Ayhan: Bakan kürsüye çıkacak gücü bulamadı

MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, düzenlediği basın toplantısında, uygulanan politikalar sonucu ülkenin kan ve şiddetin ortamına sürüklendiğini, AKP yönetiminin ise oluşan siyasi hasarın ve tepkilerin kendine değil, ülkeye dönük olduğu şeklinde gösterme çabası içine girdiğini, terör örgütünün Türkiye’yi istikrarsızlığa mahkum etmeye çalışırken, AKP’nin sorumluluğu yokmuş gibi davrandığını ifade etti.

“100 GÜNDE KABUSA DÖNÜŞTÜ”
“1 Kasım seçimlerinde millete umut olarak sunulan tek parti iktidarı, 100 günde milletin kabusuna dönüşmüştür. Umutlar yerini derin endişeye ve beka kaygısına bırakmıştır. AKP hükümeti plan program üretemez hale gelmiş, uygulama gücünü yitirmiştir, Bu alanda kapasite zaafına uğramıştır. Gündem oluşturma yeteneğini kaybetmiştir” diyen Ayhan, şöyle devam etti:

“Kabinenin ülkeyi yönetme kapasitesi iyice azalmış, kabine Cumhurbaşkanı ve yandaş ekonomik networklerin vesayeti altına girmiştir. Başbakan ülke kan gölüne dönmüşken, millet evinden çıkamazken, 100 günlük popülist icraatlarıyla avunabilmektedir. AB içinde yer yerinde oynarken, Shengen anlaşması askıya alınması düşünülürken, hala vizesiz Avrupa masalına kanabilmektedir. Sayın Başbakan sanki bu ülkede, bu dünyada yaşamıyor, Harikalar diyarında ya da stratejik çukurunun içinde günlerini geçiriyor.”

100 GÜNÜ ÖZETLEDİ
Basın toplantısında, iktidarın 100 günüyle ilgili bir değerlendirme de yapan Ayhan, kamu güvenliği ve halkın can güvenliğinin kalmadığını, Güneydoğuda 145’i polis, 227’si asker, 7’si de korucu olmak üzere 379 şehit verildiğini,
Patlayan bombalar ve 20 Temmuz 2015’ten bu yana meydana gelen terör olaylarında 232 kişinin hayatını kaybettiğini, Türkiye’nin 3 milyon mülteci ile dünyanın en büyük mülteci kampı haline getirildiğini, ihracat ve turizmin çöktüğünü, işsizliğin 10.5’e tırmandığını kaydetti.

“DAVUTOĞLU HÜKÜMETİ KANDIRILDI”
“Vizesiz seyahat” konusuna da değinen Ayhan, “Maalesef, Davutoğlu hükümeti AB tarafından bir kez daha kandırılmıştır. AB Zirvesinde yapılan anlaşma başarı olarak pazarlanmaya çalışılmaktadır. Varılan mutabakat ile Mülteci krizinin yükü Türkiye’nin sırtına yüklenmekte, karşılığında AB tarafından hiçbir zaman hayata geçirilmeyecek vaatler verilmektedir. Dostlar alışverişte görsün tarzı bir yaklaşımla Türk kamuoyunun gözü boyanmaya, Türk hükümeti uyutulmaya çalışılmaktadır. Türk Vatandaşlarının AB Ülkelerine vizesiz seyahat hakkının haziran sonunda başlaması için 72 koşulun nisan sonuna dek tamamlanması gerekmektedir.
Üstelik Haziran 2016 tarihi de otomatik bir tarih değildir, belirtilen 72 noktanın Türkiye ve AB tarafından uygulanması koşuluna bağlıdır” dedi.

RAMAZANOĞLU’NA ELEŞTİRİ
Ensar Vakfı ile ilgili yaptığı “Kötü niyetli insanlar, her zaman bazı işleri suistimal edebilen insanlar olabiliyor. Bu bir kere rastlanmış olması hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” açıklamasıyla tepki çeken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nu da eleştirerek, şunlörı söyledi:

“Aile ve Sosyal Politikalar kime emanet? Zamanında AKP’ye paralel’den aday adayı bulmakla meşgul Sayın Bakan’ın görevi acaba yandaş vakıfları mı, yoksa aile değerleri ve toplumsal ahlakı mı korumaktadır?
Kendisi dizi setlerinde geziyor. Suriyeli Mültecilere yardım topluyor. Bunlara ayırdığı mesainin on da birini hergün katledilen kadınlarımıza, dağılan ailelere, artan boşanmalara, ekonomik ve sosyal travma içindeki topluma harcamıyor. Her gün bir kadın katledilirken, gencecik çocuklarımız terör olaylarında can verirken, Aile Bakanımız bu ailelerle ilgili ne yapıyor?Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyal travma Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığına derin sorumluluklar yüklemektedir.

Ancak Sayın Bakanın bu yükü kaldıracak ve donanımda olmadığı bizce skandal beyanatlarından ortaya çıkmaktadır. Nitekim dün ortak önergenin görüşülmesi esnasında kürsüye çıkacak gücü kendinde bulamamıştır.