İstanbul’daki Çivril dayanışması
9 Nisan 2013 Salı
Mehtap KOÇ GÜRCAN
İstanbul’un tekstil kalbi olarak bilinen Merter’de buram buram Çivril kokan bir mekandayız bu hafta da…30 yıla yakın bir zamandır; Çivril Eğitim Vakfı (ÇEVAK) olarak Çivril’e ve Çivrillilere çeşitli hizmetlerde bulunan vakfın merkezinde, Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Güngören ile birlikteyiz.
Güngören; Çivril’in misafirperverliği ile ÇEVAK’ın kapılarını açtı bizlere. ÇEVAK’a adım atar atmaz, ilçede bir eve girmiş gibi hissediyoruz kendimizi. Tavşan kanı çaylarımızı yudumlarken Çivril’i, Denizli’yi ve ÇEVAK’ı konuşarak dakikaları geride bırakıyoruz. Çivril elmasının da eşlik ettiği lezzet şölenine Hacı Şerif’in tatlılarını da ekliyoruz ve tadına doyum olmaz bir sohbette buluyoruz kendimizi…
Öncelikle sizi tanıyalım Hüseyin Bey…
1952 yılında Çivril’in Yamanlar Köyü’nde dünyaya geldim. Çivril’e 11 km uzaklıkta küçük bir köydür Yamanlar. Çivril – Denizli Yolu üzerindedir. Bütün çocukluğum köyümüzde ve Çivril’de geçti diyebilirim. Daha sonra o zamanın imkânsızlıkları içinde oldukça zor olsa da okumayı başardım ve doktor oldum. 37 yıldır da Genel Cerrahi Uzmanı olarak çalışmaktayım.
50’li yıllara dönecek olursak; o yılların eğitim şartlarından ve size nasıl olanaklar sunduğundan bahsedebilir miyiz?
Şimdiki imkânlar o zamanlar nerede… Şimdi teknoloji de imkânlar da çocukların hizmetine sunulmuş durumda. Ancak bizim zamanımızda her şey bir engeldi sanki. En başta da okul yoksunluğu. İlkokulu köyde okudum. Ancak ilkokul bitince ortaokulu okuyacak olan bütün Yamanlarlı çocuklar gibi ben de Çivril’de okumak zorunda kaldım. Köyümüzde ortaokulun olmayışı bizi her gün kilometrelerce yola sürüklerdi. Çitak Belediyesi öğrencileri toplardı. Akşam üzeri de yeniden köyümüze götürürdü. İlk taşımalı eğitimin örneklerindendir.
LİSEYİ OKUMAK İÇİN KÜÇÜK YAŞTA EVDEN AYRILMAK ZORUNDA KALDIM
Peki lise? O yıllarda Çivril’de lise var mıydı?
Çivril’de yalnızca ilkokul ve ortaokul vardı. Liseyi de Denizli’de okumak durumunda kaldım. İlk evden ayrılış yıllarımdı. Ancak zamanla üniversite ve görev yerleri derken başka yerlerde yaşamaya alıştık adeta. Anadolu’nun muhtelif yerlerinde görev yaptıktan sonra 97 yılında İstanbul’a geldim.
İstanbul’a geldiniz ancak Çivril ile gönül bağınız kopmadı. ÇEVAK ile tanıştınız…
1998 yılına kadar ÇEVAK hakkında bilgim yoktu. 1998 yılında İstanbul’a geldiğim yıllarda; kendi muayenehaneme Kadir Kameroğlu geldi. Onunla tanıştık. Kadir Amca’yı Çivril’den tanıyorum ama vakıfla ilgili bir takım ilişkilerimiz yoktu. Kendisi bana vakıftan bahsetti. Bir Genel Kurulları olduğunu anlattı. Beni de vakfa davet etti. Ben de bu davetin üzerine vakıf çalışanları ile tanışmak için vakıfa geldim. Bir geldim, pir geldim… Geliş o geliş, bir daha da çıkamadım…
29 YILDIR FAALİYET GÖSTEREN VAKFIN 8 YILDIR YÖNETİM KURULU BAŞKANIYIM
8 yıldır ÇEVAK’ta Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyorsunuz… Zaten oldukça da zaman ve dikkat isteyen bir mesleğiniz var. Zor olmuyor mu?
Hayır. 1998 yılında vakıfla tanıştığım yıllarda Yönetim Kurulu’na girerek vakfın çalışmalarının içinde yer almaya başladım. Daha sonra gördüm ki, doğduğum ilçeye ve o ilçenin yeni nesillerine yardım edebildikçe kendimi huzurlu ve dinlenmiş hissediyorum. Almış olduğum bu hazzın enerjisiyle son 4 dönemde de üst üste Yönetim Kurulu Başkanı olarak vakfımızda çalışmaların arasında yer almaktayım.
ÇEVAK kaç yıldır faaliyette olan bir vakıf?
1984 Yılında küçük bir büroda Çivril’de doğup büyüyen iş adamlarını tarafından küçük bir dernek olarak kuruldu. Zamanla İstanbul’da yaşayan Çivrillilerin de destekleri gelmeye başladı ve vakfımız hayırseverlerin de destekleri ile çığ gibi büyüdü.
Yardımlarınızın başında üniversite öğrencilerine verdiğiniz burslar geliyor galiba…
Evet. Vakfımızda kurulduğu ilk günden bugüne Çivrilli Üniversite öğrencilerimize burs veriyoruz. Kurulduğu günden beri aralıksız olarak verilen bu burslardan bugüne kadar binlerce öğrencimiz yararlanmış durumda. 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında da 125 üniversite öğrencimize burs veriyoruz.
Kimler, nasıl yararlanabiliyor bu burslardan?
Türkiye’nin dört bir yanında okuyan Çivrilli üniversite öğrencilerimiz burslarımızdan yararlanabiliyor. Temel şartımız Çivrilli olması. Çivril nüfusuna kayıtlı olması ve ihtiyaç sahibi olması bizim temel ve olmazsa olmaz şartlarımız. Biz İstanbul Merkez’e de gelen başvurularımızı Çivril şubemize yönlendiriyoruz. Bütün başvurular Çivril şubemizde değerlendiriliyor. Çünkü bizler buradan, Çivril’de yaşayanların ne kadar varlıklı ya da ihtiyaç sahibi olduğunun araştırmasını yapamayız. Çivril şube başkanımız, gerekli araştırmaları yaparak başvuran kişinin gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadığını belirliyor. İhtiyacı olan öğrencilerimizi listeye alıyoruz ve burs bağlıyoruz.
Bu öğrenciler aylık ne kadar burs alıyorlar?
Öğrencilerimize ayda 125 TL veriyoruz. Burslar belki az. Ben de burslu okudum, bursun bir öğrenci için ne kadar önemli olduğunu bilirim. Burs ücretleri belirlenirken öğrencinin kahvaltısı ve öğle yemeği olarak hesaplanıyor. Bu da 125 Lira gibi bir rakama tekabül ediyor. Ancak biz bu yeterlidir demiyoruz. Keşke daha fazla imkânımız olsa da 250 TL verebilsek.
Yalnızca burs vermekle de yetinmiyorsunuz bildiğim kadarıyla… Vakıf olarak da bir eliniz hala Çivril’in üzerinde…
Elbette. Örneğin; 1997 yılında vakfımız şimdiki Çivril Devlet Hastanesi’nin yanında bulunan acil bölümünün yapımını üstlenerek, yapıyı sıfırdan yapıp devlete teslim etti.içerisine de 8 adet diyaliz makinesi içeren bir diyaliz bölümü kurdu. Çivril’deki yüzlerce diyaliz hastası, haftanın 3 günü Uşak ve Denizli gibi illere gitme zorunluluğundan kurtulmuş oldu. Çivril’de huzurevinin yapımına önderlik yaptı. Aynı zamanda Çivril’de 6-7 hektarlık bir alanda orman yaptık. Her yıl Çivril’de bilgi yarışmaları, kompozisyon ve şiir yarışmaları düzenliyoruz. Öğrenciler arası düzenlediğimiz bu yarışmalarda dereceye giren öğrencilerimize ve okullarına çeşitli ödüller veriyoruz. Sınavlarda dereceye giren 1. , 2. ve 3. öğrencilerimize Başarı Ödülleri veriyoruz.
Hayata geçen projeler arasında bir de anaokulu bulunuyor…
Yeni eğitim sistemine göre, anaokuluna olan ihtiyaç daha da arttı. Hal böyle olunca da Çivril’de var olan iki anaokulumuz ihtiyacı karşılamadığını öğrendik. Kadir Amca tarafından yapılan bu iki anaokulunun yetmediğini bize ilettiler. Çivril Kaymakamı ve Milli Eğitim Müdürü Derneğimizi ziyaret ederek anaokulu ihtiyacını dile getirdiler. Bizim vakfımız ticari geliri olan bir sivil toplum örgütü olmadığı için; ilk başta bu maliyetin üstesinden gelebilir miyiz diye düşündük. 600- 700 bin Lira gibi ciddi bir maliyetin altında kalkabilir miyiz diye hesap kitap yaparken; vakfımıza gelen hemşerilerimizle görüştük. Çünkü vakıf olarak almış olduğumuz bağışları zaten burslara veriyoruz. Ayrı bir kaynağa ihtiyacımız vardı. Vakfımıza gelen değerli işadamı dostlarımızla birlikte yapabileceğimize kanaat getirdik ve Kaymakam Beye olumlu cevap vererek protokollerimizi yaptık. 3 ay 20 gün gibi kısa bir sürede 8 derslikli, 150 öğrenci kapasiteli, Çivril’de ve Denizli’deki en güzel anaokullarından birini ortaya çıkardık. Bu yılki eğitim ve öğretim yılına da yetiştirerek, 100’e yakın öğrencimize kapılarımızı açtık.
__________________
__________________
Okulun resmi açılışı ne zaman gerçekleşecek?
9-12 Mayıs tarihleri arasında okulumuzun resmi açılışını yapacağız. Bu tarihler arasında da Çivril gezisi düzenleyeceğiz. Çünkü vakfımıza Çivrilli olmadığı halde yardımda bulunan çok sayıda hayırseverimiz de mevcut. Biz de yapacağımız bu tanıtım gezisi ile bizlerin doğup büyüdüğü, bugün vakıf çatısı altında toplanarak hizmet verdiği ilçemizin güzelliklerini herkese göstermek niyetindeyiz. Bizimle birlikte olan, her etkinliğimize katılan iş adamı dostlarımıza 4 günlük keyifli bir Çivril gezisi düzenleyeceğiz.
ÇEVAK olarak faaliyetlerinize baktığımız zaman bir kurum gibi durmadan çalıştığınızı söyleyebilmemiz mümkün…
İmkânlarımız pek çok vakıf ve derneğe oranla daha çok diyebilirim. Bizim bugün İstanbul’da Çivrillileri bir araya getiren vakıf merkez binamız vakfımıza ait. Aynı şekilde Çivril’de de bir vakıf şubesi yaptık. Bizim vakfımızın bu kadar etkili ve büyük işlere imza atmasının sebebi hayırsever işadamlarımızın bizlere ve vakfımıza olan güvenidir. Kimsenin vakıftan hiç bir siyasi ve maddi beklentisi yok. Kaldı ki biz vakıf olarak her siyasi görüşe ve partiye eşit mesafedeyiz. Bizi bir araya getiren tek duygu, doğmuş olduğumuz topraklara bir şeyler kazandırabilmenin manevi mutluluğu… Biz derneğimizde her Çarşamba günü toplanıyoruz. Kimse gelmese bile dernek başkanı olarak ben geliyorum. Bizim vakfımız özellikle İstanbul’da bulunan iş adamı hayırseverlerimizin bağışları ile yürüyen bir dernek. Bağış ile toplanan bütün paralar, olduğu gibi vakfın amaçlarına harcanır. İçtiğimiz çayı dahi vakıf parasından almayız. Vakıfla ilgili organizasyonlarımızda da herkes kendi cebinden harcamasını yapar.
Çivril ‘Eğitim’ Vakfı olarak kurulmuş olsanız da eğitim dışındaki alanlarda da çeşitli hizmetleriniz mevcut…
Biz eğitim vakfıyız ama Çivril’in bütün sosyal imkânlarına da katkıda bulunmayı amaçlayan bir vakıfız. Bugüne kadar yapmış olduğumuz küçük yardım ve hizmetlerden de bahsetmiyoruz. Örneğin Milli Eğitim Müdürlüğü’nden gelen listeler doğrultusunda Çivril’de bulunan okullarımıza kitap bağışları yaptık. Kütüphane yaptırdık. Cezaevinin güneş enerjili ısıtma ihtiyaçlarını karşıladık. Biz ÇEVAK olarak Çivril’de yapılacak olan bütün eğitim ve sosyal ihtiyaçlarda ilçemizin yanındayız. Çivril’imize sahip çıkmak ve bugünden daha koşullarda yarınlara hazırlanması için de ÇEVAK olarak çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.
Bütün bu hizmetleri yalnızca İstanbul’dan mı yürütüyorsunuz?
Vakıf Merkezimiz İstanbul’da, Çivril’de de vakıf şubemiz bulunmakta. İzmir’de de; Çivril Karabedirler Köyü’nde yokluk içinde büyüyen, ancak bugün iş dünyasında önemli yerlere gelmiş bir hanımefendi olan Raziye Uysal temsilcimiz olarak görev almaktadır.
KADINLAR HEM GEZİP HEM YARDIM TOPLUYOR
Vakfın bir de ses getiren Kadınlar Kolu var… Biraz da kadınlar kolunun çalışmalarından bahsedebilir misiniz?
Biz vakfımızın resmi olarak başında olan yönetim kurulundayız. Ancak vakfımızın asıl yıldızını parlatan Kadınlar Kolumuzdur. Kadınların el attığı yerde her şey başarılı olur. Kadınlar kolumuzda başta Melek Kameroğlu olmak üzere bütün kadınlar kolumuz bizim gülen yüzümüz olarak çalışırlar. Kendilerine buradan da teşekkür etmek istiyorum. Kadınlar kolumuz yılda 3 defa İstanbul’da tiyatro organizasyonları yapar. Yine yılda 2-3 defa İstanbul içinde günü birlik geziler yaparlar. Yılda en az 2 defa yurt içinde kaplıca, tarihi geziler yaparlar, yılda 1 defa da yurtdışı gezileri organize ederler.
Yurtdışında nerelere geziler düzenlediniz?
Güney Afrika, Güney Amerika, Çin, Hindistan, Hong Kong, Kamboçya, Amerika, İskandinav Ülkeleri, Batı Trakya, Bosna Hersek, Hırvatistan, Küba ve Meksika’ya geziler yaptık. Şu anda da Kurban Bayramında Akdeniz’e bir gezi turumuz var. Kontenjanlarımız doldu ancak hala müracaatlar geliyor.
Bu gezilerden vakfın çıkarı ne oluyor?
Biz gidip bir turla görüşüyoruz. Katılım sayısını tur şirketine taahhüt ediyoruz. Tur şirketleri ile pazarlıklar yapıyoruz. Hem tur şirketine indirim yaptırıyoruz, tur şirketi de bizim kontenjanımızdan yararlandığı için vakfımıza bir bağışta bulunuyor. Tur şirketinin bize sunduğu indirimi biz de gezimize katılara sunuyoruz. Daha çok kazanç sağlamak için geziye katılanlara daha yüksek fiyatlar sunmuyoruz. Tam tersi daha uygun fiyatlarla gezilere katılmalarını amaçlıyoruz. Bunu da sunuyoruz. Gezilerimize katılanlar ÇEVAK’la geziyor diye örneğin 1000 Liralık yere 1100 Lira ödemiyor. 1000 Liralık geziye 900 Lira ödüyor, biz de şirketten bağış alıyoruz.
Bu gezilere kimler katılıyor?
Çivrilli olan hemşerilerimiz de, Çivril’i hiç görmeyen kişiler de gezilerimize katılıyor. İnanın bir kez gezimize katılan, ‘Bir daha ne zaman gezi yapacaksınız’ diyerek sıraya giriyorlar. Çünkü bir aile birlikteliği var turlarımızda.
Pek çok dernek ve vakıfla kıyasladığınız da ÇEVAK’ın çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben EGEBİR Derneği kurucularındanım. Bu dernekte Kütahya, Denizli, Afyon, Uşak, Manisa, İzmir ve Aydın vilayetlerini içine almış olan bir dernek. Bu illerde ve ilçelerinde görev yapan dernek yöneticileri ile görüştük bütün yapılan çalışmalara da göz gezdirdiğimiz zaman; bizim vakfımızla mukayese bile edemeyeceğini söyleyebilirim.
Bugüne kadar ÇEVAK olarak oldukça önemli projelere imza attınız. Siz ÇEVAK’ın bu gücünü neye bağlıyorsunuz?
ÇEVAK bugün bir marka. Benden önceki kurucu başkanların ve yönetim kurulu başkan ve üyelerinin dürüst, namuslu ve inanılır olması. Hiç kimsenin bu vakıfta bir Lira dahi çıkarı olmadığına Çivrillilerin de inanmış olması ile ÇEVAK bugün bu kadar önemli projelere imza atan bir vakıf haline geldi.
BİR KRAVAT BİR GÖMLEKLE LİSEYİ BİTİRDİM
Kadir Kameroğlu’nu yaptırdığı okullarla tanıyoruz. Bu hayırlarının altında sebebin kendisinin okuyamamış olduğunu biliyoruz. Siz de yıllarınızı ÇEVAK’a veren bir başkan olarak sizin eğitim yıllarınız ve çocukluğunuzda da zorlu yılların varlığından bahsedebilir miyiz?
Benim çocukluğum elektiriksiz bir köyde geçti. Bizim zamanımızda Çivril’İn köylerinin hiçbirinde elektrik yoktu. Biz kandil ışığında okuduk ilkokulu. Köyümüzde su da yoktu. Okulumuzun 2 kilometre altında bir çeşme vardı. Suyumuzu oradan getirirdik. Öğretmenlerimize de oradan su taşırdık. Odunlarımızı ve tezeklerimizi de kendimiz evimizden okula götürür, yakar ve ısınırdık. O zaman devlet okulların odun ve kömürünü vermezdi.
Tatil sizin için ne demekti?
Şimdiki çocuklar gibi deniz tatiliymiş, kültür turlarıymış ne gezer… Biz okuldan çıkar koyun otlatmaya giderdik. Otlatırken tarlada hayvanların yanında ders kitapları okurduk. Ödevlerimizi yapardık. İlkokul öğrenciliğimiz hep böyle geçti. Üniversite öğrenciliğimizde de yazın tatile geldiğimiz zaman tarlada çalışırdık. Ailemize yardım ederdik. Annem ve babam tarlada çalışırken biz gezmeye gidemezdik.
BEN YOKLUK İÇİNDE OKUDUM, ÇOCUKLARIMIZ ÖYLE OKUMASIN!
Ailenizin ekonomik durumu da çok iyi değildi sanırım…
Ben bir kravat bir gömlekle ortaokulu ve liseyi bitirdim. İkinci bir kravatım yoktu. Rahmetli dayım Almanya’da çalışıyordu. Bana bir gömlek ve kravat getirmişti. Ben onlarla ortaokul ve liseyi bitirdim. Şimdiki çocuklara bakıyorum da şaşırıyorum… Elbette haklarıdır. Çağ gelişti… Teknoloji gelişti… Biz öyle yaşadık şimdiki çocuklar da öyle yaşasın demiyorum elbet. Ama bizim çocukluğumuz çok zor ve imkansızlıklarla geçti. Ben de bu nedenle vakfa adım attım diyebilirim. Hakikaten eğitime verilen destek çok önemli.
Peki Çivril’den çıkmadan büyüyen ve üniversite için İstanbul’a gelen gençler sizce bu kente alışabiliyor mu?
Şimdi burs verdiğimiz öğrencilerimizle tanışmak için ÇEVAK merkezimize çağırıyoruz. İlk yıl gelen öğrencilerimizle, ikinci üçüncü sınıfı okuyan öğrencilerimiz arasında o kadar çok fark var ki… Aylarını yıllarını İstanbul’da geçiren öğrencilerimiz saçlarından giyim tarzlarına kadar pek çok değişimle belki de bu şehre uyum sağlıyor. Ancak ilk yıl, henüz bir kaç gün önce Çivril’den gelen öğrencilerimize bakıyorum da… Giydikleri giysiler, ayakkabılar… İşte onlara baktıkça kendimi hatırlıyorum… (Gözyaşlarına hakim olamıyor)
Çocukluğunuza dair unutamadığınız anlarınız vardır elbet…
Çivril’de sinema yoktu. Öğretmenlerimiz bizi zaman zaman sinemaya götürürlerdi. O günlerde biz bayram ederdik. Sinemadaki Türk filmlerini izlerken bir de elimizde tuzlu nohut varsa değmeyin keyfimize… Bir de ortaokulu Çivril’de okurken, köyden gelirken yanımızda ekmek peynir getirir, okul bahçesinde yerdik. Ama ayda yılda bir cebimize harçlık girmişse Çivril’de sıcak, fırından yeni çıkmış ekmekle tahin helvası alırdık. İşte o zaman kendimize dört dörtlük bir ziyafet çekmiş gibi olurduk.
Peki günümüz Çivril’ini nasıl değerlendirirsiniz?
Çivril’de belediyeciliğin çok zayıf olduğunu söyleyebilirim. İlçemiz pek yönden gelişti ancak belediyecilik hizmetleri olarak hala yetersiz. Okullar çok gelişti. Bizim zamanımızda bir tane ortaokulu vardı. Lise yoktu. Şu anda bütün o imkânsızlıklarını geride bıraktı. 2 tanesini Kadir Amca, 1 tanesini de biz olmak üzere 3 tane anaokulumuz var ilçemizde. Çivril Meslek Yüksekokulu açıldı. Bu yüksekokul birlikte Çivril’İn sosyal ve ekonomik yapısı değişmeye başladı. Çivril’in biraz daha ileriye gitmesi gerekiyor.
Buradan okuyucularımıza eğitimle ilgili neler söylemek istersiniz?
Herkes okumayan öğrencilerimize destek olsun. Özellikle kız çocuklarımıza. Kız çocuklarımızın meslek sahibi olması çok daha önemli diyebilirim. Kız çocukları evlenince hayatı kurtuldu gözüyle bakıyorlar. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. İnsanlar evlenir ama boşanabilir de… Eğer mesleği varsa hayatını devam ettirebilir. Zoraki ve kendisine şiddet uygulayan bir erkeğin boyunduruğu altında kalmak durumunda kalmaz. Gidecek bir yeri olmayınca ne yapsınlar, mecburen işkence gördükleri, kendilerine her gün bir ölüm gibi gelen evlerde yaşamaya devam etmek zorunda kalıyorlar.
Yorumlar
civril senkoyde buyumus bırı olarak helelolsun dıyorum
Civril Beydilli Köyünden ben de. Cevak ın bursundan yararlanan birisiyim. Öğretmenim . Allah emeği gecen herkesten razı olsun. Bizlere Çivril li olmanın farkını yasattilar….
Hüseyin Bey’e Çivril’imize yaptığı katkılardan dolayı teşekkür eder çalışmalarında muvaffak olmasını dilerim.
Çok güzel, hatta acıklı bi yazı olmuş. Ama maalesef ÇEVAK öyle her ihtiyacı olana, İstanbul’da okuyan Çivrilli öğrenciye burs falan vermiyor. Benim tavsiyem burs verilecek öğrencileri seçme konusunda kimlere yetki veriliyorsa onların bu yetki ve kararları da denetlenmeli. Keyfiyetle öğrenci seçilmez. İlgililere duyurulur.
çivril sarılar köyüne kayıtlı,1948 doğumlu kadir oğlu ali yavuzum.1960-61 öğretim yılında çivril oraokulunda okudum.Anlatacağım pek çok şeyi siz anlatmışsınız.Teşekkür ederim,gözlerinizden öperim.Bir oğlum ve bir kızım var.İkisi de İstanbulda yaşıyor.İstanbula gelirsem sizinle tanışmak isterim…