Türkiye’nin ilk krom ihracatı Kiraz Ailesi’nden

Denizli’de dört kuşaktır maden sektörü ile uğraşan Kiraz Ailesi kentin ve Türkiye’nin ilk krom ihracatını Almanya’ya İzmir limanından 1943 yılında yaptı. O günleri anlatan Seyfettin Kiraz, 1966 yılında Denizli’nin ilk traverten ocağını da Kaklık Beldesi sınırları içerisinde bulunan Ballık Boğazı’na yakın bir bölgede açtıklarını söyledi.
/ DENİZLİHABER / 31 Mart 2012 Cumartesi, 11:00
Denizli’de dört kuşaktır maden sektörü ile uğraşan işadamı Ahmet Selçuk Kiraz ve Suat Kiraz’ın babaları 84 yaşındaki Seyfettin Kiraz, kentte maden ve travertenin atası olarak biliniyor. Denizli’ye ilk kompresörü ve ilk iş makinesini kendisinin getirdiğini vurgulayan Kiraz, hayat hikâyesini Yeni Asır’a anlattı.
Aslen nerelisiniz? Madencilik nereden geliyor?
Aslen dokuması ile ünlü Babadağlıyız ama aile olarak hiç dokuma işi ile uğraşmadık.1940’lı yıllarda babam Mehmet Kiraz, Macaristan’a gitmişti. Orada Macar bir maden mühendisi ile tanışmış. Denizli’nin dağlarında hangi madenlerin bulunduğunu öğrenmiş. Tekrar Türkiye’ye ve Denizli’ye geldikten sonra, dağlarda krom madeni aramaya başladı. Merkeze bağlı Çakıroluk Mevkii’nde bulduğu krom damarını takip ederek krom madenini 7 işçisi ile birlikte açtı. Krom o zamanlar büyük çivilerle ve balyozlarla işçiler tarafından kırılarak çıkartılıyordu. O dönemlerde ben 14-15 yaşlarındaydım. Madenden çıkarttığımız kromun yaklaşık 50 tonluk bir bölümünü yol olmadığı için develerin sırtında Denizli Tren Garına taşıtarak, vagonlara yüklettik. 1943 yılında tren garından dönemin valisi Osman Nuri Tekeli’nin de katıldığı davullu zurnalı törenle kromu İzmir Limanı’na gönderdik. 2. Dünya Savaşı sırasında dost ülke Almanya’ya Türkiye’nin ve Denizli’nin ilk krom ihracatı ismi ve güzergâhı belli olmayan bir gemiyle İzmir Limanından babamla birlikte yaptık
Denizli’nin ilk traverten ocağını nasıl buldunuz?
1966 yılında maden arama çalışmaları yaparken Çürüksu Vadisi olarak bilinen Kaklık’tan başlayarak Buldan Yenicekent Beldesine kadar uzanan bölgede şuan ki traverten ocaklarının bulunduğu bölgenin batı kısmında ilk traverten ocağının izini buldum. Şuan bile hala traverten çıkartılan ocağın bir bölümü yamacın sırtına kadar uzanmıştı. O sırtı o zaman zorda olsa bulabildiğim az bir barutla patlatarak önündeki toprağı açtım. O zaman elektrik olmadığı için traverten blokları el matkapları yardımı ve patlatma adı verilen usullü kesiliyordu. Her şey elde ve insan gücüyle yapıldığı için yaklaşık 12 tonluk bir traverten bloğu bir haftada kesiliyordu. Vinçler iş makineleri olmadığı için o kesilen blok krikolar ve odunlar yardımı ile kamyona yükleme yapılacak rampaya iki günde ite çeke götürülüyordu.
İlk traverten satışını nereye yaptınız? İlk rakibiniz kimdi?
İlk traverten satışımı 1967 yılında İstanbul’a yaptım. Kamyona yüklediğimiz traverten bloğu yol olmadığı için üç günde İstanbul’a götürülebildi. İstanbul’da sadece iki yerde traverten kesilebiliyordu. Fabrika gönderdiğim traverteni o zamanki makinelerde 15 günde kesiyordu. Kesilen ürün satıldıktan sonra parası bize gönderiliyordu. O yıllarda maden sahaları ile ilgili izinleri ve ruhsatlar il özel idaresi tarafından veriliyordu. Benden sonra 1970 yılında traverten işine Sarayköy’de mezar taşı yapan Taşçı Osman girdi. Taşçı Osman benim ocağımın yanında kiraladığı 5 dönümlük arazide ocak açmıştı. O dönem Denizli’de traverteni ve mermeri bilen yoktu. Denizlililer bilmedikleri içinde traverten ocaklarında çalışmıyordu. Benim yanımda çalışanlar Afyon’dan geliyordu. Taşçı Osman’dan sonra yanımızda işçi olarak çalışan Afyonlularda özel idareden yer alarak ocak açtı, bugün hala Denizli’de dedelerinin açtığı ocakları işleten Afyonlular var.
Traverteni bırakıp neden tekrar kroma döndünüz?
Travertenden yeterince para kazanamayınca tekrar kroma döndüm. 9 yıl sonra yani 1975 yılında tekrar krom madeni açmak için damar arama çalışmalarına başladım. Denizli ile Fethiye arasındaki tüm dağları adım adım gezdim. Kale Beyağaç bölgesinde yeni bir damar bulanarak tünel sistemi ile madeni açtım. O zaman yanımda 18 kişi çalışıyordu. Ancak çivi, çekiç ve balyozlarla çok az maden çıkıyordu. İstanbul’a gittiğim bir günde 1940 yılında Karaköy’den Şişhane’ye çıkan tünelin kazımı sırasında kayarak hasar görmüş hurdacıya satılmış kompresörü buldum. 36 yıl hurdacıda duran kompresörü satın alarak Denizli’ye kamyonla getirttim. Denizli’nin ilk kompresörü olan, o kompresör sanayide yaptırdıktan sonra madenimde kullanmaya başladım. Kompresör yardımı ile günde bir kamyon yani 7 ton krom çıkartmaya başladık
Denizli’ye ilk kompresörden sonra hangi araçları getirdiniz?
İlk kompresörü Denizli’ye getirdikten sonra İstanbul’da araç işi yapmaya da başladım. İngiltere’den getirttiğim ilk Chevrolet marka otomobili Sakıp Sabancı’ya sattım. İlk Massey Ferguson marka traktörü Türkiye’ye ben getirdim. 1976 yılında Ankara’dan Denizli’nin ilk iş makinesini paletli, bıçaklı greyderi de ben getirttim. O zaman kamyonun üzerinde iş makinemi gören bir mühendis bindiği otobüsten inmiş, beni arayıp buldu. Bodrumda yazlık inşaatları yapacağını iş makinesini kendisine vermemi ortak olmamızı istedi. ‘Bu makine madene geldi orada çalışacak’ dedim. Teklifi kabul etmedim. O dönemde Bodrum’da bir tane yazlık yoktu. Teklifi kabul etseydim şimdi onlarca yazlığım olacaktı. İş makinesini kamyonla Beyağaç’a götürdüm. O kış çok sert geçti. Kamyondan iş makinesini indirdim. Kar yağdı, makine karın altında günlerce kaldı. Manisa Demirci’de ilk onix madenini de ben çıkarttım.
Kaç kuşaktır maden sektöründesiniz, şimdi ocakları kim işletiyor
1985 yılına kadar çeşitli dağlarda ve bölgelerde krom madeni çıkarmaya devam ettim. Çıkarttığım madeni Beyağaç – Muğla arasında açtığım dağ yolu yardımı ile Fethiye limanına gönderiyordum. Oradan kromlar İspanya, Amerika ve İtalya gibi ülkelere gönderiliyordu. Sonraki yıllarda Honaz ve Fethiye taraflarında da krom madenleri açtım. Denizli’de şuan faaliyetini sürdüren birçok firmayı ben davet ettim. Birçok firmanın ocağını da ben bulup verdim. Şimdi oğulum Ahmet Selçuk Kiraz, üçüncü kuşak ve maden mühendisi torunum Emirhan Kiraz dördüncü kuşak olanak maden işleriyle uğraşmaya devam ediyor. Babam ve ben madenciliği dağlarda yokluklar içinde çalışarak öğrendik. Benden sonra oğlum ve torunum, okuluna gidip maden sektörünü öğrendi. Oğlum ve torunum ortaklarıyla birlikte yılda 25 bin ton krom madeni çıkartıp, büyük bölümünü de Çin’e ihraç ediyor.