REKLAMI GEÇ

Zolan, Pamukkale için ne yaptı?

Zolan, Pamukkale için ne yaptı?

Bu güne değin demokrasiyi sindirememişliği üzerine yaptığım tüm eleştirilere rağmen hakkını teslim etmeliyim ki; Laodikya Nihat Zeybekci’nin eseri oldu. Protokolü imzalayan oydu. Çok isteyen oydu. Bu işlerin bir kültür sorunu olduğunu kavrayacak kıvrak zekaya sahip olan oydu. Sonrasında kazı bilimsel başkanlığına cesaret veren, imkan sağlayan, alan açan oydu. Daha uzun süre Laodikeia’ya ‘sahip’ olmasına karşın Osman Zolan’ın antik kent için ‘bir şey’ yaptığını söylemek çok zor.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 14 Temmuz 2016 Perşembe, 10:27

Laodikeia’dan sonra Pamukkale geliyor. 2012 yılında yenilenen protokol ile Pamukkale işletme sorumluluğu Denizli İl Özel İdaresine verilmişti. 2013 yılında dönemin Denizli Valisi ve İl Kültür Müdürü’nün imzaları ile Ankara’da Bakanlığa iade edildi. Önceleri Pamukkale işletme sorumluluğu için gelenek haline gelen ‘Vali Direnişi’ bu kez teslimiyete dönüştü.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Pamukkale işletmesini yerel seçimlerden 4-5 ay önce TÜRSAB’a devretmeseydi, 2014 yılı 1 Nisan’ı itibariyle Büyükşehir statüsüne kavuşan Denizli Belediyesi Laodikeia ile birlikte Pamukkale’nin de işletme sorumluluğunu devralacaktı.

ZOLAN’A YETKİ YOK!
Bu gelişmelere karşı Osman Zolan ne yaptı? Birkaç puan farkla kazandığı seçimlerin galibi ve çiçeği burnunda Büyükşehir Belediye Başkanı olarak hiçbir şey! Cicim ayları epey sürdü. Bir yıl kadar! Sonrasında gelen Pamukkale taleplerine kulağını tıkadı. 13 Mart 2015 tarihli CHP Grup Başkan Vekili Bekir Çapar ile MHP Grup Başkan Vekili Yusuf Garip imzasını taşıyan önerge, “Pamukkale Örenyeri giriş kapıları ve antik yüzme havuzu işletmesi gelirlerinin yeniden Büyükşehir Belediyemize kazandırılması, bu konuda girişimlerde bulunmak üzere Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan’a yetki verilmesini” öneriyordu. Başkan Vekili Ali Değirmenci bu önergeye, “Pamukkale Öre yeri gelirlerinin asıl sahibi Kültür ve Turizm Bakanlığı’dır. 2007’de bu gelirler 10 yıllığına Özel İdare’ye verilmişti. Özel idare ile sözleşmesi de bitince, ören yeri gelirleri yeniden asıl mülkiyet sahibi olan Turizm Bakanlığı’na geri döndü. Bu konuda burada kendi kendimize karar almamız yanlıştır. Bir protokol oluşması için önce altyapı gereklidir. Örenyeri gelirlerinin Denizli’de kalmasını biz de isteriz. CHP ve MHP grubuna bu duyarlılıklarından dolayı teşekkür ederiz. Fakat mal sahibi bakanlık ve bu konu da bakanlığın inisiyatifindedir. Olumlu bir sonuç alınmayacak bir konu için önerge verilmesini bu nedenle doğru bulmuyoruz” diyerek karşı çıktı. Sonuçta önerge 23’e karşı 41 oyla reddedildi.

ZOLAN PAMUKKALE’Yİ İSTİYOR MU?
Sular durulmadı. Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin Haziran 2015 ortalarında yaptığı açıklamayla Pamukkale örenyeri işletmesine Belediye olarak talip olduklarını açıkladı. Bu talebini sonraki aylarda bir-iki kez daha yineledi. Son olarak bizimle yaptığı röportajda bu konuda girişimleri olduğunu ve Pamukkale’yi almaya azimli olduklarını net bir biçimde ifade etti.

12 Şubat 2016 tarihinde, bir yıl önce verilen önerge sumen altından çıkıp yeniden meclise sunuldu. Ancak tüm gelişmelere karşın yine aynı akıbete uğradı. Bu kez AKP ile birlikte MHP’nin de oylarıyla önerge reddedildi. Tüm yıl boyunca Pamukkale’yi isteyen Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin ise oylamaya katılmayarak prestiji kurtarma peşine düştü, diğer yandan örtük biçimde AKP üyelerinin kararına katılmadığı mesajı verdi.
Buraya ilginç bir not düşelim, her iki önerge oylamasında da oturum başkanlığını Meclis Başkan Vekili Ali Değirmenci yaptı, söz alıp konuşan ve reddedilmesini sağlayan oydu. Bu bir danışıklı dövüşü mü, yoksa yönetim içi çatlağı mı ifade ediyordu bilemiyoruz. Ama sonuçta Zolan yine bir şey yapmamış, hatta yapılan girişimlerin engellenmesini zımnen de olsa onaylamış oldu. Dikkat çekici diğer husus, Zolan’ın her iki oylama esnasında da meclis oturumuna katılmamış olmasıydı.

“ERDOĞAN VERDİ ZOLAN ALDI” MI?
Gelelim bu yılın Nisan ayına. Ayın ilk haftası içinde Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla Osman Zolan, Cumhurbaşkanlığında kabul edildi. Erdoğan’la makamında görüşen Osman Zolan, çantasında götürdüğü dosya ve projelerini Cumhurbaşkanına sundu. Haberin ilk ve orijinal versiyonu bu.

(https://www.denizlihaber.com/denizli/kent-genel/erdogan-zolani-sarayda-kabul-etti/)
Birkaç hafta sonra (5 Mayıs), bir sabah bir-iki yerel internet haber sitesine farklı başlıklarla ama aynı içerikte bir haber düştü. Haberlerin fotoğrafı da aynıydı. Solda Erdoğan, sağda Zolan, ortadaki masanın iki yanında objektife dikkat kesilmişler. Haber tek bir merkezden servis edilmiş, kaynağı ise belirsiz. “Pamukkale Büyükşehir’in oldu” başlığını taşıyan haber özetle; “Pamukkale yeniden Denizli’nin oldu. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaretinde dile getirdiği talebi kabul edildi ve Pamukkale’nin işletmesini Denizli Büyükşehir Belediyesi aldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan’ın, hafta sonu Başbakan Davutoğlu’nun gelişi ile ilgili basın toplantısında Pamukkale’nin Denizli’ye verilmesi konusunun ayrıntılarını açıklaması bekleniyor” diyordu. Bu haber kim tarafından ve ne maksatla servis edilmiş olabilirdi, bilinmiyordu. O nedenle doğruluğu kuşkuluydu. Ama belediye başkanlığı olumlu-olumsuz hiçbir açıklama yapmadığına göre, en azından Zolan için artı yazan bir haberdi. Dokunulmadı, ortada, sahipsiz, belediyenin işine yarayan bir haber olarak kaldı.

Ne olmuştu, iki yıldır Pamukkale konusunda suskun ve konuya uzak duran Zolan, ‘saman altından su mu yürütmüştü?’ Bir taşla iki kuş mu vurmuştu? Tüm engelleri bir anda aşıp tıpkı Demokles gibi kılıcıyla kördüğümü kesip atmış mıydı? Öyle olmaz böyle olur mu demişti? ‘Siz tartışadurun, atı alan Üsküdar’ı böyle geçer’ mi demek istemişti?

ZOLAN PAMUKKALE’Yİ NE KADAR İSTİYOR?
Aslında hiçbir şey olmamıştı. Zaten sonrası da gelmedi. Haberin doğruluğu bir yana, yapılacağı bildirilen Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısı da, Davutoğlu ziyareti de gerçekleşmedi. Davutoğlu Başbakanlıktan ayrıldı, Hükümet değişti, AKP Kongresi ile tüm yapı yeniden biçimlendi, ‘Denizli’nin Bakanı’ sıfatıyla Sema Ramazanoğlu koltuğunu değil ama ‘Denizli’nin Bakanı’ sıfatını Nihat Zeybekci’ye terk etti…

Özellikle Zeybekci’nin gelmesi, suların yeniden kaynamasına sebep olmuş mudur bilemeyiz, ancak sonrasında ne Pamukkale’nin Büyükşehir’e devri, ne de Zolan’ın ‘Cumhurbaşkanından aldığı söz’ bir daha gündeme gelmedi. Osman Zolan, Pamukkale için yine hiçbir şey yapmamış oldu.

Başkan Zolan tüm bu zaman zarfınca ne yapabilirdi? Diyelim ki diplomasi konusunda zayıf kalıyor, Ankara’da bürokrasi çarkında ağırlığı yok, hatır gönül ilişkileri çok az ve etkisiz, Parti içinde sözü dinlenen değil, sadece söz dinleyip yapan biri. Diyelim ki böyle! Buna rağmen sonuç alması oldukça güçlü bir girişim olanağı vardı ve bunu kullanmayı istemedi. Kendisi bir hukukçu olarak mutlaka biliyor olmalı, Pamukkale her şeye rağmen TÜRSAB’ın elinden hukuken alınabilirdi. Çünkü Danıştay, aynı biçimde verilmiş diğer 48 örenyeri ihalesinin usulsüz olduğuna hükmetmiş ve mahkeme bu yönde karar vermişken, Danıştay görüşünün bu tip davalarda emsal teşkil ettiğini bilir. Doğal olarak Pamukkale’nin devri konusunda çok daha haklı sebepleri olan Denizli Belediyesi bu davayı ikinci celsede kazanabilirdi. Ama Zolan bu yolu parti, hükümet, tabiyet… gibi sebeplerle olsa gerek, tercih etmedi, parti çıkarı, kendine oy veren yüzbinlerin kamusal çıkarının önünde yer aldı. Laodikeia ile yetinmeyi marifet saydı. Altı ay öncesinde verdiği demecin gazete kupüründe şimdi nasıl durduğunu merak ediyor mu acaba? “Laodikeia Denizli’nindir, kimseye vermeyiz.” Bu kadar kolay mı? Laodikeia işletme imkanı kendisine miras kalmıştı. Taş atıp kolu yorulmadı. Hazır protokole kondu. Oysa zorluk şimdi başlıyor. “Laodikeia Denizli’nindir, kimseye vermeyiz” talep ve iddiasını asıl şimdi söylemek, yetinmeyip mücadele etmek gerekiyor. Zolan bunu yapacak kapasiteye sahip mi?

PAMUKKALE VE LAODİKEİA İHALEDE
Şimdi her iki antik kent işletmesi de ihale kapsamında. 7 ve 21 Eylül 2016 tarihlerinde hem giriş çıkış gişeleri hem de örenyeri içindeki satış yerleri muhammen bedel ve pazarlık usulüyle iki ayrı paket halinde ihaleye çıkıyor. Çok ciddi, etkili ve sonuca odaklı bir girişim olmazsa, her iki kentin işletmesi de özel sektöre gitti gider. Ya girişimler yapılırsa! Sonuç alınır mı? Bilinmez ama en azından denenmiş olur. Kim bilir… Bu ülke insanı epey zamandır ‘mucizelere’ o kadar alıştı ki!

Şimdilik tüm kamuoyu, “Bu işi Zeybekci çözer, hatta alır” gözüyle bakıyor. Bu beklenti ne kadar doğru ya da Zeybekci bu işe ne kadar istekli olur veya istese de kolayca alabilir mi, üzerinde düşünmeye değer.
Zeybekci konusunu şimdilik erteleyelim, başka bir bağlamda daha sonra ayrıca ele alıp yorumlayalım.
Burada başka bir soruya da yanıt vermeden geçmeyelim: Osman Zolan Pamukkale ve Laodikya konusunda beceriksiz mi, isteksiz mi, umarsız mı, korkak mı, hangisi? Ya da hiç birisi değilse tutumunun anlamı ne?

ZEYBEKCİ’NİN GÖLGESİNDE
Bu sorunun yanıtını ben Başkan’dan yıllar önce almıştım. Sanırım 2009 yılı bahar aylarıydı. O dönem program yaptığım TV kanalında kendisini Belediye Başkan Yardımcısı sıfatıyla konuk etmiş, Belediyenin kültür politikalarını tartışmıştım. Belleğim beni yanıltmıyorsa eğer, Başkan “800 yıllık Denizli tarihi” şeklinde bir cümle kurmuş, ben de itiraz etmiştim. Ne var ki, bu cümle onun kentin sadece tarihi değil, kültürel mirası ve değerleri konusundaki yaklaşımının ipucunu veriyordu. Sonraları Laodikeia ile birlikte ufuklar biraz açılmış olsa da, hala aynı sınırlayıcı-millici tarih algısını aşabildiğini sanmıyorum. Dileyen Belediye Kültür dairesinin yayınlarının genel konseptine dikkat kesilip benzer kanaate ulaşır, aynı sonucu üretebilir.

Osman Zolan anlayışını, yaşanmış benzer bir konuda, 2010 yılı baharında dönemin Belediye Başkanı Zeybekci ile yaşadığımız bir anı ile karşılaştıralım: Elimde Fahri Akçakoca’nın 1930’larda yazılmış, 1940’lı yıllarda yeniden basılmış “Laodikeia” adlı risalesinin orijinal var. Zeybekci Başkanla Laodikeia kazı evi bahçesinde söyleşimizi bitirdik, sohbet ediyoruz. Kitapçığı çıkarıp kendisine bir koşulla armağan ettim. Bu yapıt yok olmamalıydı. O nedenle Belediye’nin bu kitapçığı yeniden basması gerekir dedim. Hiç ikiletmedi, bu kitabı biz yeniden basarız dedi ve daha sonra belediye yayınları arasında yayınlandı. Hatta kitabı gören Celal Şimşek Hoca’nın o sırada içi gitmişti. Sonradan bana “Laodikya kütüphanesine yakışmaz mıydı” serzenişinde bulundu.

Şimdi düşünüyorum, Osman Zolan bu tür bir kitabın değerini nasıl fark eder acaba? Bir kanaatim yok. Çünkü kendisi ile öyle çok görüşmüşlüğümüz yok. Hoş istesek görüşür mü, kuşkuluyum. Ancak bu konuda Zeybekci’nin Laodikya ile birlikte gelişen tarih tasavvuruna sahip olduğundan kuşku duyduğumu belirtmeliyim.

Yarın: Zeybekci Pamukkale’yi alabilir mi?

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı