Zeybekci şike iddiasına ne yanıt verdi

Yazılı bir açıklama yapan Ak Parti Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın 17 Mayıs 2012 tarihinde TBMM’de yaptığı basın toplantısında, şahsına atfen bazı iddialarda bulunduğunu belirterek, yurtdışında bulunması nedeniyle iddiaları gazetelerden öğrendiğini bildirdi.

“ÇAMUR AT İZİ KALSIN MANTIĞI”
Şahsına yöneltilen suçlamaların tümünün gerçek dışı, hukuki dayanaktan yoksun ve çamur at izi kalsın mantığıyla ortaya atılmış yalanlardan ibaret olduğunu söyleyen Zeybekci açıklamasında, “Hal böyle iken, konuya ilişkin ne benim görüşlerimi, ne de en azından, eğer iddia edildiği gibi varsa, Cumhuriyet Savcısının soruşturma sonucunu beklemeden, böylesi iddiaların kamuoyu ile paylaşılma biçimini gerek siyasi etik, gerek basın etiği bakımından yadırgadığımı ifade etmeliyim” sözleri yer aldı. Ülkeye hizmet etmek için yola çıkan siyasetçilerin, siyasetin itibar ve şerefini, ayrı ayrı siyasi partilere mensup olsalar dahi, birlikte yükseltmek ve korumakla sorumlu olduğunu belirten Zeybekci açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bir diğerinin millet nezdinde itibar ve şerefinin aşağıya doğru çekilmesi, siyaset kurumu için top yekün aşağıya doğru bir düşüşü ifade eder. Onur ve şeref kavramının kendilerince anlamı ne olursa olsun herkes, eğer söz konusu başkasının onur ve şerefi ise, elinde kesin delil ve yargı kararı olmaksızın karalamaktan kaçınmak zorundadır. Bu hassasiyet, insan olma vasfının bir gereğidir ve aksi davranış, kimsenin hakkı ve haddi değildir.”

“BU KONULARI İLK DEFA DUYDUM”
Çamur atarak medyanın dişlileri arasına itilen insanların, kamu hafızasında olumsuz olarak edindikleri yeri, yüzlerce defa aklansalar dahi olumluya çeviremediklerini, günümüz siyasetinde hep beraber yaşayarak gördüklerini belirten Nihat Zeybekci, bu gerçeğin vahametinin kavranamadığı, insanlık vasfının en basit vicdan, vefa, ahlak gibi değerlerinin, günlük politik hesaplar ve menfaatler uğruna göz ardı edildiği durumlarda, telafisi imkansız zararlar doğmasının kaçınılmaz olduğunu bildirdi. Türk siyasi tarihinin bu tarz acı tecrübelerle dolu olduğunu kaydeden Zeybekci açıklamasında, “Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın basın toplantısında yaptığı açıklamalar, ilk defa duyduğum konulardır. Bugüne kadar tarafıma asla böyle bir bilgi gelmemiştir. Bahse konu olayla ilgili iddia edilen hiçbir şeyi yaşamadım ve şahit olmadım. Anılan iddialar, “ben olsaydım neler yapmazdım” zihniyetindekilerin, aynadaki görüntülerini bizimle karıştırmalarından başka bir şey değildir. Ama asıl beni üzen husus, bu çirkin oyunlara, kötü niyetli olmadığına inanmak istediğim bir sayın milletvekilinin asgari nezaket, dikkat ve hassasiyet göstermeden alet olmasıdır” sözlerine yer verdi:

“HESAP VEREMEYECEĞİM HİÇBİR DÖNEM VE ANIM OLMADI”
Hayatını ülkesi, milleti ve Denizli’ye adamış, tüm hayatı gençliği, iş ve siyaset yaşamında hesabını veremeyecek zerrece lekesi olmayan birisi olarak, Denizlispor Kulübü’nün Süper Ligde olması, burada büyük başarılar elde etmesinin, tüm Denizlililer gibi kendisinin de en büyük arzusu olduğunu söyleyen Zeybekci açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Ancak bir şeyi ne kadar çok istersem isteyeyim, bazılarının aksine, hayatımın hiçbir döneminde, hedeflerine ulaşmak için her yolu mübah sayan makyavelist bir anlayış içinde olmadım. Gerektiğinde onursuz bir zafer yerine şerefli bir kaybetmeyi tercih ettim. Nihat Zeybekci olarak hayatım boyunca hesabını veremeyeceğim hiç bir dönemim ve anım olmadı. Değerlerim, ilkelerim, inançlarım, hayattaki duruşum dünyadaki tüm menfaatlerin önünde olmuştur. Hukukun en temel ilkelerindendir ve herkesçe bilinmektedir ki; “İddia sahibi iddiasını ispat etmekle mükelleftir”. Hakkımdaki kurgulanmış yalanlarını kamuoyuna intikal ettirenlerce göz ardı edilen bu hukuk kuralının, yargı camiasınca uygulanacağı kuşkusuzdur. Diğer taraftan cumhuriyet savcısı tarafından takipte olduğu iddia olunan bir konunun siyasete malzeme edilmesi ve kişilere şüphe isnat edici açıklamalarda bulunulmasının, hukuki anlamda sakıncalarını biliyor ve yargının tarafsızlığına olan saygı ve hassasiyetimiz sebebiyle şimdilik sessiz kalıyoruz. Ancak bilinmelidir ki, hukuki sürecin sonunda, şahsımı asılsız iddialarıyla karalayan ilgililer hem cezai hem de hukuki bakımdan yasal yollardan hakkımızı arayışımızın tüm sonuçlarıyla karşılaşacaklardır. Gerekli görüldüğü ve bu konuya ilişkin olarak bilgime ihtiyaç duyulduğu takdirde, milletvekilliği dokunulmazlığıma gerek duymaksızın, Cumhuriyet savcısı ve hakimlerimizin her türlü davetine icabet edeceğimi beyan ve taahhüt ediyorum. Yargıya inancım tamdır. Hayatımın her döneminde, gerek özel iş hayatımda, ülkemizin güzide kurumları olan futbol kulüpleri ve benzeri kurumları milletimizin gönül verdiği saygıdeğer kurumlar olarak gördüm ve gerekli mesafe ve saygı ilişkisi içinde oldum. Siyasetçiler olarak başkalarına çamur atmanın kendi elimizi de kirleteceğini hatırlatır, milletvekili olarak geçmiş ve gelecek hayatımdaki her evrenin kamu denetimine tabi ve açık olması gerektiğinin bilinciyle, yüce milletimizin ve kamuoyumuzun bilgisine saygı ile arz ederim”