REKLAMI GEÇ

KAMU İCRAATLARINA YARGI YOLU KAPANIYOR MU?

KAMU İCRAATLARINA YARGI YOLU KAPANIYOR MU?

Anayasa değişikliklerinden biri de yargının yerindelik yetkisinin elinden alınması. Artık bundan sonra özelleştirmeler, ihaleler konusunda idareye açılacak kamu davalarına ciddi ölçüde sınırlamaya getiriyor!ö

/ DENİZLİHABER / 28 Ağustos 2010 Cumartesi, 16:59

Hukukçu İsmail Ağar, anayasa değişikliğini incelemeye devam ediyor. Anayasa maddelerindeki değişikliklerin en önemlilerinden biri de yargının bundan sonra kamu davalarında idare yerine karar veremeyecek olması. Yani yargı yasalarla açıkça belirtilen ihlallerin dışında, kamu yararına yoruma dayalı karar alamayacak. Böylelikle yapılan özelleştirmeler, ihaleler, farklı kamu icraatları, yasalarda açıkça belirtilmedikçe hiçbir şekilde suç sayılamayacak! Bu kamu davalarında yürütmeyi durdurma kararlarını ciddi oranda engelleyecek!.

İşte İsmail Ağar ile Anayasa Değişikliği-5

Anayasanın 125. maddesine son fıkra eklenmiştir. Bu kuşku yaratan düzenlemenin gözden kaçırıldığı ve tartışılması gereğine inanıyoruz. “Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi sınırlı olup, hiçbir surette YERİNDELİK denetimi şeklinde kullanılamaz” denilerek fıkra eklenmiştir.

YERİNDELİK DENETİMİ NE DEMEKTİR?..
Bu değişiklik yargının alanını ve yetkisini daraltmaktır. İdareye karşı açılan davalar bundan böyle şeklen incelenecek esastan incelenmeyecektir. Davalara konu Özeleştirme, kamu zamları, yabancı şirketlere yapılan devirler ve mali konular gibi tasarruflarda yargının alanı ve yetkisi budanarak, siyasi iktidarların yürütme ile ilgili konularının yargıdan dönüşü önlenmiş olacaktır. Özetle söylemek gerekirse; Anayasanın yapılış biçimine uyulmadan, halkın 1/3 ünü temsil eden bir parti, meclis çoğunluğu ile anayasa mahkemesinin yapısı ve yargı sistemi ile oynayarak geleceğini garantiye almak istemektedir.

ASIL DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKENLER
12 Eylül 1980 ihtilalı ile özgürlükler alanında, yargı ve yasamada yapılan yanlışlar ile Türkiye’nin önü tıkanmıştır. Siyaset kurumunun içinde halk bulunmamaktadır. Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları halkın siyasete katılımını engelleyecek şekilde düzenlenmiştir. PARTİLERDE HAKİMİYET tamamen lider ve genel merkez yöneticilerindedir. Milletvekili adaylarını bizzat parti lideri belirlemektedir. Bugün 550 olan milletvekilini doğrudan üç siyasi parti lideri atamaktadır. Bunun yanında hazinece partilere trilyonlarca lira para aktarılmakla tam bir saltanat yaratılmıştır. Parti içi demokrasi bulunmadığı gibi milletvekilleri önseçim ve tercih gibi katılımı sağlayan usullerle seçilmemektedir. Bütün bu olanlardan sonra bunun adına MİLLİ İRADE denilip, arkasına saklanarak demokrasiden bahsedilmektedir. Milletvekili dokunulmazlıkları anayasadan çıkarılmadığı için de, işlenen suçlar herkesin yanına kar kalmaktadır. Emekli maaşları dolgun, milletvekili maaşı asgari ücretin 20 katı olunca da bunun adı demokrasi ve milli irade denilip geçiştiriliyor.

DEVAM EDECEK

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı