REKLAMI GEÇ

PAMUKKALE NASIL 35’LİK OLDU?

28 Aralık 2015 Pazartesi

ic_kapak

Pamukkale haberlerinden sıyrılıp biraz daha farklı bölümleri içeren turizm yazılarına yer verelim burada diyoruz ama ne mümkün?

Tam kendimizi hazırlıyoruz, beklenmedik bir Pamukkale hadisesi önümüzü kesiyor. Geçen haftalarda, şimdiki işletmecisi TÜRSAB’ın kongresi yapıldı. Ardından, aynı kurumun Denizli için hazırladığı 2013 tarihli Denizli kitabı elimize geçti, bunları konu edip yazmaya çalışırken bu kez TÜRSAB ve Kültür Bakanlığı Döner Sermaye Kuruluşu DÖSİM boş durmadı, tüm örenyeri girişlerine zam yaptı. Zamdan en çok etkilenen neresi oldu dersiniz? % 40 oranla Pamukkale. Önceden 25 TL olan giriş ücreti, bir anda 35 TL’ye yükseliverdi. Ocak 2016 itibariyle geçerli olacak.

Şu anda TÜRSAB’ın ülke genelinde fiilen işlettiği toplam 49 örenyeri var. Bunların 48’inde kanunsuz olarak işgalci konumunda bulunuyor. Neden? Daha önceleri defalarca verdiğimiz bilgiyi bir kez daha verelim: 2009 yılında Kültür Bakanlığı tarafından ihale ile TÜRSAB’a havale edilen 48 örenyerinin giriş çıkış ve ticari işletmesi 2015 yılında, Danıştay’ın hukuksuzluk görüşü üzerine, Ankara 3.İdare Mahkemesi kararıyla iptal edildi. Ancak Bakanlık, mahkeme kararını uygulamanın bir boşluk yaratacağını, bunun da kamu çıkarları açısından sakınca yaratacağı gerekçesiyle mahkeme kararına uymadı. Bunun yerine, TÜRSAB’a ihale de verilen süreyi kullandırmayı, 2016 yılı sonuna kadar ören yerlerinde kalmasını uygun buldu. Halen mahkeme kararı uygulanmış değil, uygulanacağı da yok gibi görünüyor.

Pamukkale bu karardan muaf. Çünkü Pamukkale ihale edildi mi bilmiyoruz ama 2013 yılı sonlarına doğru Denizli İl Özel İdaresi’nden alınıp TÜRSAB’a verildiği için mahkemeye taşınan ilk sözleşmenin dışında kalıyor.

Yani, bu gün 49 örenyeri işletmesini elinde tutan TÜRSAB, bunların 48 tanesini yasal olmayan biçimde işgal ediyorken, meşru olduğu tek yer Pamukkale görünüyor. Onca zammı uygun gördükleri Pamukkale üzerinde bu kadar rahat oynamalarının sebebi işte bu ‘meşruiyet.’ Bu konuyu o kadar çok yazdık ki, artık geçelim.

ÖRENYERİ ZAMLARI ‘GELİYORUM’ DEDİ

Geçen bahar aylarında yılını dolduran zamlar yenilenmedi. Sebebi Haziran genel seçimler olamaz mı? Kültür Bakanlığı bu konuda yaşanmakta olan siyasal sürecin etkilenmesini önlemek istemiş olmalıydı.

Oysa önceki zam 2014 yılı Nisan ayında yapılmıştı. Üzerinden bir buçuk yıl geçmiş olduğu halde zam konusunda bir gelişme olmamıştı. 2015 yılı zam için uygun olabilirdi. Ne ki konjonktürel olarak bir tür seçimler burcuna giren ülkede, o dönemin en kötü girişimi zam yapmak olurdu, buna izin verilmedi.

Sonra erken seçim kararı, 1 Kasım seçimleri, yeni Bakan ataması, TÜRSAB genel kurulu, genel kurul öncesi ortaya çıkan adaylar, başkan adaylarının vaatleri, bu vaatler içinde Pamukkale ve diğer örenyerleri işletmesini doğru bulmadığını beyan eden TÜRSAB başkan adayları. Bu gibi konularda en açık beyanatı, bizim röportaj yaptığımız başkan adaylarından Firuz Bağlıkaya vermiş, “Pamukkale’yi TÜRSAB’ın işletmesi yanlıştır” açıklaması Denizli Haber’de, “Denizli’de Turizm” sütunlarında uzun bir röportajın manşet başlığı olarak yayınlanmıştı.

Şimdi sular duruldu. Çıkabilecek çatlak sesler asgariye indi. “Pamukkale’yi TÜRSAB’ın işletmesi yanlıştır” diyen Bağlıkaya gibilerin bile konuya duyarsız kaldığını sandığım bir noktaya gelindi.

Hal böyleyken, iki yıldır yapılmayan, geçen bahar aylarında ertelendiğini varsaydığımız zam için şartlar olgunlaştı. Hazır yeni bakan işbaşı yapmış ama ihtimal, her şeye vakıf olamamış haldeyken zam listesi hazırlandı.

5

KONGRE DEMEK ZAM DEMEK

Başlangıçta kimseye duyurulmadı. Yeni yılda geçerli olacağı için duyurulmamasının gerekçesi hazırdı. Ama işin öteki yüzü öyle işlemedi. Bakmayın siz basına henüz 3-5 gün önce düştüğüne. Liste aslında neredeyse Aralık başında çıktı ve çıktığı sağır sultanın bile kulağına gitti. Neden Aralık başı? Çünkü TÜRSAB genel kurulu 6-7 Aralıkta yapıldı ve Başaran Ulusoy yeniden başkanlık koltuğuna oturur oturmaz ilk icraatı, Bakanlık koltuğuna yeni oturan Kültür Bakanı ile zam konusunu halletmek oldu.

İlk tepki de bundan yaklaşık 2 hafta önce Antalya Kent Konseyi tarafından gösterildi. Turizm Gazetesi’nin haberine göre 17 Aralık’ta bir araya gelen Konseyin turizm grubu başkanı Recep Yavuz yaptığı açıklamada, ören yerlerine yapılan aşırı zam ile ilgili bir yazı hazırlayarak başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm yerlere göndereceklerini belirtti.

Aynı toplantıda TÜRSAB Antalya Bölgesel Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Egemen zammın DÖSİM tarafından yapıldığını söylerken, turizm grubu adına konuşanlar, zammın bizzat TÜRSAB’ın isteği üzerine yapıldığını ifade ettiler. İlginç ayrıntı şu: Bu toplantının yapıldığı tarihte söz konusu zam listesi hiçbir yerde yayınlanmadı. Ne DÖSİM, ne Kültür Bakanlığı ve ne de TÜRSAB’la ilgili herhangi bir internet sitesinde izi yoktu. Aksine DÖSİM’in yayınladığı liste Nisan 2014 tarihliydi ve zamları içermiyordu. Hala daha eski listenin DÖSİM sayfasından inmediğini belirtelim.

Basında yaygın şekilde yayınlanmasının ardından turizm ilgilisi kuruluş ve dernekler ilk tepkilerini basın açıklamaları veya beyanlarıyla ortaya koydular.

TÜROFED: İÇ TURİZM İÇİN CAYDIRICI

Turizmin ulusal düzeydeki güçlü kuruluşlarından TÜROFED (Turistik Otelciler, İşletmeciler, Yatırımcılar Federasyonu) Başkanı Osman Ayık, yapılan zamların iç turları caydırıcı bir etkiye sahip olduğunu belirtti. www.turofed.org.tr sitesinde yayınlanan haberde, örenyeri zammının tarafların görüşü alınmadan yapıldığına dikkat çeken Ayık, “Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü tarafından duyurulan ve 4 Ocak 2016 tarihinden itibaren geçerli olacak zamlı giriş fiyatları caydırıcı bir etkiye sahip. Bu zamlar özellikle müze ve ören yerlerine yakın olan turizmcilerimizi zora sokacaktır. Zam kararı tarafların görüşü alınarak yapılmalıydı” dedi… Başkan Ayık, “2016 yılı da soru işaretleri ile dolu. 2016 yılı için iç pazar büyük önem taşıyor. Bu nedenle iç turizmde caydırıcı bir etkiye sahip olan müze ve ören yerleri girişlerine yapılan zamlar tekrar değerlendirilmeli” açıklamasını yaptı.
 Bu açıklamalar basının zam konusunda yaptığı haberlerle eş zamanlı oldu. Önce ulusal basın, sonra yerel basın konuyu kendi ilgi alanı çerçevesinde haberleştirdi. Sonrasında ulusal-yerel turizm dernek ve örgütleri arka arkaya açıklamalar yaparak zamlardan duydukları endişeyi kamuoyu ile paylaştılar.

DENTUROD: HALK PAMUKALE’DEN DAHA DA UZAKLAŞACAK

Yerel basına ilk düşen açıklama, TÜROFED üyesi olan Denizli Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği(DENTUROD) başkanı Gazi Murat Şen’den geldi. Çeşitli basın organlarında yayınlanan ve “bu zamları anlamak mümkün değil” diye başlayan açıklamasında Şen, “Gittikçe kan kaybeden müze ve ören yerlerine ziyaretler daha da azalacaktır. Turizmciler olarak, yapılan zammı anlamakta zorlanıyoruz. Denizli halkı, Pamukkale örenyerine giriş fiyatı olan 25 TL’yi bile çok görürken, şimdi 35 TL oldu. Denizli halkı Pamukkale’den daha da uzaklaşacak. Seyahat acentalarının paket turları fiyatları da artacak, tur satışlarını olumsuz etkileyecek. Sektörümüzün desteğe ihtiyaç duyduğu bir dönemde yapılan bu zamlar geri alınmalıdır” diyerek zamlara tepki gösterdi.

PAMUKKALE TURIZM DERNEĞI:

ZAM DEĞİL İNDİRİM YAPILMALI

Ardından gelen açıklama Pamukkale Turizmciler Derneği Başkanı Oysal Aslan imzası taşıyordu. Aslan gönderdiği yazılı açıklamada, “Konjektürel sebeplerden dolayı yara alan Turizm, bölgemizdeki otel ve diğer turizm işletmeleri fiyatlarında düşüş yapmasına rağmen T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı (DÖSİMM) Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü Pamukkale Hierapolis Ören yeri giriş fiyatlarını %40 artırarak 25 TL’den  35 TL’ye artırmış olup uygulamanın 01.04.2016 tarihinde geçerli olacağını açıklamıştır. Bu artışın Pamukkale’ye gelecek ziyaretçi sayısında ciddi oranda düşüşe sebep olacağı kanaatindeyiz… Bölgemizdeki turizm işletmeleri, bölgemize turist gelişini arttırmak için birçok fuarlara giderken, özellikle Ekonomi Bakanlığı teşvikler verirken, ne tezattır ki Kültür ve Turizm Bakanlığımız ören yeri giriş fiyatlarını neye göre artış yapmasına bir anlam verilememiştir.”

Pamukkale Turizm Derneği yaptığı basın açıklamasında zamlara itiraz ederken indirim istiyor ve bunu hayli ilginç bir örneğe başvurarak yapıyor. “Bakanlığımız sayfasında da görüldüğü üzere, DÖSİM örneğin “Mevlana Müzesini” ücretsiz yapabildiğine göre, Pamukkale Hierapolis ören yeri giriş fiyatlarında indirim yapabilir inancındayız.”

ZAMMA NEDEN İTİRAZ ETMELİYİZ?

Pamukkale zammına itiraz etmenin, bir yurttaş olarak hak gaspına kaşı çıkmaktan öte bir anlamı yok. Doğal olarak demokratik bir zemini var.

Bunun yanı sıra ülkenin ve yaşadığımız kentin doğal güzelliğinden yararlanmak, tarihi ve kültürel zenginliğini paylaşmak ve yaşamak doğal bir hukuki hak.

Hangi yasa, tüzük, ya da benzer yaptırım belgesine dayanırsa dayansın, anayasanın eşitlik ilkesine uygun olmadığı sürece itiraz etmek saklı bir insani haktır.

Kaldı ki, çokça yazıp çizdik, Pamukkale’deki TÜRSAB hukuku çiğnemekte ve yasal olmayan biçimde, önce Danıştay, sonra Ankara 3.İdare Mahkemesi kararına aykırı olarak işgalci konumunda bulunmaktadır. Bu nedenle hak arama meselesi sadece idari, sosyal ya da doğal hukuk normlarından farklı olarak, bizzat TC. yasalarına ve mahkeme kararlarına hukuken fazlasıyla uygundur.

4

Denizli İl Özel İdaresi işletmesi olan Pamukkale’nin, büyükşehir yasası ile Denizli Büyükşehir Belediyesi işletmesine dönüşmesi gerekiyordu. Ama oldu-bittiye getirilip TÜRSAB’a bir gece yarısı kentin mülki amiri ve birkaç kifayetsiz yöneticisi eliyle bırakılıverdi. Denizli Halkının gelir hanesine yazılacak Pamukkale işletme geliri, bir anda özel şirket rantına dönüşüverdi.

Kent belleğinden söz etmiyorum bile. Ya da yarım asır öncesinde başlayıp bu güne taşınan Denizli insanının kentlilik kültüründeki Pamukkale örenyerinin rolünden hiç dem vurmuyorum.

İşte bunlardan dolayı yapılan zamma itiraz etmeliyiz, ettiğimiz itirazın arkasını kovalamalıyız. Çünkü haklıyız. Hem doğal hukuk, hem yazılı hukuk bizi bu kentin sahibi, Pamukkale’nin sorumlusu,  geçmişin mirasçısı yapıyor.

Bakmayın siz “gidin müzekart alın o zaman” türünden mesnetsiz atanlara. Onlar da belli ki müzekart’tan çıkarı olanların ya sözcüsü, ya da taraftarı.

Sorun müzekart sorunu falan değil zaten. Sorun bir hakkın savunulması sorunu. Zorla dayatılan şeylere karşı, halk olarak irademizin birtakım kuruluşların keyfiyetine feda edilmesine karşı çıkma sorunu. Beraberinde yanlışlığı mahkemelerce saptanıp karara bağlanmış bir uygulamaya karşı çıkma ve hukukun uygulanmasını isteme sorunu!

TÜRSAB’IN “DENİZLİ” KİTABI

Geçelim elimizdeki TÜRSAB’ın “Denizli” başlıklı kitabına. 

Kitabı ilkin aynı kuruluşun internet sayfasında gördüm. 17 sayfalık bir bölümü pdf formatında yayınlanmıştı. Hatta yanılıp sadece bu kadar mı acaba diye epey araştırdım, ancak sonuç alamadım. Sonunda Denizli Belediyesi Kültür, Turizm ve Tanıtım Dairesi Başkanı Hüdaverdi Otaklı ile bir sergide karşılaştığımızda sözünü ettim. Bana temin edebileceğini söyledi.

Bir-iki hafta sonra başka bir sergide karşılaştığımızda, “sergiden sonra dairede kitabı verebilirim” dedi. Sevindim.

Otaklı’dan ‘iade etmek üzere’ aldığım kitabın deyim uygun düşerse ‘fena olmadığını’ söyleyebilirim.

Söyleyecek çok söz yok. Eksiği var mı var. Yanlış bilgi var mı var, ancak bu kadarı her çalışmanın taşıyabileceği eksiklik ve yanlışlıktan daha fazla değil. Örneğin antik kentleri sayar ve anlatırken Colossae neden es geçilmiş anlamadım. Oysa şimdiki kifayetsiz haliyle bile uzak doğudan gelip ayin yapan turist gruplarına bizzat ben şahit olmuştum “Tarihin Peşinde” belgesel çalışması döneminde.

Benim kitaba ilişkin sorunum içerikten önce, neden böyle bir kitabın gündeme geldiği ile ilgili.

Söylediğimizi açıklığa kavuşturmak için biraz belleğimizi zorlayalım ve birkaç yıl öncesine gidip basında yer alan haberleri takip edelim. Bazı haberleri buraya taşıyalım ve haberlerin anlamı ve satır aralarını okumaya çalışalım.

1

 ‘TÜRSAB’TAN ÖNCE VE TÜRSAB’TAN SONRA’

2012 yılının en sıcak günlerindeyiz. Temmuz’un tam ortası. Sıcak mı sıcak.

TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy Denizli Valisi Abdülkadir Demir’in daveti üzerine Denizli’ye geliyor. Ulusoy-Demir yakınlığı bir rivayet, önceki görev yaptığı il olan Erzincan’a uzanıyor. Aralarında sıcak bir dostluk var.

O gelişte Ulusoy iki gün Denizli’de kalıyor. Vali Demir önüne düşüp Tripolis, Laodikeia, Hierapolis ve Buldan’a götürüyor, gezdiriyor. Gazetelerde yer alan haberlere göre Vali bu geziler boyunca yapılan toplantı ve basına yaptığı açıklamalarda, TÜRSAB ve başkanını adeta yere göğe sığdıramıyor. O açıklamaların birinde Vali Demir, “Ben biliyorum ki TÜRSAB bizi yalnız bırakmadı” diye başlayan konuşmasını,  “Denizli 19 antik kent ve 800 civarında kültür tabiat varlığıyla çok zenginliklere sahip bir kent. Bu zenginliklerden hangisine gitsem TÜRSAB’ın bir katkısı var. Görülüyor ki TÜRSAB’ın bu anlamda ülkenin değerlerine verdiği katkıyı herkes biliyor. Bu anlamda bu birlikteliği pekiştirerek Denizli’de daha ileriye götürecek çalışmalar yapacağız” diyerek sürdürüyor. İlk işareti de “birlikte, daha ileri gidecek çalışmalar” ifadesiyle vermiş oluyor. Konuştukça coşuyor, coştukça, üstüne koyuyor, “TÜRSAB’ın her gittiği yerde adeta ‘TÜRSAB’tan önce ve TÜRSAB’tan sonra’ kavramının oluştuğunu belirtiyor. Durmuyor, “TÜRSAB burada, bu gelişler bizim için çok önemli. TÜRSAB turizmin en son noktasında var. Anadolu’nun her köşesinde TÜRSAB var” diye tamamlıyor.

2

Bunları duyan TÜRSAB Başkanı Ulusoy, Hierapolis’in devri konusunda yıllardır direnen kent bürokratları ve seçilmişlerini ilk kez zayıf noktasından yakaladığını düşünmüş olmalı. Öyle ya, Hangi Vali gelse o güne kadar, merkeze çekilmeyi göze alarak Pamukkale gelirlerinin ilde kalması konusunda elinden geleni yapmıştı. Kimisi yaşamını yitirmiş, kimisi emekli olmuş, kimisi de merkeze çekilmiş ama hiç birisinin üzerinden Pamukkale gölgesi eksik olmamıştı. Merkezi bürokrasiye direnişlerinin cezasını mezarda bile çekmekteydiler.

Belki de ilk kez bir Vali çıkıp kentin öz gelirini altın tepsi içinde TÜRSAB’a sunacak bir olgunluk gösteriyordu. Işık görünmüştü.

2 ARABA + 400 BİN LİRA

Çok geçmedi, Işığın peşine düşen TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, Ağustos ortalarında iki-üç araç alıp Tripolis ve Laodikeia kazı başkalıklarına hediye etti. TÜRSAB, daha önce de (2009 veya 2010 olabilir) Laodikeia’ya 70 tonluk bir vinç hediye etmiş, ama akabinde yaptığı ören yeri işletme girişimlerinden müspet sonuç alamamıştı.

3

Bu kez kesenin ağzı yeniden açıldı ve araçlar Ağustos 2012’nin ortalarına doğru Laodikeia’dan Celal Şimşek Hoca’ya, Tripolis’ten ise Bahadır Duman Hoca’ya zimmetlenerek teslim edildi.

Ardından Denizli kitabı sözü verdi Başaran Ulusoy. Denizli’yi tarihi kültürel ve turistik boyutuyla öne çıkaran bir prestij kitap hazırlayacaklar ve TÜRSAB Kültür yayınlarından 11.Kitap olarak yayınlayacaklardı. Bu sözü de o ilk gelişinde vermişti. Yani 2012 temmuzunda, yani Pamukkale işletme ‘ihalesini’ almadan 1.5 yıl kadar önce. Merdiven basamakları yavaşça örülüyordu.

Velhasıl gidişattan her iki tarafta memnundu, aceleye gerek yoktu. Zaten birkaç yıl önce para getiren tüm ören yerleri, buna siz kaymaklı örenyeri deyin, Bakanlık’tan ihaleyle alınmıştı. Gerçi söz konusu ihale ile ilgili aleyhlerinde dava açılmıştı ama olsun, arkalarında koskoca Bakanlık vardı, bakardı bir çaresine.

Bu arada Kültür Bakanı değişmiş, Ertuğrul Günay’ın yerine Ömer Çelik gelmişti. Yeni Bakanın ilk işi Günay döneminde yapılan uygulamalarla ilgili soruşturmalar açmak olmuştu. Turizm ruhsatları bu soruşturmaların başında geliyordu. Ama nedense hakkında 2009 yılındaki ihaleden usulsüzlük davası açılmış olan TÜRSAB bu soruşturmalardan uzak tutuldu.

2013 yılı Kasım ayının son haftalarında bir anda Pamukkale’nin devri patladı. O güne kadar işletme hakkının Denizli yönetimi uhdesinde kalması konusunda samimiyetinden kuşku duyulmayan Zeybekci’nin de bir etkisi olmamıştı.  Ve bağıra bağıra Pamukkale örenyeri işletmesi hakkı, bir gecede uçup gitti. Hem de Büyükşehir Yasasındaki açık maddeye rağmen, hem de İl Özel İdaresi ve Bakanlık arasındaki açık sözleşmeye rağmen, hem de ağır top milletvekillerine rağmen!

Velhasıl, bir kitap, iki araba ve epey eskide kalmış hediye vinç karşılığında Türkiye’nin en çok gelir getiren birkaç örenyerinden biri olan Pamukkale böylece ‘bağışlanmış’ oldu.

 

 

Yorumlar

ALİ AKTÜRK   -  Bağlantı 16 Ocak 2016, 22:57

Bakanlıktan iki defa istedim protokolü, devlet sırrı hüviyetinde olan belgelerden miş, veremiyeceklerini maille cevap verdiler.Türsab acentalar birliği, ancak incoming yapan acentalarında düşmanıdır ha!!!!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı