REKLAMI GEÇ

PAMUKKALE TERMAL SORUNLARI

28 Mart 2016 Pazartesi

denizli-yasar-tok-pamukkale-termal-sorunları-denizli-de-turizm-h

“OTELCİ DOKTOR PANSİYONCU SAĞLIK MEMURU”

Birkaç yıldan beri Denizli’nin öncülük etmesiyle başlayan Termal Sağlık Yönetmeliği Sağlık Bakanlığı bünyesinde hazırlandı. Bildiğimiz kadarıyla Bakan’ın önünde ve imzasını bekliyor. Böylece Türkiye’de termal sağlık ilk defa yönetmelik hükümlerine bağlanmış olacak. Bu arada belirtelim, yönetmelik hükümlerinin neleri içerdiğini, nasıl bir termal sağlık yönetimi öngördüğünü, yerli ve yabancı sağlık personeli, personel eğitimi vb. konularında hangi koşulları ve ölçütleri zorunlu kıldığını henüz bilmiyoruz. O nedenle önyargı oluşturmamak kaydıyla şu notu iliştirmeden geçmeyelim. Yönetmelik hükümleri Turizm Bakanlığı ile yapılacak bir koordinasyonla uygulanacak olursa, yaşanan sıkıntıların önemli bir bölümü bertaraf edilebilir. Bunun ön koşulu ise değişiklik adı altında yazboz tahtasına dönmüş bir yönetmelik metni içinde hükümleri karmakarışık, konjonktüre ve ranta göre yeniden tasarlayan işgüzarlıklara izin vermemektir. Türkiye 2000’li yıllarda o kadar çok yönetmelik, tüzük, yasa ve hüküm değişikliğine tanık oldu ki, önemli bölümü ‘keşke hiç değişmeseydi’ dedirten değişikliklerle gelmişti. Hatırladığım son değişikliklerden bir tanesi Akkuyu nükleer santralini ve beraberinde doğayı sevmeyen, tehlikeli sonuçlara açık pek çok uygulamayı meşrulaştıran ÇED yönetmeliği olmuştu. Bir diğeri inşaat sektörüne her tür fırıldak için kapıyı aralayan ‘seç-beğen-al’ yönetmelikleriydi vs. Umarız çok iyi niyetli biçimde gündeme taşınıp hazırlandığını sandığımız termal yönetmeliği de aynı akıbete maruz kalmaz. Kuşkumuzun bir başka nedeni; Termal gibi nispeten az deforme edilmiş yeraltı kaynaklarının rant değerine bağlı olarak bir anda ‘patlayıp gitmesi’dir. Böylece henüz on yıllara varmadan mevcut kaynakların ‘dibini bulma’ endişesidir.

Bu girişe neden ihtiyaç duyduk?

İlk bölümü birkaç gün önce yayınlanan ve devamına şimdi yer verdiğimiz söyleşinin bu bölümünde adı geçen yönetmelik üzerine konuştuk. Dr. Turgay Sehil, birkaç yıl önce başlayan yönetmelik oluşturma çalışmaları konusunda sorularımızı yanıtlarken, onaylanıp uygulamaya sokulması halinde yönetmeliğin termal sektörü ve sağlık ünitelerini nasıl biçimlendireceğini anlattı. İyimser ve heyecanlı bir yaklaşım sergiledi. Onun heyecan ve dileklerine katılmamak mümkün değil. Ancak, olası gelişmelerin yabana atılmayacak bir potansiyel içerdiğini görmemek de mümkün değil. Bu nedenle önceden şerh koymanın, olumsuz gelişmelere dikkat çekip kontrol mekanizmalarını canlı tutacağı kanaatindeyim.

denizli-yasar-tok-pamukkale-termal-sorunları-denizli-de-turizm-3

TERMAL İÇİN BİR GÜN

Turgay Bey ile odasında yaptığımız görüşmenin sonunda, benim için hazırlanan günlük termal programı geldi. Galiba biraz torpil geçilmişti. Toplam 6 ayrı bölümden oluşan, yaklaşık yarımşar saatlik etkinliklere ayrılmıştı. Saat 11.00’de başlayıp, 15.00’e doğru bitirecektim. Bu etkinliklerin önemli bir kısmı gruplarla birlikte uygulanıyordu.

Ön bilgi alıp sahaya salındım. Rehberlik eden resepsiyon görevlisi soyunma ve duş kabinleri, eşya dolapları, tuvaletler ve programıma ait uygulama mekanlarını gezdirip kısaca bilgilendiriyor. Sağlık merkezinin bodrum katı havuzlara, kırmızı çamur tedavisine (pelioidoterapi) ve soyunma kabinlerine ayrılmış. Hazırlığımızı burada yapıyoruz. Fotoğraf makinamı alıp kabinden çıkıyorum.

İlk program su egzersizi. Havuza girmeden önce kısa bir duş alıp kabaca temizleniyor ve suya öyle giriyoruz. Grup halinde kapalı termal havuzdayız. Sonradan spor bölümü mezunu olduğunu öğrendiğim genç bir kız, program için açıklama yapıyor. Bizim egzersiz hareketlerimizi o yönetecek. 5-6 kişiyiz. Havuzun başka bir köşesinde birkaç kişi, yakınları olduğunu düşündüğüm fiziksel engelli gence su egzersizi için yardım ediyorlar. Suyun sıcaklığı 35 derece civarında. (Sonradan merak edip Turgay Bey’e sorduğumda, ‘beyaz’ suyun 36, ‘kırmızı’ suyun 58°C olduğunu söyledi.) Kısa sürede vücut alışıyor. Hareketler yumuşak ve rahatlatıcı. Başka türlüsü mümkün değil, suyun içinde hızlı hareket etme şansınız yok. Havuz suyunun sıcaklık derecesi, vücudunuzun hareketleriyle birlikte çabucak ısınmasını sağlıyor ve hareketleriniz giderek daha rahatlatıcı ve keyifli hale geliyor. Yaklaşık yarım saat süren kültür-fizik hareketleri yapıyoruz termal havuzda.

Havuzdan çıktığımda hafiflediğimi hissediyorum. Havuz çalışmasına rehberlik eden görevliden rica ediyorum, birkaç poz fotoğrafımı çekiyor. (Burada kısa bir açıklama: Termal programdan sadece kendi fotoğraflarımı kullandım. Zaten başka fotoğraf çekmedim. İzinsiz biçimde başkasına ait fotoğraflar çekmek ve kullanmak içine sinmedi.)

Programımda yer alan ikinci etkinlik, kaplıca. ‘Kırmızı su’ havuzunda yarım saatlik bir kür. Havuz bu kez asıl merkez dışında başka bir ünite içinde yer alıyor. Otel, sağlık merkezi ve restaurant bölümlerinin çevrelediği avludaki açık yüzme havuzunu geçip, kapalı kırmızı su havuzuna ulaşıyorum. Bende başka kimse yok. bir görevli ilgisizce oturuyor. “ Ne kadar kalmalıyım havuzda” diyorum, “20 dakika kadar kalmalısınız en az” diyor. Bulanık suya yavaşça giriyorum. Suyun sıcaklığı önceki havuzdan çok daha fazla. 55-60°C arası! Kükürt kokusunu birkaç dakikada sindirip alışıyorum. Yaklaşık 25 dakika kadar bazen yüzerek, bazen vücudu suyun altında tutarak küçük oyunlar uyduruyor ve zaman dolduruyorum.

Havuzdan çıkıp duş alıyor, yeniden ana binaya geçiyorum. Sonraki programa henüz 15-20 dakika var. Tedavi ünitelerinden fotoğraf çekmek için üst katlara çıkıyorum. Telefon çalıyor. Uzunca bir görüşmeoluyor. Yaklaşık 20-25 dakika kadar. Bu arada yer egzersiz hareketleri başlamış, bana işaret ediyorlar katıl diye. Kibarca hayır diyorum, telefondaki mevzu çok daha önemli. Birkaç görüşmeden sonra salona iniyorum.

Bekleme salonunda sıkılmaya başlamıştım ki, Dr. Tuırgay Bey çıkıyor odasından, ‘nasıl gidiyor’ diyor. Yanıt beklemeden yemek yiyelim teklifinde bulunuyor. Peki deyip restaurant bölümüne yürüyoruz. Bu yemek arası iyi oldu. Öyle ya, rahat görüşme fırsatını sonraki saatlerde bulamayabiliriz. Ben hemen yemeği değerlendirip ‘termal yönetmeliği konuşalım’ mı diyorum. Tamam diyor Turgay Bey. Öğle yemeği için menüden sebze ağırlıklı hafif şeyler seçiyoruz. Çorba, taze fasulye, salata ve tatlıdan oluşan yemek bir saate yakın sürüyor.

Ben kayıt cihazını açıp ilk soruyu sorduğumda yemek servisi henüz başlamamış, sularımızı yudumlamaktaydık. Turizm ve sağlık kavramları üzerine aklıma takılanları sorarak başlıyorum. Ne de olsa bu ikisini termal özel kavramına bağlamayı pek seviyoruz şimdilerde. Sanki sihirli bir değnek! Dokunduğu her kapıyı bir maymuncuk gibi açıvereceğini sandığımız bileşik bir kavram!

denizli-yasar-tok-pamukkale-termal-sorunları-denizli-de-turizm-2

İşte o görüşme kayıtlarından notlarımıza eklediklerimiz:

TERMAL İÇİN TIP DİSİPLİNİ ŞART!

Sağlık mı, Turizm mi yoksa her ikisi birden mi? Biri oldukça esnek, hizmet sektörünün neredeyse en uç noktası, diğer ise tam anlamıyla disiplin isteyen, herhangi biçimde uygulamada taviz vermeye imkan bırakmayan bir alan. Bu iki alanı nasıl birleştiriyorsunuz?

Bizim sağlık organizasyonumuz turizme benzemiyor.  Sağlık çok daha disipliner bir şey. Mevzuatı, yasaları, hareket biçimleri… Neden turizmden farklı? Sağlık turizmi denince termalde olsa, sağlık yapıyorsanız neden farklı bir açıdan bakmak gerektiği, şu anda Pamukkale’de başlayan bu değişimin ne olduğu buradan daha iyi anlaşılır. Biz sağlıkçılar yetiştirilirken belli bir disiplinde yetişiriz. Yani eğitimimizin askeriyeden farkımız yok açıkçası. İtaat, hata yapmama ya da hata olursa meydana gelebilecek felaketlerin aynısının ortaya çıkma olasılığı sağlıkta da var. Hata yaptığınız zaman insanlar ölür. Bu bakış açısıyla muhakkak belli bir disiplinde gitmeniz gerekir. Birbirinize çok güvenmek zorundasınız. Örneğin hemşireye ya da sağlık memuruna ya da herhangi bir çalışanına… Bir şey kararlaştırıp, karar verip bu yapılacak dediğiniz zaman o gerçekleşmek zorunda. Gerçekleşmezse tehlikeleri var. Ya da gerçekleştirmemek zorunda yine tehlikesi var. Biz bu hiyerarşiyle eğitim alıyoruz. Tıp sistemi böyle bir eğitim sistemine sahip ve aynı yansımayı bizim mevzuatta görürsünüz. Turizmde otelin bir mevzuatı vardır ama o mevzuat çok daha esnektir. Tıpta ise bir acil ünitesi, ya da tedavi ünitesi mevzuatına aykırı bir şey yapmanız mümkün değil. O standarttır onu yapmak zorundasınız, ya da kullanacağınız ekipman veya kullandığınız cihaz o mevzuatta ne ise onu yerine getirmek zorundansınız. Mesela restoranda çalıştıracağınız personel turizm otelcilik mezunu olmayabilir ama sizin çalıştıracağınız personelin muhakkak eğitimi olması gerekiyor. Dolayısıyla bunların hepsiyle birlikte kullanacağınız alanlardan, çalıştıracağınız personele ve işlemi yapış biçimine kadar mevzuatla sınırlandırılmış standartlar var.

TERMALDE TURİZME SAĞLIĞI GİYDİRİYORUZ

Sözün ettiğiniz, tıp alanı dahilindeki kurumlarda eğitilmiş nitelikli personel tarifi. Genellikle de sağlık kurumlarında, hastanelerde görev yapmak üzere eğitim alırlar. Turizm alanı ile uyum sağlamaları zor olmalı.

Şimdi kaplıca bölgelerinde, kaplıca ile ilgili, termal ile ilgili olan unsurlarda böyle bir yönetmelik yok. Elimizde sadece kaplıca yönetmeliği var. Nedir bu? Otelin Turizm Bakanlığından aldığı işletme belgesi ve bu işletme belgesi ile Sağlık Bakanlığından, halk sağlığından aldığı kaplıca ruhsatı. Ama o kaplıca ruhsatı sadece kaplıca havuzunu ilgilendiriyor, kaplıca havuzu ve etrafını. Diğer alanları Sağlık Bakanlığı kontrol etmiyor, Turizm Bakanlığına bağlı. Yeni yönetmelikle öngörülen konu şu, her yer Sağlık Bakanlığının kontrolünde olacak. Yani termal bölgede bir sağlık merkezinde sizin sağlık turizmi olarak sunacağınız bütün etkinlikler Sağlık Bakanlığının denetiminde olacak. Hastaneyi nasıl ruhsatlandırıyorsa, tıp merkezini nasıl ruhsatlandırıyorsa bir termal otelin içinde yaptığı bütün etkinlikler aynı şekilde ruhsatlandırılıyor. Yani bir bakıma Turizm Bakanlığından Sağlık Bakanlığına bir inisiyatif bırakılıyor. Bu farklı bir durum. Sağlık Bakanlığı ilk defa turizm alanlarında sağlık unsurlarını devreye sokuyor. Bir bölge sağlık unsurlarıyla nasıl olabilmeli? Örneğin bir bölgede kömür yakılmamalı, hava temiz olmalı, mesela yürüyüş alanları olmalı, bisiklet alanları olmalı, yeşil alanları olmalı değil mi? Sağlık merkezleri, kür ve rehabilitasyon oteli veya kür ve rehabilitasyon merkezi niteliğinde sağlık unsurlarını ön plana çıkaran ve hizmet eden kurumlar yine Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmeli. O zaman turizme sağlığı giydirmiş oluyoruz. Aksi takdirde başarılı olma şansı yok.

TERMAL YÖNETMELİĞİ GÜVEN DEMEKTİR

Termal yönetmeliği bu konuda size ya da bakanlığa ne gibi kolaylıklar sağlayacak?

Yönetmelik Sağlık Bakanlığına yurt dışında, ‘ruhsatlandırmış olduğum kurumlar denetimim altındadır, siz bana yaşlılarınızı engellilerinizi, hastalarınızı akredite ettiğim kurumlara gönderin’ deme fırsatı veriyor. Aksi takdirde ne bakanlık ne her hangi birinin yurt dışına çıkıp ‘şu otel çok iyiymiş, şu otele git hastanı gönder’ deme şansı yok. Kimse de buna ön ayak olmaz. Aynı şekilde yurt dışındaki sigortalar, yurt dışındaki acenteler, yurt dışındaki sağlık turizmi ile ilişkili olan bütün unsurlarda bunu dikkate alarak hareket eder. Bu olmadan birçok bölge dikkate alınmıyor.

denizli-yasar-tok-pamukkale-termal-sorunları-denizli-de-turizm-7

YÖNETMELİĞİN ÖNCÜSÜ DENİZLİ İL SAĞLIK!

Yönetmelik çalışmaları ne zaman kim tarafından başlatıldı?

Yönetmelik çalışmaları 2012 yılında Türkiye’de ilk kez Denizli İl Sağlık Müdürlüğü tarafından başlatıldı. Gerek bu bölgenin gerekse de sağlık kurumlarının yönetmelik taslakları ilk kez Denizli İl Sağlık Müdürlüğünde oluşturuldu. Müdürlük bunları hazırlayıp bakanlığına gerek bölge olarak, gerek sağlık kurumunun niteliği olarak iletti. Bu arada bakan değişti, genel müdürler değişti, daire başkanları değişti, bir sürü değişiklik oldu. Ama yine bu işi takip eden, arkasının gelmesini sağlayanlar devlette süreklilik esastır diyerek bir yere getirdiler. Üzerinde konuşuldu tartışıldı, bakanlık bunu birçok unsurlarla paylaştı, sonuçta bir yere geldi bu taslak.

Pamukkale’ye etkisi nasıl olacak bu taslak yönetmeliğin?

Türkiye’de termal turizm adı altında bizi de çok etkiliyor Pamukkale bölgesi olarak. Bütün Türkiye’yi etkiliyor ama burada model olarak Pamukkale seçildi.

Termal sağlık dışında bir de medikal sağlıktan söz ediyoruz. Yönetmelik bunu da içeriyor mu?

Tabi, medikal turizmde zaten Sağlık Bakanlığı doğrudan etkin bir kurum. Medikal Turizm nerede gerçekleşiyor? Bakanlığın ruhsatlandırmış olduğu hastanelerde, tıp merkezlerinde, estetik merkezlerinde, oralarda gerçekleşiyor zaten. Sadece Türkiye’de termal turizm sağlık bakanlığı bünyesinde gerçekleşmiyordu, şimdi bu yönetmelikle beraber o da olacak.

TERMAL RUHSATLANDIRMA HASTANE GİBİ OLACAK

Türkiye’de rehabilitasyon ve fizik tedavi üniteleri genellikle kent merkezlerindeki medikal kurumlarda bulunuyor. Termalde kabuk değişiminin bu duruma etkisi ne olacak?

Türkiye kabuk değiştiriyor demiştim. Bu tanımdan şunu da anlayabiliriz, Bizim bahsettiğimiz termal bölgelerin dışında yüksek oranda gerçekleşen fizik tedavi rehabilitasyon merkezleri var. Nerede? Sağlık Bakanlığının ruhsatlandırdığı şehir içindeki hastanelerde! Şimdiki yönetmelik şehirlerdeki tedavi merkezlerinin termal bölgelere kaydırılmasının teşvik edilmesini, termal bölgelerde ruhsatlandırıp faaliyet göstermesini, halkın daha nitelikli rehabilitasyon ve tedavilerini bu bölgelerde almasını öngörüyor. Böylece yurt dışındaki insanların daha sonra talep göstermesini sağlamayı amaçlayan bir çalışma aynı zamanda. Kabuk değiştirmesi bunu da içeriyor.

Yönetmelik şu anda Bakanın önünde diyorsunuz. Ne zaman uygulamaya çıkacağını varsayıyor veya bekliyorsunuz?

2016 yılında tamamlanmasını açıkçası bekliyoruz.

Sizin gözleminize göre Bakanın yönetmeliğe yaklaşımı ne?

Sağlık Bakanlığı bu konuyla çok yakından ilgileniyor. Türkiye Cumhuriyeti olarak ekonomik kalkınma planı var ya. Bu planda sağlık turizmi gelirleri içerisinde termal turizmi çok büyük orana sahip, hatta medikal turizmden daha büyük gelir elde etmesi bekleniyor.

2023’TE 40 MİLYAR DOLAR!

Öngörülen total rakam ne?

2023’de 20 milyar dolar öngörülüyor. Şu anda normal turizm zaten 30 milyar dolar kazanıyor. Türkiye’deki bütün turizm gelirleri 30 milyar dolar. 20 milyar dolar çok büyük bir rakam. Sadece termal için. 1995’lerde sağlık turizminden elde edilen dünyadaki pay yaklaşık 80 milyar dolar iken 2005’lerde 150-160’lara çıkmış. 2015’lerde de 400’e çıkmış. 400 milyar dolardan bahsediyoruz. Türkiye’nin bu kaynaklarıyla 20 milyar doları elde etmesi çok zor değil. Ama bu 20 milyar doları elde edebilmeniz için yönetmeliklere ihtiyacınız var. Çok ciddi alt yapıya ihtiyacınız var. Alt yapı derken insanlar bina anlıyor oysa en hızlı yapılan şey binadır, oteldir, odadır. Pamukkale’ye 2 yılda 20 bin yatak dikersiniz. Alt yapı derken kastettiğim asıl demin konuştuğumuz şeyler.

Termal sağlık kurumu altyapısının unsurları nelerdir?

Birincisi yasal alt yapı, yani mevzuatlar ve sağlık organizasyonu. İkincisi demin konuştuğumuz yürüyüş yolları, bisiklet yolları yeşil alanlar çevre düzenlemeleri, çarşısı, alışveriş mekanları, bizim el işi uğraşı dediğimiz rehabilitif yönden insanları rahatlatan şeyler, tiyatrosu, konser salonu gibi. İnsanlar buraya geldiği zaman gerçekten kendilerini iyi hissedebilecek, gerçekten de tedaviyi destekleyebilecek unsurları beraber inşa etmek zorundasınız. Bu alt yapıyı bu şekilde oluşturduğunuz zaman çok rahatlıkla her yere otel kurarsınız. Bunu da özel sektör yapamaz, ancak devlet yapar. Siz buraya şu haliyle, mesela Pamukkale’ye yeni yatırım gelmesini bekler misiniz? İnsanlar satsam da gitsem diyor. Dolayısıyla siz buraya yeni yatırım bekliyorsanız, gelişmesini istiyorsanız ilkin burada sağlıkla ilgili organizasyonu oturtacaksınız. Burayı ruhsatlandıracak, insanların sağlık alanında yatırım yapması için mesela şehirdeki merkezlerin ya da yeni merkezlerin buraya taşınmasını kolaylaştıracak, önünü açacaksınız.

denizli-yasar-tok-pamukkale-termal-sorunları-denizli-de-turizm-1

SAĞLIK TURİSTİ UZUN KONAKLAMA DEMEKTİR

Teşvik edici imkanlar yaratılmalı diyorsunuz ve bunu devletten bekliyorsunuz?

Alanlar yaratacaksınız onun üzerine burada yatak kapasitesi artacak, yeni oteller olacak yatırım yapılacak. Başka yolu yok. Bütün Türkiye’de bunu yaptığınız zaman 20 milyar dolara ulaşırsınız.

Böyle bir organizasyonla Türkiye genelinde öngörülen 20 milyar dolarlık payın 20’de birini, yani 2 milyar dolarını Pamukkale karşılar mı? Bu potansiyel var mı sizce?

Karşılar gibi duruyor. Pamukkale 10 yıl sonra burada yaklaşık olarak 200-300-400 bin sağlık turistini ağırlar duruma gelir. Sağlık turisti demek, ortalama 5 gün konaklama demek. Kilit nokta budur. En az 2-3 günlüğüne gelir, dinlenmek için hafta sonu da olsa ‘sağlığımla ilgili bir şeyler yapayım, vücuduma masaj yaptırayım, cilt sorunlarım var onları gidereyim, termal suda dinleyeyim’ der. Ya da bir aylığına, 2 aylığına gelir rehabilitasyona katılır. Bunların ortalaması da 5 gündür. Biz dünyanın dört tarafından her gün burada, Pamukkale’de yaklaşık 500-600 insan konaklatıyoruz.  Demek ki insanlar gelebiliyormuş. Biz burada yılda 200 bin insanı ortalama 5 günden neden konaklatmayalım.

Sağlık turizmi demek aynı zamanda turizm gelirleri içinde, sadece turizm gelirlerine bağlı kalmamak demektir. Çünkü sağlık uygulamalarımız da var. Sağlık uygulamamız yeri geliyor konaklamadan daha pahalı oluyor. Burada ortalama 12-14 Avro konuklama ücretini 60-70 liraya çıkarma şansımız var. Bu da olağan üstü bir gelir kaynağı. Birincisi, bu yeni bir pazar, yeni insanlar, yeni nicelik, daha uzun süreli konaklamalı bir pazar. İkincisi, günlük getirisi çok yüksek bir pazar. Buna karşı durmak, engellemek ya da böyle bir oluşumu katkı vermemek bana göre suçtur.

2 YILLIK HAZIRLIK SÜRECİ

Pamukkale’de termalin şimdiki durumunu nasıl tarif edersiniz?

Pamukkale Türkiye’nin atıl durumda olan önemli bir gelir kaynağı. Hiç desteklenmemiş, Şimdi bir potansiyelini açığa çıkarıyor kendisiyle beraber. Bunun kilit noktaları vardır. Koca bir bulmaca. Bunu çözmek gerekiyordu, bu kilit noktaları çok iyi tespit etmek gerekiyordu.

Bu kabuk değişimini sağlayabilecek unsurları tespit ederken çok titiz çalışılıyor. Bunun iki yıllık bir hazırlık süreci var. Konuşuldu, tartışıldı toplantılar yapıldı. O toplantılar şöyle toplantılar değildi; ‘buraya şu kadar kişi gelecek, şu olacak, şöyle olacak, Fransızlar gelecek şunu yapacağız, böyle olacak’ filan değildi. Bu toplantılar sorunların tespiti ve ondan sonraki aşamada da gerçekleşmesi için atılabilecek ilk adımları gösteriyordu. Alt yapı olarak ise ilk başta planlanan sağlık mevzuatıydı.

Bakanlık mı düzenledi bu toplantıları?

Hayır, Denizi düzenledi. Denizli bunla ilgili sağlık bakanlığından yetkilileri de davet ederek burada sıra toplantılar düzenledi. Bakanlık daha sonra devraldı. Bizim burada yaptığımız iş, bunun gerçekliğini kanıtlamak. Tamam, sözde proje ile bunlar yapılabilir yapılacak diye yola çıktık ama asıl unsur pratik uygulama. Burada bu kliniğin olması, bu kliniğin uluslararası anlaşmalar yapması. Biz ilk yılında 2015’te yılda 800 kişiyi sağlık amacıyla Denizli’ye uçurmuşuz.

Yabancı mı bunlar?

Bunların 600 küsuru yabancı ülkeden.

Yatak kapasiteniz kaç?

Buranın yatak kapasitesi 460. Hastane 4 otel ile beraber çalışıyor. Ve pansiyonlarla. Şu anda hastalarımızın yüzde 60-70’i çevrede konaklayan hastalar.

Yani öngörülen termal tedavi merkezini şimdilik siz kendi imkanlarınızla pilot olarak uyguluyorsunuz.

Aynen öyle.

Yerleşik bir kültür var buradaki otelcilerde, yatırımcılarda da öyle. Zamanında çok sık krize girmişler ve çok sık el değiştirmişler.

El değiştirmeyen tek işletme bizim Pam Otel’dir.

denizli-yasar-tok-pamukkale-termal-sorunları-denizli-de-turizm-4

OTELCİLER YEREL YÖNETİMLERE İNANAMIYOR

Otelci için yatırımın el değiştirmesi doğal tabi ama bu aynı zamanda yerleşik bir turizm kültürünün oluşmasını engellemiş.  Adam ‘bugün kurtarırsa kurtarır kurtarmazsa satarım’ diye düşünmüş. Bunu nasıl değiştireceksiniz ki?

Yapılan çalışmalarda, görüşmelerde insanlar çok uzak kaldılar. Ama söylediğim bu alt yapı koşulları, bir kentin sağlık koşullarıyla ön plana çıkması çok karmaşık bir olay. Yani, belediye işin içinde olacak, valilik işin içinde olacak, bakanlıklar işin içinde olacak, otelciler işin içinde olacak. Sağlık kurumu işin içinde olacak gibi bir sürü parametre var bir araya gelmesi gereken. İnsanlar bu parametrelerin kim tarafından nasıl bir araya geleceğini çok kavrayamadılar. Dolayısıyla buradaki otelciler de bu parametrelerin bir araya gelebileceğine, gelişebileceğine, oturabileceğine, sistematik hale gelebileceğine inanamadılar.

Geçmişe baktığınız zaman böyle olmuş, siz basın mensupları için de böyle mesela. O kadar çok şey duyuyor ki basın mensubu, işte şu yapılacak arkası gelmiyor, işte bu olacak ama arkası gelmiyor. İnsanlar artık inancı kalmayan bir şey üzerine çok konuşmak istemiyor.

Burasının inandırıcılığı kalmamış, basın da devamını sormamış.

Size bir örnek vereyim. Bizim kliniğin açılışında Sağlığı Geliştirme Genel Müdürü Ömer Tonkuş geldi. Yaptığı konuşmada  “Biz Bakanlık olarak Pamukkale’yi Türkiye’nin ilk sağlık kenti, ilk sağlık destinasyon bölgesi olarak adlandırıyoruz. Hazırlıklarımız devam ediyor ve bunu bütün dünyada tanıtacağız, Bakanlığın buna ait bütçeleri var. Biz sağlık turizminin, termal turizmin gelişmesi için Pamukkale’yi pilot bölge seçtik. Bundan sonraki çalışmalar bunun üzerine gidiyor” diye bir şeyler söyledi.  Dünyaca ünlü bir destinasyon merkezi bakanlık bunu planlıyor ve bunun için olağan üstü bütçe hazırlıyor. Hem alt yapı olarak bütün çalışmalar bunun üzerine şu anda. Bu haber olmadı. Denizli’de. Ancak Ekonomi Bakanının bölgeye teşvik verilecek açıklaması basında ilk haber olarak yer aldı.

denizli-yasar-tok-pamukkale-termal-sorunları-denizli-de-turizm-5

SAĞLIK YATIRIMI PAHALIDIR

Pamukkale’de turizm yatırımlarına kısa vadede yararı olacak mı sizce?

Şu anda otelciler bu tür oluşumlar gerçekleşmeden yatırım yapabileceklerini, hareket kabiliyetlerinin olabileceğini hiç zannetmiyorlardı. Somut nitelikte ne var burada? Klinik var, bir kaç tane daha klinik olacak. Onunla beraber oteller de şunu diyecek. “Gelin burada kalın.” Öteki bütün ülkelerde oteller o sayede doluyor çünkü. Müşterilerini yönlendirebiliyorlar hastanelere.

Önümüzdeki dönem bağlantıları var mı? Sağlık anlamında değil, turistik anlamda.

Var ama çok kötü. Uzun süre bu bölgede müdürlük yapmış bir insan var. Hep aynı şeyi söylüyor. Hiç böyle kötü olmamıştı diyor.

Sağlık turizmi için de aynı durum geçerli galiba. Yatırımcı kolayca bu alana sermaye ayırmayacaktır bu koşullarda. Gelişme nasıl sağlanacak?

Burada kilit nokta şu, otelciler hep kolaya kaçmış. “Sıcak suyum var her şeye iyi geliyor” diye düşünmüş. Bakanlık yazmış şu hastalıklara iyi gelir diye. “Ben burada doktor istihdam edeyim, hemşiresi olsun, fizyoterapisti şusu, busu olsun”, bu pahalı unsurlara ihtiyaç duymamışlar. İşi böyle yürütebileceklerini zannetmişler.  Kolay da gerçekten! ‘Girsin çıksın zaten su iyi geliyor doktora ne ihtiyaç var’ yanılgısı maalesef bizi bu küçük koşullara getirdi. Gerçekten çok pahalı ve maliyetli bir yatırım. Hastane yaparsınız, duvarlarını yaparsınız, hatta cihazlarını bile alırsınız, ama en pahalı yatırım personeldir. Çünkü bir tesisi kurduğunuz zaman en az iki yıl personeli cepten finanse etmeyi göze almanız lazım. Nereden bakarsanız bu finansman bina yatırımı kadardır. Gerçekten çok pahalı bir yatırım. İki yılda anca kafa kafaya gelebiliyorsunuz. Diğer işletmelerde böyle değil. Diğer işletmelerde yatırım amortisman süreci çok daha hızlı. Mesela en iyi bölgede personel maaşı ortalama 1500 liradır otelde. Sağlık merkezinde ortalama 2500 liradır. Çünkü doktorunuz maliyetli, fizyoterapistiniz maliyetli, hemşireniz sağlık memurunuz, röntgen teknisyeniniz ve özellikle bulamayacağınız insanlar! Elinizden kaçırdığınız zaman eğitimli personel yerine personel bulamayacağınız alanlar. Dolayısıyla iyi bir planlama gerekiyor. O nedenle hak veriyorum. Böyle bir planlama gerçekten zor.

Kaplıca ya da termal sağlık özel bir eğitim gerektirmiyor mu?

Türkiye’de bütün bu sistemi kurgulamak, eksikliklerini görmek, yapılacak değişiklikleri anlamak, insanları örgütlemek bununla ilgili bir dönüşüme aracılık etmek bir eğitim gerektiriyor. Benim en büyük kazancım da Avusturya’da kaplıca kürü ile ilgili eğitim almak.

***

O gün yemek seremonisini termal programı izledi. Ayrıntıları bir yana, geriye kalan 3 programa dahil oldum. Gecikmiş olarak katıldığım için tek başımaydım. Program sorunsuz bitti.

Sonuç ne derseniz, gidin ve termali deneyin. Sadece tedavi değil, sadece turizm değil ama gündelik yaşamın meşakkatince yüklenen psikolojik etkenlerden uzaklaşmak için: gerginlikten, stresten, yorgunluktan ve çevrenin olumsuz etkisinden sıyrılmak için de bunu yapın. Sonra doğaya çıkın ve yürüyün. Temiz havada kendinizi yeniden keşfedin. Ama mümkünse hepsini birlikte sık sık yapmaya çalışın. Göreceksiniz hem yaşama karşı, hem de kendi benliğimize karşı kapanmış tüm duyularımız yeniden açılmaya başlayacak.

***

Dr. Turgay Sehil’in konuya hakimiyetine kanaat getirdiğinizi sanıyorum. Gerek sağlık ünitesi olarak örgütlenme, gerek bu alanı turizm faktörü ile birleştirme ve gerekse tümünü birden disiplin altına alacak olan yönetmelik çalışmalarına verdiği katkı, bildiğimiz ama derli toplu tasavvur etmekten uzak olduğumuz şeylerdi.

Turizm yazılarımız için oldukça yararlı bir görüşme olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra atılacak pek çok adımın planlanmasına ışık tutacak şeyler yayınladık. Türkiye ve özel olarak Pamukkale turizminin içinden geçmekte olduğu konjonktür sorunlarının aşılmasında, uzun vadeli planlama kabızlığının çözülmesinde, kamuoyunu oyalayan vaatlerin bertaraf edilmesinde yararlı olacağını umuyorum!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı