REKLAMI GEÇ

DENİZLİ’DE SENDİKACILIK DEBA İLE BAŞLADI, DEBA İLE BİTTİ!

2 Mayıs 2016 Pazartesi

1 Mayıs İşçi Bayramı anısına…

Denizli’de sendikacılık DEBA ile başladı, DEBA ile bitti diyebilir miyiz?
Her ne kadar sendikacılık DEBA ile başlamamışsa da, onunla yaygınlaştığı 1974-2009 yılları arasında varlık gösteren Türk-İş’in, DEBA’nın kapanmasıyla işlevini yitirdiği ortada.
Sendikalaşmanın olmama nedeni korku mu?
Büyük ihtimalle evet!
Sendikayı öcü gören refleks 80 öncesine dayanıyor.
1974’te DİSK olmasın diye fabrikasında Türk-İş’i kendi elleriyle örgütleyen Esat Sivri, sendika girmesin diye işyerinin kapısına kilit asan Mustafa Değirmenci, Mehmet Küçüker, sendika karşıtlığını işçilere mektup göndermekte bulan Besalet Küçüker sendika-işveren ilişkisinde ilginç birkaç örnektir sadece.
Şimdi sorabiliriz.
Denizli’de sendika ilk kez hangi fabrikada örgütlendi?

İLK SENDİKA 1954’TE KURULDU

Denizli’de ilk sendika 1954’te Denizli ve Havalisi Pamuklu Mensucat Sendikası olarak faaliyete başladı. Başta il ve işyeri esasına göre kurulmuş olan sendika daha sonra Denizli Mensucat Sanayi İşçileri Sendikası adını aldı. 1961’de TEKSİF’in 4. Genel Kurulunda federasyona üye 23 sendika arasına girerek TEKSİF olarak anılmaya başlandı. TEKSİF Denizli’ye ilk olarak Sümerbank İplik Fabrikası ile girdi. Sümerbank’tan sonra çok kolay yol alamadı. İkinci bir işyerinde örgütlenmek için tam tamına 15 yıl beklemek zorunda kaldı. Bu bekleyiş de Denizli sanayisinin o yıllarda henüz gelişmemesinin ve küçük işletmelerde 5-10 işçinin çalışıyor olmasının payının büyük olduğunu söylemeliyim.

denizli-seval-uysal-1-mayis-isci-bayrami-tekstil-calisanlari

GREV DEĞİRMENCİ’YE FABRİKA KAPATTIRDI
70’lerin ikinci yarısında tüm yurtta olduğu gibi Denizli’de de grevler görülmeye başlandı. 1974’te Cemal Uysal’ın iplik işletmesindeki 100’e yakın işçi greve gitti “Bu işyerinde grev vardır” pankartı asıldı, işçiler davullar eşliğinde halaylar çekti. Grev 15. gününde Mustafa Değirmenci’nin atölyesindeki işçilere sıçradı. Arkadaşı Ahmet Kundak’la birlikte hacca gitmeye hazırlanan Mustafa Değirmenci gitmekten vazgeçti “İşyerimde davul çaldırmayacağım” diyerek ilginç bir planı devreye soktu. Değirmenci bütün işçileri işten çıkarıp, işletmenin kapısına kilit vurdu. Tezgahları güvendiği birkaç işçisine çalışarak ödemeleri karşılığında sattı. Bu olaydan sonra Değirmenciler 1993’e kadar üretime girmedi.

GİPSAN DİSK KORKUSUNDAN AÇILIŞ YAPMADI

1972 yılında iki bakan tarafından temeli atılan Göveçlik İplik Fabrikası’nın 1974 yılındaki açılışı gösterişten uzak, sessiz sedasız geçekleştirildi. Fabrikanın ortakları sendika korkusundan açılış bile yapmamıştı. Çünkü o sırada sendikal hareketler yükselmiş, ülke çapında grevler dalga dalga yayılmıştı. 1952’de kurulan ve 1960-70 arasında alternatifi olmayan Türk-İş, 1967 yılında DİSK’in kurulmasıyla güç kaybetmeye başlamış, 1970 sonrasında da birçok fabrikayı DİSK’e kaptırmıştı. 1974’te 120 bin üyeli Genel-İş’in DİSK’e geçmesiyle birlikte DİSK iyice büyümüştü. GİPSAN ve DEBA’nın üretime başladığı 1974’te Türkiye genelinde toplam 1 milyon 799 bin 998 işçinin 925 bin 133’ü sendikalıydı. Türkiye genelinde 110 grev vardı.

denizli-seval-uysal-1-mayis-isci-bayrami-grev

AMAN DİSK GELMESİN DE!

O grevlerden biri de Denizli’de, DEBA’daydı.

DEBA işçilerinin amacı fabrikada DİSK’i örgütlemekti. Ancak Esat Sivri, kabul etmedi, sendikayı reddetti. Anlaşma sağlanamadı ve işçiler greve gitti. Üretim durdu, fabrikaya “bu iş yerinde grev vardır” pankartı asıldı. Fabrika bahçesine çadırlar kuruldu, davullar çalınarak, halaylar çekildi. İşçilerin eylemi 45 gün sürdü. Esat Sivri işçilerin iş akitlerini toplu olarak feshedip, işyerinde lokavt ilan etti. Grevcilerin dışında yeni işçiler alındı, DEBA 45 aradan sonra yeniden üretime başladı. Bir süre sonra da TÜRK-İŞ’e bağlı TEKSİF sendikasının genel merkezine giderek, sendikacıları fabrikasına davet etti. DEBA işçileri bir gecede sendikalı oldu. DİSK ise o grevden sonra Denizli’de bir daha örgütlenemedi. DEBA’nın patronu Sivri ise sadece kendi fabrikasıyla yetinmemiş, TEKSİF’in Göveçlik İplik’te, Kutsal Tekstil’de örgütlenmesi için girişimlerde bulunmuş o dönem Göveçlik İplik’in sahibi Ali Baysal’ı ve USPAR’ın sahibi İsmail Uslu’yu sendikanın yararları konusunda ikna etmişti.
Çünkü Sivri’ye göre;
“Akıllı sendikacı, işverenin en büyük yardımcısıydı”
Sivri bilmese de, bu söz DİSK Genel Başkanı’na aitti.
TÜRK-İŞ’e bağlı TEKSİF 1980’e kadar Sümerbank, DEBA, Tariş Çırçır ve GİPSAN’da örgütlendi. Sendikal yaşam 12 Eylül askeri darbesiyle kesintiye uğradı ve üç yıl boyunca hiçbir sendikal faaliyet olmadı. 1983’te sendikal mücadele yeniden başladı. TEKSİF yeniden Sümerbank, DEBA, Tariş Çırçır, Göveçlik iplik’te örgütlendi. Ardından Menderes Tekstil, Yeşilova Battaniye, Uspar Tekstil, Boyasan ve Kutsal Tekstil sendikalı oldu.

Selem-Reklam

KÜÇÜKER İŞÇİLERİN EVİNE MEKTUP GÖNDERDİ

1985 yılında Küçüker Tekstil’de örgütlenmek isteyen TEKSİF burada işvereninin sert direnci ile karşılaştı. Besalet Küçüker fabrikada çalışan 300 işçinin çıkışını verdi ve kapısına kilit vurdu.
TÜRK-İŞ bu olayın hemen ardından Türk-İş Genel Eğitim Sekterliği Semineri’ni Denizli’de topladı. Pamukkale’de yapılan seminere Türk-İş Başkanı Şevket Yılmaz da katıldı. O seminere Küçüker ile işçiler arasında arabulucu olması için dönemin valisi ve Belediye Başkanı Ziya Tıkıroğlu da davet edildi. Ancak bu çaba da işe yaramadı.
Bir süre Bir-Emek Fabrikası’nın yerini kiralayan ve üç yıl boyunca üretimi buradan yeni işçilerle sürdüren Küçüker,1989’da da Organize Sanayi’deki fabrika binasına taşındı. İşten atılan işçiler işvereni dava ettiler ve tazminatlarını aldılar. Mahkemede Sait Küçüker’in hakime, “Babam fabrikamıza sendika girmesin dedi. Ben işyerime sendika sokmam” sözleri o döneme damgası vurdu.
O yıldan sonra Küçüker Tekstil’e sendika giremedi. Dahası Besalet Küçüker’in adı Denizli’de sendikaya karşı mücadele veren işverenlerin başında geldi.

80 SONRASI YETKİ ZORLAŞTI

1980 öncesinde sendikaların işyerinde örgütlenmesi için belli bir sayı aranmazken darbe sonrasında sendikanın işyerinde yetki alabilmesi için işçilerin yüzde 51’inin sendikaya yetki vermesi ve bunu noter onaylı yapması zorunlu hale getirildi. Bu sendikanın işini daha da zorlaştırdı. Sendikanın işyerinde örgütlenmeye çalıştığını öğrenen patron, yüzde 51’i aşmasına olanak vermeden üye olan işçileri işten çıkarma yöntemiyle sendikaya fırsat vermiyordu. Buna karşın 1983’te Sümerbank, Tariş Çırçır, DEBA, Göveçlik iplik, Menderes Tekstil, 1990-97 yılları arasında Yeşilova Battaniye, Uspar Tekstil, Boyasan ve Kutsal Tekstil’de örgütlenmiş olan TEKSİF sendikasının 4 bin 100 üyesi vardı. 1997’den sonra işler tersine dönmeye başladı ve 2000’li yıllar sendikacılığa yaramadı. 5 Nisan kararları ve 2001 krizinden sonra sendikalı işçi sayısı düşmeye başladı.

TÜRK-İŞ -SİVRİ DOSTLUĞU 30 YIL SÜRDÜ

DEBA’nın patronu Esat Sivri ile TEKSİF Sendikası arasındaki iyi ilişki tam 30 yıl sürdü. 2008 yılında, toplu sözleşme masasında patronla sendikanın arası açıldı. 2001 yılından itibaren arka arkaya gelen ekonomik krizler nedeniyle sarsılan Sivri, sendikanın istediği 4 ikramiyeyi vermedi, sendika da geri adım atmadı. Bir yıl sonra 2009’da DEBA çalışan 300 kişiyi işten çıkardı ve bir daha açılmamak üzere kapısına kilit vurdu. DEBA’nın patronu haciz ve icralarla boğuştu, oturduğu ev dahil her şeyi satılığa çıktı. 2012 yılında TEKSİF Sendikası, işçilerin içerde kalan 10 aylık maaş ve tazminatları için sokak eylemlerine başladı. 2013 yılında da mahkeme kararıyla DEBA’nın resmen battığı açıklandı.

2000’Lİ YILLAR TEKSİF SENDİKASI’NA YARAMADI
1998 yılında Sümerbank özelleştirildi.
1998 yılında sendikanın Menderes Tekstil’de yetkisi düştü.
2004 yılında Boyasan ve Kutsal Tekstil’de yetki kaybetti.
2005 yılında Yeşilova Battaniye kapandı.
2007 yılında Göveçlik İplik (GİPSAN) krize dayanamayarak kapısına kilit vurdu.
2007 yılında USPAR’da yetkiyi kaybetti.
2009 yılında DEBA kapandı.

SENDİKANIN SON KALESİ DE DÜŞTÜ
2009’da tekstilin amiral gemisi DEBA’nın batmasıyla birlikte, hayatta kalmak için zorlanan sendikacılık can çekişmeye başladı. Global kriz de buna eklenince son darbede vurulmuş oldu. 2008 yılında başlayan ve etkileri 2009 yılında hissedilen ekonomik kriz tekstil sektörünü etkisi altına aldı ve global rekabet, sendikalarla tekstil işverenleri arasındaki uzlaşmazlıkları daha da derinleştirdi. Fabrika sahipleri sendika ve örgütlü işçi çalıştırmak istemez oldu. Sendika örgütlenmek istediği işyerlerinde başarısız olurken, sendikaya üye olan işçiler de işlerini kaybetmeye başladı. Denizli tekstil sektöründe sendikalı işçi kalmadı.

denizli-seval-uysal-1-mayis-isci-bayrami-deba-eylem

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı