REKLAMI GEÇ

“BAKANLIĞIN ATIKSU YÖNETMELİĞİ YETERSİZ”

7 Kasım 2014 Cuma

denizli-olmeye-yatan-nehir-menderes-curuksu-kirlilik-osb-aritma-tesisi-muduru-ibrahim-eresme-yasar-tok-h

İki hafta önceki yazımızı bazı sorularla bitirmiş, yeri geldikçe ilgililerle yaptığımız görüşmelerde bu soruların yanıtlarını arayacağımızı belirtmiştik.

Daha sonra derli toplu hale getirdiğimiz o sorular Çürüksu nehrindeki kirlilik sorununu ortaya koymuyor ama kısmen de olsa bu güne değin sorulmamış soruları içeriyor, yanıtlar arıyordu. Yaklaşık bir ay boyunca dolaştığımız Çürüksu nehrinin sanayi atıklarınca kirlenmesi konusunu, Organize Sanayi Bölgesi atıksularının arıtılması çerçevesinde irdeliyordu.

Dün yayınladığımız Organize Sanayi Bölge Müdürü Tanju Beştaş röportajında bunların yanıtlarını alamayacağımızı biliyorduk. Nihayetinde OSB sadece atıklardan ibaret değildi ve atıksu arıtması ayrı bir birim olarak genel müdürlük bünyesinde yer almaktaydı. Dolayısıyla birim müdürlüğü ile daha detaylı ve yerinde yapılacak görüşmede sorularımıza yanıt aramak en doğrusuydu.
Tanju Bey’de aynı şeyi düşünmüş olmalı, görüşmemize OSB Atıksu Arıtma Tesisi Müdürü İbrahim Ereşme’yi de davet etmişti. Görüşmenin henüz başında, “sizi İbrahim Bey ile tesise göndereyim birlikte gezin, konuşun” demişti.

Tesisi gezdik, çeşitli üniteleri hakkında bilgi edindik, çalışma sistemi, günlük verileri, izleme yöntemi ve kontrol yönetimini gördük. Atıksu deşarjını, suyun berraklığı-rengi, ısı derecesi, ph değerleri, günlük ortalama miktarı hakkında fikir sahibi olduk. Bu görüşmenin notlarını şimdilik yorum katmadan sizlerle paylaşıyoruz.

4

AH ŞU KOKU OLMASA!
Denizli Organize Sanayi Atıksu Arıtma Tesisi Müdürü İbrahim Ereşme ile birlikte, Tanju Beştaş’ın yanından ayrılıp arıtma tesisine geliyoruz.
Tesise idari bina dışında yeşil bir doku hakim. Tesis üniteleri mavi ağırlıklı renklerle boyanmış. Biz gittiğimizde gün devrilmiş, güneş ışını renkleri daha bir canlı gösteriyor. Görselliği bozan tek şey koku. İbrahim Ereşme “kokuya kısa sürede alışırsınız” diyor, gerçekten alışıyorsunuz.

İbrahim Bey bizi önce ofisine davet ediyor. Bunu biz de isteriz, önce konuşup görüşlerini alalım ki, temizleme sürecini nasılsa tesisi gezerken anlatır. Çaylarımız geliyor, kısa bir tanışma faslı ve ardından konuşmaya başlıyoruz.
Bizim bu güne kadar yaptığımız gezileri ve Menderes üzerine yorumlarımızı dinledikten sonra, kendi çalışma alanına ilişkin muhtelif deneyimlerini aktarıyor. Daha önce Uşak Organize Sanayi’de bulunmuş ve endüstriyel kirlilik tartışmalarına oradan aşina.

Çürüksu(Lycus) üzerinde ilk gezdiğimiz, doğrudan Organize Sanayi atık sularının da deşarj edildiği Çürüksu ile Honaz’dan gelen Sarıçay’ın birleştiği noktaya kadar devam etmişti. İzlenimlerimizi yazılarımızdan okumuş. Biz yine de kısa bir açıklamayla düşündüklerimizi sıralıyoruz.

2

“TESİS KAPASİTESİ DOLMUYOR”

Yaşar Tok: Gezdiğimiz ilk gün önce Sarıçay, sonra Çürüksu üzerinde dolaştık. Ardından ikisinin birleştiği noktaya kadar gittik. Sarıçay’da bir kirlilik yok. Varsa da gözle görülür cinsten değil. Muhtemelen Honaz tarım arazilerinde kullanılan kimyasal ilaçlar ya da tek tük işletmenin atıkları var. Yine de sulamada kullanılıyor. Ama Çürüksu’ya geldiğimizde manzara korkunçtu. Koku bir yandan, suyun rengi bir yandan, köpük köpük akması bir yandan… Neresinden baksanız canlı ortamın tamamıyla son bulduğu belli bir nehir suyu. Zaten nehir olmaktan çıkmış. Sadece kırmızı-siyaha çalan renkli bir sıvının aktığı dereye dönüşmüş. Sizlerle görüşmeye o zaman karar verdim. İlk sorum şu; sizin başında bulunduğunuz Organize Sanayi Atıksu Arıtma tesisinin günlük kapasitesi 42.000 m³/gün. Bu kapasite yetiyor mu ya da her gün aynı kapasitede atıksu geliyor mu?

İbrahim Ereşme: Hayır. 35 bin 36 bin metreküp civarında günlük su geliyor, arıtıyoruz. 42 bin metreküpe henüz daha ulaşmadık.

Y.Tok: Ama 42 bin metreküp suyu işleyecek kapasiteye sahipsiniz.

İ.Ereşme: Tabi. Şu anda 1200 civarında bir kirlilik giriyor. Yüzde 10-20’lik bir düşük kirlilikte çıkış suyumuz var. Bu yüzden 42 bin üzerine bir yüzde 10-15 daha ilave edebilirsiniz. Yani bu arıtma tesisi 50 bin metreküpe kadar çalışır. Bu gelen suyun kirliliğine bağlıdır.

3

Y.Tok: Atık su arıtma bedellerini neye göre belirliyorsunuz?

İ.Ereşme: Sarf malzemelerine göre. Nedir bu, en büyük kalem elektrik. Aylık 450-500 bin kilovat elektrik tüketimi. Bedel olarak 100-110 bin TL gibi bir rakam, artı kullandığımız kimyasallar artı bakım onarım, artı personel giderleri, diğer çevresel yatırımlar… Nedir bunlar? Eskiden yönetmelik gereği 10 bin metreküp üzeri arıtma tesisleri haftada her gün bakanlık tarafından akredite yaptırmış laboratuvarda analiz yaptırmak zorundaydı. Bu yönetmelik iki-üç yıl önce değiştirildi. Haftada 2 güne düştü. Yani haftada iki gün bakanlık tarafından akredite olmuş laboratuvar gelip, numune alıp yine kendi laboratuvarlarında analizini yapıyor. Standartlar uygun değilse hem kuruma, hem de İl çevre Müdürlüğüne bildirimde bulunmak zorunda. O zaman Çevre Müdürlüğü buna istinaden gelip yönetmelik gereği iki veya üç numune alıyor. Ortalama standartları tutuyorsa sorun yok. Tutmuyorsa cezai müeyyideyle karşı karşıya kalıyor.
Diğer yatırımlar nedir, haftada iki, ayda 8 veya 9 analiz yaptırıyoruz. Bir analizin bedeli yaklaşık 1500 liralık bir rakam, yani yıllık 300 bin TL sadece analiz ücreti ödüyoruz. Bunun dışında Bakanlık geliyor, çamur analizi var, diğer yatırımlar var, park bahçe işleri, yakıt vs. var. Tüm masraflar hep hesaplanıyor. Gelen su miktarı günlük takip ediliyor. Aylık ne kadar su arıttım ben, 1 milyon metreküp. Toplam giderim nedir, 300 binden ortalama 30 kuruş metreküp maliyeti var. Sanayiciye kullandığı suyun yüzde 90’nını atıksuya dönüştüğünü kabul ederek faturalandırıp alıyoruz.

1

“SUYUN ISI DEĞERİNİ KAÇAK DEŞARJ YÜKSELTİR”

Y.Tok: Anladım sanayici ne kadar su gönderiyorsa ona göre belirleniyor. Görüştüğüm akademisyenlerin tespitine göre Çürüksu’dan üniversitenin aldığı numunelerde çoğu zaman sıfır oksijen çıktığı oluyor ve canlı yaşamıyor. Bunun nedeni sizce ne olabilir?

İ.Ereşme: Nereden aldılar numuneyi, yerinde mi analiz ettiler, bu önemli.

Y.Tok: Mesela Sarıçay’la birleşme noktasından önceki yığma köprüden diyelim.

İ.Ereşme: Şimdi bir kap içerisine alınıp götürüp okumak doğru değildir. Yerinde ölçüm yapılması lazım. Şimdi bizde sürekli ölçüm sistemi var, online sistem, sürekli ölçülüyor ve Bakanlığa veri olarak gidiyor. Bizim çözünmüş oksijen değerimiz 06mg/L civarında. Yerinde ölçümle çözülmüş oksijenin sıfır olması; ortamda yapıldıysa eğer orada, dipte bir anormallik oluşmuştur. Zamanla atıksu içerisinde çökelti oluşmuştur. O da yosunlaşmayla oluşuyor, bunlar suyun çözünmüş oksijenini bitirmiş olabilir. Bunlardan kaynaklanabilir. Suyun ısı değeri yüksektir, ısısı yüksek suda oksijen değeri sıfıra yakındır. Bunlardan kaynaklanabilir.

Y.Tok: Isı değerinin yüksek olması neden olabilir?

İ.Ereşme: Kaçak deşarjlar vardır.

Y.Tok: İşte ben oraya gelmek istiyorum. Kaçak deşarj var mı yok mu, bunu belirlemek için soruyorum. Sonuçta burada atıksu arıtma tesisi var. Bunun ölçeklendirmesi var, kontrolü var, denetimi var. Buradan kaynaklanan sürekli bir sorun olacağını sanmıyorum. Benim anlamak istediğim şu; pek çok açıdan baktığınızda Çürüksu’da değerler genel olarak düşük. Çevre Bakanlığı’nın değerleri ne çıkıyor bilmiyorum ama üniversitenin değerlerinin iyi çıkmadığını biliyorum. Onlar bu konuda açık açık konuşuyorlar. Anlattığınız kadarıyla bunun sebebinin atıksu arıtma tesisi olması mümkün görünmüyor ama arıtma tesisine su vermeyen işletme olabilir mi? Veya şöyle bir olasılık; diyelim ki A şirketinin bin metreküp atıksuyu çıkıyor, bunun bin metreküpüne ödeyeceği arıtma bedeli ile 500’ünü size verdiğinde ödeyeceği arıtma bedeli arasında fark var. Dolayısıyla atıksuyun bir kısmını vermeyip illegal olarak deşarj ediyor olabilir mi?

5

“BEDEL ÖLÇÜMÜZ KULLANMA SUYU SAYACI”

İ.Ereşme: Onu yapamaz. OSB içersindeki bir firma atıksu arıtma tesisine ne kadar su verirsem o kadar bedel ödeyeceğim veya daha az öderim diye bir şey yapamaz. Neden? Arıtma tesisinin işletme maliyetini biz kullanma suyu sayacına göre belirleriz. İşletme normal temiz su alıyor şebekeden, bunu yumuşatıyor, kurutuyor yıkıyor, İplik kumaş boyuyor, bunu bir çeşit kanala vermek zorunda. Biz kanala verilen su miktarını almıyoruz. Kullanma suyundan geçen sayacın, yüzde 90’ını atıksu kabul ediyoruz.

Y.Tok: Yani böylece işletme kaçak deşarja gerek duymuyor. Böyle mi anlamalıyım?

İ.Ereşme: Evet. Dediğiniz gibi bir de çıkışta atıksu için bir sayımız olsaydı, işletmecide “bir by-pas yapıp oradan sulama kanallarına vereyim daha az su gitsin” düşüncesi olabilirdi ama burada öyle bir imkan yok.

14

Y.Tok: Peki bu kaçaklar nereden kaynaklanıyor?

İ.Ereşme: Kaçakların sebebi, yönetmeliklerimizin bu konudaki yetersizliği diyelim. Şimdi bir işletmede 84 kişi ve altında çalışan varsa, arıtma tesisi yapma zorunluluğunuz yok. Diyor ki sızdırmazlık sağlanmış fosseptik yapın, arıtması olan bir yerle sözleşme yapın, vidanjörle suyunuzu arıtma tesisine verin, bu yeterli. Bunla ilgili diğer artı işlemler yapılabilir. Denizli OSB olarak biz 25-30 firmanın bu şekilde suyunu alıyoruz. Çalışan sayısı 84’ü aştığında arıtma tesisi kurma zorunluluğu var. Şimdi bir işletmenin arıtma tesisi kurmada bir ilk yatırım maliyeti var. Yani burada 85-100 kişi olan bir işletmenin günlük su tüketimine bakalım. Ne tür bir işletme olduğuna bakmaksızın 20 ton gün hesabıyla nereden baksanız 300-400 ton aylık su tüketimi hesaplamak gerekir. Bunun için arıtma tesisi kurmak zorunda. En ucuz evsel nitelikli arıtma tesisinin maliyeti 100 bin TL. Sadece bununla kalmıyor. Vakti zamanında köylerde arıtma tesisleri yapalım denildi. Hatta köy hizmetleri yardımcı oldu. Sonuçta tesisler muhtarlıklara devredildi ve arıtma tesisleri kapandı. Niçin kapandı? Fatura geldi kim ödeyecek, muhtar kendisi mi ödeyecek?

6

İŞLETME ELEKTRİĞİNİ KISMAK TASARRUF DEĞİLDİR

Y.Tok: Elektrik giderleri büyük yük oluşturuyor mu?

İ.Ereşme: En büyük gider elektrik. Buranın giderlerinin yüzde 25-30’u elektrik maliyeti. Ama arıtma tesisi kurdunuz, bunu bir şekilde finanse ettiniz ama bunun sürekli işletilmesi, sürekli kontrol altında tutulması gerek. Çocuk gibidir, bebek gibidir arıtma tesisi, yani üç öğün yemeğini vereceksiniz, bezini temizleyeceksiniz, aksi takdirde çıkılmaz bir işin içine girersiniz.
Arıtma tesislerinin verimli çalışıp çalışmadığı o ortamdaki kokudan tespit edilebilir. Eğer bir ortamda metan gazı, hidrojensülfür duyuyorsanız buna dikkat edin. Arıtmanın beyni havalandırma holü dediğimiz bölümdür. Orada, mikro organizmalar bakterilerle çatışır. Eğer orda siz 6 saatten fazla oksijeni keserseniz anorganik ortam oluşur. Bozuk yumurta kokusu dediğimiz hidrojensülfür ve metan gazı çıkışı olur. O tesisi siz istediğiniz kadar analiz yapın o hayır etmez. Ona cezayı doğrudan yazıp geçin. En büyük işletme maliyetinin gittiği yer havalandırma havuzlarıdır. Benim buradaki üniteler 24 saat çalışıyor. En büyük elektriği bunlar çekiyor. Akşam oldu, gece karardı ben kapatayım 12 saat çalışsın yeter olmaz, olmamalı. Buna bir gelir olarak, tasarruf olarak bakıyorlar ama değil. Siz oradaki bakteriyi kaybediyorsunuz. Sabahleyin tekrar start yaptığınız zaman o bakteri anında canlanamıyor. 15-20 gün tekrar devir daim yaparak bunu canlandırmanız gerekir Gezdiğinizde bir koku olacaktır ama çürük yumurta kokusu, metan gazı kokusu duyamayacaksınız. Öyle duyduğunuzda mutlaka bu tesiste bir sıkıntı vardır.

7

“İŞLETMEMİZİN 10 YIL ÖMRÜ KALDI”

Y.Tok: Benim merak ettiğim bir şey daha var. OSB’nin atıksu arıtması ‘98 başında işletmeye alındı. Yaklaşık 15 yıldır çalışıyor. Mevcut teknoloji yenileniyor mu yoksa yenilemek gerekmiyor mu?

İ.Ereşme: Biz 97 yılında araştırdığımızda bunlar son teknolojiydi. Fiyatlar oldukça yüksekti. Seçtiğimiz ürünlerin yüzde 90’ı yurt dışından gelen makine ekipmanlarıdır. Kullandığımız hemen hemen tüm makinaları yılda bir kere yetkili servisimize gönderiyoruz. Tam bakım yapılıyor. Son gelen bir mikserin bakımına 400-500 bin TL fatura geldi. Sadece periyodik bakımı. Ayrıca makine ekipmanımız yedeklidir. Normalde iki tane pompa yeterli bizim burada ama 2+1’dir. Çalışan iki pompanın herhangi biri arızalandığında veya bakımı geldiğinde diğer yedek pompamız devreye alınır, sistem sürekli çalışır. Aşağı yukarı 750 bin dolar değerinde yedekte tuttuğumuz, suyun içinde, çamurun içinde bekletilen pompalar var.

Y.Tok: Bu hesapla sizin atıksu işletmesinin ne kadar ömrü kaldı?

İ.Ereşme: Buranın ömrü bir 10 yıl kaldı. 5-6 yıl sonra yeni bir alan tespiti, tekrar fizibilite çalışmaları yapılacak. Burası çalışırken ikinci bir arıtma tesisi lazım.

Y.Tok: Atıksu tesisinin ömrü neden, hangi sebeplerden dolar?

İ.Ereşme: Makine ekipmanları proje ömrü 20-25 yıllık. 25 bin liralık bir makinenin bakımı için 5 bin TL veriyoruz. Kırıldığında ise tamiri ile yenisi hemen hemen aynı para, belli bir kullanım süresini geçtiğinde artık ekonomik olmuyor.

8

BAKANLIK STANDARTLARI YETERSİZ

Y.Tok: Peki başka bir konuya geçelim. Burada sık sık Bakanlığın standartlarında söz ediyoruz. Nedir bu standartlar?

İ.Ereşme: Ben 95 yılında burada göreve başladım. Çiçeği burnunda mühendistim. Dediler arıtma tesisi kuracağız, fizibilite çalışması yaptık. O zamanlar çevre kanunu var. Kirli su kontrol yönetmeliği var. 17 tane parametre var. Kimyasal Oksijen İhtiyacı(KOİ) dediğimiz değer 24 saatlik 200. BOİ 200-100. Böyle böyle 17 tane parametre. Yıl 95-96, Çalışmalar başladığında dedik ki, KOİ değeri 300 miligram /litre isteniyor. Sürekli Avrupa Birliği kurallarına uymak için uğraşıyoruz. 3-5 yıl sonra bu 300 olur 200, bir üç-beş yıl sonra gittikçe değerler düşer dedik. Avrupa Birliği’nin standartlarına uymaya çalışıyoruz dedik ve biz arıtma tesisimizi buna göre dizayn ettik. Fakat gördük ki 99-2000’li yıllarda bu değerler düşeceği yere yükseldi. Şu an yıl 2014, bakın 95-96 yıllarındaki tablo 19’la şimdiki tabloyu değerlendirin, sadece renk parametresi geldi. Toplam KOİ’den azot parametresi geldi, BOİ(Biyolojik Oksijen ihtiyacı) kaldırıldı. Çünkü BOİ Kimyasal Oksijen ihtiyatının içerisindedir zaten. Baktığınız zaman 95-96’daki standartlar şimdiki standartlardan daha yüksekti. Bu demektir yasal olarak zaten çok fazla arıtmanıza gerek yok. Ben öyle yorumluyorum. 300 olan değeri 200-100 olarak gittikçe artıralım denilseydi kalite artardı. Benim arıtma tesisimde sıkıntı yok. Burayı en kötü ihtimali düşünerek projelendirdik.

9

Y.Tok: Yani Bakanlık kalite kriterlerinde mi düşme var?

İ. Ereşme: Veya kirlilik değerinde yükselme var.

“ARITILMIŞ SUYU KULLANIMA VERMİYORUZ”

Y.Tok: Sizin deşarj ettiğiniz Sarıçay, Çürüksu mu? Arıtılmış deşarj suyunu kullanım suyu olarak veriyor musunuz?

İ.Ereşme: Evet, Çürüksu. Suyu kullanıma vermiyoruz. Sular çok sert, yumuşatma ihtiyacı var. Yumuşatma için tuz kullanılıyor. O zaman sadece biz değil, diğer arıtma tesisleri de iletkenliğini arıtamaz. Suyun sert olduğu tüm bölgelerde reçine sistemi, yumuşatma sistemi varsa ve tuz kullanılıyorsa, bu arıtılmış suların iletkenliği yüksektir. Bu suyu tarımda kullanamazsınız, sulama suyu kriterinde değildir.

Y.Tok: OSB sanayicinin kullanım suyunu nereden temin ediyor?

İ.Ereşme: OSB Müdürlüğü suyu Kızılyer mevkiindeki gözden, yeraltından kaynayan sulardan temin ediyor. Ayrıca bölge içerisinde 5-6 tane derin kuyu pompamız var oradan aldığımız sulardır.

Y.Tok: Organize Sanayi’nin sınırı nereden başlıyor ve bitiyor?

İ.Ereşme: Organize sanayi bölgesinin kuzey kısmı şu bizim arıtmanın altındaki AFZ tekstil arkasından geçen devlet demir yolu, Başaranlar, Faber, Gürleyik köyüne doğru, o sınırdır. En son Altınbaşak var. 40 elli tane fabrika var. Bunların arıtma tesisleri var mıdır bilmem, bu fabrikaların bizimle ilgisi yok. Gürleyik’ten sonraki fabrikaların hiçbirinin burayla bağlantısı yok.

10

Y.Tok: Nehirdeki kirlilik kaynağının biraz da organize sanayi üyesi olmayan işletmelerin arıtma tesisleriyle ilgili olması olasılığı nedir? Çünkü ortada bir gerçek var. Bu nehir kirli. Canlı yaşamıyor ve oksijen oranı ölçümleri bizzat bilim insanları tarafından 0(sıfır) olarak açıklanıyor. Yani burada bir şey var, bir kirlilik kaynağı. Yıllardır konuşulur, edilir ama herkes kendi açıklamasını yapar, konunun bir şekilde üstü örtülür, uyutulur, unutulur. Sizin bu konuda bir yorumunuz var mı?

İ.Ereşme: Zaman zaman basına yansıyor, duyuyoruz. Bakanlık Menderes üzerinde geldi bir işletmeye 40 bin TL ceza yazdı diye biliyoruz. Olayı tam olarak bilmiyorum ama duyuyoruz. Burada da bazı işletmelere yakın zamanda cezalar kesildiği duyumunu alıyoruz.

Y.Tok: Sizin izlenmenizin ölçütü sadece gelen atıksu miktarı mı? Arıza durumunda ne yapıyorsunuz?

11

“İZLEME KİRLİLİK ORANINA GÖRE OLMALI”

İ.Ereşme: Bu yönetmelik çıktığında Ankara’da bir toplantı oldu. Dedik ki, “10 bin m³/gün ve üzeri tesislere online izlemeyi şart koşuyorsunuz. Diğer OSB’lerde 10 bin m³ altında olanlar var. Fakat kirlilik yükü bizden daha yüksek. Çarptığınız zaman o yük bize göre çok fazla. Ama onlar kapsam dışı tutuluyor. Neden böyle bir sistem yaptınız” dediğimizde, “Bakanlığın veri sistemi altyapısı henüz tam değil, zamanla geliştireceğiz ve herkes dahil olacak” dediler. Bu yönetmeliğin değişimi için şimdilerde yeni bir taslak hazırlanıyor. 5 parametre şu an online ölçüm yapılıyor, KOİ ve AKM(Askıda katı madde) değeri de ilave olacak. Şu an Denizli’de üç tane firma var. Bu hepimiz için 25’e bin lira kadar ilave yatırım demektir. Uşak karma OSB, ve Deri OSB’ye baktığınızda veri 10 bin m³/gün ve üzeri ama bu yönetmeliğe tabi değiller. Ama KOİ’ye baktığınız zaman benim ki 1000 mg/litre, Uşak ise 10.000 mg/litre kirlilik gösteriyor. Yani Uşak OSB’nin sadece kimyasal oksijendeki kirlilik oranı benimkinin on katı. Debisi ise 7 bin m³, yani 10.000’in altında. Çarpalım, 70.000 kirlilik. Benim 36 bin m³ suyum var, benim kirlilik yükünün 2 katı bir kirlilik vermesine rağmen, onlar yönetmelik kapsamı dışında tutuluyor. Dedim ki, “bunu atıksu debisine değil, kirlilik yüküne göre belirleyin. Gelin kirlilik oranlarına bakalım, debisini çarpalım, ne yükü varsa ona göre belirleyelim.” Bana “bu sistemle ilgili Bakanlık veri tabanı yetersiz olduğu için şu an herkesi alamıyoruz, kalem kalem geçiş yapacağız” denildi.

12

“KİRLETEN ÖDEMEK YERİNE TEMİZLESİN”

Y.Tok: Bir de şu prensip var; “kirleten öder.”

İ.Ereşme: Ben bunun çözüm olduğuna inanmıyorum. Benim param var, bakanlık gelip ceza yazsın, öder geçerim. Tamam, yasal olarak cezanı ödettin ama kirliliği önleyebildin mi? Ben bunun yerine kirleten temizler diyorum. Kirletiyorsam temizleyeceğim.

Y.Tok: Burada kirleten öder dediğinizde, sadece parasal ödeme olarak değil, aynı zamanda bir daha kirletmeyecek biçimde bedel ödemek anlaşılmıyor mu?

İ.Ereşme: Bu mantığa göre doğru. Ama asıl önemlisi kirletmemek, kirletme sorununu kaynağında çözmek. Benim buradaki aylık maliyetim 400.000 TL. Ama komple Menderes’i arıtmaya kalkarsam, bu rakam günlük işletim maliyetime dönüşecek. Yani aylık 12 milyon maliyete çıkacak. Daha zor ve ekonomik değil. Bakanlık en son 2013 Ağustos ayında burayı denetlemeye geldiğinde gördü ki bazı işletmelerin arıtma tesisi kapasiteleri yetersiz. İlave yatırımlar istendi, kapasitelerin büyütülmesi istendi, çoğu proje hazırlayıp kapasite artırımı inşaatına başladı. Bu bir yıl içinde düşük kapasiteli işletmenin kapasitesi büyüdükçe aradaki fark kirletmeye devam etti.

13

Y.Tok: Bu sorunun muhatabı belki siz değilsiniz ama Güzelköy altlarında gezerken Çürüksu’ya bağlanmış atıksu boruları gördük. Akan su simsiyahtı. Daha sonra muhtelif yerlerde de rastladık. Bu konuda Bakanlık ya da ilgili müdürlüklerin yaptırım imkanı yok mu? Neden yapılmıyor?

İ.Ereşme: Ruhsat sahipleri kurulurken ÇED raporu almak zorunda. Bu olmadan inşaat, açma ruhsatı veremez. Eskiden yerel yönetimler herkese ruhsat veriyordu. Hatta tarım arazilerinin statüsü değiştirilip bu ruhsatlar veriliyordu. Ya da kaçak yapılar yapılıyordu. En büyük sorun bu aslında.

***

Denizli OSB atıksu arıtması konusunda işletme Müdürü İbrahim Ereşme’nin anlattıkları bunlar. Devamında işletmeyi gezdik, günbatımı havuzlar üzerinde dolaşıp bölümlerin fonksiyonları hakkında bilgi edindik.
İbrahim Bey’in son çay teklifi için teşekkür edip ayrılmaya hazırlandık. Gün inmişti, akşam çökmek üzereydi. OSB firmalarında çalışan günün vardiyalı işçileri çoktan servisle evin yolunu tutmuş, yeni vardiyalar işe başlamıştı. Personel mesai bitimi için hazırlıklara başlıyordu…

Düzeltme notu: Dün yayınladığımız bölümde, İbrahim Ereşme adı sehven “Ereşmeli” olarak yazılmış. Doğrusu Ereşme olacak. Düzeltir, muhatabından özür dileriz.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı