Tuncer, çocukta korkuları yazdı

Empati Danışmanlık’tan Psikolojik Danışman Kemal Tuncer, bu kez çocukta korkular konusu değerlendirdi. Çocukta korku ve kaygı nasıl başlar ve yaşanır, ne zaman sorun haline gelir, kaygı ve korkuları gidermek için ebeveynlere ne gibi görevler düşer, ne zaman uzmana başvurmak gerekir? Tüm bu soruların yanıtlarını Tuncer sizler için verdi.
/ DENİZLİHABER / 18 Aralık 2012 Salı, 12:44
ADVERTORİAL
Empati Danışmanlık’tan Psikolojik Danışman Kemal Tuncer, bu kez çocukta korkular konusu değerlendirdi. Tuncer, korkunun yaşamın ve evrimsel surecin doğal ve olağan bir parçası olduğunu söyledi. Çocuklar ve gençlerin yaşadığı korkuların farklı yaş dönemlerinde farklı formlar aldığını kaydeden Tuncer, “Dokuz aylık bir çocuk asıl bakımını sağlayan anneden ayrılma korkusu yaşarken, yürüme çağından itibaren hayvanlardan, karanlıktan, böceklerden, sudan ve doğaüstü varlıklardan (hayalet, canavarlardan) korkma olayları ortaya çıkmaya başlar. Çocukluk çağının sonlarına doğru ise çocukların kendilerini diğer arkadaşlarıyla kıyaslamadığı ve bunun sonucunda çocukların, diğerlerinin onun hakkında ne düşündüğü ve nasıl göründüğü ile ilgili kaygılar yaşadığı görülür” dedi.
Çocuklar kaygıyı nasıl yaşar?
Anne babaların çocukların kaygı yaşadıklarını üç şekilde fark edilebileceğini söyleyen Empati Danışmanlık’tan Psikolojik Danışman Kemal Tuncer, “Birincisi, kaygı yaşayan çocuk kaygıyı düşüncelerde yaşar. Kaygılı çocuklar, tehlike ve tehdit türlerine odaklanan düşüncelere sahip olur. Örneğin, ailesinin başına kötü bir şey gelebileceğinden ya da geceleyin karanlıkta eve hırsız gireceğinden endişe duyar. İkincisi, kaygıyı fiziksel olarak bedeninde yaşar. Çocuk endişelendiği zaman bedeninde birçok değişiklik meydana gelir. Bunlar, kalp atışının yükselmesi, solunum değişiklikleri, mide bulantısı, terleme, kasların gerilmesi gibi bedensel tepkilerdir. Bu tepkilere ‘savaş ya da kaç’ tepkisi denir. Bu tepkilerin amacı çocuğu olası tehlikeyle savaşmaya ya da ondan kaçmaya hazırlayarak, korunmasına yardımcı olmaktır. Üçüncüsü ve en önemlisi ise kaygının çocuğun davranışlarını etkilemesidir. Kaygılı çocuk, ağlar, yerinde duramaz, titrer ya da kendisine kaygı verecek bazı şeylerden kaçınır. Örneğin çevresindekilerle konuşmamak için sürekli müzik dinlemek. Geceleyin karanlıkta uyumayı reddetmek gibi” dedi.
Kaygı ne zaman sorun haline gelir?
Tüm korkuların normal olduğunu ancak, korkunun şiddeti ve süresi arttığı takdirde çocuğun ve ailenin hayatını olumsuz yönde etkilemeye başlayabileceğini kaydeden Tuncer, “Çocuğunuzun korkuları çocuğunuzun yapmak istediği şeylere engel oluyor, moral bozukluğu, can sıkıntısı veriyor, yapmak istediği şeyleri engelliyor veya akademik hayatını etkileyen zorluklar çıkarıyorsa çocuğunuzun bu sorunun üstesinden gelmek için bir uzmandan yardım almanız faydalı olacaktır” dedi.
Empati Danışmanlık’tan Psikolojik Danışman Kemal Tuncer, çocuğunuzun kaygısını gidermek için nasıl yardımcı olacağınızı ise şu maddelerle sıraladı:
1) Çocuğunuzun cesur ve kaygısız davranışlarını ödüllendirin. Beklentilerinizi çok yüksek tutmayın ve çocuğunuz kendisi için zor olan bir şeyi başardığında maddi ya da manevi, anlamlı bir ödülle onu cesaretlendirin. Bu tutum, bu davranışların tekrar yapılma olasılığını arttırır.
2) Çocuğunuzun endişesini anlayın ve anlayış gösterin. Çocuğunuzun endişeleriyle ilgili konuşun ve gerçekçi açıklamalar yapın. Çocuğunuzun korkularına değil fakat endişelerine ve duygularına anlayış gösterin.
3) İstemediğiniz bir davranışı görmezden gelin. Bir önceki yöntemin tersi olarak, çocuğunuzun kaygılı davranışına ilginizi kesin ve kaygılı davranış sona erince yeniden ilgi gösterin. Bu yöntem çocuğunuzun güvence arama davranışını azaltmasını sağlayacaktır.
4) Kaçmasını engelleyin. Korkulan durumdan kaçınması, çocuğunuzun durumun gerçekten tehlikeli olmadığı ve kendisinin güçlü olduğu gerçeğini öğrenmesine olanak sağlamadığından, korkuyu arttırmaktadır. Çocuğunuz için denemesi çok zor olmayan bir basamaktan başlayın ve çocuğunuzu korkutan şeyleri denemesi için teşvik edin.
5) Çocuğunuzu yapıcı olmaya teşvik edin. Kaygı yaratan durumu yapıcı bir şekilde ele almayı düşünmesi için çocuğunuzu teşvik edin. Çocuğunuzun kaygısıyla baş etmek için kendi çözümünü bulmasını sağlayın.
6) Cesur ve kaygısız davranış modeli göstermek. Çocuğunuza model oluşturan anne babalar olarak, ‘basa çıkan model’ olun. Zorluklarla karşılaştığınızı ve bunlarla yapıcı bir şekilde başa çıktığınızı gösterin.
Tuncer açıklamasının sonunda kaygılı çocukların dünyanın tehlikeli bir yer olduğuna inandığını belirterek, “Bu inançları genellikle masum olayları çok tehlikeli olarak algılamalarına sebep olur. Örneğin geceleyin dışarıdan gelen bir sesi, bir soyguncu olarak algılarlar. Bu düşünme biçimi, çocukların korkularını destekleyen bir kanıt olur ve bu kanıtların artması korkularını destekler. Kaygı duyan çocuklar, korktukları şeylerden kaçınırlar. Bu nedenle ‘tehlike’ inançlarını sınama ve bu inancın aksine bir kanıt bulma imkanına sahip olmazlar. Böylece korktukları şeylerin meydana gelmeyeceğini asla öğrenemezler. Bu da kaygının sürdürülmesine yardımcı olur. Çocuğunuzun korkularının şiddetinin ve suresinin arttığını ve gündelik hayatını olumsuz yönde etkilediği durumlarda, bir uzman yardımına başvurmanız yararlı olacaktır” dedi.
Yorumlar
kardeşim ellerine ağzına sağlık