REKLAMI GEÇ

ŞEHRİN MİMARLARI-2

19 Ekim 2015 Pazartesi

Bu şehirde sırasıyla;

Feridun Alpat, Cengiz Bektaş, Hasan Gönüllü ve Ziya Tıkıroğlu’nun izlerine rastlamak mümkün. 1960 ile 90 yıllarını kapsayan bu izler bir dönemi yansıtırken, bir şehrin dönüşümüne de tanıklık eder. Bu dönüşümde Gönüllü ve Tıkıroğlu’nun direkt, Alpat ve Bektaş’ın dolaylı etkisi vardır.

Nasıl mı?

Anlatalım efendim…

Feridun Alpat
1931 doğumlu. Mesleğe 1956 yılında başladı. Turhan Bahadır (1950-60) döneminde belediye fen işleri müdürlüğü ve 20 yıl Sanayi Odası başkanlığı yaptı.

Cengiz Bektaş:
1934 Denizli doğumlu. Mimar. Mesleğe başlama yılı 1959- Mimarlar Odası’nın (İst.) 1909 no’lu üyesi. 70-80 yılları arasında Denizli’de birçok projeye imza attı. (1999-2003) Belediye Başkanı Ali Aygören’in danışmanlığını yaptı.

Ziya Tıkıroğlu:
1935 Denizli doğumlu. Mimar. Mesleğe başlama yılı 1959- Mimarlar Odası’nın 2 no’lu üyesi. (1958-60) Ferit Ali Küçüka döneminde belediye fen işleri müdürlüğü ve (84-89) yılları arasında ANAP’tan belediye başkanlığı yaptı.

Hasan Gönüllü:
1938 Denizli doğumlu. Mimarlığa başlama yılı 1960- Mimarlar Odası’nın 4 no’lu üyesi. (73-80) yılları arasında CHP’den belediye başkanlığı yaptı.

Şimdi detaylara girebiliriz:

feridun-alpat-ic

FERİDUN ALPAT “SANAYİNİN MİMARI”
Denizli’nin ilk mimarı. Kendi deyimiyle 1949’da “mimarlığın ne olduğunu bilmeden, mimarlık okumaya gitmiş” Denizli’ye dönüşü 1952. Demokrat Parti tek başına iktidarda, en hızlı yılları. Okuldaki sıra arkadaşları Taksim’de oturan Ermeni ve Rumlar, mimari de apartman tipini biliyorlar. O ise, tuvaletleri bahçe içinde olan evlerden başka bir şey görmemiş.

Feridun Alpat geri dönüş hikayesini; “Memleketim benden hizmet istedi, ben de geldim” diye anlatır. Denizli’nin ilk mimarı olmanın avantajını da, dezavantajını da yaşamış! Avantajı tek mimar, dezavantajı ise mimarlığın ne olduğu bilinmiyor.

O da; Turhan Bahadır’ın çağrısı üzerine belediyeye girmiş. Belediye’nin imar ve fen işleri müdürlüğünü yapmış. Kendisinden sonra gelecek mimarlara bir kapı açmış.

O zamanlar Denizli’ye şehir demeye bin şahit ister. Atatürk’ün sözleriyle büyükçe bir köy!

Alpat’ta farklı düşünmüyor, şöyle anlatıyor: “Çok eski bir şehir bir iki küçük yolu var. 3-4 tane ilkokul, bir lise, biraz askeri tesis, bütün esnaf tüccar Kaleiçi’nde 25 bin nüfusu vardı. Atatürk’ün sözleriyle büyükçe bir köy! Bütün evler kerpiçten yapılmış birer ikişer katlı bahçe içinde. 120 tane çıkmak sokak vardı. Sokağa girerdiniz, kapı duvar olur, geri dönerdiniz. “

O da; bütün çıkmaz sokakları açmış. Tam tamına 120 tane.

“O zaman plan diye bir şey yok!” “Eski yazılı kadastro paftaları üzerine biri kırmızı çini mürekkebiyle yollar çizmiş hepsi bu!”

feridun-alpat-ic-2

İşte O plana göre;

İlk olarak Hastane Caddesi’ni, Sonra Saltak ve İstasyon Caddesi’ni açarlar.

Sonrası mı?

1959’da 1. Sanayi Sitesini

1971’de 2. Sanayi Sitesini

1975- Özel İdare İşhanı yapar.

1975’te başladığı Organize Sanayi Bölgesi’ni de 80 sonrasında tamamlayıp teslim eder.

Bütün enerjisini sanayileşmeye ayırdığı için ona “Sanayinin Mimari” derler.

Mimar- Prof. Dr. Necati İnceoğlu’nun mimarları da hedef alan “Şehirleri bu hale getirenler biraz da bizleriz, kabahati kendimizde aramamız lazım” sözlerine hak verse de, savunması şöyledir: “Hoca Kabahatin bir bölümü demiş, tamamı değil! Mimarlık resim gibi, müzik gibi değil. Birinde bir tuval, diğerinde bir kağıt sanat icra edilir. Ama mimarlıkta arsa ve vatandaşın arzusu öne çıkar. Bize düşen de vatandaşın arzusunu daha iyiye yöneltmektir. Mimar bunu yapabildiği ölçüde başarılıdır”
*************************************************
cengiz-baktas-icCENGİZ BEKTAŞ “ŞİİR’İN MİMARI”
Cengiz Bektaş’ın mimarlıkla ilgisi 10 yaşında babasının oteline gelen bir mimarla tanışması ile başlar. Otele gelen müşteri Alsancak Camii’nin (İzmir) mimarıdır. Caminin fotoğrafını gösterir ve Cengiz Bektaş’a “ Hayal ettim, tasarladım, yaptım” der. Tasarlamak ve yapmak fikrinin büyüsüne kapılan Bektaş mimar olmayı kafasına koyar. Önce Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne gider sonra da Almanya’da mimarlık eğitimleri alır.
Alpat’ın aksine 10 yaşında ayrıldığı Denizli’ye geri dönmeyi düşünmez. “Boğulacaksan, büyük denizde boğulur” der ve aklının bir kenarında Denizli olsa da önce Ankara’da, sonra da İstanbul’da çalışmaya başlar. Mimarideki tarzını İşlevsellik, İçten dışa çözüm olarak adlandırır. Mimarinin yanı sıra yazmaya tutkuludur. İlk yazıları Denizli gazetelerinde yayınlanır. Öğrenciyken başladığı yazılarına hiç ara vermez. Şiir, edebiyat ve mimarlık yan yana yürür. Şiirleri 16 dile çevrilir, 92 kitaba imza atar. Ağa Han Mimarlık olmak üzere çok sayıda ulusal mimarlık ödüllerini alır.

cengiz-bektaş-bankasi-icDenizli’de yaptıklarına gelince; ilk eseri babası adına yaptığı bir okuldur, sonrası gelir.
1969-Halil Bektaş Okulu
1970-Kuyumcu Oteli
1972-DEBA
1973-Merkez Bankası
1973-Babadağlılar Çarşısı
1974-GİPSAN
1975-Esat Sivri Evi
1975-Kuyumcular Çarşısı –Kaleiçi-
DENTEKS
AZİM CİVATA
KASAPOĞLU Apartmanı
1982-ERBAKIR
1992-Pişkin Otel
1996-MESA
2000-Meserret Sokak
2009-PAÜ Kınıklı Kampusu yürüyüş yolları Cengiz Bektaş’ın imzasını taşır.

1969’dan 2009’a şehirle ilişkisi kesilmez. 40 yıl boyunca kimi iş hanı yapar, kimi banka, kimi villa! 1975’te Bayramyeri Kuyumcular Çarşısı, 1978 yılında Denizli Belediye Sarayı proje yarışmasında jüri üyesi olur. 1999 yılında DYP’li Belediye Başkanı Ali Aygören’in danışmanlığına gelir. 2001 yılında şimdi önünden bile geçmeyi istemediği, “Çok barbarca şeyler yapıldı” dediği Meserret Sokak projesini hazırlar. Belediye danışmanıdır ama belediyenin yaptıklarından habersizdir. Palmiyelerin kesilme girişimi, Ulu Camii’nin yıkılması onun danışmanlığı sırasında olur.

Danışmanlıktan ayrılır.

2009 yılında PAÜ kampus içi düzenleme projesini yapar.
Aklının bir yanında çocukluğunun Denizli’si, içinden arıklar geçen bahçeli evler ve komşuluk ilişkileri vardır. Bugünkü Denizli ona göre kişiliksizdir. “Bu şehri bu hale getiren kapitalizmidir” der.

Kendi payına gelince; “en az günaha girenlerden biri” olduğunu düşünür. “Çünkü” der: “ Ben buraya geldiğim zaman 2 bin liraya projeye yapılıyordu. 2 bin liraya proje yapılmaz. Burada bilmem ne yasası çıkacak diye mimar bir günde 500 paftayı imzaladı. Bu nedir bir günde 500 projeyi bitirebilir misiniz? “

**************************************************

ziya-tikiroglu-icZİYA TIKIROĞLU “AMATÖR TİYATROLARIN MİMARI”
Ziya Tıkıroğlu Mimarlar Odası’nın 2 No’lu mimarı. 1935 yılında Denizli’de doğdu. 1952’de İnşaat mühendisi olmak için girdiği Yıldız Teknik Üniversitesi’nde hocasının ısrarıyla mimarlık bölümüne geçti. Başta tereddüt ettiği mimarlık mesleğini sonradan çok sevdi. Stajını para istememek şartıyla Feridun Alpat’ın yanında Denizli Belediyesi’nde yaptı. İlk işi Yağ Hali’nin üzerindeki bir düğün salonuydu. 1957 yılında okuldan mezun oldu, işsiz kalınca Denizli Belediyesi’nden gelen teklifi kendi deyimiyle “koşarak” kabul etti. Bir yıl sonra da belediyenin fen işleri müdürü oldu, iki yıl süren belediyecilik macerasında “Adnan Menderes’e brifing de verdi, Denizli’de İlk planlamanın (1965 planına) zeminini de yarattı.

1967’de Dartar apartmanın yapar. 1970’de eşiyle birlikte çıktığı Avrupa gezisinde Avusturya’daki banliyö evleriyle tanıştıktan sonra “En büyük projem” dediği Bağbaşı’nda Zümrüt Evler projesini hayata geçirir. Proje sırasında öyle tatsızlıklarla karşılaşır ki, bir daha müteahhitlik yapmayı düşünmek bile istemez.
1982’de iki yıl Ticaret Odası Başkanlığı yapar. 1984’de ANAP’tan Belediye Başkanı olur. Askeri darbenin arkasından gelen tek parti iktidarının belediye başkanıdır.

Neler yaptığına gelince;
1984 imar planı

Delikliçınar düzenleme,

Lise Caddesi genişletme

İstasyon Caddesi’ni genişletme

Çatalçeşme Parkı düzenlemesi (nikah salonu ve oda tiyatrosu, Ressam Çallı evi)

Atatürk Parkı yenileme

Çaybaşı Caddesi’nin açılması

Hacı Baki evinin koruma altına alınması

Yenişehir toplu konut bölgesini açılması

Üçgen Çarşısı

Çamlık Açıkhava Tiyatrosu’nu sayabiliriz.

tiyatro

Sanata ve sanatçıya düşkünlüğü ile bilinen Tıkıroğlu, Türkiye’de bir ilk olan Uluslararası Amatör Tiyatrolar Festivali’ni başlatan belediye başkanıdır.

Yıllar sonra kaleme aldığı anılarında eski Denizli’yi özlemle anan Tıkıroğlu, yıkılan eski Denizli evlerinden, kilit taşı döşeli yollardan söz eder. Meserret, halkevi, vali konağı gibi tarihi dokusu bulunan binaların yıkılmasına karşı öfke duyar. Denizli’deki eski dokunun el birliğiyle yok edildiğini söylerken de adeta bir özeleştiri yapar.
*********************************************
hasan-gönüllü-icHASAN GÖNÜLLÜ “CADDELERİN MİMARI”
Hasan Gönüllü, 1938 Denizli doğumlu. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nin sınavlarını kazanmış kaydını yaptırmışken, son anda fikrini değiştirip mimarlık okumaya karar verdi. Mimarlıkla mühendisliğinin ayırt edilemediği o günlerde İstanbul Teknik Üniversitesi mimarlık bölümünü bitirdi. Mimar olduktan sonra vatandaşa mimarlığı anlatmak derdine düştü.“ Mimarlık konusunda kimse bir şey bilmiyordu, vatandaş da bilmiyordu. Okulu bitirdikten sonra Denizli’de 8-10 sene mimarlığın ne olduğunu anlatmaya çalıştım. İnşaat mühendisliği ile karıştırıyorlardı.” Diye anlatır.

Mesleğe ilk adımını 1960 yılında Fethiye’de attı. 1957’de meydana gelen depremden evleri yıkılanlar için yapılan evlerin kontrolörlüğünü yaptı. Denizli’ye 1963’te döndü. Bir yıl sonra da belediyede işe başladı. Fen ve imar işleri müdürlüğü görevi çok sürmedi. Belediye Başkanı Mehmet

Candoğan’la aralarında “fikri anlaşmazlık çıktı” 6 ay sonra istifa edip ayrıldı. Serbest çalışmaya başladı. Denizli’de o sıralar apartman furyası yeni başlamıştı. Konut projelerine yöneldi. Müteahhitlik yapmaya başladı. O sıralar Denizli’deki “3 yap- satçı müteahhitten biriydi” Kaleiçi’ndeki Pazar yeri kaba inşaatı, Özel İdare İşhanı, Çal lisesi, Böceli kanalizasyonu, Gönüllü Apartmanı yaptığı işlerden bazıları.

1973 yılında siyasete atıldı ve CHP’den belediye başkanı seçildi. 5 yıl belediye başkanlığı yaptı, 77’de yeniden seçimlere girdi ve kazandı. Ancak İkinci dönem bitmeden, 80 darbesi oldu, görevden alındı. Gönüllü deyince ilk akla 42. Madde ve açtığı caddeler gelir. Aynı zamanda en çok tepki alan belediye başkanıdır. 42. Madde uygulamaları sırasında Tehdit edilmekten, arabasının lastiklerinin kesilmesine karşı bir dizi güç gösteriyle karşılaşır. Bildiğinden vazgeçmez tam 18 cadde açar.

hasan-gönüllü-ic-1

Diğer yaptıklarına gelince;

Su ve elektrik şebekesinin yenilenmesi

İlk kez onun döneminde 18 madde (42. Madde) uygulaması başladı. 5 binin üzerinden arsa imarlandı.

250 kilometre ara sokak kamulaştırıldı.

Sinyalizasyonu başlattı

Açık pazar uygulaması -Çarşamba, karaman pazarları

Belediye bayram yeri İşhanı

Belediye İşhanı (mevcut belediye)

OSB

EGS fuar alanı

İncilipınar inşaatını sayabiliriz.

Hasan Gönüllü yaptıklarının yanında yapamadıkları içinde hesap verir. Bunların başında Çaybaşı Caddesi gelir.

“Keşke” der “Keşke Çaybaşı mahallesi tarihi SİT alanı olsaydı, tarihi bir doku olarak bugüne kalırdı. Çaybaşı caddesi benim zamanımda açılmadı, ben onu 18. Madde dışında tutmuştum. Orayı tarihi eser, tarihi SİT olarak ayırmıştım ama müracaatta geç kaldım. İhtilal oldu. Benden sonra Ziya Tıkıroğlu o caddeyi şimdiki haliyle açtı. Halbuki arkada boş alanlar vardı, plan tadilatları yapılabilirdi. Onu yapamadığım için üzülüyorum. Bir de tarihi binaları koruyamadık. Tarihi binalar korunabilirdi. Meserret binası, halkevi binası, eski hastane, o zamanlar çok sayıda Denizli evleri vardı. ama o zamanlar koruma bilinci yoktu, belediyenin parasal olarak istimlak edip koruma gücü de zaten yoktu.”

Son olarak adı Caddelerin Mimarı’na çıkan Hasan Gönüllü’nün Mimarlar Odası’ndan kaydını sildirdiğini eklemeyim. Hiç inandırıcı olmasa da bunun nedenini “artık mesleği yapmıyorum boş yere kaydım olmasın” sözleriyle açıklıyor!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı