Spor yapmak isteyen bu merkeze gelsin

Koca bir tesis Denizli’ye, Denizlililer de uzaktan ona baktı yıllar yılı. Şimdi ise yeni bir yönetim ve yeni bir anlayışla oraya uzaktan bakmak zorunda bırakılan Denizlililere, daha doğrusu spor yapmak isteyenlere Şehit Ömer Halisdemir Spor Merkezi’nin sonuna dek açıldı. Bir zamanlar kapısından içeriye adım atma cesaretini gösteremeyen Denizlililer, artık çok uygun fiyatlarla spor yapabilecek, hem de bilimsel yöntemlerle…

Yüzme havuzu, technogym fitness, genel fitness, squash, tırmanma duvarı, spinning bike stüdyosu, step-aerobik ve pilates salonu gibi bölümleri ve spor kursları ile dev bir kompleks var orada. Orası neresi mi? Pamukkale Üniversitesi’nin Kınıklı Kampüsü’ndeki Şehit Ömer Halisdemir Spor Merkezi.

 Birçok Denizlilinin yolunu bile bilmediği, bilenlerin de “burası çok lükstür, giremeyiz” düşüncesiyle uzak durduğu 18 bin metrekare kapalı alana sahip bu dev tesis, Türkiye’nin en büyüğü. Avrupa’nın ise 9. Büyük spor kompleksi olarak gösteriliyor.

 15 Temmuz’daki hain girişimden sonra değişen PAÜ yönetimi ile birlikte spor merkezinde de değişim sağlandı. Ekip yenilendi, spor merkezinin başına müdür olarak ünlü gazeteci yazar ve televizyon programcısı Uğur Dündar’ın adaşı Yrd. Doç. Dr. Uğur Dündar getirildi.

 Geçmiş dönemi günahları ve sevaplarıyla bir kenara bırakıp, özel sektör mantığıyla yakalaşarak ve merkezin kapılarını spor yapmak isteyen herkese açarak farklı bir uygulamanın startını veren Uğur Hoca ile yeni döneme ilişkin yapılacakları konuştuk. İşte bize anlattıkları…

SPOR MERKEZİNE SPORCU MÜDÜR
PAÜ’nün yeni yönetimiyle birlikte, Şehit Ömer Halisdemir Spor Merkezi’nde de yeni bir yapılanmaya gidildi. Bu yapılanmada merkezin müdürlüğüne siz getirildiniz. Sohbete sizi tanıyarak başlayalım isterseniz Hocam. Kimdir Uğur Dündar?

1960 Adapazarı doğumluyum. İlkokulu Kayseri ve Antalya’da okudum. Ortaokul, lise ve yükseköğrenimi Ankara’da yaptım. Ankara 19 Mayıs Gençlik Spor Akademisi’nden 1982 yılında mezun oldum. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yüksek lisans ve doktoramı, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde kamu yönetimi üzerine master yaptım. Pamukkale Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak atandım ve Pamukkale Üniversitesi’nde 12 yıl çalıştıktan sonra emekliye ayrıldım. Hüseyin Bağ Hocam’ın rektörlüğe atanmasının ardından tekrar göreve döndüm ve bana da bu görev tevdi edilerek spor merkezinin müdürü oldum.

EMEKLİYDİ, REKTÖR BAĞ ÇAĞIRDI, O DA GELDİ
Biyografi yaparken “emekli oldum” dediniz ve şimdi bu merkezin müdürüsünüz. Nasıl oldu bu?

Spor Bilimleri Fakültesi’nin Antrenörlük Bölümü’nde öğretim üyesiydim. Bu alanda yazdığım kitap, 30 dolayında üniversitede okutuluyor. Görevime tekrar döndüm ve hocam beni “bir kahve içelim” diye davet etti. O davette de yeni görevimi tevdi etti, gelip burada göreve başladım. Hocamız nerede görev verirse orada çalışmaya hazırız bu dönemde.

Ne kadar süredir bu merkezin başındasınız?

20 gün oldu.

FİTNESS SALONU DA VAR VIP SALONU DA…
Burası üniversitenin spor merkezi. Ama aynı zamanda spor yapmak isteyen Denizlililere hizmet verebilecek kapasitede bir spor kompleksi. Neler var bu kompleksin içinde?

İçinde bulunduğumuz bu tesis Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın da 9’uncu en büyük tesisi. Yaklaşık 18 bin metrekare kapalı alanımız var. Çok büyük bir yüzme havuzuna sahibiz. Biraz eleştirel boyuta gireceğiz; derinlikleri biraz fazla tutulmuş ve standartların dışında bir havuz yapılmış. O yüzden ısıtma ve soğutma giderleri yüksek. Buna dezenfekte maliyetleri de eklendiğinde rakam daha da büyüyor.

Bu tesiste technogym dediğimiz özel bir VIP fitness merkezimiz var. Aşağı girişte bir fitness merkezimiz var. Üst katta bir jimnastik salonumuz bulunuyor. Onun sağ tarafında yeni bir dans salonumuz var. Sol tarafında da yine bir dans salonumuz yer alıyor.

Ama yeni yapılanmada biz, girişte solda olan genel fitness salonunu oradan kaldıracağız. Çünkü bir tesise girdiğiniz zaman ter kokusu ve spor yapan insanlarla karşılaşmazsınız.  Bu tür yerlerde sosyal olarak vakitlerinizi paylaşabileceğiniz, insanlarla oturup sohbet edebileceğiniz, spor sonrası oturup bir bardak portakal suyu içebileceğiniz bir kafeterya, vitamin bara ihtiyaç vardır. Bu yüzden o alanda böyle bir düzenleme yapma kararı aldık.

LORDLAR KAMARASI ALGISI YIKILIYOR
Bir kuaförü olan, bir kafeteryası olan, içeriye girdiği zaman insanların çocukları spor yaparken vakit geçirebileceği sosyal bir tesis yapmaya çalışıyoruz. Bu da benim son 3 yılı özel sektörde geçirmemden kaynaklanıyor. Bakış açım çok farklı, Üniversitenin bir sosyal tesisi kamu tesisi gibi olmamalı. Dışarıdan işadamlarının, halkın yararlanabildiği bir yer olmalı burası. Geçmişte özellikle burada bir katman vardı; üst düzey insanların geldiği bir yer, “Lordlar Kamarası” gibi bir yer oluşturmaya çalışmışlar.

Buraya gelen insanlar daha önce gittikleri spor merkezlerinde aldıkları hizmet nedeniyle mutsuz. O zaman doğru yerde spor yapsınlar, doğru insanlarla spor yapsınlar. Bu nedenle buranın yapısını tamamen değiştirmek istiyoruz. Bu yapıda haftada 2 bin 300 kullanıcım var. Bunların yüzde 30’u öğrenci. Geriye kalan yüzde 70’inde yüzde 45’i şehirden gelen insanlar. Bu sayının artması gerekiyor.

Geçmişte yapılan şey fiyat politikalarıyla burayı büyütmeye çalışmışlar. Hayır, böyle bir şey düşünmüyoruz. Zam yaparak büyüyemeyiz. Hizmet kalitemizi artırarak ve küçülerek büyümek zorundayız.

“GELİR SEVİYESİ YÜKSEK KİŞİLERİN GELEBİLECEĞİ YER GİBİ GÖSTERİLMİŞ”
Buranın kapasitesi nedir?

Limitlerimizi biraz daha zorlarsak haftalık 3 bin – 3 bin 500 kişiye kadar çıkabiliriz.

Yararlanma oranı bu kapasiteye yakın mı?

Burası şu anda yüzde 60-65 kapasiteyle çalışıyor.

Biraz önce değindiniz ama buranın içe kapanık kalmasındaki etkenler nelerdir size göre?

Geçmiş yönetimdeki arkadaşları suçlamak değil benim amacım. Farklı bir politika izlemişler. Belki o zaman yöneticiler böyle bir şey istedikleri için özel bir grup oluşturmaya çalışmışlar. Gelir seviyesi yüksek insanların başvurabileceği, abonelik yaptırabileceği yer gibi düşünülmüş. Fitnessi ile technogym ile saunası ile jakuzisi ile farklı bir kültür oluşturmaya çalışmışlar. Ama benim halkım burayı kullanmamış, bu kültüre uzak kalmış.

“Fin hamamı” diyorsunuz, “niye buhar banyosu adını koymuyoruz” diyorlar. Fin hamamı bir kültürdür, Avrupa’dan gelen bir kültürdür. Bunu biz burada değiştiremeyiz. Jakuziye “kabaran köpüklü havuz” diyemeyiz, bu jakuzidir, böyle gelmiştir. Bunlar farklı bakmışlar. Şimdi biz diyoruz ki, herkesin paylaşabileceği ortak bir alan olsun. Sporda insanların rengi, dini, ırkı, milliyeti olmaz. Herkes para veriyorsa iyi spor yapmak ister. İnsanları buraya getirmişiz, bırakmışız technogym’lere, genel fitness’lara… Bir yıl sonra bakıyorlar yine aynı, değişen bir şey yok. Kimsenin kontrolü yapılmamış. Bu insanlar ne yapıyor? Neden gelişmiyor? Neden kilo veremiyor? Bunlara bakılmamış.

SPOR YAPMAYA GELENLERE PROGRAM
Şimdi yeni yeni programlar, yazılımlar istiyoruz. Siz bize geldiğinizde; gelişiniz ile 6 hafta, 12 hafta sonra, 6 ay sonra gelişiminiz hangi seviyede? Ben bunları görmek istiyorum. Bunları hizmet alana sunmak istiyorum. Eğer sunamıyorsam ben, sizi kandırıyorum, kaliteli hizmet vermiyorum demektir. Biz sadece para kazanılan yer olsun istemiyoruz buranın. Diyoruz ki: insanlar buraya gelsin, sporunu yapsın ve güzel vakit geçirsin.

Şöyle bir örnek vereceğim: Çocuklar havuzda yüzerken ailelerinin seyretmesi yasaktı. Geldim, tribünü açtım, kıyamet koptu. Neden diye sordum. “Hocam orası kirlenir, ısı kaybı olur” dediler. Ben de “2 derece fazla yakarım” dedim. Bir anne-baba çocuğunu havuzda yüzerken oturup seyredebilmeli, çocuğunun gelişimini görebilmeli. Neden yasaklıyorsunuz? Aynı zamanda ben milli sporcuyum, milli atlettim, 400 metre engelli koştum. Gürültüye rağmen ben konsantrem bozulmadan koşabiliyorum. Basketbol yardımcı antrenörlüğü yaptım. Küfürlere rağmen maça konsantre olabiliyorum. Neden anne baba tribündeyken havuzdaki çocuk konsantre olamasın? “Demek ki bizim antrenör olarak bizim eksikliğimiz var. Bunları değiştireceğiz” dedim. İnanın 20 gün oldu ve şimdi gelip tribüne oturan yok. Yasakken cama yapışıp, havuzdaki çocuğunu izlemeye çalışıyordu anne-babalar. Hep yasaklarla yönetmişler. Sanıyorum sorun da bu…

MERKEZİN MERAK EDİLEN FİYATLARI
Fiyat uygulaması nedir buranın? Geldim, buradan yararlanmak istiyorum. Karşıma nasıl bir fiyat tablosu çıkıyor?

Kendi personeline özgü fiyatları, dışarıdan gelenlere ayrı bir fiyat, dışarıdan gelen kamu personeline ayrı bir fiyat ve öğrenci fiyat politikası var. Şu andaki yıllık fiyatlarımız 900 ile 1.500 lira arasında değişiyor.

3 aylık, 6 aylık, yıllık arı ayrı paketleriniz var mı?

Günlük, 1 aylık, 3 aylık, 6 aylık, 1 yıllık ve misafir olarak ayrı ayrı tarifelerimiz var.

Rakamlar hatırınızda varsa alabilir miyiz?

Günlük olarak havuzu kullanmak istiyorsunuz ve dışarıdan geliyorsanız 20 lira veriyorsunuz. Üniversitede çalışan bir personelin arkadaşı olarak geliyorsanız 11 lira. Personel olarak geliyorsanız 5 lira.

“SPOR MERKEZİNE KAYIT İÇİN REFERANSA GEREK YOK”
Spor yapma halk arasında yaygın olarak kilo verme ya da kas geliştirme şeklinde algılanıyor. Sadece bunun için mi spor yapılır?

İki türlü spor yapmak lazım. Bir sağlık için spor. Dünyadaki trend de budur. Yürüyüş yapıyor, beslenmelerine dikkat ediyorlar. Özellikle de rutin kan testleri uygulanıyor. Bizde pek doktora gidildiğini zannetmiyorum. Her göbeği olan “ben kilo vermeye geliyorum” diyor. Ben de arkadaşlarıma “hiç bunu hormon testine gönderdiniz mi? Tiroidine bakıldı mı? Kan parametrelerine bakıldı mı?” diye soruyorum. Bunlara bakılmadan 6 ay sonra kişiye nereden nereye geldiğini nasıl göstereceğiz? Şunu anlatmaya çalışıyorum. Bize rakamsal doneler lazım. Bununla ilgili Tıp Fakültesi ile ortak bir çalışma yapmak istiyoruz. Buraya konulacak bir kan analiz cihazıyla her gelenin testi yapılarak spora başlaması sağlanacak. Eğer siz gençseniz ve kas yapmak istiyorsanız onun programı başka şekilde olmak zorunda. Onun için ayrı bir destek veriliyor. Doğru mu? Bence hiç gerek yok ama gençlik bunu çok istiyor.

Bilimsel çalışan bu tür merkezler için dışarıya kapalı gibi bir algı oluşturulması merdiven altı denilen yerlerin mantar gibi türemesine yol açıyor. İsterseniz onu da anlatın; burası ile dışarıdaki bir salonun farkını…

Ben, o arkadaşlara kızmıyorum. Sonuçta kapitalizmin olduğu yerde herkes her şeyi yapar. Talep görüyorsa da devam eder. Denizli halkının o tür yerlere gitmesinin temel sebepleri sanıyorum bizim buradaki yanlış politikalarımız. Demişiz ki, bizim öğrencimiz buraya misafir öğrenci getiremez. Biz ne yaptık? Sayın Hocam talimatını verdi, 1 Kasım itibariyle dışarıdan gelen öğrenci de kimliğini gösterip buradan yararlanmaya başladı. Dışarıya gidip çok para vereceğine, burada güzel bir ortamda spor yapma şansına sahip öğrencilerimiz.

Yine demişiz ki, kefil yoksa buraya kayıt yapmayız. Bir referans bulmalarını istemişiz. 500 bin insan var. Kimi referans bulup da buraya gelecek? Artık buna gerek yok. Gelsinler, hepsinin referansı benim. Geçmişteki arkadaşlar kapıdan pek dışarıya çıkmamış, benim yaptığım ise içeriye girmemek. İnsanlar spor yapmak istiyorsa gelsinler ve çok güzel ortamda bunu yapsınlar. Tek koşulumuz kurallara uyulması…

“SALONLARDA YETERLİ DENETİM YOK”
“Benim evin yakınında” diyerek, dışarıdaki yerleri tercih edenler var. Tamam gidip, sporunuzu yapın. Buralar Herkes İçin Spor Federasyonu’nun kontrolünde. Federasyon üyeleri arkadaşlarımız ama denetlemeye gelmiyorlar. Kullanılan aletlerin çoğu Çin malı. Bunların çoğu kanserojen içeriyor. Bu cihazları kullanarak spor yapmak sağlığa zararlı. Bunun yerine ormanlık alanda yürüyüş yapsınlar ondan çok daha yararlıdır. Ama nedense oralara gidiyor, koştura koştura bir şeyler yapıyorlar.

“SPOR YAPTIRANA BELGESİNİ SORUN”
Oralardaki antrenörlerin bir de belge sorunu var. Antrenörlükte 5 kademe belge vardır. Birinci kademe çocuklara yardımcı olacak gruptur. İkinci kademe antrenör, üçüncü kademe branş antrenörlüğüdür. Bunu bu şehirde bulamazsınız, yok. Çocuklarla uğraşması gerekenler merdiven altında salon açmış. Benim halkım da “kaçıncı kademesiniz, bilgi düzeyiniz ne” diye sorgulamıyor.

O zaman spor yapmış olmuyorlar mı?
Bunun yorumunu size bırakıyorum.

“PERSONEL GÜLER YÜZLÜ VE DİKSİYONU DÜZGÜN OLACAK”
“Evet, burası bir kamu malı ama özel işletme gibi çalışmalı” mantığındasınız. Peki, Uğur Dündar bundan sonra neler yapacak bu merkezde?

Personel güler yüzlü olmayı öğrenecek. Benim önem verdiğim kriterlerin başında insan ilişkileri gelir. Biraz evvel de söyledim. Din, dil, ırk, inanış hiç ilgilendirmiyor. Sonuçta hepimiz insanız, saygı durmak zorundayız. Benim istediğim buraya gelenlerin mutlu olması. Geldiğimde arkadaşlarıma söyledim. Beni sevmeyebilirsiniz, benimle çalışmak istemeyebilirsiniz ama hepiniz gülmek zorundasınız. Çünkü buraya gelen insan mutlu olmak için geliyor.

İletişim becerilerimiz zayıf bizim. İletişim kurmayı öğrenmek zorundalar. Bir kişi gelip de “ben seni şikayet ederim, buradan kovdururum, burada bir daha spor yapamazsınız” deme hakkına sahip değil. Böyle bir şey yok. Yanlış anlamayın ama burası müşteri velinimet anlayışıyla çalışmak zorundadır. Havada uçuşuyor tehditler. Böyle bir dünya yok. Yapamazsınız, o insanlara saygı duymak zorundasınız.

Diksiyon da en büyük sorunlardan. Tamam, diksiyonum çok iyi olmayabilir ama şiveli konuşma istemiyorum. Ne yapacağım bunun için diksiyon, iletişim, beden diliyle ilgili hpocalar gelecek. Personel akşamları 2 saat eğitim alacak.

Bir başka sorun hizmet alımıyla gelen personel. Hizmet alımıyla gelen personel haftada 45 saati doldurmak zorunda ama hep 10 saat kullanmışlar 35 saat fri. Benim kurumumun ödediği para boşa gitmiş. Böyle olunca daha çok personel istiyoruz denilmiş. Şu an 128 kişiyle çalışıyoruz. 2 milyon lira personel giderimiz var. Gelirimiz ise 2,5 milyon lira. Siz ne yapıyorsunuz? Özel sektörde böyle bir mantığı yaşatmazlar.

TASARRUF DÖNEMİ
Ne olacak? Bütün personel giderlerini kısıyoruz. Nasıl kısıyoruz? Çalışma saatlerini standartlara ulaştırarak. Böylece verimlilik artacak. Ha beğenmiyorlar mı? O durumda yapılacak bir şey yok. Dışarıda çalışmak isteyen o kadar çok insan var ki… Bu kurumlar hizmet verdiği sürece ayakta kalır. Rektör Hocam bize para versin, Rektör Hocam elektrik giderimizi ödesin. Hocam yüzde 50’sini, yüzde 30’unu siz verir misiniz? Niye versin? Böyle bir şey yok. Üretin, kazanın, ödeyin. Çok basit… Aydem ile anlaşma var, Enerya’ya söyledim yüzde 10 indirim aldım. Enerya’da indirim var, Aydem’e başvurdum yüzde 5 indirim aldım. Ben tasarruf ederek bir şeyler yapmak zorundayım.

Bir şey daha söylemek istiyorum. Buraya gelenlerin ibadet edeceği bir yer yok. Bir mescit açıyoruz. Anneleri görüyorum, havuz kenarında çocuklarını emziriyor. Çocuk bakım ve emzirme odası hazırlıyoruz. VIP salonumuz bitti. İşadamlarımız gelip teşekkür etmeye başladı. Çarşamba ve pazar günleri kadınlar için özel saatler belirledik. O günlerde sadece gelip kadınlar yüzebilir, spor yapabilirler. Herkes her şeyi yapıyor, biz biraz farklı olmak zorundayız.

VOLEYBOLDAN ZUMBAYA BİRÇOK KURS
Spor fakültesinden hocaların spor yapmaya gelenlere yardımcı olması gibi bir düşünce var mı?

Bizim Spor Bilimleri Fakültemiz var. Burada kurs açmak isteyen hocalarımız var ve onlara da kurslar açıyoruz. Voleybol, zumba kursları açıldı. İstiyorum ki Spor Bilimleri Fakültesi’nin tüm hocaları gelip burada çalışsın, dışarıya gitmesin. Eğitimlerini burada versinler.

Buraya geleceklerin hangi spor dallarında eğitim alacağını bilmesi gerekiyor. Hangi branşlar var?

Çocuklar için ana branşımız yüzme. Voleybol, basketbol, dans, pilates, zumba, karate, muay thai kursları alabiliyorlar. Biz talep geldikçe yeni kurslar açıyoruz. Kriterimiz yeterli sayıya ulaşmak. Bir hizmet alımından aldığım kişinin bize maliyeti 3 bin 200 lira. Bunun üçte birini çıkarabiliyorsam kursu açabiliriz. 10-15 öğrenciyle gelindiğinde hemen kursları açıyoruz.

KAPIDAN GİRİŞ SORUNU ÇÖZÜMLENDİ
Dışarıdan geleceklerin kafasındaki soru işaretlerinden birisi giriş problemi. Akşam vakti geliyorum, nasıl gireceğim buraya?

Rektör Hocamızın emriyle bizim kapılarımız G1, G2, G3 diye numaralandırıldı. G3 kapısı spor merkezimize geleceklere tanımlandı. Daha önce diğer 2 kapıyı da kullanmak istediklerinden sıkıntı doğmuş. Ama çözümlendi ve artık sorun yaşanmıyor. Bize üye olunduğunda bir kart veriyoruz. Bu kartla G3 kapısından giriş hakkına sahip olunuyor. Spor kursuna katılan öğrencilerin velilerine de kart veriyoruz, rahat girip çıkabilsinler diye.

“PAMUKKALE YÜZME KULÜBÜ İLE PAÜ’NÜN BİR BAĞLANTISI YOK”
Uğur Hocam, benim soracaklarım bu kadar. Ama sizin eklemek istedikleriniz varsa alıp sohbeti bitirelim mi?

Denizli’de şöyle bir yanlış anlaşılma varmış. Pamukkale Üniversitesi Yüzme Kulübü diye bir kulüp varmış. Herkes de bunu üniversitenin bir kulübü zannediyormuş. Bizim böyle bir bağımız yok. O kulübün tüm üyeleri, yaklaşık 310 öğrenci gelip bizim kursumuza kayıt oldu. hepsi de gelip sporlarını yapıyor. 140 kaybımız var, onlar da zaman içinde buraya gelebilir.

Biz şunu istiyoruz. Pamukkale Üniversitesi’nin Spor Merkezi çok lüks gibi bir algının kaldırılmasına çalışıyoruz. Biz onlar için buradayız. Üniversitenin dışarıya açılan iki penceresi var. Tıp Fakültesi Hastanesi ve Şehit Ömer Halisdemir Spor Merkezi. Buraya herkesi bekliyoruz, Denizlililer çekinmeden gelsin. Spor yapmak isteyen gelsin. Ayrıca şehit ailelerinin birinci derece yakınlarına ücretsiz hizmet veriyoruz. Bu yeni uygulama. Bundan sonraki amacımız engellilere yönelik hizmet.