REKLAMI GEÇ

36 milyarlık ticaret açığı var

36 milyarlık ticaret açığı var

MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, 2008 yılından bu yana kaydedilen ithalat ve ihracat rakamlarına dikkat çekerek, 36 milyar daha fazla ticaret açığı verildiğini belirtti.

/ DENİZLİHABER / 9 Ocak 2012 Pazartesi, 16:00

Emin Haluk Ayhan, “Türkiye ithalat yapmadan üretim ve ihracat yapamaz hale gelmiştir. Ve bu durum deyim yerindeyse ekonominin boynuna dolanan yağlı ilmek gibidir. Kendi ekonomimizin, sanayimizin ve üretimimizin ipini kendimiz çekmekteyiz” dedi. Ayhan yaptığı yazılı açıklamada, Dış Ticarete zinciri atmış bir bisiklet benzetmesi yaparak hükümetin boşa pedal çevirdiğini ifade etti. Hükümetin ihracat rekoru açıklamalarının bir yanıltmaca olduğunu kaydeden Ayhan “2008 yılı seviyesinden sadece iki milyar dolar daha fazla ihracat yapılmış, ama 40 milyar daha fazla ithalat yapılmıştır. 36 milyar daha fazla ticaret açığı verilmiştir. Bu rekora sevinmek mümkün değildir.2011 yılında İhracat 134,6 milyar dolara ulaşmıştır. Sn Bakan açıklamasında haklı olarak övünmektedir. Ancak dış ticaret tek yönlü bir akım değildir. Dolayısıyla meselenin sadece bir tarafına bakarak bayram yapmak gerçekleri gözden kaçırmak, ya da görmek istememektir” dedi.

İhracatta ulaşılan seviyenin 2008 yılında ulaşılan seviyeden yalnızca 2 milyar dolar daha fazla olduğuna dikkat çeken MHP’li Ayhan şöyle devam etti, “2008 yılında ihracat 132 milyar dolardı. Buna mukabil Ticaret açığı 70 milyar dolar idi. İthalat ise 200 milyar dolardı. Bu gün 2011 yılında 134 milyar Dolar ihracat yapılırken, ithalat 242 milyar dolar, ticaret açığı ise 106 milyar dolar olmuştur. Yani ihracatta 2008 yılı seviyesini yakalamak için 40 milyar daha fazla ithalat yapılmış, 36 milyar Dolar daha fazla dış ticaret açığı verilmiştir. Bu durum dış ticarette ve üretimdeki ciddi sorunlar olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye ithalat yapmadan üretim ve ihracat yapamaz hale gelmiştir. Ve bu durum deyim yerindeyse ekonominin boynuna dolanan yağlı ilmek gibidir. Kendi ekonomimizin, sanayimizin ve üretimimizin ipini kendimiz çekmekteyiz. Sayın Cumhurbaşkanı bile TBMM’nde söyledi. 1 dolarlık ihracat için 82 cent ithalat yapmak zorunluluğu var. Bu gerçekler ortadayken tablonun bir tarafına bakıp sevinip bayram yapabilirsiniz. Ama asıl olan gerçeği görüp yapılması gerekeni yapmaktır. AKP iktidarı döneminde ülkemiz yaklaşık 500 milyar dolar dış ticaret açığı, 300 milyar dolar cari işlemler açığı vermiştir. Teşvik rejimini rehabilite etmek tabi ki önemli bir enstrümandır, ancak ithal ikameci politikaları yeniden canlandırmak ise kısa vadede çözüm olamaz. Üretimde sıkıntılar vardır. İhracatta sıkıntılar vardır. Döviz kurunu tutmak mümkün olmamaktadır. Merkez Bankası üç iş gününde 4 milyar dolar döviz satmış Doları 1 kuruş bile düşürememiştir. Piyasalar tedirgindir. Rekorlar açıklanıyor ama borsa düşüyor, dolar yükseliyor faiz yükseliyor. Ekonominin ateşi yükseliyor. Hasta doktor diye bağırmaya başlamıştır”

MERKEZ BANKASI GLADYATÖR GİBİ

Ayhan açıklamasında Merkez Bankası’nın rezerv erittiğini ve dövizi tutamadığını da savundu. Kurun yükselmesinin ekonomik nedenlerden kaynaklandığının altını çizen Ayhan “Merkez Bankasının söylediği gibi spekülatif bir hareket değildir. Cari açık büyürken, dış ticaret açığı büyürken, özel sektör kısa vadeli borçları 80 milyar dolara yükselmişken, yurtdışından gelen sermaye azalırken kuru tutamazsınız. Bütün bunlar olurken seyirci kalan ekonomi yönetimi şimdi Merkez Bankası’nı gladyatör gibi tek başına sahaya sürmüştür. ‘Kuru düşür ve faizleri aman yükseltme’ demektedir” diye konuştu. Yılsonunda 2,5-3 milyar dolarlık döviz satışı öncesinde Merkez Bankası’nın brüt rezervlerinin 92 milyar dolar, net rezervlerin ise 55 milyar dolar düzeyinde olduğunu hatırlatan Emin Haluk Ayhan, “Yani bahsedilen tarihteki döviz müdahaleleri sonrası net döviz rezervlerinin 50 milyar dolara doğru indiğini söyleyebiliriz.Peki, MB ne yapmaya çalışıyor? Faiz yükselişini önlemeye çalışıyor. MB Politika faizleri yüzde 11,48’e yükseldi. İki üç ay önce yüzde 6,5- 8 seviyesindeydi. 2012 ilk 3 ayda Hazine’nin geri ödemesi çok yüksek Hazine’nin yeni borçlanması için faizleri çok yukarı çekmesi gerekecek” dedi.

2012’DE YENİ DÖNEM

Ayhan açıklamasının devamında 2012 yılında Ekonomide yeni bir döneme girildiğinin altını çizerek 2012 yılının Türkiye ve dünyada büyümenin yavaşladığı, enflasyonun, faizlerin ve döviz kurunun yükseldiği finansman imkânlarının daraldığı ve maliyetlerinin yükseldiği bir dönem olacağına işaret etti. Ayhan şöyle devam etti, “Yani dünya ekonomisinde ve Türkiye’de paradigma değişecektir. AKP hükümetinin bu güne kadar dünya ekonomisinde görmeye alıştığı, uluslararası koşullar ucuz döviz ve sermaye bolluğu, yüksek büyüme ortamı olmayacaktır. Şimdiye kadar gerek dış açık gerekse bütçe finansmanı düşük maliyetlerle kolaylıkla sağlanabiliyor idi. AKP Hükümeti bu rehavet içerisinde özellikle dış açığın (cari açığın) yapısal nedenlerini ortadan kaldırmak yerine ucuz ve sağlıksız yoldan finansmanını seçmiştir. 2012 yılı Türkiye ve dünyada Bu güne kadar olanların tersine yüksek faiz, yüksek kur, yüksek enflasyon ve düşük büyüme dönemi olacaktır. Türkiye ekonomisi için Büyüme tahminleri yüzde 2,5-3’lere gerilerken, vergi gelirlerin ve kamu finansmanı dengesinin de bundan olumsuz etkilenmemesi mümkün değildir. Önümüzdeki dönemde kamu finansmanı dengesini sağlamak güçleşecektir. Vergi gelirlerini arttırmak güçleşecek ve Kamu finansman maliyetleri de yükselecektir. Ancak kurlar ve faizlerdeki yükselişin, bununla birlikte büyüme oranlarındaki düşüşün, 2011 yılındaki yüksek büyümenin yaratacağı ek vergi gelirine rağmen, vergi tahsilâtını olumsuz etkileme ihtimalini hep akılda tutmak gerekiyor. Tabi ki, mevcut trendin devam etmesinin, özellikle planlanan özelleştirme gelirlerini tehlikeye düşürebileceği de? Belki bütçe disiplini değil ama genel olarak kamu dengesini, mali disiplini olumsuz etkileyebilecek bir başka faktör de KİT hesapları, daha doğrusu enerji KİT’lerinin açıkları olabilir. Doğalgaz ve elektrik fiyatlarının düşük tutulmasının getirdiği açık, kurların da hızlandırmasıyla, ciddi rakamlara ulaşmıştır. Mevcut durumun sürmesi halinde, ne kadar kalem oynatılırsa oynatılsın, açıklar gizlenemez ve mali disiplini tehdit eder konuma gelmesi kaçınılmaz olur. Aralık enflasyonu 2008 yılından bu yana gözlenen en yüksek rakamlar. MB Enflasyon hedefini iki kat yanılgıyla bile tutturamamıştır. 2010 yılında yüzde 6,5 olan enflasyon 2011 yılında yüzde 10,5 e yükseldi. MB Yıllık Hedefi yüzde 5 idi. Üstelik üretici fiyatlarında bu oran yüzde 13,5. Demek ki enflasyon artışı önümüzdeki dönemlerde de devam edecek. Hükümetin yeni vergi düzenlemeleri ve kurlarda bu sert hareket Enflasyona yansımaya başlamıştır. 2012 yılında çift haneli enflasyon kaçınılmaz olacaktır. Hükümet millete hayal satmayı bırakıp gerçekleri söylemelidir.”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı