Kronik böbrek yetmezliğine dikkat!

Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Belda Dursun 8 Mart Dünya Böbrek Günü nedeniyle yaptığı açıklamada böbrek sağlığının önemine vurgu yaptı.
/ DENİZLİHABER / 7 Mart 2012 Çarşamba, 12:56
Her yıl Mart ayının ikinci Perşembe günü “Dünya Böbrek Günü” olarak kutlanıyor. Prof. Dr. Belda Dursun, günle ilgili açıklamalarda bulundu. Tüm dünyada adeta bir salgın şeklinde giderek artış gösteren, ciddi bir sağlık sorunu haline gelen kronik böbrek yetmezliği hastalığının, böbrek fonksiyonlarında en az 3 aydır devam eden azalma olması veya böbrekte zedelenme varlığı ile tanımlandığını kaydeden Dursun, kronik böbrek hastalığının en sık görülen nedenlerinin şeker hastalığı, yüksek tansiyon, nefritler, kistik böbrek hastalıkları ve ürolojik problemlerin (idrar yollarında taş veya tıkanıklık olması) olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Belda Dursun, “Kronik böbrek hastalığı çoğu kez hastalık son aşamaya gelene dek fark edilmemektedir. Bunun nedeni erken evrelerde hemen hemen hiç belirti vermemesidir. Halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, geceleri daha sık idrara çıkma, kaşıntı, konsantrasyon bozukluğu, göz çevrelerinde ve ayak-bacaklarda şişlik yakınmaları belirtilerinden bir veya birkaçına sahip olan kişilerin böbrek hastalığı açısından araştırılması gerekir. Hastalığın sinsi seyretmesi erken tanı konulmasını da zorlaştırmaktadır. Bu nedenle böbrek hastalığı tanısı ancak bireylerde düzenli sağlık taraması yapılarak konulabilir. Böbrek hastalığı açısından yüksek risk oluşturan gruplar arasında şeker hastaları, hipertansiyonu olan hastalar, obezitesi bulunan kişiler, sigara içenler, 50 yaşın üzerindeki bireyler, idrar tetkikinde kan veya protein atılımı tespit edilenler, ailesinde diyabet, hipertansiyon veya böbrek hastalığı olan bireyler yer almaktadır. Kan basıncı ölçümünü de içeren iyi bir muayene yanında basit bir idrar ve kan analiziyle, böbrek hastalığı olup olmadığı anlaşılabilir. Erken teşhis ve tedavi edilemeyen kronik böbrek hastalığı son dönem böbrek yetmezliğine ilerlemekte ve bu aşamada diyaliz (periton diyalizi ve hemodiyaliz) ve böbrek nakli gündeme gelmektedir.”diye konuştu.
Kronik böbrek yetmezliğinin önlenebilir olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Belda Dursun, bu noktada koruyucu hekimlik yaklaşımlarının ön plana çıkmaktığını söyledi. Dursun,özellikle kronik böbrek hastalığı olan veya bu açıdan yüksek risk taşıyan bireylerin böbrek fonksiyonun korunmasının son derece önem arz ettiğine dikkat çekti. Dursun, “ Böbrekler için risk taşıyan ilaçlar (çeşitli antibiyotik ve ağrı kesici ilaçlar gibi), tanı ve/veya tedavi amaçlı girişimlerde (iyotlu kontrast maddeler gibi) böbrek fonksiyonlarının izlenmesi ve koruyucu önlemlerin alınması çok önemlidir. Böbrekler, vücudumuzdaki diğer organlar arasında boyutuna kıyasla çok daha fazla kanlanma özelliğine sahiptirler; bu nedenle özellikle riskli kişilerde, herhangi ciddi bir enfeksiyon, böbreklere zararlı olabilecek ilaç veya toksik madde alımından ileri derecede etkilenirler. Söz konusu durumlarda sıvı alımında da azalma olması bu olumsuz yönde etkilenmeyi daha da arttırabilir.”dedi.
Dursun, son olarak “Aşırı tuzlu ve yüksek kalorili beslenme şeklinin terk edilmesi, kilo kontrolünün sağlanması, daha sağlıklı beslenme yöntemlerinin ve düzenli egzersizin bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi, düzenli sağlık kontrollerinin yaptırılması gelecek nesilleri kronik böbrek hastalığından korumak açısından önemli. Böbrek hastalıkları konusunda toplum olarak farkındalığımızın arttırılması kronik böbrek yetmezliğinin önlenmesi konusunda atılacak en önemli adımdır.”diyerek kronik böbrek yetmezliğinin önlenebileceğine dikkat çekti.