REKLAMI GEÇ

Dr. Özen: AİDS sinsidir kendini belli etmez

Dr. Özen: AİDS sinsidir kendini belli etmez

Denizli Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Güneş Özen, 1 Aralık Dünya AİDS Günü nedeniyle açıklama yaptı, hastalığı, bulaşma yollarını ve tedavisini anlattı.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 1 Aralık 2016 Perşembe, 10:53

Denizli Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Güneş Özen, 1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla açıklama yaparak AIDS/HIV hastalığı bulaşma yollarına dikkat çekti ve bilinçli olunursa hastalığın önlenebileceğini söyledi.

“AİDS İLK KEZ 1 ARALIK 1981’DE GÖRÜLDÜ”
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 37 milyon kişinin HIV ile yaşadığını belirten Dr. Güneş Özen, AİDS’in dünyada ilk kez 1 Aralık 1981 yılında tanımlandığını söyledi.

7 yıl sonra yapılan uluslar arası konferansta 1 Aralık Dünya AİDS günü olarak ilan edildiğini hatırlatan Dr. Özen, “Türkiye’de ilk vaka 1985 yılında görüldü. O zamanın şartlarında uygun tedavinin olmaması, bilgisizlik, önyargılar, ihlaller, tecrit ve yalnızlık, vakaların yaşamını son derece olumsuz etkiledi. AİDS, her yaş grubunda görülebilen, vücudun bağışıklık sistemini çökerten, bulaşıcı bir hastalıktır. Bu sistemin çöküşü ile AIDS hastaları, normal şartlarda kolaylıkla mücadele edebileceği mikroplara karşı direnemeyecek duruma gelir. AIDS oluşumuna neden olan virüse, HIV adı veriliyor. Bu virüs, AIDS hastalarının basit bir enfeksiyon karşısında bile hayatlarını kaybetmelerine neden olur” dedi.
HIV bulaşan kişilerin genellikle 1-2 yıl içinde hastalık belirtisi gösterdiğini dile getiren Dr. Özen, “Bazı kişilerde hastalık belirtisi görülmesi 10 ya da daha uzun yılları da bulabiliyor. En sık bulaşma yolu; korunmasız riskli cinsel temas, damar içi madde kullanan kişilerin ortak enjektör kullanması, kan yoluyla anneden bebeğe geçiştir. AİDS enfeksiyonunun kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, yeni grup ilaçlarla artık ölümler ve bulaşıcılık azalmıştır. Bu sebeple artık HİV ölümcül hastalıklar arasında değil; kronik hastalıklar arasında yer almaktadır. Kronik hastalıklardan ayrımı ise; bulaşıcı olması, bireyin psikososyal, mesleki ve ekonomik durumunu, hastalığın derecesi ile ilgisiz bir şekilde derinden sarsıcı ve yıkıcı şekilde etkileyebilmesidir. Ayrıca kişinin damgalanması ve ayrımcılık kavramı oluşmasıdır. Bu kişiler artık işlerine, okullarına ve yaşamlarına devam edebilmekte ve isterlerse bebek sahibi bile olabileceklerdir. Günümüzde doğru zamanda ilaç tedavisine başlayan AİDS’li kişiler kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler” dedi.

“HASTALIK BELİRTİLERİ SİNSİDİR, KENDİNİ BELLİ ETMEZ”
AIDS ve aynı virüs tarafından meydana gelen diğer hastalıkların belirtilerinin hemen hemen aynı olduğuna dikkat çeken Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Güneş Özen, “AIDS ya da ilgili hastalıklarından birine yakalanmış bir kişi için bu belirtiler çok ısrarcıdır ve nedeni yok gibi görünebilir. Kişi hiçbir zaman kendisini neyin hasta ettiğini bulamaz ve hastalığın üstesinden gelemez. Dikkat edilmesi gereken bulgular, fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı bir yorgunluk, zayıflama ya da diyet gibi herhangi bir aktivite söz konusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7–10 kilo kaybı, birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak bir şekilde 39 derecenin üstüne çıkması, uyku sırasında kişinin üstünü sırılsıklam edecek derecede terlemesi, sebebi bilinmeyen bir şekilde vücuttaki salgı bezlerinin kabarması, dilin üzerinde ve ağız içinde beyaz noktalar ya da lekelerin oluşması, ısrarla devam eden ishal, herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen ve çok uzun süren kuru öksürük, özellikle öksürükle birlikte oluşan nefes darlığı, deri üstünde ya da altında oluşan kat kat ya da yükselen bir şekilde leke ve şişliklerin meydana gelmesidir” diye konuştu.

“GEBELİKTEN ÖNCE KAN TAHLİLİ YAPTIRMAK ÖNEMLİDİR”
HIV/AIDS virüsünü taşıyan annenin gebelik süresinde %20-25, doğum sırasında %35-40 ve doğum sonrası dönemde ya da emzirmekle % 35-40 oranında taşıdığı virüsün bebeğe geçebileceğini kaydeden Özen, “Gebe annenin tedavisi ile bu oran %7’ye düşmektedir. Sütle geçme oranı fazla olmamakla birlikte, HIV pozitif annelere emzirme önerilmez. Gebe kalmayı düşünen kadınlar, yıllar önce bile olsa HIV kapma açısından en küçük bir şüpheleri varsa, gebe kalmadan önce kan tahlili yaptırmaları uygundur” dedi.

“BİLİNÇLİ DAVRANILIRSA HASTALIK ÖNLENEBİLİR”
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Güneş Özen, HIV enfeksiyonunun bulaşma yollarını bilmek, korunmayı öğrenmek, öğretmek ve davranış değişikliğinde bulunulmasını sağlamak, HIV/AIDS’li hastaları toplumdan dışlamadan hep birlikte el ele vererek yaşamakla bu hastalığa karşı savaş verilebileceğini ifade etti.

Dr. Özen, “Bulaşma şekillerini bildikten sonra korunma yöntemlerini de biliyoruz demektir. Özellikle tek eşlilik veya riskli cinsel temasta kondom kullanımı cinsel yolla bulaşmayı engeller. Evde ilaç kullanımının en aza indirilmesi ve tek kullanımlık enjektör tercih edilmesi, gebelerde sık takip ve erken dönemde ilaçlara başlamak bu hastalıktan korunmada önemlidir. Ülkemizde HİV /AİDS hastalığı konusunda farkındalığın ve test imkanlarının artması ile birlikte tanı olan vaka sayısında göreceli bir artış görülmektedir. Bireylerin ayrımcılık ve damgalanmaya uğramalarına engel olmak için birimlerimiz tarafından yapılan bildirimler kodlu bir şekilde yapılmaktadır. Üçüncü şahıslarla kesinlikle bilgiler paylaşılmamaktadır. Ülkemizde HİV enfekte kişilerin tedavileri sosyal güvence ile karşılanmaktadır. Sağlık Bakanlığı, akademik çevre, sivil toplum kuruluşları ve uluslar arası kuruluşlar işbirliği içindedir. Ayrıca gönüllü danışmanlık hizmeti verilmekte ve test merkezlerinde de ücretsiz test ve danışmanlık hizmetleri verilmektedir. 1 Aralık Dünya AİDS Gününde HİV/AİDS simgesi olarak kırmızı kurdele takılır. Bu “Ben AİDS’i biliyorum, AİDS’ karşı korunuyorum ve AİDS’ten ölenlere saygı duyuyorum” anlamına gelir. Bu günün amacı; AİDS konusunda toplumsal duyarlılığın artmasını sağlamak, hastalığın bulaşma yolları ve sağlıklı cinsel hayat konusunda bilinçlendirme ve bilgilendirme yapmak, ayrımcılık ve damgalanma duygusunun en aza indirilmesini hatta ortadan kaldırılmasını sağlamak, şüpheli riskli teması olan kişileri doğru yönlendirmek ve bilgilendirmektir” dedi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı