluştu. Birinci, ağırlıkta olan ve bizim de arkasında durduğumuz görüş, binanın eğitim amaçlı tasarlandığı için aynı biçimde kullanımının devamını öngörüyor. Bir başka görüşe göre ise önemli olan binanın korunması. O nedenle korumayı içeren başka fonksiyonlarda da bina kullanımı uygun olabilir. Bu tartışmalar Büyükşehir’e devri konusu ile birlikte ortaya çıkmıştı.

Necati İnceoğlu Hocamızın da bu konuda görüşü var. Onun, Lise de 1970’lerde onarım yapıldığını, bu onarım zamanında bazı döşemelere betonarme destekler konulduğunu, o nedenle bundan sonra köklü bir fonksiyon değişikliği ile bina ana yapısına müdahalede bulunmanın uygun olmadığını belirten bir raporu var. Biliyorsunuz Hoca bu konuda ulusal ölçekte güvenilir bir uzmandır.

ARKEOLOJİ MÜZESİ ÖRENYERİNDE OLMALIDIR
Y.Tok: Başta sormam gereken sorulardan birini bir türlü soramadım. Konuşmanın akışını bozmak istemedim ama turizm konusuna devam ediyorken soralım. Kent içindeki altyapı müze ile birlikte öngördüğün turizmi kaldıracak durumda mı? Değilse, hemen planlamak mümkün mü?

C.Zeytinci: Aslında daha önce şunu tartışmak lazım. Dünya müzeciliği uzmanlarının ortak bir görüşü var. Arkeoloji müzeleri olmazsa olmaz, örenyerlerinde olmalarıdır. Ancak konumuzu dağıtmamak için sadece bir cümle ile keseyim, rahmetli Emre Madran ODTÜ’den hocamızdı ve şu görüşü benim için önemliydi: Şu anda sponsor kanalıyla Denizli’ye harcanacak toplam rakam 10 milyon olarak biliniyor. Bu rakamla halen Hierapolis müzesi olarak kullanılan şimdiki hamam gymnasiumun onarım yapılarak tam bir arkeoloji müzesine dönüştürülmesi en temel ve doğru yaklaşım.

35.000 DEPO MATERYALİ NEREDE SERGİLENİR?
Y.Tok: Bu konuda başka bir öneri, uzun yıllar Hierapolis kazılarında ve restorasyonlarında çalışmış bir arkeologdan geliyor. Şu anda hamam gymnasium 2000 yıl önceki fonksiyonuna dönebilir. Şimdi Karahayıt’ta yoğunlaşan termal sağlık yatırımlarına bir tür vitrin teşkil edebilir. Uluslararası düzeyde antik havuzun bu gün üstlendiği rolü çok daha yerleşik ve sağlık konseptine uygun olarak yerine getirebilir. Müze alanı olarak ise Pamukkale köyünden güney kapısına dönen yol kavşağındaki Kültür Bakanlığına müze yapılmak amacıyla 1990’larda ayrılmış olan arazi yeniden gündeme gelebilir. Bu önerinin sebebi ne? Çünkü şu anda Hamam gymnasium’da sergilenmeyi bekleyen ya da depolarda gün yüzüne çıkmayı bekleyen 35 bin civarında eser mevcut. Bunların çok önemli bir bölümü de ya ünik eser ya da uluslararası değerde sanat eserleri. Bir de sadece Hierapolis değil, hem Frigya, hem Karia bölgesindeki antik yerleşme kültürlerine ait. Ama hepsi de Denizli bölgesi antik kentleri ya da yerleşmeleri. Bu gün Denizli bölgesinde Kültür Bakanlığına ait 5-6 ayrı kazı olduğu düşünülürse, yer altından çıkmaya hazırlanan pek çok tarih materyaline hazırlanmak gerekir. Böyle bir manzarada Hierapolis büyük hamam yapısını daha geniş bir müzeye dönüştürmek sizce yeterli olacak mı?

2

ÖRENYERİNE MÜZE YAPMAK ZORDUR
C.Zeytinci: Uzmanların görüşü çerçevesinden bakarsak, müzenin örenyerinde olması çok doğru bir tez. Senin sözünü ettiğin arazi de antik kentin bitişiğinde olması nedeniyle makul sayılabilir.

Aydın İl merkezinde arkeoloji müzesi var. Çok geniş bir sergileme ve eser depolama kapasitesine sahip. Ama Aydın merkezdeki bu müzenin ziyaretçi sayısı ile örenyerlerine gelen ziyaretçilerin sayısı arasında uçurumlar var. o nedenle kent içinde bir arkeoloji müzesinin istenen ziyaretçi akışını sağlayacağını sanmıyorum.

Sizin de dediğiniz gibi Hierapolis Müzesi olarak kullanılan hamam yapısının antik çağdaki fonksiyonlarına dönmesi müthiş bir kazanım ve cazibeye yol açar. Bu gün Pamukkale gelirlerinin asıl payı antik havuza ait. Bu rakamı defalarca katlayacak bir mali potansiyel taşımakta bu öneri.

Diğer yandan örenyerlerinde müze yapımı da sıkıntılıdır. En yakınımızdaki örnek Aphrodisias. Oradaki müze sadece belirli noktalardan yerle teması olan bir yapıdır. Yani toprak altındaki antik kent kalıntılarının korunmasını esas alarak tasarlanmış ve uygulanmıştır. Bu türden projeler yapılmadığı sürece antik kentler içinde yapılacak yapılar, o kentin toprak altındaki bölümüne zarar verir, dolayısıyla zor işlerdir.

KUZEY KAPISINA BETON TEMEL ÖNGÖRÜLMÜŞTÜ
Y.Tok: O halde Pamukkale Kuzey kapısına yapılacak giriş bölümü projesinden haberiniz olmalı. Şimdilerde uygulaması yapılıyor diye biliyorum, bu nedenle Hazirana kadar giriş-çıkışa kapatıldı. Nasıl bir proje bu?

C.Zeytinci: Pamukkale giriş kapısı ile ilgili bir buçuk yıl önce Aydın Koruma Kurulunda bir proje onaylandı. Bu proje kuruldan çıktıktan sonra bizim gündemimize geldi. Proje 1500 m²’lik olup, altındaki dokuyu hesaba katmayan 50 cm temel betonu öngören bir yapıydı. Biz odamızda bun değerlendirdik ve bu haliyle uygulanacak bir projenin cinayet anlamına geldiğine hükmettik. Tam ihale aşamasıydı, konuyu önce zamanın Valisi Abdülkadir Demir ile paylaştık. Ardından Milli Saraylarda görev yapan ve Denizli’ye sık sık gelip giden Metin Sözen Hoca’mıza açtık. Metin Hoca’nın da içinde bulunduğu 6-7 kişilik bir kurul proje için onay vermiş. Ondan sonra proje hazırlanmış ve Aydın kurulundan onay almış. Ben Vali ile paylaştığımız zamanlarda Metin Sözen Hoca’yı aradım, durumu aktardım. Hoca “Ya bu Mimarlar Odası da her şeye burnunu sokuyor, bıktım artık sizden, bundan sonra Oda adına gelecek hiçbir çağrınıza gelmeyeceğim, siz bu hocalardan iyi mi biliyorsunuz kardeşim” diye bir güzel fırçaladı telefonda beni. “Burada o kadar profesör oturup karar verdi” dedi, “siz kim oluyorsunuz” dedi… Ben de “siz projeyi gördünüz mü” dedim, “görmedim” dedi.

VALİ DEMİR: “BİZİ BİR CİNAYETTEN KURTARDINIZ”
Bu görüşmeyi aynen Denizli Valisi’ne de aktardım. Sayın Vali bizi dinledi, sonra “Başkan bu konuyu inceleyeceğim” dedi. Tam ihale aşamasında Vali ihaleyi durdurdu. Üzerinden 10-15 gün geçti, oturup Vali Bey ile tekrar görüştük. Vali projedeki yanlışlıkları gördü ve “Başkan iyi ki uyardınız” dedi, “bunu gerçekten de kamuoyu ile tartışmadık, siz doğru bir iş yaptınız, Pamukkale’de bir cinayeti önledik, teşekkür ederim” dedi. Bu yanlıştan dönmek tarihsel bir olaydı ve Mimarlar Odası buna vesile oldu.

Y.Tok: Şimdi bir proje uygulanıyor galiba. Yeni projeyi kim yaptı?

C.Zeytinci: Yeni projeyi bizim üyelerimizden Öncü Başoğlan yaptı.  Tamamıyla örenyeri şartlarına saygılı bir proje. Aydın Koruma Kurulu tarafından da onaylandı. O projenin arkasındayız ve onaylıyoruz. Bu proje henüz ihale aşamasında.

Y.Tok: Peki şimdi uygulanan proje kimin?

C.Zeytinci: Belki ihale tamamlanmış olabilir. Bilemiyorum. Ama öncü hanım ile görüşülebilir.

Y.Tok: Teşekkürler söyleşi için.

C.Zeytinci: Görüşlerimizi anlatma fırsatı verdiğiniz için ben size teşekkür ederim.

 

 

 

 

 

 

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı