REKLAMI GEÇ

Denizli Emek ve Demokrasi Güçleri, Gezi davası sonrası açıklama yaptı

Denizli Emek ve Demokrasi Güçleri, Gezi davası sonrası açıklama yaptı

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin süren yargılamada iş insanı Osman Kavala’ya müebbet hapis ve bazı isimlere hapis cezaları verilmesi üzerine yükselen tepkilere Denizlili sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 26 Nisan 2022 Salı, 19:46

Denizli’deki sendika ve sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin oluşturduğu Denizli Emek ve Demokrasi Güçleri, Gezi davası kararlarına karşı Candoğan Parkı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Ortak açıklama metnini Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Denizli İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Mehmet Akköse okudu. Akköse, “Gezi davası ile ilgili hukuksuzluğu reddediyoruz. Emek ve meslek örgütleri olarak bu hukuksuzluğu reddediyoruz. ‘Gezi Parkı park olarak kalsın’ diyen arkadaşlarımıza ve demokratik hakkını kullanan yurttaşlara yönelik bu cezalar kabul edilemez” dedi.

Basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:

Gezi Direnişi, anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılandı. Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken; daha önce iki kez aynı ithamlar karşısında haklılığı ispatlanan, aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi eski başkanı Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası Hukuk Müşaviri Can Atalay ile Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi’nin de bulunduğu arkadaşlarımız mahkûm edildiler ve 18’er yıl hapis cezası aldılar.

Bu dava adil koşullarda gerçekleşmemiştir. Davanın üye hâkimi iktidarda bulunan AKP’nin milletvekili adayı olmuştur. Davadan çekilmesi için yapılan başvurular ve sanıkların savunma hakları, adil yargılanma hakları ihlal edilmiştir.

Bu karar göstermektedir ki; toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilerek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılarak, karalanmak isteniyor.

İktidarın ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemeler, ülkenin demokrasisini ve geleceğini tahrip etmekte, birçok dava dosyasında mağduriyetler yaratmaya devam etmektedir.

Uzun tutukluluk ve hapis cezalarını bu kadar kolay vermenin, iddianamelere yazmanın; ülkemizde çıkacak her itiraza, işini ekmeğini talep eden işçilere, tarlasını terk etmek zorunda bırakılan köylülere, erkek cinayetlerine kurban olmayacağız diyen kadınlara, demokratik özerk üniversite talebini dillendiren gençlere, biz de varız diyen lgbtı+’lara, hizmet veremeyen esnafa, geçinemiyoruz ve barınamıyoruz diyen yoksullara ve GEZİ özelinden kent ve doğa yağmasına karşı çıkan mühendislere, mimarlara, şehir plancılarına ve bu itirazı büyüten BARO, DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TDB ile onlarca siyasi parti, dernekler, platformlar, çevre-kültür sanat inisiyatiflerine kadar demokratik bir ülkede yapılması gereken itiraz ve sorgulama hakkını kullanan tüm kurum ve kişilere verilmek istenen gözdağı olduğunu biliyor ve görüyoruz.

Verilen bu cezaların, seçim hesapları üzerinden yurttaşlarımızı kutuplaştıran kirli siyasetin bir parçası olduğunu görüyoruz.

Siyaset ülkenin sorunlarını çözmek üzere kendi kuralları ile yapılmalı, ADALET; başta Anayasa olmak üzere, mevcut yasalar, teamüller, etik değerler ve ülkemizce onaylanmış uluslararası hukuk normları ile hukukun üstünlüğü ve evrensel ilkeler üzerinden işlemelidir.

Yukarıdan gelen emirle verilen tutuklama kararı, yargı bağımsızlığını bir kez daha ayaklar altına almıştır. Bu ülkemize ve insanımıza yapılan en büyük kötülüktür.

Asıl cezalandırılması gerekenler, Gezi Direnişinde, gencecik çocuklarımızın katilleridir. Gençlerimizi sakat kalmasına yol açanlardır. Ölümcül polis şiddetinin talimatını verenlerdir.

Bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, gücünü onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi’deki yankısından alacaktır.

Gezi Parkı’na sahip çıkmak cezalandırılamaz. Parka sahip çıkanlara yönelen polis şiddetine tepki göstermek suç değildir. Bu süreçte polis şiddeti ile hayatını kaybeden ve yaralanan gençlere sahip çıkmak suç değildir. İki defa beraat etmiş oda temsilcilerini 18’er yıl hapis cezasıyla mahkûm etmek hukuki değildir. Ülkemizde adalete olan inancın kırıntısına bile yer bırakmayan bu anlayış demokratik olmadığı gibi meşru da değildir.

Gezi, bu ülke tarihinin en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en katılımcı, en kapsayıcı, en kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutu ile sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin ve direnişin adıdır.

Emek ve meslek örgütleri olarak bu hukuksuzluğu reddediyoruz. Başta “Gezi Parkı park olarak kalsın” diyen arkadaşlarımıza ve demokratik hakkını kullanan yurttaşlara yönelik bu cezalar kabul edilemez.

Başta Gezi Parkı olmak üzere ülkemizin yeşiline, doğasına, parkına sahip çıkacak demokratik bir ülke mücadelesinden vazgeçmeden delillere dayanan objektif ve tarafsız bir adalet sistemi kuruluncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz.

Arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız!

Bu ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi Direnişini, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını susturamayacaksınız!

Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize asla izin vermeyeceğiz.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı