REKLAMI GEÇ

ASLINDA O BİR MELEK!

26 Şubat 2014 Çarşamba

denizli-sanayi-odasi-baskani-kececi-seval-uysal-roportaj-h

Benim gözümde Müjdat Keçeci sanayicidir, işadamıdır ama daha çok Sanayi Odası Başkanı’dır. Çünkü bir gazeteci olarak en çok o unvanın altındaki Keçeci ile konuşurum. Ne sorarsam sıkılmadan cevap verir, söylediğini sakınmaz. Lafının arkasında da durmasını bilir. Geçtiğimiz günlerde onun bir “Melek” olduğunu öğrendim. Sizinle paylaşmak için de kapısını çaldım. Laf lafı açtı ortaya karışık bir röportaj çıktı. Melekten girdik, Denizli Lisesi’nden,

Gezi’den çıktık. Bende soracak soru, onda verecek cevap çoktu ama yerimiz bu kadardı. Belki daha sonra bir başka röportaja efendim..

SEVAL UYSAL: Sizin bir melek olduğunuzu söylediler. Ne zaman melek oldunuz?

MÜJDAT KEÇECİ: Çok yeni, lisansımı henüz aldım.

SEVAL UYSAL: Nedir bu? Fikir avcılığı gibi bir şey mi?

MÜJDAT KEÇECİ: Melek yatırımcılık, dünyada çok kullanılan bir uygulama. Türkiye’de henüz çok yeni. Hazineden melek yatırımcı lisansı alan 154 kişiden biriyim. Özü şu: Fikri olan ama parası olmayan kişilere yatırım için finansman sağlamak. Buluş yapmak için elektriği bulması gerekmiyor. Daha az enerji sarfiyatını bulan kişi de icat yapmıştır. Böyle buluşları olan ama parası olmadığı için heder olan çok insan var. Melek yatırımcının görevi de burada başlıyor.
“Ben bir şeyler yapıyorum ama param yok, üç kuruş param olsa ben bu işi yapacağım” diyen bu genç insanlara imkan sağlıyor. Birisinin aklı, birisinin parası birleşiyor ve icat edilen ürünün ortaya çıkması ve ticarileşmesi sağlanıyor.

SEVAL UYSAL: Melek yatırımcı olmaya nasıl karar verdiniz. Paranız o kadar çok mu?

MÜJDAT KEÇECİ: Paramın çok olduğundan değil. Ben 9 seneden beri TOBB Kobi Girişim’in başındayım, biz bunu şirketler üzerinde yapıyoruz. Parası olmayan ama projesi olan şirketlere odalar birliği olarak para verip ortak oluyoruz. O şirketin para kazanmasını sağlıyor ve geri çekiliyoruz. Benim tecrübem ve heyecanım bu. Artık bunu “Melek Yatırımcı” adıyla Müjdat Keçeçi olarak yapacağım. Hazine tecrübeme güvenerek bana lisans verdi, üç beş kuruş param da var. Gerekirse insanları bu kanalla da destekleyebilirim. Bu yolla kurulan şirketler para kazanırsa yüzde 75’i vergiden muaf. TUBİTAK ve KOSGEB’den destek alırsa yüzde100 muaf, yeter ki bir şey icat edelim.

ic-6

FİKRİ OLAN KAPIMI ÇALSIN!

SEVAL UYSAL: “Fikrim geldi!” diyen kapınızı çalacak?

MÜJDAT KEÇECİ: Çalsın varsın, ne kadar güzel bir şey! Denizli’de parası olan ama ne iş yapacağını bilmeyen çok sayıda insan var. Aynı zamanda fikri olan ama parası olmayan çok genç de var. Bu insanlara bugüne kadar yol göstermeye çalıştım ama artık seçenek sunabileceğim. Hayırlı bir iş yapacaksak böyle bir iş yapalım. Havlu ve bornoz işi artık piyasa işi, her ülkede yapılır hale geldi, bir al benisi yok. Ama şu telefon makinesini almak için gece kuyruğa giriyoruz. Artık para teknoloji de!

SEVAL UYSAL: Sanayici ve ihracatçı kimliğiyle aranızdan gelen bir isim Nihat Zeybekci Ekonomi Bakanı oldu. Bunun kente artıları ne olur?

MÜJDAT KEÇECİ: Öncelikle aracı ortadan kalktı. Bugüne kadar Türkiye’nin en önemli sanayi ve ticaret kenti olan Denizli’nin, istihdam, yatırım ve üretim gibi sorunlarını anlatmak için aracı kullanırdık, birilerinin vasıtasıyla bakana ulaşırdık. Şimdi bakanımız var. Üstelik her hafta sonu burada ve bir telefon uzaklığında, dolayısıyla sorunlarımızı çok kolay aktarıyoruz.

ic-5

EN ACİL SORUNUMUZ: YATIRIM

SEVAL UYSAL: Bir sanayiciye, sanayicinin sorunlarını aktarmaya gerek var mı?

MÜJDAT KEÇECİ: Elbette! O da biliyor. Ama onun dikkati artık sadece Denizli üzerinde değil. O Türkiye’nin ve üstelik Türkiye ekonomisinin bakanı. Bizim burada görevimiz Denizli’nin sorunlarını aktarmaktan çok, hatırlatmalar yapmak, odaklaştırma yapmamız gerekiyor

SEVAL UYSAL: En acil hatırlatma nedir?

MÜJDAT KEÇECİ: Bizim yatırımcıya ihtiyacımız var. Denizli’de 9-10 senedir yatırımlar durdu. Biz kendisinden yatırım istiyoruz. Hindistan’dan, Japonya’dan, Çin’den bize yatırımcı getirmesini isteyeceğiz.

SEVAL UYSAL: Talepleriniz Zeybekci’nin bakanlığı döneminde çözülebilir mi? Böyle bir beklentiniz var mı?

_________________________________________________

Flash Player Kurmak İçin Tıklayınız

________________________________________________

MÜJDAT KEÇECİ: Var! Ama hükümet imkanları dahiline girer mi, hükümette bu imkanları bulabilir mi bilmem? Ama Nihat Zeybekci’ye kalırsa biz bu sorunları çözeriz.

SEVAL UYSAL: “Hükümete girer mi?” derken neyi kastediyorsunuz?

MÜJDAT KEÇECİ: Hükümetin bir tasarrufu vardır. “Yatırımları durduk, teşvik yok ” derse Nihat Bey’in yapabileceği bir şey olmaz. Mesela Antep teşvik belgesinde bizden önde, bizim ihracatımız 3.5 milyar dolar, onların 9.5 milyar dolar. Denizli ile Antep arasında ne fark var. Ama onlar teşvikte bizden önce, hiç olmazsa bunu engelleriz. “Antep’ten, Manisa’dan ne farkımız var deriz”

SEVAL UYSAL: Bakan tek başına belirleyici değilse niye bugüne kadar ille bakan dedik?

MÜJDAT KEÇECİ: Siyasi etkinlik ekonominin içinde önemli bir faktör. Türkiye genelinde eline imkan geldiğinde Denizli öne geçer.

ic-4

BİR AN ÖNCE HERKES AKLINI BAŞINA ALMALI

SEVAL UYSAL: Peki bir hava alanı sorunu var, bu dönemde çözülür mü?

MÜJDAT KEÇECİ: Havaalanı sorunu benim için tali bir sorun. Birincil sorunum yatırım, havaalanı bunun önüne geçemez.

SEVAL UYSAL: Şu anda seçimlere gidiyoruz ama ortalık toz duman bir sanayici olarak siz ne görüyorsunuz?

MÜJDAT KEÇECİ: Hiç arzu etmediğim bir ortam. Seçimlere huzurlu, dengeli gidilmiyor. Gün geçtikçe bu kavga toplum içinde kesin çizgilerle insanları ayrıştırıyor. Eskiden bir sağ- sol kavgası vardı, sonra liberallerle -sosyalistlerin kavgası başladı. Şimdi cemaatle- hükümetin kavgası var. Seçmen fasit dairenin içinde nereye bakacağını şaşırıyor.

SEVAL UYSAL: İş dünyası bunu nasıl okuyor?

MÜJDAT KEÇECİ: İş dünyası bu işin bir an önce netleşmesini ve bitmesini istiyor. Çünkü ne olursa olsun karışık ortam iş dünyasını huzursuz eder. Böyle ortamda yatırımcı gelir mi? Parası olan yatırım yapar mı? Herkes nakitte kalır, hatta parasını daha güvencesiz hale getirirsen, geçmişte olduğu gibi parasını İsviçre’ye kaçırır. Bir an önce herkesin aklını başına alması lazım. Bugün iktidarda da, muhalefette de kaos var, var. Muhalefet de düzgün bir çizgi halinde, belirli stratejiler doğrultusunda muhalefet yapar halde değil. “Seçmen sağdadır A partisine oy verir” “soldadır B partisine oy verir” anlayışı var. Ama Gezi gösterdi ki; “Ben ne CHP’liyim, ne DYP’liyim, ne AK partiliyim. Bana hitap eden insanı arıyorum” diyen bir kesim var.

ic-3

GEZİ PARKI’NDA YENİ BİR SİYASET DOĞDU

SEVAL UYSAL: Gezi Parkı’na gittiniz mi?

MÜJDAT KEÇECİ: Gittim.Gitmek suç değil ki? Oradaki insanları gördüm. O gençler senden benden bilgili, entel insanlar. O insanlar diyor ki; “Ben hiçbir partiye kayıtlı değilim. Ben dünyamı kurabileceğim bir ülke istiyorum. Geleceğimin teminatını istiyorum” Artık karşımızda böyle bir toplum olduğunu bilmeliyiz. Tarafsız kitle var. Siyasete damgasını vurduğunu düşünüyorum.

SEVAL UYSAL: Denizli’de Gezi protestolarına katılım beklenenin çok üstünde oldu. Bu yerel siyaseti nasıl şekillendirir?

MÜJDAT KEÇECİ: Benim de anlatmak istediğim bu: Türkiye genelinde olduğu gibi Denizli’de de protesto eylemlerine katılan kitlenin büyük bir bölümü ilk kez bu tür eyleme katılan tarafsız, geleceğin Türkiye’sinden söz eden ve bunun içinde yer almak isteyen bilinç bir kitle. Adayların bu kitleye alternatif çözüm önerileriyle gitmeleri lazım.

SEVAL UYSAL: Bilinen seçim kampanya kalıpları geçerli değil yani?

MÜJDAT KEÇECİ: Artık değil. “Ben sana kapı yapacağım, ben sana yol yapacağım” söylemleri geçerli değil! Bu insan ne istiyor? Bu insan tiyatroya gitmek istiyor, bu insan konser salonu istiyor. Bu insan müze istiyor, parklar ve çok kompleksli spor alanları istiyor. Bunu fark etmeyen, bu insanlarla beraber olamayacak. Ben Sanayi Odası başkanı olarak başkan adaylarını davet edecek ve projelerini üyelerimize anlatmasını isteyeceğim. Bunu artık herkesin, tüm sivil toplum kuruluşlarının da istemesi lazım geldiğini düşünüyorum.

ic-2

ESKİ SİYASET ANLAYIŞI ÖLMÜŞTÜR!

SEVAL UYSAL: Eski siyaset tarzı öldü diyorsunuz?

MÜJDAT KEÇECİ: Eski siyaset öldü. Mesela ben belediye başkan adayı olsaydım. Modern insanın ihtiyaçlarıyla ilgili bu kurumların nasıl kurulabileceğini anlatırdım. Denizli’nin bir kütüphanesi bile yok. Bir konser salonu yok. Bunları organize eden kurumları yok! Ben tek taraflı yetişmek istemiyorum. Türkü de, caz da dinlemek istiyorum. Resim, heykel yapmak, müzeye gitmek tiyatro izlemek istiyorum. Bu bugün başlar, temeli atılır ve beş on yıl içinde bunlar gerçekleşir. Ben olsam “Gel beraber yapalım” derdim.

SEVAL UYSAL: Sihirli sözcük bu. “Birlikte yapmak” Gezi’nin istediği de bu değil miydi zaten?

MÜJDAT KEÇECİ: Bizi bunu 68’de üniversiteye girdiğimizde de talep ettik. “Biz üniversite yönetiminin içinde olacağız” dedik. Bu talepler o tarihten beri geliyor. Yönetimde olmak, birlikte karar vermek istiyoruz.Şimdi soruyorum. Meclis üyeleri kim, kimden meclis üyesi seçiyorlar? Hadi başkanı Ankara’da seçiyorlar. Meclis üyelerini niye halka açmıyorlar. Esnafı, kadını, genci, memuru çeşitli halk kesimlerinden gelsin.

GEZİ SORULMAYAN, DİNLENMEYEN BİR TOPLUMUN HAYKIRIŞIDIR

SEVAL UYSAL: Gezi olayları ile 68 olayları birbirine benziyor mu?

MÜJDAT KEÇECİ: Hayır! O zaman konjonktür farklıydı. Bizim o zamanki talebimiz “Tam bağımsızlık” idi. Amerikan’ın bizim gibi ülkeler üzerinde inanılmaz baskısı vardı ve Amerikan karşıtlığını yaratmıştı. Gezi ise dinlenilmeyen, ilgilenilmeyen, sorulmayan bir toplumun haykırışıdır. Bugün açıklandı. Ülkedeki işsizlik oranı 9.09 Bu bana hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü gerçek işsizlik yüzde 20, bunlar üniversite okumuş genç işsizler. Kadın erkek diye ayırdığında inanılmaz şeyler çıkıyor. Bir kere kadın okuyor ama işe katılmıyor, gidip evinde oturuyor. Biz bunu işsiz saymıyoruz. Öbür tarafta katılanların yüzde 20’si işsiz. Devlet bu insanlara para verip okutuyor, aile zaruriyet içersinde okutuyor. Bu çocuk bir değer! Ama git bak internet kafeler dolu. Gezi’deki çocukların bazıları bunlar. Birbirlerini nasıl buldular, nasıl haberleştiler? Sadece bu telefonla, birbirlerine yazdıkları mesajlar ve attığı tiwitle buluştular. Teknoloji senden benden iyi kullanıyorlar. İletişim için gazeteyi okumaları gerekmiyor, televizyon dinlemelerine gerek yok. Onlar için varsa yoksa bu cep telefonu! Bununla dünyayı çözüyorlar.

SEVAL UYSAL: Başbakan Gezi için dış mihraklar diyor?

MÜJDAT KEÇECİ: Herkesin görüşüne saygım var.

Ben öyle görmüyorum.

SEVAL UYSAL: Gezi için Ahmet İnsel’in “haysiyet ayaklanması” tanımına ne diyorsunuz?

MÜJDAT KEÇECİ: O da öyle diyor!

ic-1

 

DENİZLİ LİSESİ ASLA BELEDİYE BİNASI OLMAMALI

SEVAL UYSAL: Gezi için bir başka tanım var ki o da “Şehirlinin, şehir hakkı istemesi” olarak nitelendiriliyor Denizli’de taş atölyelerin yıkılması, Denizli Lisesi’nin belediye binası yapılması var. Bu kentte yaşayan biri olarak bu konularda ne düşünüyorsunuz?

MÜJDAT KEÇECİ: Ben Denizli Lisesi mezunuyum. Benim için çok özel ve önemli bir yerdir. Ben orada 6 sene okudum. Bugünkü dünya anlayışımın, bilgimin, kültürün temeli orada atıldı. Asla ve asla belediye olmasın. Belediye Başkanı Osman Zolan’a herkesin huzurunda şunları söyledim: “Başkan bu işten vazgeç. Ben de bir gün o direnişin, yürüyüşün içinde olacağım”
Bunu çevremdeki insanlarla da yüksek sesle paylaşıyorum. Çünkü Denizli Lisesi Denizli’nin en muteber, en makbul, en özel yeridir. Denizli’de yüz binler o okuldan yetişmiştir. Bugün memlekette hizmet veren yüz binlerce doktor, mühendis, işadamı, avukat, mimar vb oradan yetişmiştir. Ben geçerken gurur duyuyorum. Bakımsızmış! Bakılsın. Para yoksa halktan para toplasınlar bakımını yaptırsınlar. Geçtiğimiz günlerde yapılan yürüyüşte Denizli dışındaydım katılamadım üzüldüm. Ama bundan sonra yürüyüş olursa ve ben Denizli’de olursam katılacağımdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu çok saygın bir şey, bunu hiç kimse ne ayıplamalı, ne yadırgamalı ne de sorgulamalı. İnsanlar haklarını korumadıkları sürece hiçbir şey olmaz!

SEVAL UYSAL: Taş binalar için düşünüyorsunuz?

MÜJDAT KEÇECİ: Taş binalar mahkemede, karar verildi ve ertelendi. Yargıya saygı var. Bekleyeceğiz.

SEVAL UYSAL: “Yıkılmasın” diye direnen bir grup var bunlar için ne diyorsunuz?

MÜJDAT KEÇECİ: “Yıkılmasın” diyenlere de saygı duyuyorum. Birileri hak arıyor ve dolayısıyla demokratik bir hak arayışı bu. “Niye yürüyorlar, niye söylüyorlar” diyebilir miyim? Diyemem. Şiddete başvurmadıkları sürece, düşünceleri ifade edip karşılıklı tartışma ortamı yaratıp anlaşamazsak neticede adil mahkemeler var.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı