REKLAMI GEÇ

KANSERDEN KORKMAYIN

KANSERDEN KORKMAYIN

Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Ayşegül Kargı, hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu kanserin geliştiğini, kişilerin kendini kanserden koruması ve erken tanı yaklaşımları ile bu hastalığın bu denli korkulur olmaktan çıkabileceğini belirtti.

/ DENİZLİHABER / 11 Ocak 2010 Pazartesi, 17:48

Toplumda her 5 kişiden birinin, yaşantısının bir döneminde kanser ile karşılaştığını söyleyen Kargı, kanserin dünyada yetişkin nüfusta bütün ölüm nedenleri arasında kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada yer aldığını ifade etti. Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Ayşegül Kargı şunları söyledi: “Kanserin oluşma sebepleri birçok faktöre bağlıdır. Başlıcaları genetik bozukluklar veya genetik yatkınlık, enfeksiyonlar, beslenme ve yaşam şekli ile zararlı gazlar ve radyasyon gibi çevresel faktörlerdir. Genelde birden fazla sebebin bir araya gelmesi ile oluşum hızlanmaktadır. Bütün kanser türlerinin yüzde 60’dan fazlasının önlenebilir çevresel nedenlere bağlı olduğu kabul edilmektedir” dedi.

“Sigara dumanına maruz kalma süresi kanser riskini artırır”
Kanseri tetikleyen en önemli sebeplerden birinin sigara olduğunu söyleyen Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Ayşegül Kargı, “Sigara başta akciğer kanseri olmak üzere, ağız boşluğu, gırtlak, böbrek, idrar kesesi, rahim ağzı ve pankreas kanserlerinin gelişiminden sorumlu tutulmaktadır. Kanserin yol açtığı tüm ölümlerin yüzde 30’u sigara ve diğer tütün ürünlerine atfedilmektedir. Kansere yakalanma riski sigara dumanına maruz kalma süresi ile doğru orantılıdır. Günde 1–10 adet sigara içmekle akciğer kanseri riski içmeyenlere göre yüzde 20 artarken, iki paket içildiğinde risk artışı oranı yüzde 80’e varmaktadır. Akciğer kanseri olan 100 hastanın 90’nında sebep sigaradır. Pasif içicilik akciğer kanseri riskini yaklaşık 1,5 kat arttırmaktadır. Eşleri sigara içen kadınlarda akciğer kanserine yakalanma riski içmeyenlere nazaran yüzde 30 daha fazladır. Sigara içmeyi bırakmak kanser ve diğer kalp, damar ve akciğer hastalıklarının oluşma ihtimalini azaltmak için yapılabilecek en önemli korunmadır” dedi.

“Yanlış beslenmenin bütün kanserlerin yüzde 35’inden sorumlu”
Kanseri tetikleyici unsurların arasında beslenme ve yaşam tarzının da önem arzettiğini belirten Kargı, yüksek yağ ve protein, düşük lif içeren gıdalar yenmesinin kalın bağırsak, meme, rahim, pankreas ve prostat kanseri riskini artırdığını söyledi. Kargı, “Yanlış beslenmenin bütün kanserlerin yüzde 35’inden sorumlu olduğuna inanılmaktadır. Yağlardan alınan kalori günlük kalori alımının yüzde 30’unu geçmemelidir. Bol miktarda sebze ve meyve ile beslenen kişilerde kansere yüzde 50 oranında az rastlanır. Taze sebze ve meyveler ve tam işlememiş tahıl ürünleri tercih edilmelidir. Kırmızı et yerine tavuk, balık, kuru baklagiller tüketilmesi gerekir. Çavdar, kepek, yulaf gibi liften zengin besinleri tercih edilmelidir. Yağsız beslenmeye özen gösterilmelidir. Kızartma yerine haşlama veya buharda pişirme tercih edilmelidir. Besinlerin tütsülenmesi, tuzlanması, nitrat/nitrit gibi kimyasal koruyucularla işlenmeleri sonucu kansere yol açan bazı maddeler oluşur. Örneğin sucuk, salam, sosis, salamura et gibi yiyecekler fazla miktarda nitrit/nitrat içerirler. Bu tür besinleri çok tüketenlerin yanında C vitamini alması koruyucu olabilir. Füme gıdalardan kaçınılmalıdır. Etleri pişirmede yeterince iyi yanmamış mangal ateşi kullanılması da bazı kanser yapıcı kimyasal maddelerin oluşmasına neden olmaktadır. A, C, D, E vitaminleri, riboflavin, tiamin, folik asit, pantotenik asit ile çinko, iyot, kalsiyum, demir, selenyum ve molibden gibi mineraller yeterli olarak alındıklarında kansere karşı koruyucu oldukları yönünde çalışmalar vardır. Nikel, kurşun, kadmiyum, arsenik ve asbestin kanser yapıcı etkisi vardır. Günde 2-3 bardak yağı azaltılmış süt için ve/veya süt ürünleri ile beslenin. Alkol almamayı tercih edin. Her gün alkol tüketenlerin folik asit içeren bir multivitamin kullanmaları önerilir. Haftada en az 3–4 kez spor yapın. İdeal kilonuzda kalmaya çalışılmalı, kimyasal koruyuculu hazır yiyecekler yerine doğal besinlerle beslenme tercih edilmelidir. Çünkü şişmanlık prostat, kalın barsak ve menopoz sonrası meme kanseri ihtimalini arttırdığına dair veriler mevcuttur” dedi.

“Çevresel atıklar da kanseri tetkliyor”
Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Ayşegül Kargı, kanserin ortaya çıkmasından sorumlu üçüncü önemli nedenin ise giderek artan çevre kirliliği olduğunu kaydetti. Kargı, “Çevre kirliliği sadece hava kirliliğinden ibaret değildir. İçme ve kullanma sularının, toprakların dolayısıyla yiyeceklerin kirliliği de bu kapsam içerisine girmektedir. İnsanoğlu toprağı kazıp pek çok madeni yeryüzüne çıkarmakta, ne var ki aslında yeryüzünde bulunmaması gereken bu madenlerin atıklarını zararsızlaştırmada aynı duyarlılığı göstermemektedir. Her gün kullanılıp çöpe atılan “piller” bunun en basit örnekleridir. Çevre kirliliğinin kanser oluşumuna katkısı ozon tabakasının incelmesi ve mesleki faktörleri de işin içine kattığımızda %10’u bulmaktadır. Ozonun azalması ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerini artırmıştır ve ultraviyolenin cilt kanserine neden olucu etkisi kesindir. Uzun süreli güneş altında durmaktan kaçının” diye konuştu.

“Yaş ilerledikçe kanser riski artar”
‘Yaş ne kadar ileriyse o kadar sık ve düzenli doktor kontrolünden geçerek hastalığın henüz başlangıcında yakalanması mümkündür’ diyen Kargı, yaş ilerledikçe kanser riskinin arttığını, kadınlarda meme ve üreme organlarına ait kanserler; erkeklerde prostat ve akciğer kanserinin görüldüğünü belirtti.

Kargı son olarak şunları anlattı: “Kanserin sebep olduğu ölümlerde, sigarayı bırakarak yüzde 8–16, yemeklerde yağı azaltıp, lifleri arttırmakla yüzde 8, oranında azalma sağlanabilir. Unutmayalım ki, kanserin yaklaşık yüzde 60’ı daha başlamadan önlenebilmektedir. Yeterince erken tanı konulduğunda kanser tamamen tedavi edilebilecek bir hastalıktır” dedi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı