Denizli’de avukatlardan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın cinayetlerine tepki
Denizli Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyesi avukatlar, Türkiye’de birlikte oldukları erkekler tarafından öldürülen kadınların isimlerinden Türkiye haritası oluşturdu. Komisyon Başkanı Merve Ögüt; “Kadınlar, sokak ortasında, ölmek istemiyorum diye haykırırken öldürüldü. Şiddete tanık olanlar kafasını çevirdi, kadınları şiddetin görmezden gelinmesi öldürdü” diye konuştu.
Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 8 Mart 2024 Cuma, 14:48
Denizli Barosu’na bağlı avukatlar ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Türkiye’nin çeşitli kentlerinde eşleri ya da sevgilileri tarafından öldürülen kadınları andı. Kadın Hakları Komisyonu üyesi avukatlar cinayete kurban giden kadınların isimlerinden Türkiye haritası oluşturdu.
Denizli Barosu Başkanı Adnan Demirdöğer, Komisyon Başkanı Merve Ögüt, baroya kayıtlı avukatların katıldığı anma töreni baronun hizmet binasında gerçekleştirildi. Grup adına konuşan Öğüt son bir yılda 315 kadının öldürüldüğünü, 248 kadının ise şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini belirtti.
‘FAİLLER AİLE ÜYELERİ…’
Öğüt yaptığı açıklamada öldürülen kadınların yüzde 87’sinin aile üyeleri ya da partnerleri tarafından öldürüldüğünü belirtti. Geçen yıl cinayete kurban giden kadınların yüzde 41’inde faillerin eşler olduğunu ve cinayetlerin yüzde 65’inin de kadınların ikametinde gerçekleştiğini belirtti. Öldürülen kadınların en yakınlarındaki kişilerin şiddeti ile hayatını kaybettiğini savunan Ögüt; “Kadınlar en yakınlarının; baba, ağabey, eş, sevgililerinin şiddeti sebebiyle öldü. Kadınlar, şiddet eyleminde sığındıkları adli makamlardan, “kocandır, barışırsınız, bak o da çok pişman, gördün mü seni almaya gelmiş” diyerek şiddete uğradıkları evlere dönmek zorunda bırakıldıkları için öldü. Kadınlar, sokak ortasında, ölmek istemiyorum diye haykırırken öldürüldü. Şiddete tanık olanlar kafasını çevirdi, kadınları şiddetin görmezden gelinmesi öldürdü” ifadelerini kullandı.
‘DEPREMDE ÖLEN KADINLARI HATIRLATTI’
Öğüt sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınlar, depremden değil; cehalet, tedbirsizlik, rant hırsı yüzünden öldü. Depremden etkilenen kadınlar; barınma, yemek, hijyen gibi asgari ihtiyaçlarının karşılanmasında dahi eşitsizliklerle karşı karşıya kaldı. Erkek egemen zihniyet, yaşanan her felaketin ardından her zamanki gibi yalnızca eşitsizlik ve şiddet yarattı. Haklarına erişemeyen kadınlar; adli makamların, devlet erkinin kaderine terk ettiği kadınlar, son çare olarak sığındıkları erkekler tarafından öldürüldü.
Erkek egemen zihniyetin beslediği şiddet failleri kadınları öldürmekle yetinmedi. Ne takdiri indirim sebebi varsa uygulanabilsin diye, öldürülen kadınların namusu, sadakati, giydiği, konuştuğu celselerce tartışıldı. Fail değil maktul sorgulandı. Her kadın cinayetinde ‘erkeklik gururuna dokunduğu için öldürdüğü’ savunması faillere kalkan oldu”
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ HATIRLATTI’
İstanbul Sözleşmesini hatırlatan Öğüt; “Kadınlar, ‘kadın cinayeti’ denilen kavramın hala var olmasından biraz olsun utanıp başını öne eğmeyenler yüzünden, kazanımlarımızı küçümseyenler hatta gözden çıkarmaya çalışanlar yüzünden, yaşam hakkını koruma yükümlülüklerini yerine getirmeyenler ve dahi yükümlülüklerini yerine getirmeyi reddedenler yüzünden öldü.
Erkek egemen zihniyet, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği aleyhine bilinçli ve organize çalışmalarla, “Türk Aile yapısını bozuyor” naralarıyla gözlerini önce İstanbul Sözleşmesine, akabinde ise 6284 ve Medeni Kanun’a dikti.
Bugün Sekiz Mart; birlikteliğin, dayanışmanın ve mücadelenin ne denli elzem olduğunu hissettiğimiz, eşitlik ve adalet arayışı içinde haykırdığımız; yas, öfke, isyan ve umudun aynı anda yaşandığı gündür” diye konuştu.
‘ÇİÇEKLER HEDİYELER İSTEMİYORUZ’
Öğüt konuşmasının devamında; “Bugün 8 Martta kimsenin günümüzü ‘kutlamasını’ istemiyoruz. Çiçekler, hediyeler istemiyoruz. Uzun mücadeleler sonucu elde edilmiş kazanımlarımızın elimizden alınmasına izin vermeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz”
Her vesile ile kadının yerinin evi, yegane görevinin ise annelik olduğunu vurgulayanlar, kadınları evlere hapsetmeye, hatta evden çalışma modeli getirmeye çalışanlar, seçimlerde kadın adaylara yer vermek istemeyenler, kadınları siyasi yaşamdan uzak tutmaya çalışanlar; buradayız. Hayatın her alanında; sosyal, iktisadi, siyasal yaşamda; her yerdeyiz. Dün de vardık, bugün de varız, yarın da var olacağız.
Bugün, Sekiz Mart; ataerkiye, ayrımcılığa, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi, Mustafa Kemal Atatürk ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin ışığıyla ve mücadelelerimizle edinilmiş haklarımızın ve kazanımlarımızın elimizden alınmasına izin vermeyeceğimizi; yeniden yürürlüğe konuluncaya değin defaatle ve altını çizerek, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha haykırdığımız gündür” ifadelerini kullandı.
‘KADIN MÜCADELESİ ŞİDDETLE HESAPLAŞMA MÜCADELESİDİR”
Kadınlar olarak güçsüz olmadıklarını hatırlatan Öğüt; “Kadın mücadelesinin aynı zamanda şiddetle hesaplaşma mücadelesi olduğunun bilincindeyiz. Kimsenin lütfu olmayan, doğuştan sahip olduğumuz yaşam hakkımız; eşit, özgür, şiddetsiz yaşam hakkımız teslim edilinceye değin, her yerde; evde, iş yerinde, sokakta, kürsülerde, alanlarda yaşam hakkı diye haykırmaya devam edeceğiz.
Güçsüz değiliz; biriz, hep birlikteyiz. Hüzünlü, umutsuz, karamsar değiliz; öfkeliyiz. Kimsesiz değiliz; birbirimizin yaralarını yine biz sarıyoruz, mücadele umudumuzu yine el ele biz yeşertiyoruz.
Kaybettiğimiz emekçi tüm kadınlar, mücadelemizde ışığınız sonsuza kadar bizimle” şeklinde konuştu.