“Diyabet tedavisinde ulusal uzlaşı gerekli”

Dünya Diyabet Günü nedeniyle bir açıklama yapan Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Endokrinoloji Birim Başkanı Yrd. Doç. Fulya Akın, Diyabet hastalığının tanısı ve tedavisi konusunda bilgiler verdi. Diyabet’in, insülin eksikliği ya da insülin etkisindeki defektler nedeniyle organizmanın karbonhidrat, yağ ve proteinlerden yeterince yararlanamadığı, sürekli tıbbi bakım gerektiren, kronik bir metabolizma hastalığı olduğunu belirten Akın, “Kontrolsüz Diyabet’ten kaynaklanan hiperglisemi akut komplikasyonlar ile ölüme yol açabilir, uzun dönemde gelişen kronik komplikasyonları ile de yaşam kalitesini bozar. Hastalığın, akut komplikasyon riskini azaltmak ve uzun dönemde tedavisi pahalı ve kronik (göz, böbrek, sinir, kalp ve damar hastalıkları) sekellerinden korunmak için sağlık çalışanları ve hastaların sürekli eğitimi şarttır” dedi.

“2025’te, dünyada 333 milyon diyabetli olacak”
2002 verilerine göre; Türkiye’de 4 milyon kişide Diyabet olduğunu söyleyen Akın, “Bozulmuş glukoz toleransı olan, Diyabet adayı sayısı 3.5 milyondur. Günümüzde sıklığı gitgide artmaktadır. IDF verilerine göre 2025 yılında, dünyada 333 milyon diyabetli olacağı öngörülmektedir” diye konuştu.

“Eskiye göre daha iyiyiz”
Diyabet tedavisi konusunda, eskiye göre daha başarılı olunduğunu ifade eden Akın, “Artık Diyabet’i iyi kontrol ederek, hastalığın akut ve kronik komplikasyonlarını önleyebileceğimizi veya geciktirebileceğimizi, dahası diyabetlinin yaşam beklentisini yükseltebileceğimizi biliyoruz” dedi.

“Beslenme tarzı Diyabet’te artışa neden oluyor”
Akın, “Tip 2 diyabetin gelişmesinde çevresel faktörlerin rolü açıktır. Toplumların modern yaşam biçimini benimsemesi, insanları daha az hareket etmeye ve beslenme alışkanlıklarını hızla değiştirmeye yöneltmiştir. Son çeyrek yüzyılda doymuş yağlardan zengin, posadan fakir, kalorisi yüksek ve hızlı hazırlanan beslenme tarzının benimsenmesi diyabet sıklığında hızlı bir artışa yol açmıştır” diye konuştu.

Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Endokrinoloji Birim Başkanı Yrd. Doç. Fulya Akın, “Bugünkü bilgilerimiz ışığında, Tip 2 diyabetin yaşam tarzı değişiklikleri ve farmakolojik tedavilerle önlenmesi ucuz, kolay ve toplumsal ölçekte uygulanabilecek bir yöntem olarak görülmektedir. TEMD, yaşam tarzı-diyabet riskini artıracak yönde-hızla değişen toplumumuzda, diyabet bilincinin yerleştirilmesi açısından 2003 yılı prediyabet (sınırda diyabet, gizli diyabet) kriterlerinin korunması gerektiğini uygun bulmaktadır. Bu durum kardiyovasküler hastalık için önemli bir risk faktörüdür. Buna göre açlık kan şekeri (AKŞ) normal değeri<100mg/dl olmalı ve AKŞ:100-125 mg/dl olması durumunda bozulmuş açlık glikozu (IFG) kabul edilmelidir. Diyabet semptomları açısından kuşkulu durumlar ve yüksek riskli kişiler dışında, çocuklar ve gebe olmayan erişkinlerde diyabet tanısı için açlık kan şekeri tercih edilmelidir. Diyabet semptomları açısından kuşkulu durumlarda ve yüksek riskli kişilerde açlık kan şekeri normal sınırlarda olsa bile OGTT yapılmalıdır” dedi.

Akın, “Diyabet tedavisi hasta, hasta yakınları ve sağlık çalışanlarıyla, ülkelerin sağlık politikalarının birlikteliğini gerektiren, en önemli toplum sağlığı konularından birisidir. Ülkemizde diyabet tanı, takip ve tedavisinin belirlenecek hedefler ve kurallar doğrultusunda yapılması için ulusal bir uzlaşıya varılmasına acil gereksinim olduğu herkesçe bilinmektedir. Böylece diyabetik bireylerin yaşam kalitesini artırarak üretime katılmalarını sağlayabilir, diyabetin tedavi maliyetini de düşürebiliriz” dedi.

14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde, Pamukkale Üniversitesi’nde, ücretsiz kan şeker ölçümü yapılacak. PAÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde, Diyabet halk konferansı, 14 Kasım günü saat 13.30-15.00 arasında verilecek.